Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi / Journal of Uludag University Medical Faculty
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/5066
Browse
Browsing by Author "0000-0001-5472-9065"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item 9 yaşında bir çocukta servikal meningioma: Bir olgu sunumu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-05-07) Tunçbilekli, Yağmur; Kasap, Reyhan; Özşen, Mine; Yirmibeş, Selin; Tolunay, Şahsine; Taşkapılıoğlu, M. Özgür; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; 0000-0003-1359-4445; 0000-0001-7620-2571; 0000-0002-5771-7649; 0000-0002-8211-6175; 0000-0002-9038-0515; 0000-0001-5472-9065Pediatrik spinal tümörler içerisinde spinal meningiomların görülme sıklığı %4,3 gibi oldukça düşük oran olmasına rağmen metastatik kitleleri taklit edebildiğinden ayırıcı tanıda mutlaka akılda tutulmalıdır. Bu olgu sunumunda, travma sonrası başlayan boyun ve sol omuza yayılan ağrı, sol kolunda güçsüzlük şikâyeti olan ve servikal meningiom saptanan 9 yaşında erkek hasta bildirilmiştir. Tedavide altın standart cerrahi rezeksiyondur.Item Birinci düzey travma merkezinde pediyatrik servikal travmaların tedavisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-02) Taşkapılıoğlu, M. Özgür; Ocak, Pınar Eser; Altınyuva, Oğuz; Doğan, Şeref; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı.; 0000-0001-5472-9065; 0000-0003-0132-9927; 0000-0002-3450-0471; 0000-0002-9733-241XPediatrik spinal yaralanmalar nadir görülen bir durumdur ancak bu hastaların tedavileri ile ilgili kesinleşmiş kriterler ortaya konulamamıştır. Bu çalışmada kliniğimizde Ocak 2010- Aralık 2019 tarihleri arasında takip ve tedavi edilen pediatrik hastaların dosyaları retrospektif olarak incelenmiştir. Çalışmamıza 23 hasta dahil edilmiştir. Hastaların 15 (%65.2) tanesi erkek, 8’i (%34.7) kadındı. Olguların büyük çoğunluğunun etiyolojisinde düşme ve trafik kazası (%73.9) vardı. 8 hastada fraktür, 11 hastada subluksasyon saptandı. Hastaların 17 tanesi konservatif olarak tedavi edilirken, 6 hasta cerrahi olarak tedavi edildi. Servikal spinal yaralanmalar çocukluk çağında tanı ve tedavi açısından özellik ve dikkat gerektiren bir durumdur. Bu durumun yönetiminde çocukluklar ile erişkinlerin arasındaki anatomik farkların iyi bilinmesi hayati önem taşır.Item Çocukluk çağı kafa travmalarında kan glukoz düzeyi ve vücut sıcaklığının prognoza etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-14) Çakır, Ayşen; Durak, Vahide Aslıhan; Taşkapılıoğlu, M. Özgün; Özkaya, Güven; Kahveci, Nevzat; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizyoloji Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Acil Tıp Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizyoloji Anabilim Dalı.; 0000-0001-7729-7373; 0000-0003-0836-7862; 0000-0001-5472-9065; 0000-0003-0297-846X; 0000-0003-0841-8201Pediatrik kafa travması çocukluk çağının önemli mortalite ve morbidite sebepleri arasındadır. Acil servise başvuru anındaki parametrelere göre prognozun önceden bilinmesi tedavi ve yakın takip için uyarıcı olabilecektir. Bu çalışmada başvuru anındaki kan glukoz değerinin ve vücut sıcaklığının prognoz üzerine etkisinin Modifiye Rankin Skoru ile değerlendirilmesi planlanmıştır. Çalışmada Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi’ne başvuran 0-16 yaş aralığındaki 301 olgu incelenmiştir. Başvuru anındaki Glasgow Koma Skoru ile kan glukoz değeri arasında ters yönde korelasyon saptanmıştır. Ayrıca Glasgow Koma Skoru ile Modifiye Rankin Skoru arasında da ters yönde korelasyon gözlenirken, kan glukoz değeri ile Modifiye Rankin Skoru arasında pozitif yönde zayıf korelasyon saptanmıştır. Başvuru anında saptanan hiperterminin prognoz üzerine etkisinin olmadığı gözlenmiştir. Bu sonuçlar başvuru anındaki Glasgow Koma Skorunun yanı sıra kan glukoz değerinin yüksekliğinin prognoz tayininde önemli olabileceğini göstermiştir.Item Ependimoma ve anaplastik ependimoma olgularında sağkalım belirleyicileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-02-04) Özşen, Mine; Tolunay, Şahsine; Deligönül, Adem; Doğan, Şeref; Taşkapılıoğlu, Mevlüt Özgür; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Onkoloji Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin ve Sinir Cerrahi Anabilim Dalı.; 0000-0002-5771-7649; 0000-0002-9038-0515; 0000-0002-3669-6391; 0000-0002-8706-199; 0000-0001-5472-9065Son dönemde ependimomalarda tanımlanan moleküler özellikler prognostik bir faktör olarak önerilmektedir. Ancak dünya genelinde eşit dağılıma sahip olmayan ekonomik koşullar moleküler çalışmaların rutin olarak tüm merkezlerde değerlendirilmesine olanak sağlamamaktadır. Bu durum göz önünde bulundurularak çalışmamızda ependimoma ve anaplastik ependimoma olgularımızdaki klinikopatolojik ve immünohistokimyasal özelliklerin sağkalım üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamıza merkezimizde 2010-2020 yılları arasında eksizyon materyallerinden yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmaksızın ependimoma, anaplastik ependimoma tanısı alan 64 olgu dahil edildi. Olguların demografik bilgileri, tümör çapı, klinik ve radyolojik bilgileri, sağkalım durumu, nüks varlığı ve son kontrol tarihleri hastane veri tabanından ve patoloji raporlarından elde edildi. Çalışmaya dahil edilen olgulara ait hematoksilen eozin (H&E) boyalı ve immünohistokimyasal çalışma yapılan lamlar yeniden değerlendirildi. Yapılan istatistiksel analizde nükssüz sağkalımla lokalizasyon ve rezeksiyon durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulundu (p=0,050 <α=0,05 ve p=0,034 <α=0,05). Olgunun eksitus ve sağ olma durumu baz alınarak yapılan analizde eksitus ile histopatolojik tanı ve tümör derecesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık mevcuttu (p=0,013 <α=0,05). Ki-67 proliferasyon indeksi total sağkalım, nükssüz sağkalım ve sağ kalma haliyle istatistiksel olarak anlamlı şekilde ilişkiliydi (<α=0,05). Ependimomalarda moleküler değerlendirme klinik gidişatı öngörmede önemli bir parametre olmakla birlikte her merkezde uygulanabilir olmaması nedeniyle olgunun klinik gidişatını ön görmede tümörün lokalizasyonu, olgunun tanı yaşı, tümörün rezeksiyon genişliği, olgunun Karnofsky performans durumu, adjuvan radyoterapi tedavisi alıp almadığı ve tümörün ki-67 proliferasyon indeksi değerlendirilmesi gereken değerli parametrelerdir.Item Kraniosinostoz olgularının retrospektif incelenmesi: Bursa Uludağ Üniversitesi deneyimi(2024-05-08) Balçın, Rabia Nur; Ünal, Hanside Setenay; Ocak, Pınar Eser; Taşkapılıoğlu, Mevlüt Özgür; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı; 0000-0003-3928-8606; 0000-0003-3546-3200; 0000-0003-0132-9927; 0000-0001-5472-9065Kraniosinostoz, beyin gelişiminde bozulmaya ve anormal kafatası şekline neden olan gelişimsel bir kraniofasiyal anomalidir. Bu çalışmamızda kliniğimizde Ocak 2005- Aralık 2022 tarihleri arasında takip ve tedavi edilen pediatrik hastaların dosyaları retrospektif olarak incelenmiştir. Çalışmamıza 94 hasta dahil edilmiştir. Hastaların 57 (%60,6) tanesi erkek, 37’si (%39,4) kadındı. 45 (%47,9) olgu skafosefali, 31 (%33) olgu trigonosefali, 12 plagiosefali (%12,8) nedeni ile opere edildi. 4 (%4,25) sendromik kraniosinostoz olgusu mevcuttu. Median operasyon süresi 95 dakikaydı. Operasyon süresi ile yatış süresi arasında anlamlı korelasyon saptandı. 3 (%3,2) olguda postoperatif komplikasyon gelişti. 3 (%3.2) olguda postoperatif erken dönemde mortalite gözlendi. Pediatrik nöroşirürjinin ana patolojilerinden biri olan kraniosinositoz sadece kozmetik bir sorun değil; nöronal gelişimin sağlanması için doğru zamanda tedavi edilmesi gereken bir patolojidir. Gelişen cerrahi tekniklere rağmen mortalite ve morbiditelere neden olabilecek ciddi bir patoloji olduğu akılda tutulmalıdır.Item Lumbosakral lipomların cerrahi tedavisi- klinik deneyimimiz(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-25) Baykal, Duygu; Özmaraşalı, Ali İmran; Taşkapılıoğlu, Mevlüt Özgür; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı.; 0000-0001-5472-9065; 0000-0003-3185-3172; 0000-0002-7529-2808Spinal kord lipomları, pediatrik beyin cerrahisi alanının en zorlayıcı lezyonları arasındadır. Spinal lipomların doğal seyirl eri ve tedavileri tartışmalıdır. Bu çalışmada spinal kord lipomu nedeni ile kliniğimizde opere edilen hastaların klinik, demografik verileri ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Elli dokuz hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastaların yaş ortalaması 10±5,8 (1-25) ay, en sık başvuru şikayeti bel bölgesindeki şişlik idi. Hastalarımızın başvuru anında 36’sında nörolojik defisit varken 23’ünde nörolojik defisit yoktu. Olgularda postopertif dönemde nörolojik kötüleşme izlenmedi. Hastalar ortalama 39,9± 32,9 (1-132) ay takip edildi. 13 (%22) olgu takiplerinde nörolojik kötüleşme olması nedeni ile yeniden opere edildi. Asemptomatik olsalar dahi uygun zamanda uygulanan cerrahi müdahale, bu lezyonlara sahip çocuklarda gelişebilecek nörolojik bozulmayı önleyebilir. Çok merkezli prospektif çalışmalar bu konu hakkında daha rasyonel bilgilere ulaşmamızı sağlayacaktır.Publication Pediatrik spinal kitlelerin retrospektif analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-10-03) Altunyuva, Oğuz; Ocak, Pınar Eser; Doğan, Şeref; Taşkapılıoğlu, M. Özgür; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı.; 0000-0003-0132-9927; 0000-0002-8706-1994; 0000-0001-5472-9065Pediatrik spinal tümörler tüm pediatrik santral sinir sistemi tümörlerinin %10’undan azını oluşturmaktadır. Sıklıkla metastatik vasıfta olan bu tümörler spinal korda bası yaparak nörolojik defisite ve dolayısı ile morbiditeye neden olmaktadırlar. Erken tanı ve tedavi hasta sağ kalımını önemli oranda etkilemektedir. Çalışmamızda kliniğimizde Mayıs 2010– Kasım 2021 tarihleri arasında opere edilen pediatrik yaş grubundaki spinal kitleli olgular retrospektif incelendi. 47 pediatrik spinal kitle olgusu (26 E, 21 K) değerlendirildi. 24 (%51) olguda kitle ekstradural, 13 (%27,7) olguda intradural ekstramedüller, 10 (%21,3) olguda ise intramedüller yerleşimliydi. En sık başvuru semptomu 41 (%87,2) olgu ile ağrı idi. 4 (%8,5) olguda biyopsi, 12 (%25,5) olguda subtotal eksizyon, 31 (%66) olguda total eksizyon yapıldı. En sık patolojiler; intradural ekstramedüller yerleşimli (n=8; %17) dermoid-epidermoid tümör, ekstradural yerleşimli (n=7; %14,9) Ewing sarkomu ve intramedüller yerleşimli (n=6; %12,8) astrositoma olarak izlendi. Toplamda 7 (%14,9) olguya adjuvan kemoterapi; 1 (%2,1) olguya ise radyoterapi; 12 (%25,6) olguya ise kombine kemoradyoterapi prosedürü uygulandı. Ortalama 37,3± 32,7 ay olan takip süresi boyunca 7 (%14,9) olgu nüks/rezidü tümör, 3 (%6,4) olgu ise yara yeri enfeksiyonu sebebiyle tekrar opere edildi. Pediatrik spinal tümörler neden olduğu morbiditeler, geç tanı konması ve dolayısıyla da erken ve etkili tedavi gerekliliği açısından nöroşirürji pratiğinde önemli bir yere sahiptir. Tedavi şekli tümörün patolojik tanısına göre yapılır ancak cerrahi rezeksiyon esastır. Etkin tedavi modalitelerinde cerrahinin yanı sıra adjuvan kemoterapi ve radyoterapi birlikte kullanılmalıdır.Item Ventriküloperitoneal şant kateter distal ucunun torasik migrasyonu: Olgu sunumu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-06-21) Kasab, Reyhan; Eser, Pınar; Tunçbilekli, Yağmur; Bayram, Ahmet Sami; Taşkapılıoğlu, M. Özgür; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı.; 0000-0001-7620-2571; 0000-0003-0132-9927; 0000-0003-1359-4445; 0000-0003-0684-0900; 0000-0001-5472-9065Hidrosefali, beyin omurilik sıvısında artış ile seyreden, serebral ventriküllerde genişlemeye ve serebral kortekste incelmeye neden olan artmış intrakraniyal basınç ile karakterize yaygın bir nöroşirurjikal hastalıktır. Hidrosefalinin yönetiminde en sık kullanılan tedavi yöntemi ventriküloperitoneal şanttır. Şant işlemi sonrası daha çok mekanik obstrüksiyonlar ve enfeksiyonlar görülmektedir. Torasik migrasyon oldukça nadir görülür fakat görüldüğü zaman ivedilikle müdahale edilmesi gereken bir tablodur.