Browsing by Author "Acar, Celal"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Agresif B hücreli hodgkin dışı ve hodgkin lenfomada ilk basamak tedavi yanıtının FDG-PET/BT ile değerlendirilmesinde rezidüel SUVmax(Uludağ Üniversitesi, 2018-11-28) Acar, Celal; Özkocaman, Vildan; Akpınar, Ali Tayyar; Özkalemkaş, Fahir; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Hematoloji Bilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nükleer Tıp Anabilim Dalı.Bu çalışmada; lenfomada ilk basamak tedavi sonrasında Flor-18 fluorodeoksiglukoz pozitron emisyon tomografisinin (FDG-PET/BT) rezidüel SUVmax değerine göre duyarlılık ve özgünlüğünün geriye dönük olarak klinik takip veya biyopsi sonuçları doğrultusunda belirlenmesi amaçlandı. Çalışmaya Ocak 2004-Mayıs 2012 tarihleri arasında takip edilen, 18 yaş üzeri, agresif B hücreli Hodgkin dışı lenfoma (Yüksek dereceli sınıflandırılamamış B hücreli lenfoma, diffüz büyük B hücreli lenfoma [DBBHL], mantle hücreli lenfoma, Burkitt lenfoma) ve Hodgkin lenfoma (klasik ve nodüler predominant) tanılı 69 hasta dahil edildi. Tedavi sonu FDG-PET/BT’leri değerlendirilen hastaların ortanca takip süresi 40 ay olup ortalama yaş 49,7 ± 15,5 yıl olarak hesaplandı. Klinik takipte standart tedavi sonrası 23 Hodgkin lenfoma olgusunun sadece birinde, 46 Hodgkin dışı lenfoma olgusunun 10’unda (%21) relaps gözlendi. Hodgkin dışı lenfomalı 7 olgu (%15) ise tedaviye dirençli idi. Hastaların ortanca relaps süresi 20 ay idi. Rezidü SUVmax > 3,5 kabul edildiğinde duyarlılık, özgüllük, olumlu öngörü, olumsuz öngörü, doğruluk oranları sırası ile %66,6, %94,1, %80, %88,9, %87 olarak hesaplandı. Sonuç olarak; Gallamini kriterleri ile benzer şekilde tedavi sonu FDG-PET/BT’deki en yüksek doğruluğa sahip rezidüel SUVmax sınır değerinin >3,5 olduğu saptandı. ROC analizlerinde ise SUVmax >4 değerinin %96 özgüllüğe sahip olduğu ve görsel değerlendirmenin şüpheli olduğu lenfomalarda bu sınır değerin anlamlı olabileceği düşünüldü.Item Akut miyeloid lösemi remisyon indüksiyon kemoterapisinde farklı antrasiklinlerin rolü(Uludağ Üniversitesi, 2010-04-30) Yorulmaz, Hakan; Özkalemkaş, Fahir; Özçelik, Tülay; Özkocaman, Vildan; Acar, Celal; Veyseloğlu, Latif; Pekgöz, Murat; Cangür, Şengül; Ali, Rıdvan; Tunalı, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim dalı/Hematoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.Akut miyeloid lösemi (AML), hemopoetik kök hücresinin neoplastik hastalığıdır. AML insidansı yaş ile birlikte artış gösterir ve erkeklerde kadınlara göre daha fazla oranda tespit edilmektedir. Remisyon indüksiyon kemoterapisi, AML tedavisinin birinci basamağıdır. Standart indüksiyon tedavisinde sitarabin ve antrasiklin kombinasyonu kullanılır. Bu çalışmada amacımız, AML remisyon indüksiyon kemoterapisinde farklı antrasiklin tiplerinin remisyon elde etmede ve destek tedavi gereksiniminde fark yaratıp yaratmadığını belirlemektir. Bunun için Ocak 2004–Aralık 2009 arasında toplam 6 yıllık sürede Uludağ Üniversitesi Hastanesi Hematoloji Kliniği’nde yatarak tedavi gören, AML tanısıyla 3+7 remisyon indüksiyon kemoterapisi alan 123 olgudan tam remisyona giren 96 olgu geriye dönük olarak değerlendirildi. Alınan 96 hastanın 44’ü (%45,8) kadın, 52’si (%54,2) erkekti. En sık FAB alt tipleri: M2 (%29,3), M3 (%15,4) ve M4 (%13,0) idi. Hasta sayıları ve aldıkları antrasiklin tipleri: idarubisin (72 hasta, %75), doksorubisin (12 hasta, %12,5), daunorubisin (9 hasta, %9,4) veya mitoksantron (3 hasta, %3,1) idi. Nötropeni süresi en kısa doksorubisin alan grupta idi (ortanca 16,5 gün; aralık 5-23). Antibiyotik kullanılan gün sayısı en uzun idarubisin alan grupta (ortanca 27 gün; aralık 10-45) idi. Hastalarımızın ortalama izlem süresi 25,7 ay, ortanca 15 ay (2-70 ay) idi. Bu hastaların 33’ünün (%34,4) takiplerinde nüks ettiği görüldü. 21 hastada erken nüks (%21,9) (<12 ay) ve 12 hastada geç nüks (%12,5) (>12 ay) bulundu. Hastalarımızın 54’ü (%56,2) hayatta olup, 42’si (%43,8) hayatını kaybetmişti. Sonuç olarak, farklı antrasiklin içeren indüksiyon kemoterapileri tedavi başarıları açısından benzer özellikler gösterirken destek tedavi ihtiyacı açısından farklılıklar gösterebilmektedir.Item Hodgkin ve agresif B hücreli hodgkin dışı lenfomaların yönetiminde FDG-pet/bt'nin rolü(Uludağ Üniversitesi, 2012) Acar, Celal; Özkocaman, Vildan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Lenfomalar, immun sistem hücrelerinin çeşitli farklılaşma aşamalarından köken alan malignitelerdir. Tüm kanserlerin % 3-4'ünü oluştururlar. Yüksek tedavi başarısına rağmen önemli oranda tedavi direnci veya nüks görülmesi nedeniyle lenfomalarda tedavi ve takip planı önemlidir. Bu yüzden 3 boyutlu, invazif olmayan, fonksiyonel bir görüntüleme yöntemi olan FDG-PET ile FDG-PET/BT kullanımı, lenfomanın yaklaşımında ve yönetiminde önemli role sahiptir. Çalışmamızda, lenfomaların tanısı, tedavisi ve takibinde özellikle FDG-PET/BT olmak üzere görüntülemenin etkinliği geriye dönük olarak değerlendirildi. Bu amaçla; U.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D. Hematoloji polikliniğinde Ocak 2004-Mayıs 2012 tarihleri arasında takip edilen 96 lenfoma tanılı (agresif Hodgkin dışı ve Hodgkin) hastanın verileri incelendi. Hastaların demografik bilgileri, biyokimyasal testleri, biyopsileri ile tedavi öncesi ve sonrası görüntülemeleri, takipte görülen olayları kaydedildi. Takip amaçlı 282 FDG-PET/BT patolojik olarak değerlendirildiğinde, %5,7 gerçek pozitiflik ve gerçek negatiflik ile %7,5 yanlış pozitiflik görüldü. FDG-PET/BT takibinin duyarlılığı %100, özgünlüğü %92,1 doğruluğu %93, olumlu öngörüsü %43,2, olumsuz öngörüsü %100 saptandı. Takipte ortalama SUVmax değerleri; gerçek pozitif lezyonlarda 13±7, yanlış pozitif lezyonlarda ise 5,3±4,2 hesaplandı. Takip FDG-PET/BT'lerde en uygun SUVmax sınır değeri %87,5 duyarlılık ve %71,4 özgüllükle 6,1 olarak bulundu. Patolojik değerlendirme ile klinik değerlendirme birleştirildiği zaman 125 lezyonda %69 duyarlılık ve %83 özgüllükle en uygun SUVmax değeri 5 olarak bulundu. Klinik değerlendirme yapılan 88 hastada tam ve yetersiz yanıtlı hastalar BT ile değerlendirildiğinde duyarlılık, özgüllük, doğruluk, olumlu ve olumsuz öngörü sırasıyla %69, %57, %60, %40, %81; FDG-PET/BT ile değerlendirildiğinde %62, %90, %82, %73, %85 olarak hesaplandı. Çalışmamızın sonucunda literatürle uyumlu olarak; FDG-PET/BT'in özellikle nüksün öngörülmesinde diğer konvansiyonel yöntemlere göre daha üstün olduğu görülmüştür.