Browsing by Author "Bayer, Ahmet"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item Colonic actinomycosis: Report of a case and review of the literature(Springer Verlag, 1995) Kaya, Ekrem; Yılmazlar, Tuncay; Emiroğlu, Zeki; Zorluoǧlu, Abdullah; Bayer, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Abdominal actinomycosis is a rare entity which presents some difficulty in establishing a correct preoperative diagnosis. We report herein the case of a 41-year-old woman who developed abdominal actinomycosis involving the left colon and the surrounding retroperitoneum. The patient, who had an intrauterine contraceptive device (IUCD) in situ, presented with left bank pain and the signs and symptoms of an intraabdominal mass, which was initially diagnosed as a neoplasm originating from the left colon or the retroperitoneal space. Thus, a left colectomy was performed, but the histopathological diagnosis revealed abdominal actinomycosis. We evaluated the diagnosis and treatment of this disease in light of the knowledge acquired from the available literature on this rare entity.Item Histological results of sclerotherapy, phototherapy, and pulsed 980-nm laser irradiation of the dorsal rabbit ear vein(Mary Ann Liebert, 2008-10) Vural, Ahmet Hakan; Koçoğulları, Cevdet Uǧur; Özcan, Ayhan; Yalçınkaya, Serhat; Bayer, Ahmet; Özyazıcıoğlu, Ahmet Fatih; Göncü, Tuğrul; Özyazıcıoğlu, Nurcan; Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Fakültesi/Hemşirelik Bölüm.; AAI-6835-2021; 23486367700Objective: To compare the histological changes occurring after three different treatment modalities for telangiectasias. Materials and Methods: Thirty 16-week-old New Zealand white rabbits weighing 2.4-3.1 kg were enrolled in the study. The rabbits were divided into three groups. The group 1 received sclerotherapy, he group 2 received phototherapy, and group 3 received high-power diode laser treatments. All animals were treated on the right dorsal marginal ear vein. Biopsies were taken on days 1, 2, 7, and 30 post-treatment, and histopathogical evaluation was performed. Results: Clinical and histological thrombosis occurred between days 1 and 7 in all groups. Superficial necrosis, neutrophil infiltration, and recanalization were mostly seen in group 3, whereas thrombosis was prominent in groups 1 and 2. Conclusions: All of the methods tested appear to have similar mechanisms of action, but had differing clinical and histological results. Phototherapy and laser treatment are non-invasive and do not require an exact, pinpoint technique, in contrast to sclerotherapy. However, sclerotherapy and phototherapy showed better results, especially with regard to recanalization.Item L-glutamine but not short chain fatty acids attenuates the inflammation and oxidant injury in experimental colitis(Oxford University Press, 1998-07) Kaya, Ekrem; Sürmen, Esma Gür; Tokyay, Rıfat; Özgüç, Halil; Bayer, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Cerrahi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Item L-glutamine enemas attenuate mucosal injury in experimental colitis(Lippincott Williams & Wilkins, 1999) Kaya, Ekrem; Gür, Esma Sürmen; Özgüç, Halil; Bayer, Ahmet; Tokyay, Rıfat; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Cerrahi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-9562-4195; 0000-0001-7377-9682; AAG-7319-2021; AAG-7327-2021PURPOSE: The aim of this study was to investigate the role of l-glutamine, short chain fatty acid, prednisolone, and mesalazine (5-aminosalicylic acid) enemas on mucosal dam age and inflammation in experimental colitis. METHODS: Colitis was induced in rats with trinitrobenzene sulfonic acid in ethanol. Saline (n = 14), prednisolone (n = 13), 5-aminosalicylic acid (n = 14), l-glutamine (n = 14), and shea chain fatty acid (n = 13) enemas were applied twice daily to the rats for seven days after the induction of colitis. The sham group (n = 9) received only saline enemas. Rats were killed at the seventh day and their colonic macroscopic inflammatory scores were determined. Colonic mucosal gamma glutamyl transpeptidase activity and colonic mucosal malondialdehyde levels were measured. The same measurements but no enemas were done in the control group (n = 7). RESULTS: There were significant differences in macroscopic inflammatory scores between sham and colitis groups (P < 0.001). The macroscopic inflammatory scores of the colitis group were higher than the short chain fatty acid and glutamine groups (P < 0.05). Whereas the mucosal gamma glutamyl transpeptidase activity was diminished in prednisolone, 5-aminosalicylic acid, and short chain fatty acid groups when compared with the control group; in the colitis, sham, and glutamine groups the activity of this enzyme did not change. The mucosal malondialdehyde levels were significantly lower in the prednisolone and glutamine groups than in the colitis group. CONCLUSION: Only one of four agents tested, namely, l-glutamine enemas, could decrease the severity of colitis both morphologically and biochemically. Moreover, L-glutamine prevented the colitis-induced oxidant injury in the colonic mucosa. On the other hand, prednisolone and short chain fatty acids seemed to improve only the physiologic changes of colitis.Item Nöroglial tümörlerde proliferatif aktivitenin agNOR yöntemi ile değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Bayer, Ahmet; Tolunay, Şahsine; Erol, Oktan; Bayer, Sibel Altınok; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Glial tümörlerde proliferatif aktivitenin hilinmesi,tümörün biyolojik davranışının yanmasına yardımcı olur ve tedaviyi etkiler. Kaynaklarda AgNOR yöntemiyle tümörlerin prolferatif aktivitenin tahmin edilebileceğini bildiren çalışmalar mevcuttur.Bununla birlikte değişik tümör tiplerinde olduğu gibi glial tümörlerde de olumsuz sonuç bildiren yayınlar da bulunmaktadır. Bu noktadan hareket ederek U.Ü.Tıp Fakültesi Patoloji. A.B.D. 'nında 1986-1993 yıllarında tanı almış 1-5 glial tümör olgusu ile yedi adet otopsi olgusunun beyin dokularına AgN0R yöntemi uygulandı. 40 olgu glioblastoma multiforme. bir olgu gliomatosis cerebri, 43 olgu anaplastik arosiroma, 35 olgu grade II astrocytoma, yedi olgu grade 1 astrocytoma.12 olgupilositik astrositoma,13 olgu ependimoma, altı olgu anaplastik ependimoma, bir olgu oligodendroglioma, dön olgu anaplastic oligodendroglioma, yedi olgu mikst oligos ros toma. bir olgu anaplastik oligoastrositoma ve bir olgu koroid pleksus km:rinomu idi. Ortalama .AgNOR sayılar glioblastoma multiforme 2.65 (2.13 - 3.14). gliomatosis cerebri 2. 93. anaplastic astrocytoma 2.50 (1.50-3.12). gm d Il astrositoma 1. 3 (1.26-2.80). gm 1 astrocytoma 1.39 pilocytic astrocytoma 1.9 (1.33 - 2.38), oligodendroglioma 1.88 ( 1.28- 2.86), anaplastic oligodendroglioma 2. 04(2.28- 3.05), mixed oligoastrocytoma anaplastic oligoastrocytoma 2.9 2. ependimoma 1.6(1.33- 2.5 anaplastic ependymoma 3 (2.55-3.08). koroid pleksus karsinomu nda 1. 95, kontrol gm bunda 1.3 (1.33 - 1.41 bulundu. Olgular tek tek değerlendirildiği düşük ve yüksek gmd gliomlar arasında bazı konuşmalar vardır. İki olgu dışında (bir anaplastic astrocytoma ve bir koroid pleksus karsinomu) yüksek grade glioma gm bunda yer alan 94 olgun AgNOR sayısı, Hara ve ark. malign karakterin göstergesi olarak önerdiği iki sayının üzerindeydi. Diğer yandan düşük grade glioma gm bunda yedisi grade II astrocytoma, dördü mixed oligoastrocytoma, ikisi oligodendroglioma, ikisi pilocytic astrocytoma,ikisi ependymoma olmak üzere toplam,olgunun. AgNOR sayısı ikinin üzerinde bulundu.Yüksek grade glioma olguların % 9inin AgNOR sayısının ikinin üzerinde olması karşın , düşük grade glioma olgusunun AgNOR sayısında da sınırın üzerinde olması nedeniyle AgNOR yönteminin değişik ve yüksek grad gliomalan net olarak ayıramadığı sonucuna varıldı.Item Nöroglial tümörlerde proliferatif aktivitenin AgNOR yöntemi ile değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1994) Bayer, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Bu çalışmada Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı arşivinde bulunan 175 glial tümör olgusu AgNOR yöntemi ile incelendi. Kontrol grubu olarak altı adet otopsi materyalinin normal beyin dokuları kullanıldı. AgNOR yöntemine ait teknik ve biyokimyasal özellikler tartışılarak, yöntemin glial tümörlerin proliferatif aktivitesinin tahmin edilmesinde faydalı olup olmayacağı araştırıldı. Ortalama değerler açısından değerlendirildiğinde, AgNOR yönteminin düşük ve yüksek grad gliomaları kolaylıkla ayırabildiği, ancak olgular tek tek alındığında pilositik astrositomalar ve grad II gliomalar ile grad III ve IV gliomalar arasında bazı karışmalar bulunduğu görüldü. AgNOR yönteminin glial tümörlerde proliferatif aktivitenin tahmin edilmesinde faydalı olabileceği, ancak pilositik astrositoma ve grad II glioma olgularında AgNOR sayılarının yanısıra, AgNORIarın nükleus içindeki dağılımına dikkat edilmesinin, tümörün histopatolojik özellikleriyle ve proliferatif aktiviteyi ölçen diğer yöntemlerle birlikte değerlendirilmesinin uygun olacağı sonucuna varıldı.Item Pankreasın papiller kistik tümörü(Uludağ Üniversitesi, 1996-04-04) Bayer, Ahmet; Bayer, Sibel Altınok; Tolunay, Şahsine; Nizam, Olcay; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Çalışmamızda 20 yaşındaki bayan hastada pankreas kuyruğunda yerleşen 4x4x3,5 cm boyutlarında papiller kistik tümör tanımlanmaktadır. Hastanın üç yıldır karaciğerde kist hidatik tanısıyla takip edildiği bildirilmekte idi. Tümör makroskopik olarak solid ve papiller komponent içermekte idi. Mikroskobik olarak yuvarlak ve poligonal şekilli, nükleusları oldukça uniform görünüşlü, bir kısmı berrak bir kısmı eozinofilik sitoplazmalı atipik epitelyal hücrelerden oluşan solid ve psödopapiller yapılar içermekle idi. Grimellus boyamasında argirofilik granüller tesbit edildi. Peroksidaz antiperoksidaz yöntemi ile NSE için yapılan immünohistokimyasal boyamada pozitif sonuç elde edildi. Morfolojik ve immünohistokimyasal olarak papiller kistik tümör olarak değerlendirdiğimiz bu nadir olguyu kaynak bilgileri ışığı altında sunmayı amaçladık.Item Tümörgenezisinde c-erbB2 onkoproteininin rolü(Uludağ Üniversitesi, 1998) Bayer, Sibel Altınok; Bayer, AhmetMalign bir tümörü erken teşhis etmek kadar, tümörün klinik seyrini, hastanın yaşam süresini, tümörün tedaviye göstereceği cevabı tespit etmek son yıllarda yapılan çalışmaların hedefi olmuştur. İnsanlarda görülen çeşitli malign tümörlerde onkogenlerin ekspresyon ve overekspresyonlarının tümörün prognozu ile ilişkisi gösterilmiştir.