Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi / Uludag University The Review of the Faculty of Theology
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/13345
Browse
Browsing by BUU Author "Ataman, Kemal"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bilimsel sosyal bilim idealinin açmazları: Bir hermenötik açılım teklifi(Uludağ Üniversitesi, 2008) Ataman, Kemal; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Pozitivist epistemolojik geleneği pozitivist kılan önemli ilkelerden biri metot birliği tezidir. Bu ilkeye göre doğa bilimleri ile beşeri/sosyal bilimler arasında metodolojik bir ayrışmaya gitmeyi gerektirecek ciddi bir fark yoktur. Dolayısıyla sosyal bilimcilerce yürütülen her türlü araştırma sonuçlarının geçerli olabilmesi için doğa bilimlerinde kullanılan metotların genel karakteri ile örtüşmesi gerekir. Bilimde pozitivist geleneğin zayıfladığı söylenebilirse de söz konusu ilkenin etkilerini sosyal bilimlerin neredeyse her alanında görmek mümkündür. Bu makalenin amacı sosyal bilimcilerin bilimsel olma iddialarının nasıl da moda bir felsefi söylemin dayatmalarının sonucu olarak ortaya çıktığının bir analizini sunmaktır. Makalenin temel tezi ise şudur: Sosyal bilimciler, genelde pozitivizmin, özelde de mantıksal pozitivizmin derinliklerinde yatan bir imgeyi reddetmeyi amaçlarken, esasen bilginin imkanını doğa bilimlerinin ulaştığı sonuçlarla sınırlı tutan ve tümüyle pozitivistik (positivistic) bir bilgi anlayışının kriter ve yöntemleriyle uyuşma şartına bağlayarak bu hedeflerinden sapmışlardır. Bu ise sosyal bilimcilerin hala pozitivist geleneğin etkisi altında olduğunun bir kanıtı niteliğindedir.Item Finlandiya’da Ortodoks ve Luteryanlar arası evlilikler(Uludağ Üniversitesi, 1993) Huotari, Voitto; Ataman, Kemal; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Finlandiya, Ortaçağdan beri Kuzey Avrupa’da Batı ve Doğu Hıristiyan kültürlerinin buluşma yeri olmuştur. Reformasyondan bu yana Luteryanlaşan Batı kültürü bu bölgede daha etkindir. Bununla beraber, küçük bir Fin azınlığı hâlâ Ortodoks Kilisesinin mensubudur. 1989’da yaklaşık beş milyon nüfusun % 89’unun Evangelical-Luteryan Kilisesi, % 1 ’inin de Ortodoks Kilisesi mensubu olduğu görülmüştür. Zaten bu kiliselerin her ikisi de Finlandiya’da resmi kiliselerdir. II. Dünya Savaşı’ndan beri Ortodoksların büyük çoğunluğu, boşal tıldıkları Karelia’dan Finlandiya’nın doğu ve kuzeyine dağıtıldılar. Bu bölgeler, daha sonra S.S.C.B.’ye teslim oldu. Sözü edilen yerdeki Ortodoksların % 90’ı luteryanlarla evlenmeye başladılar. Bugün Finlandiya’da luteryan-ortodoks evliliklerin toplam sayısı 23000’dir.Item Forerunners of “Political Islam”: An inquiry into the ideologies of Al-Banna and Al-Mawdudi(Uludağ Üniversitesi, 2015) Ataman, Kemal; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.The early twentieth century witnessed the emergence of several Islamic movements in the Muslim world. Arguably, two of these movements have been more influential than certain others, namely, Ikhwan al-Muslimun (Muslim Brotherhood) in Egypt and Jamaat-e-Islami (Muslim Community) in Pakistan. This paper aims to anlayse the ideologies of their founders with a view to determining the influence they continue to have upon the similar religio-plitical movements today in the Muslim World and elsewhere.Item İslamofobi ve Avrupa’da birlikte yaşama tecrübesi üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2008) Er, Tuba; Ataman, Kemal; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Günümüzde, gerek tarihten gelen korkuların ve gerekse son yıllarda, gerekçesi ne olursa olsun, yaşanan terör olaylarının demokrasi ve insan haklarının beşiği olarak kabul edilen Batı dünyasında Müslümanlara karşı var olan ön yargıları iyice pekiştirdiğini ve gün yüzüne çıkardığını gözlemekteyiz. Bu ön yargıları besleyen önemli unsurlardan biri Müslümanların kendi dünya görüşü ve geleneksel yaşam tarzlarıyla Batı toplumlarının sosyal yapıları içinde kendilerine rol edinme çabalarıdır. Zira Müslümanlar artık Batı’da “konuk işçi” statüsünde olmayı reddetmekte ve kendilerini bulundukları ülkenin bireyleri olarak algılamaktadırlar. Bu ise onların toplum içindeki görünürlülüğünü artırmaktadır. Bu durum beraberinde Batı’nın, özellikle de Müslümanlar söz konusu olduğunda, alışık olmadığı yeni ve fakat zorunlu bir birlikte yaşama tecrübesinin ortaya çıkmasını da kaçınılmaz kılıyor. Biz bu makalede Avrupa Birliği’nin çeşitli kurulları marifetiyle İslamofobi ile ilgili hazırladığı raporların bir içerik analizini yaparak söz konusu raporlarda konuyla ilgili öne çıkan problemlere dikkat çekmeyi hedefliyoruz.Item Modernization, social change, and the persistence of traditional institutions of religious learning: the case of Diyarbakır madrasahs(Uludağ Üniversitesi, 2017) Ataman, Kemal; Bilgin, Vejdi; Evrenk, Faruk; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Some of the leading nineteenth century social scientists and philosophers theorised that religion and religious institutions would lose their function both at the public and private spheres of life as a result of rationalization, urbanization, and advancement in science and technology. Although this theory may explain, at least to some extent, the status of religion in some of the Western societies, it, nonetheless, is from being a universally applicable theory given the persistence of religion and religious institutions in some Western and non-Western societies such as Turkey. This article, therefore, attempts to answer specifically the question of why after such an intense modernization program, traditional religious learning institutions, madrasahs, are still active in TurkeyItem Religion of humanity revisited(Uludağ Üniversitesi, 2001) Ataman, Kemal; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Auguste Comte is known not only as the founder of sociology, positivism, and history of science, he is also responsible for founding of a new religion: Religion of Humanity. Some scholars have argued that the Religion of Humanity was but a biographical accident resulting from Comte’s platonic love for Clotilde de Vaux. Against these assertions, this article hopes to show that it is misleading to reduce the emergence of a new movement to a single cause. The Religion of Humanity, therefore, is closely related to history, culture, and socio-political background of Europe in general but of French society in particular.