Browsing by Author "Bodur, Muhittin"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Publication A case report; mumps acute cerebellitis presented as hydrocephalus and brainstem compression(Elsevier, 2015-10-15) Uzun, Meltem; Cufalı, Yelda; Kiristioğlu, Feride; Bodur, Muhittin; BODUR, MUHİTTİN; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Nörolojisi Bölümü; 0000-0002-2588-8195; JAN-9435-2023; AAH-2684-2021Publication A rare case of juvenile amyotrophic lateral sclerosis(Türk Pediatri Dergisi, 2021-05-01) Bodur, Muhittin; Toker, Rabia Tütüncü; Başak, Ayşe Nazlı; Okan, Mehmet Sait; BODUR, MUHİTTİN; TÜTÜNCÜ TOKER, RABİA; OKAN, MEHMET SAİT; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Nörolojisi Anabilim Dalı; 0000-0002-2588-8195; 0000-0002-3129-334X; 0000-0002-9303-5768; JAN-9435-2023; AAH-2684-2021; IZP-6290-2023; DKC-6496-2022Background. Amyotrophic lateral sclerosis (ALS) is a chronic motor neuron disease characterised by progressive weakness in striated muscles resulting from the destruction of neuronal cells. The term juvenile ALS (JALS) is used for patients whose symptoms start before 25 years of age. JALS may be sporadic or familial.Case. Here, we present a sporadic case of JALS because of its rarity in children. The heterozygous p.Pro525Leu (c.1574C>T) variation was identified in the fused in sarcoma (FUS) gene.Conclusion. The p.Pro525Leu mutation in the FUS gene has been detected in patients with ALS, characterised by early onset and a severely progressive course.Item Alerjik rinitli çocuklarda mantar alerjenlerine duyarlılık oranlarının araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2012) Bodur, Muhittin; Canıtez, Yakup; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Çocukluk çağında alerjik rinitli olgularda mantar alerjenlerine duyarlılık oranlarını araştıran çalışmalar kısıtlı sayıdadır. Bu çalışmada alerjik rinitli olgularda deri prick testi ile mantar alerjenlerine ve diğer alerjenlere duyarlılık oranlarının araştırılması amaçlanmıştır.Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Alerji Bilim Dalı Polikliniğine 01/07/2010-30/06/2011 tarihleri arasındaki bir yıllık dönemde ilk kez başvuran, alerjik rinit ön tanısıyla tetkik edilen ve deri prick testi sonucunda en az bir alerjene karşı duyarlılık bulunarak atopik kabul edilen, yaşları 2-18 yaş arasında 331 alerjik rinitli olgu prospektif olarak çalışmaya alındı.Çalışmada yer alan 331 alerjik rinitli hastanın ortalama tanı yaşları 9,30±3,97 yıl idi, olguların %62,5'u erkek, %37,5'u kız idi, ailede alerjik hastalık öyküsü %31,7 olguda mevcuttu, olguların 130'una (%39,3) astım, 115'ine (%34,7) alerjik konjunktivit eşlik etmekteydi. Alerjik rinitli hastaların %46,5'inde perennial, %53,5'inde mevsimsel semptomlar saptandı. Toplam 331 alerjik rinitli olguda deri prick testi ile en az bir mantar alerjenine duyarlılık %10,6 (n=35), Alternaria alternata %9,4 (n=31), Aspergillus fumigatus %0,9 (n=3), Cladosporium herbarium %0,6 (n:2), Penicillium notatum %0,3 (n=1), Mucor mucedo %0, Candida albicans %0 oranında saptandı. Mantar alerjenlerine duyarlılık saptanan 35 olgunun 31'inde (%88,5) A.alternata duyarlılığı mevcuttu. Mantar alerjenlerine duyarlılığı bulunan 35 olgunun 7'sinde (%20) sadece bir mantar alerjeni ile duyarlılık (monosensitizasyon) (akarlar ve/veya polenler ve/veya diğer alerjenler ile duyarlılık olmaması) bulunduğu saptandı, bu 7 olgunun tümünde (%100) A.alternata duyarlılığı mevcuttu, 331 alerjik rinitli olgunun ise 7'sinde (%2,1) sadece A.alternata duyarlılığı mevcuttu. Mantar alerjeni duyarlılığına eşlik eden akarlar, polenler ve/veya mantar dışı diğer alerjenler (polisensitizasyon) ile duyarlılık 35 olgunun 28'inde (%80) (tüm çalışma grubundaki 331 olguda ise %8,5 oranında) saptandı.Alerjik rinitli olgularda mantar duyarlılığı olan grupta semptomların, mantar duyarlılığı olmayan gruba göre daha erken başladığı (5,23±3,44 yıl; 6,95±4,09 yıl, p=0,019) saptandı. Alerjik rinitli olgularda diğer alerjen duyarlılıkları incelendiğinde genel akar duyarlılığı %68,8; genel polen duyarlılığı %51,6; genel evcil hayvan duyarlılığı %10,5; hamam böceği duyarlılığı %3,4; genel besin duyarlılığı %1,5 ve lateks duyarlılığı %0,9 olarak saptandı. Mantar duyarlılığı saptanan alerjik rinitli olgularda, akar duyarlılığı oranı mantar duyarlılığı saptanmayan olgulara göre daha düşük oranda olduğu (%51,4; %70,9, p=0,028) saptanmıştır. Mantar duyarlılığı saptanan alerjik rinitli olgularda Alnus glutinosa duyarlılığı (p=0,012), Corylus avellena duyarlılığı (p=0,003), genel yabani ot polen duyarlılığı (p<0,001) ve Artemisia vulgaris duyarlılığı (p=0,022) mantar duyarlılığı saptanmayan olgulara göre daha yüksek oranda olduğu saptanmıştır. Mantar duyarlılığı saptanan alerjik rinitli olgularda köpek alerjen duyarlılığı (p=0,002) ve lateks duyarlılığı (p=0,032) mantar duyarlılığı saptanmayan olgulara daha yüksek oranda olduğu saptanmıştır.Alerjik rinitli olgularda tabloya astım eklendiğinde akar duyarlılığının astım eşlik etmeyen olgulara göre daha yüksek oranda saptandığı (p=0,002) bulunmuştur. Alerjik rinitli olgularda tabloya astımın eşlik etmediği olgularda genel çimen polen duyarlılığı (p=0,047), Cynodon dactylon duyarlılığı (p=0,041), Phleum pratense duyarlılığı (p=0,018), genel tahıl polen duyarlılığı (p=0,012) ve Secale cereale duyarlılığı (p=0,016) tabloya astımın eşlik ettiği olgulara göre daha yüksek bulunmuştur. Alerjik rinitli olgularda hamam böceği duyarlılığı tabloya astımın eşlik ettiği olgularda tabloya astımın eşlik etmediği olgulara göre daha yüksek (p=0,027) saptanmıştır.Bursa bölgesinde, çocukluk yaş grubundaki alerjik rinitli olgularda mantar alerjenlerine karşı duyarlılığın dikkate değer bir oranda yüksek bulunduğu saptanmıştır. Ek olarak mantar alerjenlerine duyarlılığı saptanan olguların büyük kısmını Alternaria alternata (%88,5) duyarlılığının oluşturduğu görülmüştür. Alerjik rinitli olguların tanı ve tedavisinde bu sonuçların göz önünde tutulmasının gerekli olduğu düşünülmüştür.Item Çocukluk çağında multipl skleroz: Tek merkez deneyimi(Galenos Yayıncılık, 2021-03-24) Bodur, Muhittin; Toker, Rabia Tütüncü; Okan, Mehmet Sait; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/ Çocuk Nöroloji Bilim Dalı.; 0000-0002-2588-8195; 0000-0002-3129-334X; 0000-0002-7155-6634Giriş: Bu çalışmada tek bir merkezde 10 yıllık süre boyunca çocukluk çağı multipl skleroz (MS) tanısı alan olguların klinik ve demografik özellikleri sunulmuştur. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma çocuk nöroloji polikliniğine Ocak 2006-2016 tarihleri arasında başvuran ve multipl skleroz tanısı alan ve tedavi başlanan toplam 23 olgunun dosyaları restrospektif olarak değerlendirilerek yapılmıştır. Bu olgulardan izlemde iki yıldan uzun süre kontrollere gelmeyen üç olgu ve trafik kazasında kaybedilen bir olgu dışındaki 19 olgunun verileri değerlendirilmiştir. Hastaların cinsiyet, şimdiki yaş, aile öyküsü, şikayetlerin başlangıç yaşı, tanı yaşı, hastalık izlem süreleri, başlangıç semptomları, manyetik rezonans (MR) bulguları, beyin omurilik sıvısı (BOS) oligoklonal bant pozitifliği, görsel uyarılmış potansiyel (VEP) bulguları, somatosensöriyel uyarılmış potansiyel (SEP) bulguları, kullanılan tedavileri, atak sayıları açısından değerlendirilmiştir. Bulgular: Multipl skleroz tanısı alan ve tedavi başlanan 19 olgunun 13’ü kız(%68,4), 6’sı erkek( %31,5) olarak saptanmıştır, kız/erkek oranı 2,16 olarak saptanmıştır. Olgularda semptomların başlangıç yaşı ortalama 14,09 yıl olarak saptanmıştır. Hastaların ortalama tanı yaşı 15,2 yıl, hastaların çocuk nöroloji polikliniğinde median izlem süresi 2,17 yıl olarak saptandı. Ailede multipl skleroz öyküsü üç olguda (%15,7) pozitif olarak saptandı. Hastalarımızın başlangıç semptomlarına bakıldığında 11 olgunun (%57,8) motor bulgularla, dokuz olgunun (%47,3) duyusal bulgularla, yedi olgunun (%36,8) beyin sapı bulguları, iki olgunun (%10,5) serebellar bulgularla, altı olgunun (%31,5) görme bozukluğuyla ilk başvuru yaptıkları görüldü. BOS’ta bakılan oligoklonal bant olguların 17’sinde (%89,4) pozitif olarak saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmada kliniğimizde, yakınmaları 18 yaş altında başlayan ve çocukluk çağı MS tanısı alan olgularının cinsiyet, yaş, aile öyküsü, şikayetlerin başlangıç yaşı, başlangıç semptomları, MR bulguları, BOS bulguları, VEP, SEP bulguları, kullanılan tedavileri, atak sayıları açısından değerlendirilmiştir. Pediatrik dönemde başlayan multipl sklerozu anlamak için daha büyük çalışma popülasyonlarını kapsayan, çok merkezli, prospektif ve longitudinal çalışmalara ihtiyaç vardır.Publication Evaluation of patients admitted to pediatric emergency outpatient clinic with non-traumatic neurological complaint(Bursa Uludag Univ, 2020-12-01) Toker, Rabia Tutuncu; TÜTÜNCÜ TOKER, RABİA; Bodur, Muhittin; BODUR, MUHİTTİN; Özmen, Abdullah Hakan; ÖZMEN, ABDULLAH HAKAN; Okan, Mehmet Sait; OKAN, MEHMET SAİT; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.; 0000-0002-3129-334X; 0000-0002-2588-8195; 0000-0002-9303-5768; JAN-9435-2023; AAH-2684-2021; AAE-2163-2022; IZP-6290-2023; AAF-8981-2020INTRODUCTION: Pediatric Emergency Outpatient Clinic are the units where treated the entire range of emergent and urgent medical conditions. Patients present with a wide range of complaints. Determining the general distribution, frequency and density of Pediatric Emergency Outpatient Clinic applications is of great importance in order to make appropriate future plans. In this study, it was aimed to evaluate the clinical features of patients presenting with non-traumatic neurological complaints.MATERIALS and METHODS: The files of the patients who applied to the Pediatric Emergency Outpatient Clinic within one year were evaluated retrospectively. Patients with a known neurological disease who presented to the Pediatric Emergency Outpatient clinic with non neurological complaints, those in the neonatal and trauma patients were not included in the study.RESULTS: It was found that the main complaint of 628 of the patients who applied to the Pediatric Emergency Outpatient Clinic within a year was neurological symptoms. % 50,3 of the patients were found as girls and %49,7 as boys. Seizure was the most common neurological complaint. It was found that %83,1 of the patients who presented with seizures for the first time presented with a febrile seizures and %16,9 with febrile seizures. Status epilepticus rate was found to be %4,5 in patients presenting with seizuresCONCLUSIONS: Seizure was the most common non-traumatic neurological presentation to Pediatric Emergency Outpatient Clinic. We believe that updating knowledge and skills on emergency approach to seizures in Pediatric Emergency Outpatient Clinic will increase the quality of healthcare services to be provided.Publication Facial colliculus syndrome due to a Herpes simplex virus infection following Herpes labialis(Turkish J Pediatrics, 2021-07-01) Bodur, Muhittin; Toker, Rabia Tütüncü; Özmen, Abdullah Hakan; Okan, Mehmet Sait; BODUR, MUHİTTİN; TÜTÜNCÜ TOKER, RABİA; ÖZMEN, ABDULLAH HAKAN; OKAN, MEHMET SAİT; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı.; 0000-0002-2588-8195; 0000-0002-3129-334X; 0000-0002-9303-5768; IZP-6290-2023; AAF-8981-2020; AAH-2684-2021; AAE-2163-2022; JAN-9435-2023; DKC-6496-2022Background. The facial colliculus is an elevated area that is formed by fibers from the motor nucleus of the 7'th cranial nerve as they loop over the abducens nucleus. Clinical signs and symptoms of facial colliculus lesions occur primarily due to injury to the abducens nerve nucleus, the facial nerve fibers around the abducens nucleus, paramedian pontine reticular formation, and the medial longitudinal fasciculus. The etiology of facial colliculus lesions varies by age. While tumors, demyelinating lesions, and viral infections can be involved in young individuals' etiology, vascular ischemia is a common causative factor in older people. Case. In this paper, we present a case of facial colliculus syndrome due to its rare occurrence in a young patient; who developed the signs and symptoms after a herpes infection. Conclusion. Facial colliculus syndrome is rare and the treatment is based on etiology.Publication Neuro-behcet is a rare disease but should be considered in all kinds of neurological findings, even in childhood(Clinical & Exper Rheumatology, 2022-08-01) Toker, Rabia Tütüncü; Bodur, Muhittin; Demir, Aylin Bican; Okan, Mehmet Sait; TÜTÜNCÜ TOKER, RABİA; BODUR, MUHİTTİN; BİCAN DEMİR, AYLİN; OKAN, MEHMET SAİT; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-3129-334X; 0000-0002-2588-8195; 0000-0001-6739-8605; 0000-0002-9303-5768; IZP-6290-2023; JAN-9435-2023; KHB-9765-2024; DKC-6496-2022Objective: Behfet's disease (BD) is a vasculitis characterised by eye, musculoskeletal, neurological and gastrointestinal involvement, in addition to recurrent oral ulcers. Neuro-Behvet is the term used to define the nervous system involvement in BD and is very rarely seen in childhood. This study aims to show that neuro-Behret can manifest a clinical course involving all kinds of neurologic findings in the paediatric population.MethodsThe Clinic of Paediatric Neurology at Uludag University provides tertiary treatment for children up to eighteen years of age in Bursa, Turkey. Five patients who were clinically diagnosed with Neuro-Beket in the last 5 years were included in the study. Results: Seizure, myopathy, transverse myelitis, polyneuropathy, venous thrombosis and facial nerve paralysis were respectively seen in the patients. ConclusionNeuro-Behfet is rare in children, but it is important to know that it can cause various neurological findings, and also systemic findings should be taken into consideration in the diagnosis of neurological diseases. Studies on the neurological involvement of BD in children are inadequate. We believe that paediatric neurologists should be more aware of the neuro-Behfet condition.Publication Reliability of CT angiography scoring systems used for brain death and the effect of cranial interventions on the results(Elsevier Science, 2021-04-19) Özpar, Rıfat; Tonkaz, Mehmet; Girgin, Nermin Kelebek; Bodur, Muhittin; Dinç, Yasemin; Kocaeli, Hasan; Hakyemez, Bahattin; ÖZPAR, RİFAT; TONKAZ, MEHMET; KELEBEK GİRGİN, NERMİN; BODUR, MUHİTTİN; DİNÇ, YASEMİN; KOCAELİ, HASAN; HAKYEMEZ, BAHATTİN; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Nörolojisi Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin Cerrahi Anabilim Dalı.; 0000-0001-6649-9287; 0000-0002-5882-1632; 0000-0002-2588-8195; 0000-0002-3425-0740; IUQ-6999-2023; JAN-9435-2023; AAH-5062-2021; AAH-2684-2021; DZJ-5260-2022; DTU-3148-2022; FDK-3229-2022; AAI-2318-2021Objective: To assess vascular opacifications, the efficiency, and interobserver agreement (IOA) of five different computed tomography angiography (CTA) brain death (BD) scoring systems in patients with and without cranial interventions, for determining alternative findings correctly supporting BD diagnosis by CTA even in cranial intervention presence. Methods: 45 patients clinically identified with BD and evaluated with CTA were included. IOA of five different scoring systems used for CTA BD diagnosis, the effect of intracranial interventions on scoring systems, and vascular opacification were evaluated. Results: IOA was almost perfect (Kappa = 0.843-0.911, p < 0.05) and substantial (Kappa = 0.771-0.776, p < 0.05) in all scoring systems. Significant relationships were observed between craniectomy presence and middle cerebral artery M4 segment and internal cerebral vein (ICV) opacification. No opacification was observed in straight sinus (SS) by observers in any of the craniectomized patients. Conclusion: IOA of CTA scoring systems is adequate. But a significant degree of false-negative results is observed due to ICV filling in craniectomy cases. Opacification presence in SS can give an idea of BD in these cases.Item Travma dışı nörolojik yakınma ile çocuk acil polikliniğine başvuran hastaların değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-14) Bodur, Muhittin; Özmen, Abdullah Hakan; Okan, Mehmet Sait; Toker, Rabia Tütüncü; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Nöroloji Bilim Dalı.; 0000-0002-3129-334XÇocuk Acil Poliklinikleri, acil durumlara hızlı müdahale edildiği birimlerdir. Hastalar çok çeşitli yakınmalar ile başvurmaktadır. Çocuk Acil Poliklinikleri başvurularının genel dağılımının, sıklık ve yoğunluğunun belirlenmesi ileriye dönük uygun planlamalar yapabilmek için büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, travma dışı nörolojik yakınma ile başvuran hastaların klinik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Bir yıl içinde Çocuk Acil Polikliniğine başvuran hastaların dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi. Başlıca başvuru yakınması nörolojik olarak değerlendirilen hastalar çalışmaya alındı. Bilinen nörolojik hastalığı olup Çocuk Acil Polikliniğine başvurusundaki yakınması nörolojik olarak değerlendirilmeyen hastalar, yenidoğan dönemindeki hastalar ve travma hastaları çalışmaya alınmadı. Çocuk Acil Polikliniğine bir yıllık süre içinde başvuran hastaların 628’ inin başlıca başvuru yakınmasının nörolojik semptom olduğu bulundu. Hastaların %50,3 kız çocuk, %49,7 erkek çocuk olarak bulundu. Nöbet en sık nörolojik yakınma olarak bulundu. İlk kez nöbet ile gelen hastaların %83,1 afebril nöbet ile %16,9 febril nöbet ile başvurduğu saptandı. Status epileptikus oranı ise nöbet ile başvuran hastalarda %4,5 olarak bulundu. Çocuk Acil Polikliniklerine en sık travma dışı nörolojik başvuru yakınması olarak nöbet saptanmıştır. Nöbete acil yaklaşım konusundaki bilgi ve becerilerinin güncellenmesi verilecek sağlık hizmetinin kalitesini arttıracağı kanaatindeyiz.