Browsing by Author "Ergin, Hacer"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item 9 yaşında bir çocuk hastada gelişen siyah kıllı dil (lingua villosa nigra): olgu sunumu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-07-16) Ertuğral, Nuran Özçiftçi; Ergin, HacerSiyah kıllı dil (lingua villosa nigra), filiform papilla üzerinde belirgin keratin birikimi ile karakterize, benign ve asemptomatik bir klinik durumdur. Çocukluk çağında ender görülür. Hastalığın etiyolojisi net olmamakla birlikte çeşitli ilaçlar, enfeksiyonlar ve kötü ağız hijyeni sorumlu tutulmaktadır. Burada, dokuz yaşında bir erkek hastada sistemik antibiyotik kullanımına ve kandida enfeksiyonuna bağlı geliştiği düşünülen siyah kıllı dil olgusu sunulmaktadır.Item Anne sütüyle beslenen yenidoğanlarda hipernatremik dehidratasyon(Uludağ Üniversitesi, 2013-09-01) Ergin, Hacer; Şahin, Özlem; Özmert, Melis Deniz; Özdemir, Muhammet Ali; Küçüktaşçı, Kazım; Hatipoğlu, CelileGiriş: Hayatı tehdit eden komplikasyonlara neden olabildiğinden, yenidoğanlarda yetersiz emzirmeye bağlı hipernatremik dehidratasyonun tanı ve tedavisi önemlidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 2006-2012 yılları arasında sadece anne sütüyle beslenen ve hipernatremik dehidratasyon (serum Na≥150 mEq/L) saptanan 37-42 haftalık yenidoğanların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Hipernatremik dehidratasyon saptanan 26 yenidoğanın ortalama gebelik yaşı, doğum ağırlığı, ağırlık kaybı, anne yaşı ve tanı yaşı sırasıyla 38,8±1,1 hafta, 3292±458 gr, %13,5±5,5, 27,6±4,9 yaş ve 3,9±3,5 gündü. Kız cinsiyet, sezaryen doğum ve primipar anne oranları sırasıyla %57,6, %61,6 ve %57,6 idi. Başvuru şikâyetleri ateş (%30,7), emmede azalma ve sarılık (%26,9), huzursuzluk ve hipoaktivite (%7,6) idi. İlk beş gün içinde, yaz mevsiminde ve hastanede yatarken hipernatremik dehidratasyon sıklığı sırasıyla %84,6, %73 ve %42,3 idi. Ortalama BUN, kreatinin ve sodyum düzeyleri sırasıyla 45,6±64,1 mg/dl, 1,5±2,3mg/dl ve 157±11,9 mEq/L bulundu. Yirmialtı annenin %57,6’sı emzirme eğitimi almışken, %84,6’sı yeterli sıvı almamıştı. Konvülziyon saptanan dört hastanın birinde diyaliz gerektiren renal yetmezlik, üçünde prerenal böbrek yetmezliği ve birinde beyin ödemi gelişti. Serum sodyum düzeyleri primipar anne bebeği olan (p=0,002), dış merkezde doğan (p=0,012), anne yaşı küçük olan (p=0,035), emzirme eğitimi almayan (p=0,007) ve hastaneye geç başvuran bebeklerde (p<0,01) yüksek bulundu. Serum sodyum konsantrasyonunun ≥160 mEq/L olması komplikasyon ile ilişkiliydi (p<0,01). Anne yaşı azaldıkça (p=0,035) ve ağırlık kaybı arttıkça (p=0,016) serum sodyum düzeyi artmıştı. Sonuç: İlk hafta içerisinde ağırlık kaybının yakından izlemi ve başarılı emzirme teknikleriyle dehidratasyon bulgularının annelere öğretilmesi sayesinde yenidoğanlarda hipernatremik dehidratasyon önlenebilir.Item Oktreotid ile tedavi edilen konjenital şilotoraks olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2014-03-10) Özdemir, Özmert Muhammet Ali; Ergin, Hacer; Küçüktaşçı, Kazım; Şahin, Özlem; Çördük, Nergül; Karadağlı, Eda; Yıldırım, BaşakKonjenital şilotoraks plevra boşluğunda şilöz sıvı birikmesidir. Yenidoğan döneminde plevral efüzyonun en sık sebebidir. Şilotoraksın geleneksel tedavisi konservatiftir. Konservatif tedavi göğüs drenajı, anne sütünün kesilmesi, orta zincirli trigliserid içeren formula veya total parenteral nutrisyon uygulanmasıdır. Son yıllarda şilotoraks tedavisinde uzun etkili somatostatin analoğu olan ve lenfatik sıvı üretimini azaltarak etki gösteren oktreotid, yeni tedavi seçeneği olarak kullanılmaktadır. Prenatal ultrasonografide sağ akciğerde plevral efüzyon saptanan term bebekte, doğum sonrası konjenital şilotoraks tanısı kesinleştirildi. Öncelikle göğüs tüpü uygulandı, daha sonra orta zincirli trigliseridden zengin formula başlandı. Şilöz sıvı birikimi azalmayan olguya subkutanöz oktreotid tedavisi uygulandı ve yan etki görülmeden şilotoraks tedavi edildi. İnatçı şilotoraks olgularında cerrahi uygulamaya alternatif, umut verici bir tedavi seçeneği olan oktreotid, yenidoğan bebeklerde güvenle kullanılabilmektedir.Item Yenidoğanda alkol intoksikasyonu: Bir olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2012-12-12) Özdemir, Özmert M. A.; Küçüktaşçı, Kazım; Şahin, Özlem; Akpınar, Alper; Ergin, HacerAlkol intoksikasyonu yenidoğan döneminde oldukça nadirdir. Klinikte letarji, tremor, hafif ateş, hipoglisemi, hipotoni, solunum depresyonu ve koma bulguları görülmektedir. İntoksikasyon genellikle ailenin ihmali veya kazayla bebeğe alkol verilmesi şeklinde gelişmektedir. Tedavide temel prensip alkolün vücuttan eliminasyonu gerçekleşene kadar bebeğin klinik stabilizasyonunun sağlanması ve destek tedavisidir. Annesi tarafından yanlışlıkla %70 etil alkol, gaz damlası sanılarak bebeğinin ağzına damlatılırken, açılan ilaç kapağından bolca alkol döküldükten sonra hastanemiz acil sevisine 25 günlük bir kız olgu getirildi. Fizik muayenesi normal, serum etil alkol düzeyi 12,3 mg/dl (0,12 promil) saptandı. Klinik stabilizasyonu sağlanan ve sadece destek tedavisi uygulanan olgu dört gün sonra şifa ile taburcu edildi. Bu olgu sunumu ile yenidoğanlarda ilaç uygulaması konusunda ailelerin ve/veya bakıcıların iyi eğitilmesi gerektiği vurgulanmak istendi.