Browsing by Author "Yorulmaz, Hakan"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item Akut miyeloid lösemi remisyon indüksiyon kemoterapisinde farklı antrasiklinlerin rolü(Uludağ Üniversitesi, 2010-04-30) Yorulmaz, Hakan; Özkalemkaş, Fahir; Özçelik, Tülay; Özkocaman, Vildan; Acar, Celal; Veyseloğlu, Latif; Pekgöz, Murat; Cangür, Şengül; Ali, Rıdvan; Tunalı, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim dalı/Hematoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.Akut miyeloid lösemi (AML), hemopoetik kök hücresinin neoplastik hastalığıdır. AML insidansı yaş ile birlikte artış gösterir ve erkeklerde kadınlara göre daha fazla oranda tespit edilmektedir. Remisyon indüksiyon kemoterapisi, AML tedavisinin birinci basamağıdır. Standart indüksiyon tedavisinde sitarabin ve antrasiklin kombinasyonu kullanılır. Bu çalışmada amacımız, AML remisyon indüksiyon kemoterapisinde farklı antrasiklin tiplerinin remisyon elde etmede ve destek tedavi gereksiniminde fark yaratıp yaratmadığını belirlemektir. Bunun için Ocak 2004–Aralık 2009 arasında toplam 6 yıllık sürede Uludağ Üniversitesi Hastanesi Hematoloji Kliniği’nde yatarak tedavi gören, AML tanısıyla 3+7 remisyon indüksiyon kemoterapisi alan 123 olgudan tam remisyona giren 96 olgu geriye dönük olarak değerlendirildi. Alınan 96 hastanın 44’ü (%45,8) kadın, 52’si (%54,2) erkekti. En sık FAB alt tipleri: M2 (%29,3), M3 (%15,4) ve M4 (%13,0) idi. Hasta sayıları ve aldıkları antrasiklin tipleri: idarubisin (72 hasta, %75), doksorubisin (12 hasta, %12,5), daunorubisin (9 hasta, %9,4) veya mitoksantron (3 hasta, %3,1) idi. Nötropeni süresi en kısa doksorubisin alan grupta idi (ortanca 16,5 gün; aralık 5-23). Antibiyotik kullanılan gün sayısı en uzun idarubisin alan grupta (ortanca 27 gün; aralık 10-45) idi. Hastalarımızın ortalama izlem süresi 25,7 ay, ortanca 15 ay (2-70 ay) idi. Bu hastaların 33’ünün (%34,4) takiplerinde nüks ettiği görüldü. 21 hastada erken nüks (%21,9) (<12 ay) ve 12 hastada geç nüks (%12,5) (>12 ay) bulundu. Hastalarımızın 54’ü (%56,2) hayatta olup, 42’si (%43,8) hayatını kaybetmişti. Sonuç olarak, farklı antrasiklin içeren indüksiyon kemoterapileri tedavi başarıları açısından benzer özellikler gösterirken destek tedavi ihtiyacı açısından farklılıklar gösterebilmektedir.Item Effect of sitagliptin monotherapy on serum total ghrelin levels in people with type 2 diabetes(Elsevier Ireland, 2011-11) Gül, Özen Öz; Kıyıcı, Sinem Kücçuüksaraç; Ersoy, Canan; Cander, Soner; Yorulmaz, Hakan; Gül, Cuma Bülent; Sarandöl, Emre; Kırhan, Emine; Sığırlı, Deniz; Ertürk, Erdinç; Tuncel, Ercan; İmamoğlu, Sazi; Ünal, Oğuz Kağan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Endokrinoloji ve Metabolizma Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Dahiliye Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; 0000-0003-2467-9356; 0000-0002-2593-7196; AAI-1005-2021; A-7063-2018; AAJ-6536-2021; AAA-7472-2021; ABE-1716-2020; AAH-8861-2021; 26040787100; 12753880400; 6701485882; 25027068600; 24438635700; 23988796000; 55943324800; 37104411100; 24482063400; 7005488796; 7006929833; 55042241400Aim: Sitagliptin is not associated with weight gain and has neutral effects on body weight. It is unclear whether sitagliptin treatment alters serum ghrelin levels in people with type 2 diabetes. Methods: Forty-four subjects with type 2 diabetes were randomly assigned to receive sitagliptin or medical nutrition therapy (MNT) for 12 weeks. Changes in anthropometric variables, glycemic control, insulin resistance, lipid parameters, and total ghrelin levels were evaluated at baseline and following 12 weeks of treatment. Results: Significant decreases in body weight and body mass index were observed over the entire study period in both treatment groups. Glycosylated hemoglobin and postprandial plasma glucose levels were statistically significant decreased in the groups receiving sitagliptin compared with baseline values (p = 0.021 and p = 0.021, respectively), while they were unchanged in the groups receiving MNT. There was a significant decrease in total ghrelin in the groups receiving sitagliptin (p = 0.04) compared with baseline values but not in the groups receiving MNT (p = 0.46) at the end of the 12 weeks. Conclusions: In this study of patients with type 2 diabetes, treatment with sitagliptin was associated with a significant decrease in serum ghrelin levels. These results suggest that the neutral effect of sitagliptin on weight might be associated with the suppression of fasting serum ghrelin levels.Publication Experience of pandemic influenza A (H1N1) 2009(Aves, 2012-12-01) Kebabçı, Nesrin; Akalın, Halis; Bölük, Gülçin; Oğuz-Ayarcı, Ayşe; Kazak, Esra; Topal, Uğur; Yorulmaz, Hakan; Akköse, Şule; Özvatan-Şener, Tülay; Aslan, Emel; Köprücüoğlu, Duygu; Heper, Yasemin; Yılmaz, Emel; Kahveci, Ferda; Mıstık, Reşit; Helvacı, Safiye; Kebabçı, Nesrin; AKALIN, EMİN HALİS; Bölük, Gülçin; Oğuz-Ayarcı, Ayşe; KAZAK, ESRA; Topal, Uğur; Yorulmaz, Hakan; Akköse, Şule; Özvatan-Şener, Tülay; Aslan, Emel; Köprücüoğlu, Duygu; HEPER, YASEMİN; YILMAZ, EMEL; KAHVECİ, FERDA ŞÖHRET; Mıstık, Reşit; Helvacı, Safiye; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Acil Tıp Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.; 0000-0001-7530-1279; 0000-0002-3894-1231; 0000-0003-4820-2288; FCW-3335-2022; AAU-8952-2020; KFT-0453-2024; FOZ-1105-2022; AAG-8459-2021; JLP-0593-2023; EIO-1059-2022; EJV-1316-2022; FQE-4671-2022; EJJ-4181-2022; FGO-0266-2022; AAH-6506-2021; HJZ-6992-2023; AAG-9356-2021; DFY-3761-2022; EXQ-2687-2022Objective: Pandemic influenza A (H1N1) 2009 first appeared in April, 2009 in Mexico and affected the entire world. The objective of this study is to analyze epidemiological, clinical and laboratory findings of probable or confirmed pandemic inluenza A (H1N1) 2009 adult cases who were admitted to our clinic.Methods: Eighty-five patients with pandemic influenza A (H1N1) 2009 admitted to Uludag University Hospital between November 3, 2009 and January 22, 2010 were retrospectively evaluated.Results: Of the 85 cases, 44 (51.8%) were females and 41 (48.2%) were males. The median age was 33 (17-82). 16 of cases (18.8%) were assessed as accurate, and 69 (81.2%) as probable cases of influenza. Pneumonia was diagnosed in 17 (20%) patients by evaluating clinical findings and chest X-ray. Eleven of the cases were treated in the Intensive Care Unit. Seventy-one (83.5%) of the cases were treated by oseltamivir. Mean duration of treatment was 10 days. The mortality rate of the cases was 4.7%.Conclusions: Pandemic influenza A (H1N1) 2009 perpetuates its epidemic potential as in the past years. The disease is frequently accompanied by pneumonia during its course.Item Hematolojik maligniteli hastalarda invaziv sinonazal mantar enfeksiyonlarının retrospektif değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2010) Yorulmaz, Hakan; Özkalemkaş, Fahir; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.İnvaziv fungal sinüzitler, potansiyel olarak oldukça agresif ve genellikle fatal olarak seyreder. Klasik prezentasyon genellikle nazal mukoza ile birlikte paranazal sinüs ve orbita tutulumu şeklindedir. Predispozan faktörler başta diyabet olmak üzere hematolojik maligniteler, desferroksamin kullanımı, immünsupresif ilaç alımı (özellikle steroid), kazanılmış immün yetmezlik sendromu ve intravenöz ilaç kullanımıdır. Son 10 yılda özellikle hematopoietik kök hücre nakli yapılan ve hematolojik malignitesi olan hastalarda bir artış göze çarpmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa kaynaklı yayınlarda Zygomycetes sınıfı ve Aspergillus türü mantarların mevsimsel olarak sıklığının değiştiği de vurgulanmaktadır. Tedavi altta yatan sistemik sorunun düzeltilmesi yanı sıra agresif cerrahi debridman ile sistemik amfoterisin B uygulamasıdır. Bu çalışmada, Ocak 2002?Aralık 2009 arasında Uludağ Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı Kliniği'nde yatarak tedavi gören ve Avrupa Kanser Tedavi ve Araştırma Birliği/Mantar Enfeksiyonları Çalışma Grubu'nun (EORTC/MSG) 2008 fikirbirliği kararlarına göre kanıtlanmış invaziv sinonazal fungal enfeksiyon tanısı konan 37 olgunun özellikleri geriye dönük olarak değerlendirildi. Çalışma periyodu boyunca ikinci periyotta kliniğimize yatan hasta sayıları ile uyumlu olarak sinonazal fungal enfeksiyon sıklığının da artmış olduğu görüldü. Özellikle aspergilloza kıyasla zigomikoz sıklığındaki artışın anlamlı olduğu dikkati çekti. Bu artış yaz mevsiminde daha belirgindi. Bizim sinonazal fungal enfeksiyon sıklığımız literatür verilerinden daha yüksek bulundu. Verilerimize göre, şüpheli klinik bulguların varlığında görüntüleme yöntemleri ve endoskopik müdahelenin ivedilikle birlikte yapılmasının sağkalımı arttırdığı tespit edildi. Sonuç olarak, İnvaziv sinonazal fungal enfeksiyonlar, gelişen tedavi yöntemlerine rağmen hala artan oranlarda görülmeye ve ölümcül olmaya devam etmektedirler. Yeni antifungal tedaviler (vorikonazol, kaspofungin) aspergilloz için umut vaat etseler de, şu an için zigomikozlarda tedavi seçenekleri sınırlıdır.Item Imatinib use during pregnancy and breast feeding: A case report and review of the literature(Springer Heidelberg, 2009-08) Ali, Rıdvan; Özkalemkaş, Fahir; Kimya, Yalçın; Köksal, Nligün; Özkocaman, Vildan; Gülten, Tuna; Yorulmaz, Hakan; Tunalı, Ahmet Semih; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/ İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediatri Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genetik Anabilim Dalı.; AAH-1854-2021; AAG-8495-2021; AAG-8393-2021; 7201813027; 6601912387; 6603919968; 7003323615; 6603145040; 6505944216; 24438635700; 6602797853The development of imatinib as a therapeutic agent targeting BCR-ABL has increased the treatment options for chronic myeloid leukemia (CML) by significantly impacting outcomes, and imatinib is recommended by treatment guidelines as the first-line therapy. However, treatment of maternal CML with imatinib during gestation is not recommended because of the potential risk to the fetus. We describe the clinical presentation, course and outcome of one pregnant patient with CML who was treated with imatinib. We review all pregnancies associated with imatinib documented in the literature. A 27-year-old pregnant patient was diagnosed to have Philadelphia chromosome positive chronic phase CML in August 2007. Imatinib was administered (400 mg/day) between the 21st and 39th weeks of gestation. The patient tolerated the drug well and achieved complete hematological and cytogenetic remission. There were no imatinib-related maternal complications during the pregnancy. Fetal growth remained normal as well as amniotic fluid volume estimation. Labor was induced at the 39th gestational week, resulting in the uneventful vaginal delivery of a healthy male infant without any congenital anomaly. Umbilical cord blood and infant peripheral blood were collected at delivery. No postnatal complications occurred; however, imatinib was present in the umbilical cord blood (338 ng/mL) and in the infant's peripheral blood (478 ng/mL). Breast milk was collected on different postpartum days, and concentrations of imatinib were detected. At 10 months of age, the baby had normal growth and development. In light of reported cases and our experience, treatment of CML during the second and third trimesters of gestation and breast feeding seems to be safe, but the data are still limited and the effects of chronic exposure of infants to imatinib are not known. We think that each case should be examined and considered independently, and decisions should be individualized.Item Kronik aktif gastritli olgularda helicobacter pylori sıklığı(Uludağ Üniversitesi, 2010-02-23) Konakçı, Numan; Gülten, Macit; İbanoğlu, Mahmut Serbülent; Yorulmaz, Hakan; Veyseloğlu, Latif; Ayyıldız, Talat; Irak, Kader; Eminler, Ahmet Tarık; Dolar, Enver; Gürel, Selim; Kıyıcı, Murat; Nak, Selim Giray; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Ana Bilimdalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim dalı/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Gastroenteroloji Bilim Dalı.Mide mukozasının inflamasyonu gastrit olarak tanımlanır. H.pylori küçük (0.5-3 mikron), gram negatif, spiral, kıvrımlı, 4-6 flagellası olan hareketli bir bakteridir. Bugün dünya nüfusunun yaklaşık yarısının H.pylori ile infekte olduğu kabul edilmektedir. H.pylori ile infekte kişilerin hemen hepsinde gastrit ve midede fonksiyonel değişiklik, %15-20’sinde peptik ülser, %2-12’sinde ülser komplikasyonu, %1-3’ünde mide kanseri, %0,1’inde primer gastrik lenfoma, az oranda da fonksiyonel dispepsi gelişme riski vardır. Bu çalışmada Mart 2007 ve Mart 2009 tarihleri arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji polikliniği veya Genel Dahiliye polikliniğine dispepsi şikayetleriyle başvurup, şikayetleri neticesinde tanıya yönelik endoskopik girişim yapılan ve bunun sonucunda mide biyopsisi kronik aktif gastrit saptanan 218 olgunun dosyaları retrospektif olarak incelendi. 218 hastanın 110’unda H.pylori pozitif iken (%50.5), 108’inde H.pylori negatif (%49,5) olarak saptandı ve tanı grupları arasında H.pylori varlığı bakımından farklılık saptanmadı. Diğer çalışmalarla kıyaslandığında bu oranın düşük bulunmasının sebepleri arasında ortamda H.pylori’nin yeterli düzeyde olmaması, üreaz oluşturan diğer bakterilerin varlığı ve özellikle de H.pylori’nin mide mukozasında yamalı biçimde dağılım göstermesi sayılabilir. Her ne kadar çalışmamızda H.pylori sıklığı diğer çalışmalara nazaran düşük çıksa da gerek biyopsi sonucuyla, gerek üre nefes testi ile mutlaka H.pylori araştırılmalıdır ve gerekli eradikasyon tedavisi yapılmalıdır. Tedavi sonrası mutlaka H.pylori nüksü açısından hasta değerlendirilmelidir. Erken eradikasyonların mide malignitelerini önlediği bilinmektedir.Item Pregnancy in chronic lymphocytic leukemia: Experience with fetal exposure to chlorambucil(Pergamon-Elsevier Science, 2009-04) Ali, Rıdvan; Özkalemkaş, Fahir; Kimya, Yalçın; Köksal, Nilgün; Özkocaman, Vildan; Yorulmaz, Hakan; Eroğlu, Ayça; Özçelik, Tülay; Tunalı, Ahmet Semih; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Bölümü/Hematoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü/Neonatoloji Anabilim Dalı.; AAG-8495-2021; AAH-1854-2021; 7201813027; 6601912387; 6603919968; 7003323615; 6603145040; 24438635700; 24437934700; 7005424333; 6602797853