Browsing by Author "Borum, A. Ebru"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Güney marmara bölgesi’nde arıcılık anket çalışması(Uludağ Üniversitesi, 2017-05-16) Borum, A. EbruBu çalışma Güney Marmara Bölgesi’nde Yalova, Bilecik, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale’deki arıcıların genel özelliklerini belirlemek için yapılmıştır. Seksen arıcıya anket soruları yöneltilmiştir. Çalışmada arıcıların elde ettiği ürünler, kaç yıldır arıcılık yaptıkları, eğitim düzeyleri, yaş, hastalıkları tanıma, antibiyotik kullanma bilgileri gibi sorular yöneltilmiştir. Arıcılara 16 soru sorulmuştur. Arıcıların %71,25’inin 40 yaş ve üzeri olduğu, %11,25’inin üniversite öğrenimine sahip olduğu, %41,25’inin 10 yıl üzeri arıcılık yaptığı,%83,75’inin ek iş ve hobi olarak yapıldığı, 100 ve üzeri kovan sayısına sahip olanların %23,75 olduğu belirlenmiştir. Ayrıca %83,75’inin birlik ve dernek üyesi olduğu, %100’ünün bal üretimi yaptığı, %69’unun ana arıyı ticari üreticiden aldığı,%88,75’inin bal pazarlamasını kendi yaptığı, arıcıların %100’ü varroa’yı, %90’ı yavru çürüklüklerini, %95’i kireç hastalığını, %15’i taş hastalığını tanıyabildiklerini belirtmişlerdir. Arıcıların %100’ü varroa, %77,5’i yavru çürüklüğü, %83,75’i kireç hastalığı, %2,5 taş hastalığına sıklıkla rastladıklarını belirtmişlerdir. Arıcılar kayıplarının %80’inin hastalıklar, %12,5’inin zirai ilaç ve %7,5’inin açlıktan kaynaklandığını belirtmişlerdir. Elde edilen verilere göre Güney Marmara Bölgesi arıcılığının genel özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır.Item Güney Marmara bölgesin’de bal arılarının chalkbrood (Ascosphaera apis) infeksiyonunda predispozisyon faktörleri(Uludağ Üniversitesi, 2010) Borum, A. Ebru; Ülgen, Mihriban; Uludağ Üniversitesi/Keles Melek Yüksekokulu.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu çalışma ile Bursa ve çevresindeki arıcılık işletmelerinde görülen mantar enfeksiyonlarının yaygınlığının ve etkili mantar türlerinin belirlenmesi ile birlikte bu enfeksiyonlarda önem taşıyan predispozisyon faktörlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Toplam 6 istasyonda 84 kovan incelenmiş, 84 kovanın 20’sinde (%23.8) klinik olarak mantar infeksiyonu semptomları gözlenmiştir. Kireç hastalığı bulguları gösteren 20 kovandan larva ve işçi arı örnekleri alınarak klinik olarak mantar infeksiyonu şüpheli 20 kovandan alınan her iki tür materyalin (larva ve işçi arı) tümünden (%100) her iki izolasyon yöntemi ile kireç hastalığı’nın etkeni A. apis izole edildmiştir. Ayrıca 20 kovanın dört (%20)’üne ait işçi arı örneklerinden aynı zamanda Penicillium spp. izole edilmiştir. Đzolasyon çalışmaları sonucunda taş hastalığı nedeni olan mantar türlerine rastlanmamış olup yapılan ölçümler sonucu izolatlar Ascosphaera apis (A.apis) olarak identifiye edilmiştir. Örneklerin alındığı bölgelerde ve işletmelerde mantar infeksiyonunun oluşmasında etkili olabilecek predispozisyon faktörlerinin varlığı belirlenerek iki aylık aralıklarla iki yıl boyunca kovanlardan etken üremesi olup olmadığını incelemek için örnekler alınmıştır. Mantar infeksiyon bulguları olan ve A. apis izolasyonu yapılan 20 kovanın 19’unda (%95) Varroa enfestasyonu, 17 kovanda (%85) ise koruma amaçlı antibiyotik (Apimisin-Eritromisin) kullanıldığı saptanmıştır. Yapılan Ki-Kare testine göre kireç hastalığı infeksiyonu bulunan kovanlarda Varroa enfestasyonu tek olarak diğer predispozisyon faktörlerine göre istatistiksel olarak daha önemli bulunmuştur (p<0.05). Varroa enfestasyonu, eski petek kullanımı ve antibiyotik uygulaması gibi predispozisyon faktörlerinin aynı anda bulunduğu kireç hastalığı infeksiyonlu kovanlar ile diğer kovanlar arasındaki fark da istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05).Publication The investigation by PCR and culture methods of foulbrood diseases in honey bees in south marmara region(Kafkas Üniversitesi, 2015-01-01) Borum, A. Ebru; Özakin, Cüneyt; Güneş, Ertan; Aydın, Levent; Ülgen, Mihriban; Çakmak, İbrahim; ÖZAKIN, CÜNEYT; Güneş, Ertan; AYDIN, LEVENT; ÜLGEN, MİHRİBAN; ÇAKMAK, İBRAHİM; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Parazitoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaja Meslek Yüksekokulu.; 0000-0002-9347-8307; 0000-0001-5428-3630; 0000-0002-6307-5179; AAG-8392-2021; AAG-8117-2021; AAH-2558-2021; AAK-4470-2021; HLG-4450-2023American Foulbrood and European Foulbrood diseases of honeybees were examined in 725 beehives from 23 apiaries located in the South Marmara Region of Turkey. We determined that 19 apiaries were infected and the suspected clinical signs of foulbrood diseases were investigated in 102 beehives by PCR and cultural method. Broods and combs from colonies with suspected clinical symptoms of foulbrood diseases were collected and cultured for bacteriological examination. All of the specimens contaminated with bacteriae and 37 species of bacteriae were isolated such as Stapylococcus epidermidis, Bacillus subtilis, Corynebacterium jeikum, Corynebacterium pseudotuberculosis, Bacillus spp. All of these bacteria are related to human, animal and environmental origins. In this study, Paenibacillus larvae by PCR amplifying the 973-bp region PL1 and PL2 with 1f, Melissococcus plutonius amplifying the 973-bp region EFB-F and EFB-R gene were amplified. American Foulbrood causative agent Paenibacillus larvae and European Foulbrood causative agent Melissococcus plutonius were not detected in any sample examined by PCR and cultural methods. On the other hand, Paenibacillus alvei that is a seconder agent to European Foulbrood was found in two samples by cultural methods. In conclusion, the results showed that P. larvae and M. plutonius are not present in South Marmara Region. In this study, human, animal and environment originated agents were isolated.Item Yeni bir teknik: Bal arısı kovanlarında nano-gümüş kaplamanın bazı mikroorganizmalara karşı etkinliği(Uludağ Üniversitesi, 2012) Güneş, M. Ertan; Borum, A. Ebru; Özakın, Cüneyt; Girişgin, A. Onur; Aydın, Levent; Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu.; Uludağ Üniversitesi Keles Meslek Yüksek Okulu.; Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi.Bu çalışmada 100 ppm nano-gümüş solüsyonun laboratuar koşullarında (in vitro) Escherichia coli, Staphylococcus aureus, Salmonella typhimurium, Enterecoccus faecalis, Bacillus cereus, Candida albicans ve Aspergillus niger üzerindeki antibakteriyel ve antifungal etkinliği belirlenmiş ve 100 ppm gümüş solüsyonunun mikroorganizmaları 2-10 dakikalık süreler içinde inhibe ettiği saptanmıştır. Kovan çalışmasında (in vivo) ise yavru çürüklüğü açısından önemli görülen Enterococcus faecalis, Bacillus subtilis, Escherichia coli, Corynebacterium jeikum ve kireç hastalığı etkeni Ascosphaera apis gibi mikroorganizmalar ile kontamine edilmiş, normal kovanlar ile iç yüzeyi tamamen (10 nanogram-50ppm) nano gümüş ile kaplanmış (emprenye) kovanlarda enfeksiyon kaynağı mikroorganizmaların üremeleri takip edilmiştir. In vivo çalışmada çevre, toprak ve su kökenli adi yavru çürüklüğü etkenleri tekli, ikili ve çoklu verilerek gümüşlü ve normal kovanlarda etkinlikleri belirlenmiştir. Tekli ve çoklu kontaminasyonlar sonucu nano-gümüş kaplı kovanlarda verilen mikroorganizmaların hiçbiri ürememiş, yapılan aylık kontrollerde ise kovanlarda arıların sayısının azalmadığı, hastalık belirtilerinin oluşmadığı ve yavru sayısının azalmadığı tespit edilmiştir. Bazı nano-gümüş kaplı kovanlarda, 5.gün sekonder bakteri üremeleri olmasına rağmen 1, 2 ve 3.ay kontrollerinde hiçbir sekonder mikroorganizma saptanmamıştır. Normal kovanlarda ise verilen bakterilerin ve çok sayıda sekonder bakterinin ürediği tespit edilmiştir Ayrıca kontrol kovanlarında arıların sayısının azalması, hastalık belirtilerinin oluşması, peteklerde bulmaca manzarası, koku ve adi yavru çürüklüğü belirtileri tespit edilmiştir. 1, 2, ve 3. ay kontrollerinde de aynı ya da farklı sekonder etkenler izole edilmiştir. Gümüşlü kovanlardan ve kontrol kovanlarından hasat edilen bal ve peteklerde gümüş kalıntı düzeyinin katkı kalıntı açısından normal sınırlarda olduğu saptanmış ve insan sağlığı yönünden herhangi bir risk taşımadığı saptanmıştır.