Browsing by Author "Tosun, Murat"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Fötal ve neonatal rat beyin dokusunda bisphenol a’nın notch1 immunohistokimyasal ekspresyonu üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-03-19) Akkaya, Özlem Özden; Yağcı, Artay; Tosun, Murat; Altnbaş, KorhanBisphenol A (BPA), tekrar kullanılabilir plastik kaplarda, gıda ve içecek kutularında, biberonlarda ve diş dolgularında kullanılan bir plastikleştiricidir. BPA’nın bu ürünlerden hidrolize olarak açığa çıkması ve bulunduğu kabın içerisindeki maddelere geçebilmesi canlılarda önemli sağlık problemlerine yol açar. En önemlisi BPA’nın plasental ve laktasyonal yolla geçerek henüz intrauterin dönemdeki veya laktasyonal evredeki canlının gelişimini etkileyebilmesidir. Notch sinyal yolağı hücrelerin farklılaşmasını, çoğalmasını ve canlı kalmasını düzenleyerek hücre kaderini belirler. Notch sinyal yolağı üyeleri pek çok organ gibi beyinde de ekspre olmaktadır. Notch sinyal yolağı üyelerinden Notch1 ventrikulus çevresinde [ventrikulus duvarı ve subventrikular zon (ventrikulusun altındaki bölge)], pleksus koroyideyus, subtansiya grizea ve substansiya alba, hipokampüs ve serebral damarlarda ekspre olur. Çalışmamızda fötal ve neonatal dönemlerde 5 farklı zaman aralığında BPA’nın Notch1 ekspresyonu üzerine etkisini araştırdık. Çalışmada Wistar ırkı ratlar kullanıldı (n=60). 5 farklı deney ve kontrol grubu oluşturuldu. Deney gruplarına 50 mg/kg/gün BPA, kontrol gruplarına ise taşıt madde [Susam yağı+etanol (SE), 9:1] uygulandı. Deneyin birinci kısmında Embriyonik (E)18-21, Postnatal (P) 0-3 ve P4-7 dönemlerinde uygulama yapıldı. E18-21 grubuna gebeliğin 18. gününden itibaren gebe annelere günlük olarak, intraperitoneal (i.p.), P0-3 ve P4-7 gruplarında ise yavrulara belirtilen uygulama aralıklarında subkutan (s.c.) BPA veya taşıt madde verildi. Tüm yavrular P7. günde sakrifiye edilerek beyin dokuları alındı. Deneyin ikinci kısmında E18-21, P0-3 dönemlerde birinci deneydekine benzer uygulama yapıldı. Uygulamanın bitmesini takiben E21. günde gebe ratlar sakrifiye edilerek fötusların beyin dokuları ve P3. günde yavru ratlar sakrifiye edilerek yavruların beyin dokuları alındı. Notch1 ekspresyonu immunohistokimya yöntemi ile değerlendirildi. Beyin dokusunda Notch1 pia mater, substansiya grizea, ventrikuluslar çevresi [ventrikulus duvarı ve subventrikular zon (ventrikulusun altındaki bölge)], pleksus koroyideyus ve kapillar endotellerinde ekspre oldu. Fötal ve neonatal dönemdeki BPA uygulamalarını takiben E21., P3. ve P7. günlerde farklı düzeylerde Notch1 ekspresyonu gözlendi. Sonuç olarak BPA’nın beyinde Notch1 ekspresyonları üzerine etkilerinin maruz kalınan döneme ve gelişim sürecine bağlı olarak değişebileceği görüldü.Item İnstabil distal radius kırıklı erişkin hastaların volar yerleşimli kilitli plakla tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 2013) Tosun, Murat; Kaleli, Tufan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı.İnstabil distal radius kırıklarının tedavisinde son yıllarda yaygın kabul gören yöntem açık redüksiyon ve internal tespitidir. Dorsal plaklama sonrası implanta bağlı komplikasyonların yüksek oranda gelişmesi volar kilitli plakların daha fazla tercih edilmesine neden olmuştur. Bu çalışmada, volar yerleşimli kilitli plakla tedavi edilen instabil distal radius kırıklı olguların anatomik ve fonksiyonel sonuçlarının kesitsel olarak değerlendirilmesi amaçlandı. İnstabil distal radius kırığı nedeniyle volar yaklaşımla kilitli plak kullanılarak tedavi edilen 72 olgunun 76 kırığı değerlendirildi. Kırıklar AO sınıflandırma sistemine göre tiplendirildi. Ameliyat öncesi, ameliyat sonrası ve son izlemlerde radyolojik olarak volar tilt, radial kısalma ve radial eğimleri ölçüldü. Bunlara ek olarak radyolojik değerlendirmede Stewart skorlama kriterleri, fonksiyonel değerlendirmede ise Gartland-Werley skorlama sistemi ile Quick DASH anketi kullanıldı. Her iki taraf el bilek eklemi hareket açıklıkları ve kavrama kuvvetleri ölçüldü. Olguların 26'sı (%36) kadın, 46'sı (%64) erkek olup ortalama yaş 49,8 yıl (23-85) idi. Kırıkların 20'si (%26) tip A, 82'i (%11) tip B ve 48'i (%63) tip C idi. Altı (%8,3) olguda kemik grefti kullanıldı. Ortalama izlem süresi 21 ay (6-64) olarak tespit edildi. Radyolojik değerlendirme kriterlerine göre kırıkların %72,4'ü (n:55) mükemmel, %23,7'si (n:18) iyi, %2,6?sı (n:2) orta %1,3'ü (n:1) kötü ve fonksiyonel değerlendirmede kullanılan Gartland Werley skoruna göre ise %51,3'ü (n:39) mükemmel, %35,5?i (n:27) iyi, %9,2'si (n:7) orta, %3,9?u (n:3) kötü olarak değerlendirildi. Ortalama Quick DASH skoru 11,25 (0-77,9) idi. Olguların 17'sinde (%23,6) komplikasyon görüldü ve bu komplikasyonların 6'sına (%8,3) ek cerrahi uygulandı. Kilitli volar plak uygulaması instabil distal radius kırıklarının tedavisinde başarılı bir yöntemdir. Bununla birlikte çevre dokuda meydana gelen komplikasyonlar nedeniyle düşük oranda da olsa ek cerrahi girişimlere gereksinim duyulabilir.Item Soliter enkondrom: Uzun tübüler kemik yerleşimli kıkırdak lezyonu olan 17 olgunun incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-25) Bilgen, Muhammet Sadık; Tosun, Murat; Yalçınkaya, Ulviye; Çetin, Elif; Salar, Necmettin; Burgucu, Fatih; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Uzun tübüler kemik yerleşimli enkondromların düşük evreli kondrosarkomlarla tanısal ayırımı zordur. Bu çalışmada uzun tübüler kemik yerleşimli kıkırdak lezyonu olup ameliyat öncesi enkondrom tanısı konulan 17 olgunun verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Bu amaçla Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalında 2005 ile 2012 yılları arasında uzun tübüler kemik yerleşimli enkondrom nedeniyle intralezyoner küretaj ve allogreft uygulanan 14 hasta, biyopsi tanısı enkondrom olan ancak intralezyonel küretaj sonra sı evre I kondrosarkom tanısı konulan 2 hasta ve evre II kondrosarkoma dönüşen 1 hastanın dosyaları değerlendirildi. Semptomu olmayan 4 hastada tümör tesadüfen saptandı. Tömörün lokalizasyonu 8 olguda distal femur, 6 olguda proksimal humerus ve 3 olguda proksimal tibia yerleşimliydi. İntralezyoner küretaj ve allogreft ile tedavi edilen enkondrom tanılı 14 olguda nüks veya malign transformasyon görülmedi. Sonuç olarak bu lezyonlarda doğru tanı ve tedavi, klinik, radyolojik ve patolojik verilerin birlikte değerlendirilmesi ile mümkündür.