Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi / Uludağ Journal of Economy and Society
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/17242
Browse
Browsing by BUU Author "Akarslan, Mediha"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item 19. yüzyılda Çin'de Avrupa tesirinin başlaması ve 1839 - 1842 Afyon savaşı(Uludağ Üniversitesi, 1994) Akarslan, Mediha; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüSiyasi tarihçiler, tarihte "evrensel" nitelik kazanmış çeşitli uluslararası sistemlerin mevcut olduğundan söz ederler. Bunlara örnek olarak da gösterebileceğimiz; Eski Ortadoğu İmparatorlukları, Hint İmparatorluğu, Çin İmparatorluğu ve Roma İmparatorluğu bulunmaktadır. Çin İmparatorluğu M.Ö. 18. yüzyıldan, M. S. 1912 yılına kadar yaşamıştır. Diyebiliriz ki ; 1839-1911 yılları Çin tarihi açısından, bu büyük İmparatorluğun çözülmesinin acıklı öyküsüdür. Çin İmparatorluğu'nun çözülme ve parçalanmaya başlaması 1839 Afyon Savaşı ile başlamıştu2. Afyon Savaşı, Çin İmparatorluğu açısından "eşit olmayan anlaşmalar" dönemini başlatan ve o anda siyasal iktidarı elinde bulunduran Mançu Hanedanlığı'nın çöküşünü hazırlandıran bir olaydır. Olaya değişik bir açıdan bakacak olursak; tarihte Amerikalılar kızılderilileri boyun eğdirmek için en büyük silah olarak viskiyi kullanmışlardır. İngilizler de Çin İmparatorluğu 'nu içten parçalamak için afyon kullanımını teşvik ve desteklemeden istifade etmişlerdir. Esasında XX. yüzyılın başlarında Avrupa'da afyon içme alışkanlığı yaygındı. Özellikle Paris' li sanatçılar arasında afyon kullanma büyük boyutta idiItem 1918-1991 Arası Sovyetler Birliği'nde rejimin hakim güçleri(Uludağ Üniversitesi, 1994) Akarslan, Mediha; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüDünyada tarih boyunca kurulan en büyük imparatorluklarından biri olan Çarlık Rusyası nın devamı durumunda Sovyetler Birliği, J. Dünya Savaşı sırasında büyük bir devrim yaşayarak, savaştan çekilmiş ve kendi sorunlarıyla uğraşmıştır. Tarihi bir perspektiften bakacak olursak Doğu Avrupa'da Moskova Rus Devleti adı altında bir devletin ortaya çıkması uzun bir süreç içinde meydana gelmiştir. Rus knezliklerinden biri olan Moskova kısa bir süre içinde büyüyerek XVI. yüzyılın ortalarında bölgesel bir güç olarak ortaya çıkması bir siyasi oluşumun meydana gelmesinde dönüm noktası olmuş, bu tarihten itibaren bir Avrasya İmparatorluğu olma yolunda genişlemiştir. Bu dönemde, Moskova knezlikten, gerek yapısal gerekse siyasal olarak otokrat bir devlet ve Doğu Avrupa'da bir güç haline gelme sürecini ve dönüşümünü yaşamıştır. Ortaya çıkan bu Moskova-Rus Devleti "Moskova-Üçüncü Roma" görüşü ile de siyasi ideolojisini saptamış görünüyordu.Item Birinci dünya savaşı sırasında emperyalist güçlerin Osmanlı devleti'ndeki nüfuz bölgeleri ve yapılan gizli anlaşmalar(Uludağ Üniversitesi, 1994) Akarslan, Mediha; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüBirinci Dünya Savaşı başladığı dönemde, Osmanlı Devleti' ne ilgi duyan emperyalist devletler, Osmanlı topraklarını paylaşma çabası içerisindeydiler. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda Yunan, Sırp, Bulgar ve diğer Balkan uluslarının ayaklanmalarıyla imparatorluk parçalanmanın eşiğine gelmiş iken, özellikle 14 Eylül 1829 tarihinde imzalanan Edirne Anlaşmasıyla bağımsız bir Yunanistan'ın kurulması, Osmanlı Devleti' nin bünyesi içindeki diğer uluslar için olumsuz bir örnek olmuştur. Bunun sonucunda Balkanlar'da çözülmeler başlamıştır.Item Lozan Barış Andlaşması ve ekonomik bağımsızlığımız(Uludağ Üniversitesi, 1993) Akarslan, Mediha; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüLozan Andlaşması, Türk tarihinde çok önemli yeri olan, çok yönlü bir bağıttır. Türkiye'nin modern anlamda bir milli devlet olarak hukuki statü kazanması Lozan (Lausanne) Barış Konferansı'yla gerçekleşmiştir. Konferans 20 Kasım 1922 Salı günü İsviçre'nin Lozan şehrinde toplanmıştır. Görüşmeler, 4 Şubat 1923 ile 23 Nisan 1923 tarihleri arasında kesilmesine rağmen, neticede Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya arasında barış andlaşması imzalanmıştır. Lozan Barış Andlaşmasının içeriği, 143 maddeden meydana gelmiştir. Bu 143 madde içerisine, Boğazlar ve Trakya ile ilgili konular dahil değildir. Lozan sadece bir barış andlaşması değildi. Lozan'da diyebiliriz ki, bir büyük hesaplaşma da yapıldı. Şöyle ki; Yeni Türkiye Cumhuriyeti, konferans sırasında savaş meydanlarında yendikleri Yunanistan ile değil, Birinci Dünya -Savaşı'nın, galipleriyle karşı karşıya olmak mecburiyetinde kaldı. Lozan bağıtı, bir andlaşma (Traite) niteliğindedir. Atatürk'ün 1927'de Büyük Nutuk'ta dediği gibi, Lozan Andlaşması, "Türk Ulusu aleyhine yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr (Sevres) Andlaşmasıyla bütünlendiği sanılmış, büyük bir suikastın çöküşünü gösteren bir belgedir.Item Mudanya Mütarekesi'nin Türk dış politikasındaki yeri ve önemi(Uludağ Üniversitesi, 1992) Akarslan, Mediha; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler Bölümü1914 yılında başlayarak, 1918 yılında sona eren, Birinci Dünya Savaşı, o zamana kadar insanlığın gördüğü en büyük savaşdı. Bu savaş sonunda bazı devletler yıkılmış, yerine yenileri doğmuş, bazı devletler ise parçalanmış veya önemli ölçüdeki topraklarını kaybetmek durumunda kalmışlardı. I. Dünya Savaşı'na Almanya-Avusturya grubu yanında katılan Osmanlı İmparatorluğu, savaş sonunda mağlup devletler arasında yer aldı. 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı Devleti ile Birinci Dünya Savaşı'nın galipleri olan İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti'nin bütün toprakları, işgal edilmiş ve egemenlik hakları sınırlandırılmıştı. Bu durum karşısında, Anadolu'da İtilaf Devletlerine karşı yeni bir mücadele başlamıştır. Anadolu'daki Milli Mücadele Hareketi, Osmanlı Devleti tarafından, Doğu Anadolu'ya III. Ordu Müfettişi olarak gönderilen Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a çıkışıyla fiilen (defacto) başlamış oluyordu.Item Ortadoğu krizi ve Türkiye(Uludağ Üniversitesi, 1990) Akarslan, Mediha; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüEn dar bakış ile, Ortadoğu Türkiye, İran ve Mısır üçgeni ve bu üçgenin içinde kalan ülkeleri kapsar. En geniş bakış açısına göre ise de; bu devletleri ve onlara komşu olan çevre Müslüman ülkeleri yani, Kuzey Afrika, Sudan, Somali ve Afganistan'ı içerir. Bilim adamları arasında üzerinde en çok anlaşmaya varılan tanım ise; Arap devletlerine Türkiye, İran ve İsrail'in eklenmesiyle elde edilen bölgedir. Bölgeyi tanımlamanın bir diğer zorluğu da diyebiliriz ki, aynı yöreye hem Ortadoğu, hem de Yakındoğu denmesinden kaynaklanır.Item Türk - Alman ilişkileri(Uludağ Üniversitesi, 1992) Akarslan, Mediha; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüGünümüz dünyasında çeşitli açılardan ortaya çıkan karşılıklı bağımlılık olgusu, devletlerin birbirlerini etkilemede müdahaleye sıkça başvurmalarını kolaylaştırmaktadır. Özellikle bu karşılıklı bağımlılık ilişkisinin simetrik olmayan bir biçimde ortaya çıktığı, sözkonusu taraflardan birinin diğerine daha fazla bağımlı olduğu durumlarda, müdahalenin devletler arasında etki biçimi olarak kullanılması ihtimali artmaktadır. Devletlerin birbirlerine yönelik müdahale eylemlerinin yoğun bir hal alması durumunda, yıkıcı (subversive) faaliyetlerden sözedilmektedir. Zamanımızda özellikle terör ihraç etmek veya genişlemek isteyen devletlerin yıkıcı faaliyetler yoluna başvurduklarına sık rastlanmaktadır. Müdahale şekli, diplomatik ve ekonomik araçlarla olabileceği gibi, gizli ve yıkıcı eylemler şeklinde veya askeri araçlarla da olabilir.