Browsing by Author "Sincik, Mehmet"
Now showing 1 - 20 of 37
- Results Per Page
- Sort Options
Item Ak üçgül ile bazı buğdaygil çim türleri karışımlarında farklı azot dozlarının botanik kompozisyon ve çim kalite kriterlerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2004-05-21) Sincik, Mehmet; Açıkgöz, Esvet; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.Bu araştırma, çim tipi ak üçgül {Trifolium repens L. var. Nanouk ) ile farklı gövde tipi ve gelişme özelliğine sahip üç buğdaygil çim türünün, ingiliz çimi {Lolium perenne L var. Delaware), çayır salkımotu {Poa pratensis L. var. Conni) ve sülüklü tavusotu {Agrostis stolonifera L var. Kromi) oluşturduğu karışımlarda, farklı azotlu gübre uygulamalarının botanik kompozisyon ve çim kalite kriterlerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada, buğdaygil çim türleri ile 3 ayrı deneme kurulmuş, denemelerde 4 buğdaygil-ak üçgül karışımı (% 100 buğdaygil + % 0 ak üçgül, % 97.5 buğdaygil + % 2.5 ak üçgül, % 95.0 buğdaygil + % 5 ak üçgül ve % 90 buğdaygil + % 10 ak üçgül) ile 4 azot dozu ( 0, 2.5, 5, 7.5 g N/m2) kullanılmıştır. Üç yıl (1999-2002) süren bu araştırmada, karışımların renk, kalite, dip kaplama, botanik kompozisyon ve ot verimi değerleri düzenli aralıklarla tespit edilmiştir. Buğdaygil çim türlerine ak üçgül katılması, bu bitkilerin renk, kalite, dip kaplama ve ot verimi değerlerini arttırmıştır. Ancak, ak üçgülün buğdaygil çim türlerine katılma oranlarının, bu bitkilerin çim kalite özellikleri üzerine önemli bir etkisi olmamıştır. Azotlu gübreleme, saf olarak yetiştirilen buğdaygil çim türlerini, buğdaygil-ak üçgül karışımlarına göre daha fazla etkilemiştir. Ak üçgülden buğdaygil çim türlerine transfer edilen azot nedeniyle, karışımlarda azotlu gübrelemenin etkisi sınırlı kalmıştır. Deneme parsellerine uygulanan azotlu gübre dozları arttıkça, hem saf olarak yetiştirilen buğdaygillerin hem de buğdaygil-b'aklagil karışımlarının renk, kalite, dip kaplama, ot verimi, N içeriği ve topraktan kaldırılan N miktarı değerleri de artmış; botanik kompozisyondaki ak üçgül oranı, ak üçgül tarafından fıkse edilen N miktarı ve N transferi değerleri ise azalmıştır. Ak üçgülün özellikle geniş park alanları, yol kenarları ve eğimli alanlar gibi fazla bakım hizmeti götürülemeyen yerlerde buğdaygil çim bitkileri ile karışık olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.Item Bazı ileri generasyon kolza (Brassica napus L.) hatlarının verim ve kalite özellikleri ile biyodizele uygunluklarının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019) Dolgun, Cansu; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0002-5469-3418Bu araştırma, bazı ileri generasyon kolza (Brassica napus L.) hatlarının verim ve kalite özellikleri ile biyodizele uygunluklarını belirlemek amacıyla 2017-2018 vejetasyon döneminde Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Araştırmada bitki materyali olarak; Bristol, Chang, Samurai ve Quinta kolza çeşitleri arasında 4 x 4 tam diallel melezleme çalışması ile elde edilen ve pedigree seleksiyon yöntemi ile F9 kademesine kadar getirilen hatlar içerisinden F8 kademesinde yapılan ön verim denemesi sonuçlarına göre seçilen 10 adet ileri kademedeki kolza hattı ile 5 adet şahit çeşit (Orkan, Süzer, Elvis, DK Excalibur ve NK Caravel) kullanılmıştır. Tarla denemeleri tesadüf blokları deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırmanın sonucunda tane verimi ile bitkide harnup sayısı, harnupta tane sayısı ve bin tane ağırlığı gibi tane verimine etki eden önemli özellikler yönünden DK Excalibur ve NK Caravel çeşitleri ile BC-12 ve QC-25 hatları ilk sıralarda yer almıştır. Ham yağ oranı bakımından bu genotipler dışında Orkan çeşidi ile CB-16 hattı ön plana çıkmıştır. En yüksek ham yağ verimi değerleri NK Caravel (198,8 kg/da) ve DK Excalibur (206,7 kg/da) çeşitleri ile BC-12 (197,3 kg/da) ve QC-25 (185,9 kg/da) hatlarından elde edilmiştir. Yağ asitleri kompozisyonu ve biyodizel yakıt özellikleri bakımından araştırmada yer alan bütün genotipler literatürlerde belirtilen referanslara yakın değerler almıştır.Item Bezelyede farklı ekim zamanlarının verim ve verim öğeleri üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Karasu, Abdullah; Sincik, Mehmet; Azkan, Nedime; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu araştırma, farklı zamanlarda yapılan ekimlerin (kışlık ve yazlık) bezelyede verim ve verim öğeleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla, Bursa ekolojik koşullarında 1995196 ve 1996/97 vejetasyon dönemlerinde yürütülmüştür. Farklı firmalardan sağlanan erkenci, orta-geçiçi, geçiçi dört bezelye çeşidi (Karina, Orcado, Bolero ve 45-45) 'ne ait standart sınıftaki tohumlar ile iki çeşide ait (Karina ve Bolero) orijinal sınıftaki tohumlar materyal olarak kullanılmıştır. Bu çalışmada elde edilen bulgulara göre; çeşitler ele alınan bütün öğeler bakımından farklılıklar göstermiştir. İki yıllık araştırma sonuçlarına göre en yüksek verimler kışlık ekimlerden elde edilmiştir. Aynı çeşide ait standart sınıftaki tohumluklar ile orijinal sınıftaki tohumluklar arasında önemli farklılıklar saptanmamıştır. En yüksek yeşil tane verimi Bolero (Or.) (261. 7 kg/da), en yüksek kuru tane verimi ise 45-45 (St.) (130.5 kg/da) çeşitlerinden elde edilmiştir.Item Bursa ekolojik koşullarında bazı nohut çeşitlerinde farklı sıra aralıklarının verim ve verim komponentlerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1998-08-26) Sincik, Mehmet; Azkan, Nedime; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.Bu araştırma, Bursa ekolojik koşullarında bazı nohut çeşitlerinde farklı sıra aralıklarının verim ve verim komponentleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla 1995/96 ve 1996/97 vejetasyon dönemlerinde Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi 'nde yürütülmüştür. Araştırmada, Yerli ve Camtez nohut çeşitleri ile 5 farklı sıra arası mesafesi (20, 30, 40, 50 ve 60 cm) kullanılmıştır. Araştırma sonucunda farklı sıra aralıklarının verim komponentleri üzerine etkisi farklı olmuştur. Bitki boyu, ilk baklanın yerden yüksekliği 60 cm sıra arası mesafesinde, bakla eni ise 50 cm sıra arası mesafesinde en yüksek değerleri vermişlerdir. Ana. dal sayısı, yan dal sayısı, bitkide bakla sayısı, bitkide tane sayısı, baklada tane sayısı, bakla boyu, bitki verimi, biyolojik verim, tane verimi, hasat indeksi ve 1000 tane ağırlığı üzerine sıra arası mesafelerinin etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır.Item Combining ability and heterosis for yield and yield components in sunflower(Univ Agr Sci & Veterinary Med Cluj-Napoca, 2010-07) Karasu, Abdullah; Öz, Mehmet; Sincik, Mehmet; Göksoy, Abdurrahim Tanju; Turan, Zeki Metin; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.; 0000-0002-0012-4412; AAH-1754-2021; AAH-1811-2021; AAG-9296-2021; 24174652100; 56865560200; 23989507900; 6603101276; 6505789772Field experiments were carried out during 2005 2007 in order to study the genetic structure of a hybrid sunflower population to identify the parents and crosses showing superior general and specific combining ability and finally to evaluate Gamma(1) hybrid vigour Six artificial hybrids were created using 3 CMS and 2 restorer lines in sunflower (Helianthus annus L) According to the results the ratios of GCA SCA variance were lower than 1 for plant height and head diameter in the both years for number of seeds per head and 1000 seed weight in 2007 and for seed yield in 2006 For all these characters non additive effects were more effective than the other types of polygenetic effects The additive gene actions were significant for 1000 seed weight and number of seeds per head in 2006 and for plant height and seed yield m 2007 since the ratios of GCA SCA variances for these characters were greater than 1 The parental lines CMS 10 and RHA 10 proved to be good combiners having the highest positive GCA effect in yield and certain yield components The crosses CMS 10 x REM 03 CMS 01 x RHA 10 CMS 10 x RHA 10 and CMS 23 x RHA 10 might be considered as promising hybrid combinations in terms of seed yield The values of heterosis and heterobeltiosis values ranged from 109 8 to 218 3% for seed yield All of the tested hybrids showed positive and significant heterobeltiosis for seed yield.Item Deficit irrigation of soya bean [Glycine max (L.) Merr.] in a sub-humid climate(Wiley, 2008-06) Sincik, Mehmet; Candoğan, Burak Nazmi; Demirtaş, Çiğdem; Büyükcangaz, Hakan; Yazgan, Senih; Göksoy, Abdurrahim Tanju; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü.; 0000-0002-0012-4412; AAH-1811-2021; AAH-2934-2021; AAG-9296-2021; 23989507900; 6504449925; 14021271200; 14022195900; 6603101276; 15847626100An experiment was conducted to investigate the influence of different levels of water deficit on yield and crop water requirement of soya beans in a sub-humid environment (Southern Marmara region, Bursa, Turkey) in 2005 and 2006. One full-irrigated treatment (T-1), one non-irrigated treatment (T-5) and three different deficit irrigation (T-2 = 25 % water deficit, T-3 = 50 % water deficit, T-4 = 75 % water deficit) treatments were applied to 'Nova' soya bean planted on a clay soil. Non-irrigated and all deficit irrigation treatments significantly reduced biomass and seed yield and yield components. The full-irrigated (T-1) treatment had the highest yield (3760 kg ha(-1)), while the non-irrigated (T-5) treatment had the lowest yield (2069 kg ha(-1)), a 45.0 % seed yield reduction. T-2, T-3 and T-4 deficit irrigation treatments produced 11.7-27.4 % less seed yield than the T-1 treatment. Harvest index showed less and irregular variation among irrigation treatments. Both leaf area per plant and leaf area index were significantly reduced at all growth stages as amount of irrigation water was decreased. Evapotranspiration increased with increased amounts of irrigation water supplied. Our results indicate that higher amounts of irrigation resulted in higher seed yield, whereas water use efficiency and irrigation water use efficiency values decreased when irrigation amount increased.Item Effect of low temperatures on the germination of different field pea genotypes(ISTA-Int Seed Testing Assoc, 2004-01-01) Sincik, Mehmet; Bilgili, Uğur; Uzun, Ayşen; Açıkgöz, Esvet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.; AAH-1811-2021; AAH-1539-2021; AAG-7431-2021; 23989507900; 6506803244; 13004441000; 6602817346Germination, emergence in sand and seedling development of ten field pea (Pisum sativum L.) accessions differing in leaf type, flower and seed color, cold hardiness and growing habit were assessed at three low temperatures of 2degreesC, 5degreesC and 10degreesC and a control temperature of 20degreesC. Seeds germinated and emerged in temperatures ranging from 5 to 20degreesC. Germination and emergence were highest for all accessions at 10degreesC followed by 20degreesC. Germination and emergence occurred earliest at 20degreesC and were delayed as temperature decreased. The GT(50) and ET50 values (days for 50% germination or emergence) were shortest at 20degreesC and longest at 5degreesC. Cold temperatures, particularly 5degreesC, caused a clear reduction in both top growth and root development and yield and individual seedling weight. Seeds failed to germinate or emerge at 2degreesC when left for 216 days: however seeds of some accessions emerged successfully when transferred to 20degreesC after this period. Germination and emergence were not associated with seed or flower color, cold hardiness and leaf type of the pea accessions at either 20degreesC and or l0degreesC. However, red flowered and cold hardy accessions showed better germination and emergence at 5degreesC and their seeds also remained viable for approximately 8 months at 2degreesC. Cold hardy, purple flowered and small seeded accessions produced smaller seedlings and grew slowly. Seed weight was positively and significantly correlated with top and root development of seedlings, total fresh yield and daily growth rate at all temperatures.Publication Effect of rainfed and irrigated conditions on yield and quality traits of new-improved sunflower (Helianthus annuus) hybrids in a sub-humid climate(Indian Council of Agricultural Research, 2013-01-01) Öz, Mehmet; Karasu, Abdullah; Kuşcu, Hayrettin; Sincik, Mehmet; Turan, Z. Metin; Göksoy, A. Tanju; ÖZ, MEHMET; KARASU, ABDULLAH; KUŞÇU, HAYRETTİN; SİNCİK, MEHMET; TURAN, ZEKİ METİN; GÖKSOY, ABDURRAHİM TANJU; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu.; 0000-0001-9600-7685; 0000-0002-0012-4412; 0000-0002-1568-2564; AAH-1811-2021; AAG-9296-2021; AAH-4682-2021; AAH-1754-2021; GHD-7419-2022; S-5338-2018The study was carried out to compare the effects of a rainfed (non-irrigated) and irrigated conditions on yield, certain yield components and quality traits of new-improved sunflower (Helianthus annuus L.) hybrids in southern Marmara Region, Turkey having a sub-humid climate. Over two years (2006 and 2007), significant differences for all characters except plant height and crude oil per-cent were found between irrigation regimes (irrigated and non-irrigated conditions) while genotypes showed significant differences for all characters investigated. Also, genotype x irrigation regime interaction was highly significant for all traits except crude oil percent. In addition, year x irrigation regime, year x genotype and year x genotype x irrigation regime interactions were statistically significant for head diameter, 1 000 seed weight, seed yield and crude oil yield. The seed yield and crude oil yield increased highly with irrigations. The seed yield increases for irrigated treatment compared with non-irrigated treatment were 58.3 % in 2006 and 101.4 % in 2007. Compared with non-irrigated treatment, crude oil yield increases for irrigated treatments were 56.9 % in 2006 and 99.4 % in 2007. Differences between genotypes in seed yield and crude oil yield significantly varied according to irrigated and non-irrigated conditions. The control variety, Sanay and experimental hybrid, C 10 x R 10 produced more seed yield and crude oil yield than those of others in irrigated conditions, whereas highest seed yield and crude oil yield was obtained from the control variety, Muson in non-irrigated condition and differences among other hybrids were not statistically significant under rainfed condition.Item Effects of white clover inclusion on turf characteristics, nitrogen fixation, and nitrogen transfer from white clover to grass species in turf mixtures(Taylor & Francis, 2007) Sincik, Mehmet; Açıkgöz, Esvet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü.; AAH-1811-2021; 23989507900; 6602817346An irrigated field trial was conducted to test the effects of white clover in three turfgrass species (perennial ryegrass, Kentucky bluegrass, and creeping bentgrass) on color, clipping yield, and botanical composition and to estimate nitrogen (N)(2) fixation and N transfer from white clover to associated turfgrass species under different N-fertilization conditions in 1999-2002. Nitrogen fertilizers significantly increased color ratings in all observations. Grass-white clover mixtures had better color ratings than pure grass at all sampling dates and seasonal averages in unfertilized conditions. Fertilized pure grass plots yielded significantly more than control plots in all turfgrass species. Nitrogen fertilization did not affect clipping yield greatly in turfgrass-white clover mixtures. Nitrogen application significantly decreased white clover percentage in the harvested clippings in second and third year. Nitrogen fertilization increased tissue N concentration positively in all turfgrass species grown alone. In contrast, N fertilization did not greatly affect tissue N concentration of either turfgrass species or white clover in the mixtures. Nitrogen fixation of white clover was estimated as 24.6, 30.7, and 33.8 9 m(-2) year(-1) in perennial ryegrass, Kentucky bluegrass, and creeping bentgrass, respectively. The total estimated N-2 fixation gradually decreased with increasing N fertilization. Nitrogen transfer from white clover to the associated turfgrass varied from 4.2 to 13.7% of the total N that the white clover fixed annually.Item Farklı azot dozlarının N ve NZ tipi şeker pancarı çeşitlerinde yumru verimi ve kalitesi üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2012) Canıgeniş, Tamer; Sincik, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.Bu araştırma, 2010 ve 2011 yıllarında, farklı azotlu gübre dozlarının (0, 6, 12, 18, 24 ve 30 kg N/da), N tipi Esperanza ve NZ tipi İsella şeker pancarı çeşitlerinde yumru verimi ve kalitesi üzerine etkilerini belirlemek amacıyla Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde yürütülmüştür.Araştırma sonucunda en yüksek yumru verimi değerleri 24 kg/da ve 30 kg/da azot uygularından elde edilirken, en yüksek ham şeker oranı 0 kg/da kontrol dozundan alınmıştır. Fakat birim alan başına en yüksek ham şeker verimleri ise 18 kg/da, 24 kg/da ve 30 kg/da azot uygulamalarından elde edilmiştir. Ham şeker verimi bakımından N ve NZ tipi şeker pancarı çeşitleri arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılık bulunamamıştır.Sonuç olarak, elde edilen ham şeker verimleri ve azotlu gübre maliyetleri dikkate alındığında Bursa ekolojik koşullarında şeker pancarına uygulanacak en uygun azotlu gübre dozunun 18 kg/da olduğu söylenebilir.Item Farklı bitki büyüme düzenleyicileri ve dozlarının ayçiçeğinde tane verimi ve kalitesi üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Koç, Emel; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/ Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0003-1885-1623Farklı bitki büyüme düzenleyicileri (askorbik asit, prolin ve salisilik asit) ve dozlarının(0, 50, 100, 150, 200, 250 mg/L) ayçiçeğinde tane verimi ve kalitesi üzerine etkisinibelirlemek amacıyla planlanan bu çalışma 2022 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi ZiraatFakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme alanlarında yürütülmüştür.Denemeler iki faktörlü tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarakkurulmuştur. Araştırmada ele alınan bütün bitki büyüme düzenleyicileri, 0 (kontrol)dozuna göre daha yüksek verim değerleri sağlamıştır. Salisilik asit ve prolin uygulananparsellerden, askorbik asit uygulananlara göre daha yüksek tane verimi elde edilmiştir.Bütün bitki büyüme düzenleyicileri bakımından en yüksek tane verimleri 200 ve 250mg/L uygulama dozlarında belirlenmiştir. Bitki büyüme düzenleyicileri x uygulamadozları interaksiyonu bakımından en yüksek tane verimini sağlayan uygulamalar 200 ve250 mg/L prolin uygulamaları ile 150, 200 ve 250 mg/L salisilik asit uygulamalarıolmuştur. 150 mg/L salisilik asit uygulaması 0 (kontrol) dozuna göre %35 ve 200 mg/Lprolin uygulaması ise %34 oranında daha yüksek tane verimi sağlamıştır. Bu sonuçlardanhareketle kuru koşullarda yetiştirilen ayçiçeğinde kuraklık stresinin olumsuz etkileriniazaltmak için 150 mg/l salisilik asit ile 200 mg/l prolin dozları önerilebilir.Item Farklı çerezlik ayçiçeği test melezlerinin Bursa ve Eskişehir koşullarında bazı verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-07-01) Sayın, Didem Çağla; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.Farklı çerezlik ayçiçeği test melezlerinin bazı verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi hedeflenen bu çalışma, 2017 yılında Bursa ve Eskişehir koşullarında yürütülmüştür. Denemeler, Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Araştırmada lokasyon ortalamaları arasındaki farklılıklar ele alınan bütün verim ve kalite özellikleri bakımından % 1 olasılık düzeyinde önemli bulunmuştur. Genotipler arasındaki farklılıklar ise çiçeklenme gün sayısı, fizyolojik olum gün sayısı, bitki boyu, tane eni, tane boyu, tane verimi, bin tane ağırlığı, ham yağ oranı, ham protein oranı ve hektolitre ağırlığı özellikleri bakımından % 1; kabuk oranı özelliği bakımından ise % 5 olasılık düzeyinde önemlidir. Lokasyon x genotip interaksiyonu ise fizyolojik olum gün sayısı, tane verimi ve ham protein oranı bakımından % 1, bin tane ağırlığı, ham yağ oranı ve hektolitre ağırlığı bakımından ise % 5 olasılık düzeyinde önemli bulunmuştur. Sonuç olarak, araştırmada ele alınan verim ve kalite özellikleri bakımından incelenen çerezlik ayçiçeği genotipleri Bursa lokasyonunda, Eskişehir lokasyonuna göre daha üstün performans göstermiştir. Çerezlik ayçiçeğinde gerek çiftçiler gerekse de tüketiciler açısından en önemli özellikler arasında yer alan tane verimi, bin tane ağırlığı ve hektolitre ağırlığı özellikleri dikkate alındığında incelenen genotipler içerisinden T-1, T-3, T-4 ve T-5 test melezleri ile Çetin Bey çeşidinin Bursa lokasyonunda; T-1 ve T-3 test melezleri ile Çetin Bey ve Palancı 1 çeşitlerinin ise Eskişehir lokasyonunda daha iyi performans sergilediği söylenebilir.Item Farklı ekim sıklıklarının aspir bitkisinde bazı tarımsal özellikler ile yaprak alan indeksi ve ışık tutma etkinliği üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-07) Yavuz, Vahit; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0003-0410-2293; 0000-0002-1568-2564Bu araştırma, farklı ekim sıklıklarının (25, 50, 75 ve 100 tohum/m2) aspir bitkisinde bazı tarımsal özellikler ile yaprak alan indeksi ve ışık tutma etkinliği üzerine etkisini belirlemek amacıyla 2017-2018 gelişme döneminde yürütülmüştür. Araştırmada materyal olarak Balcı, Dinçer, Remzibey ve Yenice aspir çeşitleri kullanılmıştır. Tarla denemeleri iki faktörlü tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. En yüksek tane verimleri sırasıyla 221.0 ve 216.9 kg/da ile Balcı ve Yenice çeşitlerinden alınmıştır. Ekim sıklıkları bakımından ise 100 tohum/m2 ekim sıklığı 243.7 kg/da ile en yüksek tane verimini sağlamıştır. Çeşitler içerisinde en yüksek ham yağ verimi 68.8 kg/da ile Balcı çeşidinden, ekim sıklıklarında ise 73.0 kg/da ile 100 tohum/m2 ekim sıklığından alınmıştır. Yaprak alan indeksi ölçümlerinde, en yüksek yaprak alan indeksi değeri 2.9 ile Balcı çeşidinden, sıklıklar bakımından ise 3.2 ile 75 ve 100 tohum/m2 ekim sıklıklarından elde edilmiştir. Çalışmada en yüksek ışık tutma oranı % 87.1 ile Balcı çeşidinden alınmış olup, ekim sıklıkları bakımından ise % 87.3 ile 75 tohum/m2 ekim sıklığında en yüksek ışık tutma oranına ulaşılmıştır. En yüksek ışık tutma etkinliği değerleri % 30.4 ile Dinçer aspir çeşidi ve % 33.1 ile 25 tohum/m2 ekim sıklığından elde edilmiştir. Genel bir değerlendirme yapıldığında; farklı ekim sıklıkları uygulanan aspir çeşitlerinde en yüksek tane ve ham yağ verimlerinin Balcı ve Yenice çeşitleri ile 100 tohum/m2 ekim sıklığından elde edildiği, yüksek yaprak alan indeksi ve ışık tutma oranı ile yüksek verim potansiyeli arasında bir paralellik bulunduğu ve yaprak alan indeksi arttıkça bitkilerin ışık tutma etkinliklerinin azaldığı söylenebilir.Item Farklı etiyopya hardalı (Brassica carinata) genotiplerinin verim ve kalite özellikleri ile biyodizele uygunluklarının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Şenyiğit, Emre; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0001-8641-6995Bu araştırma farklı Etiyopya hardalı (Brassica carinata) genotiplerinin verim ve kalite özellikleri ile biyodizele uygunluklarının belirlenmesi amacıyla 2017-2018 ve 2018-2019 vejetasyon dönemlerinde Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Çalışmada materyal olarak 16adet hat ve 4 adet şahit çeşit olmak üzere toplam 20 adet Etiyopya hardalı genotipi kullanılmıştır. Tarla Denemeleri tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre genotipler ve şahit çeşitlere ait tane verimi değerleri dekara 294,2 kg ile 479,3 kg arasında, yağ oranı değerleri %37,2 ile %43,6 arasında ve yağ verimi değerleri dekara 117,6 kg ile 204,3 kg arasında değişmiştir. Tane ve yağ verimi dikkate alındığında, Awassa çeşidi ve BC22hattı hem teksel yıllarda hem de birleştirilmiş verilerde ilk sıralarda yer almıştır. Yağ asitleri içeriği bakımından Etiyopya hardalı genotiplerinin ortalama palmitik asit, stearikasit, oleik asit, linoleik asit, araşhidik asit, linolenik asit, eikosanoik asit, behenik asit ve erusik asit oranları sırasıyla %2,69 - %1,25 - %17,1 - %18,4 - %0,87 - %12,4 - %10,9 -%0,61 ve %35,4 olarak tespit edilmiştir. Araştırmada incelenen Etiyopya hardalı genotiplerinde yeterli numuneye sahip olanların biyodizel yakıta uygunluk açısından özellikleri incelendiğinde birçok özelliğin TS 14214 biyodizel standartlarının sınır değerleri arasında olduğu ve diğer özellikleriyle birlikte ele alındığında araştırmada kullanılan Etiyopya hardalı genotiplerinin biyodizel olarak kullanılmasının mümkün olduğu söylenebilir.Item Farklı Hint hardalı (Brassica juncea L.) genotiplerinin verim ve kalite özellikleri ile biyodizele uygunluklarının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019) Alpaslan, Bilal; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0001-5760-6941Farklı Hint hardalı (Brassica juncea L.) genotiplerinin verim ve kalite özellikleri ile biyodizele uygunluklarını belirlemek amacıyla planlanan bu araştırma, 2017-2018 vejetasyon döneminde Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Araştırmada materyal olarak 68 hat ve 4 şahit çeşit olmak üzere toplam 72 adet Hint hardalı genotipi kullanılmıştır. Tarla denemeleri, 3 tekerrürlü 8 x 9 dikdörtgen latis deneme desenine göre sıra arası 17.5 cm ve parsel uzunluğu 5 m olacak şekilde 8 sıralı olarak yürütülmüştür. Araştırma sonucunda, CR2658 (419,1 kg/da) ve CR2619 (416,9 kg/da) hatları en yüksek tane verimine sahip olurken, Burgonde çeşidi 287,3 kg/da ile en yüksek tane verimine sahip şahit çeşit olmuştur. En yüksek ham yağ oranı (% 51,6) CR2458, en yüksek ham yağ verimi (210,0 kg/da) ise CR2619 hatlarından elde edilmiştir. Yağ asitleri kompozisyonu bakımından Hint hardalı genotiplerinin ortalama palmitik, stearik, oleik, linoleik, linolenik ve erusik asit oranları sırasıyla % 3,5, % 1,5, % 14,4, % 22,8 ve % 36,6 olarak tespit edilmiştir. Çalışmada ele alınan Hint hardalı genotiplerinin biyodizel yakıt özellikleri incelendiğinde, kinematik vizkozite dışındaki bütün yakıt özelliklerinin TS 14214 biyodizel standardının sınır değerleri içerisinde yer aldığı görülmektedir. Ancak, tüm biyodizel yakıt özellikleri birlikte değerlendirildiğinde araştırmada ele alınan Hint hardalı genotiplerinin tümünün biyodizel üretiminde kullanılabileceği söylenebilir.Item Farklı kenaf genotiplerinin bazı agronomik ve fizyolojik özelliklerinin belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-01-17) Körkü, Hüseyin Fatih; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0002-7799-327XBu çalışma farklı kenaf (Hibiscus cannabinus L.) genotiplerinin bazı agronomik ve fizyolojik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla, 2019 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Araştırmada materyal olarak Alman Gen Bankası’ndan sağlanan 48 adet kenaf genotipi ve 6 adet şahit çeşit (Eveglades 41, Eveglades 71, Tainung 1, Tainung 2, SF 459 ve Whitten) kullanılmıştır. Denemeler, augmented deneme düzeni göre 3 bloklu olarak her blokda 16 adet kenaf genotipi ve 6 adet şahit çeşit olacak şekilde ekilmiştir. Araştırmada bitki boyu, sap çapı, sap verimi, sap iç verimi, kabuk verimi, sap iç oranı, kabuk oranı, yaprak klorofil indeksi ve yaprak alan indeksi özelliklerinin gözlem ve ölçümleri yapılmıştır. Araştırma sonucunda; K-8, K-12, K-45 ve K-46 hatları ile Tainung 2 ve Whitten çeşitleri sap verimi, sap iç verimi, kabuk verimi, yaprak klorofil indeksi ve yaprak alan indeksi gibi önemli agronomik ve fizyolojik özellikler bakımından öne çıkmıştır. Bitki boyu, yaprak klorofil indeksi ve yaprak alan indeksi ile sap iç verimi, kabuk verimi, sap iç oranı ve kabuk oranı arasında pozitif yönlü ve önemli ilişkiler tespit edilmiştir.Item Farklı kenaf genotiplerinin Bursa ekolojik koşullarındaki gelişme durumlarının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-01-28) Mövsümov, Rami; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0002-8348-7023; 0000-0002-1568-2564Bu çalışma farklı kenaf (Hibiscus cannabinus L.) genotiplerinin Bursa ekolojik koşullarındaki gelişme durumlarının belirlenmesi amacıyla, 2018 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Araştırmada materyal olarak Alman Gen Bankası’ndan sağlanan 44 adet kenaf genotipi ve 5 adet şahit çeşit (Eveglades 41, Eveglades 71, Tainung 1, Tainung 2 ve SF 459) kullanılmıştır. Denemeler, augmented deneme desenine göre 4 bloklu olarak her blokda 11 adet kenaf genotipi ve 5 adet şahit çeşit olacak şekilde ekilmiştir. Araştırmada çiçeklenme gün sayısı, fizyolojik olum gün sayısı, bitki boyu, sap çapı, bitkide kapsül sayısı, kapsülde tane sayısı, tek bitki verimi ve bin tane ağırlığı komponentlerinin gözlem ve ölçümleri yapılmıştır. Çalışmada, HIB- 47 hattı 7.86 g/bitki ile en yüksek tek bitki verimine sahip olarak belirlenirken, en düşük bitkide tane verimleri 3.78 g/bitki ile HIB-31 ve HIB-33 hatlarında saptanmıştır. Yapılan korelasyon analizi sonucunda, tek bitki verimi ile bitkide kapsül sayısı ve kapsülde tane sayısı özellikleri arasında % 1 olasılık düzeyine göre önemli ve pozitif yönlü ilişkilerin olduğu saptanmıştır.Item Farklı kolza genotiplerinin Güney Marmara ekolojik koşullarında bazı verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-03-04) Dolgun, Cansu; Alparslan, Bilal; Şenyiğit, Emre; Göksoy, Abdurrahim Tanju; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.; 0000-0002-5469-3418; 0000-0001-5760-6941; 0000-0001-8641-6995; 0000-0002-0012-4412; 0000-0002-1568-2564Bu araştırma, farklı kolza genotiplerinin Güney Marmara ekolojik koşullarında bazı verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi amacıyla 2015/2016 ve 2017/2018 yetiştirme dönemlerinde Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Araştırmada bitki materyali olarak 10 adet ileri generasyon kolza hattı (SC-04, BC-12, QS-18, BS-07, QB-12, CB-16, QC-25, SQ-09, CQ-05 ve SB-28) ile 5 kolza çeşidi (Süzer, Orkan, NK Caravel, DK Excalibur ve Elvis) kullanılmıştır. Tarla denemeleri dört tekerrürlü tesadüf blokları deneme desenine göre yürütülmüştür. İki yıllık ortalama sonuçlara göre; Excalibur (492.9 kg/da), NK Caravel (485.1 kg/da) ve Süzer (464.8 kg/da) çeşitleri ile QC-25 (465.4 kg/da) ve BC-12 (456.0 kg/da) hatları en yüksek tohum verimlerine sahip olmuştur. En yüksek ham yağ oranı ise % 46.3 ile BC-12 hattından elde edilmiştir.Item Farklı sıra arası mesafesi ve ekim normlarının susamda (sesamum indicum l.) verim ve verim özellikleri ile yaprak alan indeksi ve ışık tutma etkinliği üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-01-17) Niyiragira, Ladislas; Sincik, Mehmet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0002-5910-3659Bu çalışma, farklı sıra arası mesafesi ve ekim normlarının susamda (Sesamum indicum L.) verim ve verim özellikleri ile yaprak alan indeksi ve ışık tutma etkinliği üzerine etkisinin belirlenmesi amacıyla, 2021 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme alanlarında yürütülmüştür. Tarla denemeleri, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Yapılan varyans analizi sonucunda sıra arası mesafeleri bakımından bitki boyu, sap çapı ve dal sayısı değerleri arasındaki farklılıklar %5 olasılık düzeyinde önemli bulunmuştur. Ekim normları bakımından ise kapsülde tane sayısı ve bin tane ağırlığı özellikleri dışındaki tüm özelliklerde %1 olasılık düzeyinde önemli farklılıklar tespit edilmiştir. Sıra arası x ekim normu interaksiyonu ise ele alınan tüm özellikler bakımından istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur. En yüksek tane verimleri 400, 600 ve 800 g/da ekim normlarından sırasıyla 115.0, 118.3 ve 118.5 kg/da olarak elde edilmiştir. Yaprak alan indeksi ve ışık tutma oranı değerleri artan ekim normları ile birlikte yükselmiştir. Buna karşılık, ışık tutma etkinliği değerleri bitkilerin üst kısmında yer alan yaprakların alttakileri gölgelemesi nedeniyle yaprak alan indeksi ve ışık tutma oranı ile ters yönlü ilişki sergilemiştir. Sonuç olarak, tohum maliyeti ve mekanizasyon olanakları da dikkate alındığında, 400 g/da ekim normu ve 70 cm sıra arası mesafesinin susamda yüksek verim için uygun olduğu söylenebilirItem Farklı soya fasulyesi (Glycine max L. Merr.) hatlarının Bursa ekolojik koşullarında bazı verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2008) Sincik, Mehmet; Oral, H. Selçuk; Göksoy, A. Tanju; Turan, Z. Metin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu araştırma, farklı soya fasulyesi hatlarının Bursa ekolojik koşullarında bazı verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi amacıyla 2005 ve 2006 yıllarında Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Araştırmada materyal olarak Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden sağlanan11 adet soya fasulyesi hattı (435, 436, 517, 602, 613, 626, 1304, 1309, 1530, 1535 ve 1609) ile şahit olarak A3127 çeşidi kullanılmıştır. Denemeler, tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Çalışmada, bitki boyu, ilk bakla yüksekliği, bitkide bakla sayısı, bitkide tane sayısı, tane verimi, 1000 tane ağırlığı, ham protein oranı, ham yağ oranı, ham protein verimi ve ham yağ verimi özellikleri incelenmiştir. İki yıllık ortalama değerlere göre araştırmada en yüksek bitki boyu 106.5 cm ile 1609 hattından elde edilmiştir. En yüksek tane verimini 248.3 kg/da ile 1530 hattı sağlamıştır. 1609 ve 517 hatları en yüksek ham protein oranlarına (%39.2 ve %38.9) ulaşırken, en yüksek ham yağ oranını %19.2 ile 1535 hattı vermiştir. En yüksek ham protein verimleri sırasıyla 517, 1530, 436, 602 ve 1609 hatlarından elde edilmiştir. 1530 hattı ise 45.6 kg/da ile en yüksek ham yağ verimini sağlamıştır.