Browsing by Author "Kutlusoy, Zekiye"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aristoteles geleneğine bağlı bilim anlayışının modern bilim anlayışına geçiş sürecinde uğradığı dönüşümler(Uludağ Üniversitesi, 2007) Gür, Aysun; Kutlusoy, Zekiye; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe Anabilim Dalı/Sistematik Felsefe ve Mantık Bilim Dalı.Aristoteles tarafından MÖ dördüncü yüzyılda kurularak, Helenistik dönemde Ptolemaios tarafından geliştirilip, Ortaçağ'da da yeniden yorumlanmaya tabi tutulan ve temelini, doğanın insandan bağımsız olarak var olduğu yönündeki ön kabul gibi ilke düzeyindeki kimi varsayımlar ile, doğa, neden, devinim, uzay, zaman, Evren, Yer ve Gökyüzü gibi başlıca kavramların oluşturduğu geleneksel bilim anlayışında, on beşinci yüzyılda, tarihsel süreklilik açısından tam bir kırılma durumu ya?anır. Hemen ardındansa, on sekizinci yüzyılın başlarına dek geçen zaman diliminde, günümüze kadar yürüyüşünü sürdürmüş olan modern bilim anlayışının dayanağı konumundaki kavramsal çerçevenin temelleri atılır. işte bu çalışmada, temel düzeyde bir karşılaştırmanın yapıldığı söz konusu iki bilim anlayışı arasında, her ikisinde de benimsenmiş olan benzer ilkeler nedeniyle bir sürekliliğin izleri sürülmekte olup, öte yandan da, başta gelen kavramların adlandırılmalarında aynı terminolojinin kullanılmış olduğu görülse bile- farklı biçimlerde içeriklendirilmelerinden ötürü oluşan anlam yüklerindeki farklılaşmalar nedeniyle doğan değişimler netleştirilmekte, buna göre de, modern bilim dönemine geçiş sürecinde ortaya çıkan geleneksel yaklaşımdaki dönüşüm, gerekçeleriyle saptanarak gün ışığına çıkarılmaktadır.Item Bilime sınır çizme problemine çözüm arayışlarında Carnap ve Kuhn'un bilim felsefeleri(Uludağ Üniversitesi, 2006) Öztürk, Ümit; Kutlusoy, Zekiye; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe Anabilim Dalı.Bilime sınır çizme problemi, genel bilim felsefesi yazınında, ilk/esas olarak 20. yüzyılda Karl R. Popper tarafından formüle edilmiştir. Ancak geniş bir perspektiften yaklaşıldığında, her ne kadar F. Bacon’ın çalışmaları hariç epistemolojik çözümlemeler merkezinde biçimlenmiş olsa da, söz konusu problemin daha da uzun bir süredir felsefi söylemin en odaksal konularından biri olarak irdelendiği, dahası, bu probleme yönelik olarak modern bilimin 17. yüzyılda doğuşundan itibaren ortaya çıkan çözme girişimlerinin, 20. yüzyılda bağımsız bir felsefe disiplininin kuruluşunu getirdiği belirtilebilir. Bu çalışmada, bir yandan, temel problemleri ve kimi çözümleme yöntemleri daha önceleri belirmiş olmasına karşın, bilim felsefesi disiplininin kuruluşunun neden 20. yüzyıla bağlandığı soruşturulmakta; diğer yandan, bu disiplinin bu yüzyıldaki gelişim sürecine çok önemli katkılarda bulunmuş Rudolf Carnap ve Thomas S. Kuhn’un görüşleri, bilime sınır çizme problemine çözüm arayışları bağlamında, bilim felsefesine açtıkları yolları serimleyebilmek için karşılaştırılarak incelemektedir.Item Cognitive epistemology in redefining knowledge(Uludağ Üniversitesi, 2008) Kutlusoy, Zekiye; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.A careful analysis of knowing/knowledge of mind exhibits that there are two main distinct epistemic axes, namely knowing and knowledge axes, which should be considered together. They make up four different epistemic cases, and this framework contains the whole subject-domain of cognitive epistemology, which is a part of cognitive philosophy. On the other hand, epistemic gaps, appearing in this area, pave the way for some significant problems.Item Descartes ve öncesinde özne ve öznellik kavramları üzerine bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2010-07-21) Budak, Buryak; Kutlusoy, Zekiye; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Felsefe Anabilim Dalı/Sistematik Felsefe ve Mantık Bilim Dalı.Bilginin "öznel" yanına felsefe tarihinde ilk kez M.Ö. 5. yüzyılda Demokritos dikkat çekerken, bundan etkilenen Sofistler, yine aynı dönemde, bilgi/bilme bağlamındaki "özne-nesne ayrımı"nın öncüleri olurlar. Bu ayrımları çerçevesinde geliştirdikleri bilgi görüşleriyle Sofistler, insanın bilginin öznesi olduğunun felsefece belirleniminin -yani "özne felsefesi"nin- başlatıcısı konumundadırlar. Daha sonra Aristoteles, bilen özneye ilişkin ilk sistematik görüşleri ortaya atar. Öte yandan Ortaçağ filozofları, Tanrının bilgisine sahip olması temelinde bilebilen bir özne olarak insan anlayışını benimserler. 17. yüzyıla gelindiğindiyse modern felsefenin ilk filozofu olan Descartes, "Düşünüyorum, o halde varım." fikri, yani cogito deneyimi kapsamında kendi varlığının bilincinde olan öznesi ile kendisinden sonra da yolculuğuna devam eden özne felsefesine yepyeni ve önemli bir soluk getirir. Kabaca öznenin özbilinçlilik durumu olarak görülen "öznellik" kavramını doğurmuş bu özne yaklaşımı, daha önce çeşitli düşünürlerce irdelenmiş olan ruh-beden ilişkisini "zihin-beden sorunu"na dönüştürür. O halde, özne felsefesinin tarihsel sürecinde özne kavramının Descartes'tan önce de izleri sürülebilirken, sonrasında onun -öznellik kavramının da yolunu açan- yenilikçi rolü açığa çıkmaktadır.Item Mantık-matematik ilişkisi üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2013) Kutlusoy, ZekiyeMantık ve matematik, başlangıçlarından beri birbirlerine hep yakın durmuş ve çeşitli şekillerde ilişki içinde olmuşlardır. Tarihsel olarak bakıldığında, genel olarak, aralarındaki ilişkinin özellikle birinde yaşanan bir sorunun diğerinin yardımıyla aşılmaya çalışılması durumunda kendini gösterdiği görülür. Bu yazıda, başlıca üç döneme odaklanılarak mantık-matematik ilişkisinin nasıl ortaya çıktığı aydınlatılmakta; dahası, bu ilişkinin genelde mantığın gelişimine büyük bir katkı sağladığı netleştirilmektedir.Item Türkiye'deki mantık eğitimi, sorunlar ve öneriler(Uludağ Üniversitesi, 2004) Kutlusoy, Zekiye; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.Bu yazı, Türkiye'de hem ortaöğretim düzeyindeki hem de ortaöğretime felsefe grubu öğretmeni yetiştirmekte olan üniversite düzeyindeki mantık eğitiminde karşılaşılan kimi sorunların üstesinden gelebilmek için, üniversitelerin felsefe grubu eğitimi anabilim dallan ile felsefe bölümlerinde uygulanabilecek bir mantık eğitimi programı önermeyi amaçlamaktadır. Bu öneride, öncelikle, felsefe bölümlerine oranla programlarında daha az mantık dersine yer vermek durumunda kalan felsefe grubu eğitimi anabilim dallan göz önünde bulundurularak, bir mantık eğitiminde mutlaka yer alması gereken en az sayıdaki dersin belirlenmesi yoluna gidilmiştir. Ayrıca, programa konulması önerilen mantık derslerinin, birbirlerine olduğu kadar programın diğer derslerine de destekleyici bir katkı sağlayabilmesi açısından bir süreklilik içinde programa yerleştirilmesi sırasında, ana programın bütünlüğ ünün de gözetilmesi ne özen gösterilmiştir.