Uludağ Arıcılık Dergisi / Uludağ Bee Journal
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/5061
Browse
Browsing by BUU Author "Çakmak, İbrahim"
Now showing 1 - 20 of 26
- Results Per Page
- Sort Options
Item Apiterapi(Uludağ Üniversitesi, 2001) Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi.Apis mellifera latince bal arısının bilimsel adıdır. Api kelimesi Apis'den gelmekte olup, arı anlamında, terapi, tedavi-koruma-kontrol anlamındadır. Apİterapi bilirnde yeni bir disiplin olup 1990' lı yıllarda hızla büyümeye ve önem kazanmaya başlamıştır. Bu bilim dalı, arı ürünlerinin insanlarda beslenme bozuklukları, eksiklikleri ve tıpta hastalıkların tedavisinde nasıl kullanılacağını araştırmaktadır. Arı ürünlerine bilimsel çalışma ve araştırmalarla desteklenmeden hangi amaçla, nasıl, nerelerde kullanılacağını bilmeden mucize ilaçlar gibi sarılmak yanlıştır.Item Arıcılığa başlarken(Uludağ Üniversitesi, 2001) Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi.Aneılığın en önemli koşulu bal arısını tanımak ve sevmekten geçmektedir. Zaten bal arısı ile çalışmanın temel koşulu anya nazik ve sevecen davranmaktır. Hızlı ve sert hareketler arıları kızdırır ve alarm sinyalİ verirler. Arıcılığa yeni başlayan amatör arıcılarımızın arı biyolojisini iyi öğrenmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde bilimsel temeller üzerine oturmamış bilgiler ve tecrübeler kolay yıkılır ve çoğu zaman yanıltıcı olur. Arıcılıkta beklenen ve istenen başarıya ulaşmak için her konuda olduğu gibi temelin iyi atılması gerekmektedir. Başarısızlıkları, şanssızlık veya kötü hava koşullarına bağlamak kolay bir kaçamaktır. İklim koşulları arıcılıkta ve diğer tarım sektörlerinde önemlidir. Fakat arıcılarımızın her fırsatta verimsizliği hava koşullarına bağlaması aneılığın temellerinin bilimsel esaslar üzerine kurulmamasından ve bilgisizlikten kaynaklanmaktadır.Item Arıların yayılma ekolojisi ve bitkisel üretimdeki rolü(Uludağ Üniversitesi, 2004) Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi.Bal arısı (Apis mellifera L.)’nın yayılma ekolojisi konusunda önemli sayıda çalışmalar yapılmış ve çiçek tercihini nasıl yaptığını tahmin edebilen yayılma modelleri geliştirilmeye çalışılmıştır. Uygun bir modelin geliştirilmesi durumunda; bu bilgilerin bitkisel üretimde özel tozlaşma protokollerinin oluşturulmasında çok önemli olacağı düşünülmektedir. Bal arısının çiçek bağımlılığı, bitkisel üretimde tozlaşma vektörü olarak kullanıldığında, melez tohum elde edilmesinin neden güç olduğunu açıklamaktadır. Bal arısının karşılaştırmalı ekoloji çalışmaları farklı bölgelere adapte olmuş bal arısı ırklarında çiçek bağımlılığı konusunda değişik seviyede farklılıklar olduğunu göstermektedir. Diğer arılardan, iğnesiz arılar, Hint arısı, bambul arıları ve bireysel arıların tozlaşmada kullanılmaları bal arısı kadar kolay ve ekonomik değildir. Bu yüzden bal arısı birinci derecede, diğer arılar ikinci derecede tozlayıcılar olarak kabul edilirler. Sonuç olarak, çiçek bağımlılığı bal arısı tozlaşma vektörü olarak kullanıldığında bitkisel üretimin ve kalitenin artırılmasını, bunun tersi durumunda melez tohum elde edilmesinde kullanılma olanakları sağlayacaktır. Farklı ekolojik bölgelere adapte olmuş bal arısı ırklarının çiçekler üzerinde farklı yayılma taktiklerine sahip olmaları, bu arıların bitkisel üretimde özel amaçlar için kullanılabileceğini göstermektedir.Item Bacterial analysıs of marketed and raw honey in Turkey(Uludağ Üniversitesi, 2007) Wells, Harrington; Özakın, Cüneyt; Çakmak, İbrahim; Aydın, Levent; Uludağ Üniversitesi/Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları/Tıp Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemal Paşa Meslek Yüksek Okulu/Arıcılık Geliştirme ve Araştırma Merkezi.; Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi.Marketed honey samples (the products of 15 different firms obtained from superstores), and raw honey (obtained directly from 11 different apiaries from the Black Sea and Marmara regions of Turkey) were analyzed for bacteria species presence. Out of the 26 honey samples, bacteria were isolated in 23. Twice the number of species was isolated from marketed as raw honey. However, neither European Foulbrood (EFB) (Melissococcus pluton) nor American Foulbrood (AFB) (Paenibacillus larvae larvae) was detected in any of the samples. This suggests that sanitary measures and disinfection requirements may not be met in collecting, packaging and labeling honey for marketing.Item Bal arılarında yavru çürüklüğü ve kireç hastalığına bağlı koloni kayıpları(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-02) Borum, Ebru; Çakmak, Selvinar Seven; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkez.Bu çalışmanın amacı, Bursa bölgesinde 2011-2013 yıllarında yavru çürüklüğü ve kireç hastalığının koloni kayıpları üzerine etkisini araştırarak değerlendirilmesidir. Bu çalışma, Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca) ile Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi, Görükle kampüsü Bursa’da ilkbahar, yaz ve sonbahar dönemlerinde 200 koloni ile yapılmıştır. Tüm koloniler 2009 yılı Eylül ayında Bursa ve ilçelerindeki sabit arıcılardan satın alınmıştır. Alınan örnekler yavru çürüklükleri ve mantar hastalıkları yönünden incelenmiş ve koloni kayıpları açısından özellikle kış ve ilkbahar dönemlerinde değerlendirilmiştir. Klinik ve laboratuvar bulguları ile yavru çürüklükleri ve mantar hastalıkları incelenmiştir. 2011-2012 kış sezonunda toplam sönen kolonilerin %12.90’ında yavru çürüklüğü, 2012-2013 kış sezonunda sönen kolonilerin ise %14’ünde yavru çürüklüğü hastalığı belirlenmiştir. Aynı dönemde kireç hastalığı bulunan kovanların ise %16.60’ı sönmüştür. Yavru çürüklüğü tespit edilip 2011-2012 yılı kış sezonunda sönen kolonilerin oranı %80.9, yaşayanların oranı ise %19.10 olarak saptanmıştır. Yavru çürüklüğü belirlenen kolonilerden elde edilen suni oğul veya bölmelerden toplam 13 koloniden 10’u kış sonrası sönmüştür. Yavru çürüğü saptanan kolonilerin ancak %20’sinin ertesi yıla kadar yaşayabildiği görülmüştür. Bu durum yavru çürüklüğünün bölünen kolonilerde devam ettiğini, bu kolonilerin daha sonra öldüğünü ve koloni kayıpları açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Yavru çürüklüğü görülen analardan elde edilen ya da bölünen yeni kovanlarda da hastalık bulguları görülmüş ve bazı kovanlar sönmüştür. Sonuç olarak bu çalışma ile özellikle yavru çürüklüğünün tek başına ya da birlikte koloni kayıplarına sebep olduğu ve ana arının genetik yapısının da hastalık görülmesinde etkili olduğu düşünülmektedir.Item Bal arısı (Apis mellifera Anatoliaca) kolonilerinde pudra şekeri yöntemi ile varroa (varroa destructor) bulaşıklık seviyesinin belirlenmesi ve koloni seçimi(Uludağ Üniversitesi, 2017-08-10) Çakmak, Selvinar Seven; Fuchs, Stefan; Kandemir, İbrahim; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkez.Bu çalışma Balıkesir Marmara adasında Anadolu bal arısında varroa bulaşıklık seviyesinin belirlenmesinde pudra şekeri yöntemi kullanılarak belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Çalışma 2014- 2016 yıllarında Anadolu arı kolonileri ile yapılmıştır. Çalışmada her kolonideki toplam yavrulu, arılı çerçeve sayısı sayılıp, varroa sayısı ise pudra şekeri yöntemi ile tespit edilmiştir. Yaz 2014 yaz sezonunda ilaçlanan ve ilaçlanıp ana arıları değiştirilmiş koloniler arasında toplam arılı çerçeve açısından fark anlamlı, yavrulu çerçeve sayısı ve varroa açısından anlamlı bir fark belirlenememiştir. Yaz 2015 sezonunda ilaçlanmayan, ilaçlanan ve ana arısı değiştirilen-ilaçlı 3 grup arasında arılı çerçeve, yavrulu çerçeve ve varroa açısından karşılaştırıldığında bu 3 grup arasında arılı çerçeve ve yavrulu çerçeve açısından istatistiki olarak anlamlı bir fark tespit edilememiştir. Varroa açısından bu karşılaştırma yapıldığında ise istatistiki olarak anlamlı bir fark belirlenmiştir. Ana arısı değiştirilen koloniler arılı ve yavrulu çerçeve sayısı bakımından daha yüksek, varroa sayısı ise daha düşük bulunmuştur. 2016 yılında ise ana arıların yaz sezonu yerine ilkbaharda değiştirilmesi durumunda ise bu kolonilerde varroa sayısı % 38 gibi önemli oranda düşmektedir. Elde edilen bulgulara göre yavrulu ve toplam arılı çerçeve sayıları yüksek olan kolonilerde genel olarak varroa seviyelerinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Buna rağmen bazı kolonilerde arılı ve yavrulu çerçeve sayıları yüksek olmasına rağmen hala varroa seviyeleri düşük olan koloniler tespit edilmiştir. Bu sonuçların ise ıslah çalışmalarında önemli bir kolaylık sağlayacağı düşünülmektedir.Item Balarısı kolonilerinde Varroa bulaşıklık seviyesinin belirlenmesinde pudra şekeri ve deterjan yönteminin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2011) Fuchs, Stefan; Yeninar, Halil; Çakmak, İbrahim; Çakmak, Selvinar S.; Uludağ Üniversitesi/Arıcılık Geliştime-Uygulama Geliştirme ve Araştırma Merkezi.; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu.Bu çalışma; bal arısı kolonilerinde Varroa bulaşıklık oranını belirlemede pudra şekeri ve deterjan yöntemlerinin karşılaştırılması amacı ile yapılmıştır. Çalışmada toplam 1 koloniden ortalama 304.72±16.56 adet işçi arı numunesi silkeleme yöntemi ile alınarak pudra şekeri ilavesi ile plastik kutularda 5 dakika çalkalanmış ve arılar üzerinden düşen varroa sayıları tespit edilmiştir. Yöntemin etkinliğini tespit için Varroa sayıları belirlenen örnek arılar deterjanlı su içerisinde 5 dakika çalkalanarak kalan varroa sayıları tespit edilmiştir. Sonuç olarak pudra şekeri kullanımı ile ergin arılar üzerinde bulunan varroaların % 94’ünün tespit edilebildiği belirlenmiştir. Pudra şekeri yöntemi ile işçi arıların öldürülmeden kolonilere geri verilmesi, özellikle erken ilkbahar ve geç sonbahar bulaşıklık seviyelerinin belirlenmesinde arıcılar ve araştırmacılar tarafından uygulamada tercih edilebileceğini düşündürmektedir. Yöntemin Varroa bulaşıklık oranlarının belirlenmesinde, saha ilaç denemelerinde ve ıslah çalışmalarında yararlı olacağı önerilmektedir.Item Beekeeping and recent colony losses in Turkey(Uludağ Üniversitesi, 2016-09-02) Çakmak, Selvinar Seven; Çakmak, İbrahim; Bursa Uludağ Üniversitesi/Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi.Beekeeping has a long history in Anatolia going back to Hittite civilization, B.C. 1300 about 9000 years. Also Turkey having at least five subspecies of Apis mellifera is a bridging country connecting Europe, Asia and Africa by Middle East and gene center of western Honey bee Apis mellifera. Anatolia also has three out of 37 phytogeography rich areas in the world and there are about 10.000 plant species and 3506 of them are endemic to this country. Turkey is representing one of the highest potential in world beekeeping with about 7,709,636 colonies, more than 150.000 families in beekeeping business, 79 Beekeeping Unions in each province as parts of Central Beekeeping Union of Turkey representing 56,000 professional beekeepers and 107,665 tons of honey production annually in Turkey. There are a number of factors affecting colony losses up to 80% high in some areas in Turkey including such as Varroosis, Nosemiosis, Foulbrood diseases, new generation of pesticides as neonicotinoids, queen failure, colony management and large scale long distance migratory beekeeping. Finally, Turkey still has great potential of genetic reservoir of western honey bee, Apis mellifera and may provide vital solutions for a number of beekeeping problems in the world facing today.Item Determination of anti-urease activity of propolis from the Marmara region of Turkey(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-01) Can, Zehra; Kara, Yakup; Kolaylı, Sevgi; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Hayvan Bilimleri Bölümü.; 0000-0002-8000-5770Propolis is a natural product collected by honeybees from plants especially flowers and buds by mixing with wax and resin and used for many purposes in hive. It is known that propolis has been used in the treatment of various diseases in traditional medicine for many years and has biological activities such as antioxidant, antimicrobial, antiulcer, antitumor, anti-inflammatory. There is increasing interest in alternative approaches to inhibit Helicobacter pylori (H. pylori) and thereby treat many gastric diseases. This study investigated various properties of raw propolis samples from the Marmara region of Turkey. Anti-urease activity was investigated in propolis samples. The anti-urease activity of IC50 values ranged from 1.110 to 5.870 mg/mL. As a result, it can be said that propolis extract is a good inhibitor that can be used in the treatment of H. pylori to improve human health.Item Editörden(Uludağ Üniversitesi, 2001) Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.Uludağ Arıcılık Dergisinin ikinci sayısını çıkarmaktan büyük sevinç duymaktayız. Bu dergi ile sizlerle Arıcılığımızın durumu, yeni bilimsel gelişmeleri, önemli pratik bilgileri, sizin sorunlarınızı ve mutlulukları birlikte paylaşmak istiyoruz. Her sayımızda yeni konularla birlikte olacağız. Arıcılık konusunda ekonomiyi ve üretimi ilgilendiren önemli konulardan biri tozlaşmadır. Çiftçiler ve arıcılarımızın iki tarafında yarar göreceğini bilerek, birlikte bu konuda çalışmayı öğrenmesi, ülke ekonomisine önemli katkıda bulunacaktır . Arı tozlaşmasının bitkisel üretimin vazgeçilemez bir parçası olduğunu, bitkisel üretim yapan çiftçilerimize dünya literatüründen kaynaklar göstererek anlatmamız ve ülke ekonomisine kaybedilen bu kaynakları geri getirmemiz gerekiyor. Bu katkı ülkemize milyarlarca dolar katkı sağlayabilir. Türkiye'de bal arılarının tozlaşmada sistemli ve planlı bir şekilde kullanılmaması nedeniyle önemli bir ekonomik kayıp söz konusudur. Bazılarının düşündüğü gibi zaten her zaman arı var, tozlaşma sorunu yok denilmesi oldukça yanlıştır ve bu konudaki bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. Böyle önemli bir konuyu şansa bırakmak oldukça hatalıdır. Çünkü tozlaşma için zamanlama çok önemlidir. Bazı zamanlar çok fazla çiçek açması ve meyve olmamasının en önemli nedenlerinden biri tozlaşma yetersizliği veya eksikliğindendir.Item Effects of thiamethoxam on the behavior of foraging honey bees with artificial flower choices(Uludağ Üniversitesi, 2018-02-15) Hranitz, John M.; Blatzheim, Lauren; Bower, Corey D.; Polk, Trimelle; Levinson, Brianna; Wells, Harington; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Arıcılık Geliştirme-Uygulama Geliştirme ve Araştırma Merkezi.The effects of thiamethoxam were studied on the foraging behavior of free-flying bees (Apis mellifera anatoliaca) visiting artificial flower patches of blue and white flowers. Thiamethoxam doses from 2 % to 40 % of the reported LD50 value were given to bees. The study consisted of three experimental parts performed sequentially without interruption. In part 1, we offered bees 6 μL of a 1M sucrose reward in both flower colors. In part 2 we offered bees 6 μL of 1.5 M sucrose solution in blue flowers and 6 μL of 0.5 M sucrose solution in white flowers. In part 3 we reversed the sucrose solution rewards values with respect to flower color. Each experiment began 30 min after administration of the insecticide. The number of bees foraged was recorded, as was flower patch visitation rate, number of flowers visited and flower choices of the bees that did return. The forager return rate declined linearly with increasing thiamethoxam dose and number of foraging trips of returning bees was also affected adversely. Out of 96 bees, the majority of unreturned (50) bees belonged to higher dosages of thiomethoxam groups. However, flower fidelity was not affected by thiamethoxam dose. Foragers visited both blue and white flowers extensively in experimental part 1 and showed greater fidelity for the flower color offering the higher molarity reward in parts 2 but there were less visits to flowers offering the higher molarity reward in part 3 indicating that the bees failed to learn what were the flowers with higher reward. Our study showed that thiamethoxam affected: the number of returning bees, the number of foraging trips and reward re-learning.Item Güney Marmara bölgesi arı hastalıkları ve zararlıları anket sonuçları(Uludağ Üniversitesi, 2003) Korkut, Mürşit; Aydın, Levent; Güleğen, Ender; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksek Okulu.Bu çalışma Güney Marmara Bölgesi’nde arıcıların hastalıklarla ilgili sorunları ile genel şikayetlerinin belirlenmesi için Bursa ve Yalova illerinde 50 arıcıya uygulanan anket uygulamasıdır. Anket 2002 Mart ayında uygulanmış olup sonuçlara göre arıcıların %70’inin Arıcılık Derneği’ne üye oldukları, ortalama kovan sayısının 67 olduğu, kovanların %72’sinde polen çekmecesi bulunduğu, son dönemde sonbahar ve kışın kovanların %24.3’ünun söndüğü saptanmış, arıcılar kendilerine zarar veren en önemli hastalığın Varroosis (%58) olduğunu belirtmişlerdir. Varroosis’in tedavisinde en çok kullanılan etken madde Amitraz (%53) olurken en az kullanılan etken madde %4 ile formik asit olarak tespit edilmiştir.Item Güney marmara bölgesi’nde arıcılık anket sonuçları(Uludağ Üniversitesi, 2003) Seven, Selvinar; Kotkut, Mürşit; Çakmak, İbrahim; Aydın, Levent; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksek Okulu.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu çalışma Güney Marmara Bölgesi’nde arıcılığın genel sorunlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bursa-Yalova illerinde farklı yerlerdeki yaklaşık 100 arıcı ziyaret edilip, arasından 25 arıcı temsilci olarak kovanları kontrol edilmiş ve kendilerine anket soruları yöneltilmiştir. Anket sonuçlarına göre, arıcıların 2001 yılı mayıs-haziran döneminde hiçbir bir örgütlenme içinde olmamasına rağmen 2002 mart ayında yapılan ankette arıcıların yaklaşık %70’inin Arıcılık Derneğine üye oldukları, kovan başına ortalama verimin 15.6 kg olması, ortalama kovan sayısının 72 olduğu, ankete katılanların %40’ının asıl mesleğinin arıcılık olduğu, arıcıların %44 ünün arıcılık konusunda hiçbir yayını takip etmediği, arıcıların %61’inin zirai ilaçlardan zarar gördüğü, koloni ve arı kayıpları yaşadığı, gezginci arıcıların yer bulma ve hatta yer kirası ile %50’sinin yer konusunda sorun yaşadıkları ve %20’sinin sorun bildirmediğini ve sorun olduğunda hiçbir arıcının üniversiteye başvurmadığı ortaya çıkmaktadır.Item Güney marmara bölgesinde balarısı zararlı ve hastalıkları(Uludağ Üniversitesi, 2003) Çakmak, İbrahim; Aydın, Levent; Güleğen, A. Ender; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksek Okulu.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu çalışma Bursa ve yöresinde 2001 yılında balarısı (Apis mellifera) zararlı ve hastalıklarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla 22 farklı bölgede arılıklar seçilmiş ve her arılıktan 10 kovan tesadüfi olarak kontrol edilmiştir. Kontrollerde özellikle varroa (Varroa destructor), kireç (Ascosphaera apis), güve (Galleria mellonella) gibi gözle teşhis edilebilen belirtilere önem verilmiştir. Her kovandan 50 arı alınıp %70 lik etil alkol (ETOH) içine koyulup laboratuarda nosema (Nosema apis) ve trake akarı, şüphe edilen petekler alınıp mikrobiyoloji laboratuarında yavru çürüklüğü için incelenmiştir. Sonuçta 217 kovanda % 35 varroa, %26 kireç, %24 Nosema, %5 Avrupa yavru çürüklüğü (Melissococcus pluton, %3 güve bulunmuştur. Amerikan yavru çürüklüğü (Paenibacillus larvae larvae) ve trake akarına (Acarapis woodi) rastlanmamıştır.Item Hazır ve eski peteklerin bakteriyolojik ve mikolojik yönden incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Özkın, Cüneyt; Aydın, Levent; Çakmak, İbrahim; Güleğen, Ender; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksek Okulu.Bu çalışmada Bursa ve Yalova yörelerinde yavru çürüklüğü şüpheli 24 farklı arılıktan alınan eski petek ile ticari firmalar tarafından üretilen 11 değişik marka hazır petekte insan ve arı sağlığına zararlı bakteriyel ve fungal mantar etkenlerin araştırılması amaçlanmıştır. Eski peteklerin tamamında şüpheli gözeneklerden alınan örnekler ve ticari temel peteklerin yıkama solüsyonları, Amerikan yavru çürüğü ve Avrupa yavru çürüğü etkenleri ve olası diğer etkenlerin izolasyonu açısından uygun ortamlarda inkübe edilmiştir. İnkübasyon sonrası üreyen farklı morfolojideki mikroorganizmalar gram boyama yöntemi ile incelendikten sonra CRYSTAL Sistemi (Becton Dickinson, Aalst, Belgium) ile teşhis edilmiştir. Eski peteklerin tamamında bir veya birden fazla bakteriyel ve fungal etkene rastlanırken, ticari peteklerin 6’sında (%54,5) etken izolesyonu yapılmış 5’inde (%45,5) herhangi bir etken tespit edilmemiştir. Etken izole edilen ticari temel peteklerin 5’inin (%83,3) bakteriler birinin (%16,7) fungal etkenler ile kontamine olduğu tespit edilmiştir. Eski peteklerde 14 bakteri türü (Bacillus brevis, Bacillus cereus, Bacillus megatarium, Bacillus sphaericus, Bacillus subtilis, Corynebacterium bovis, Corynebacterium jekium, Enterecoccus faecalis, Micrococcus luteus, Proteus mirabilis, Staphylococcus epidermidis, Staphylococcus vitulus, Staphylococcus warneri, Streptococcus vestibularis) ve 4 mantar cins ve türü (Aspergillus fumigatus, Candida spp., Cladosporium corrioni, Penicillum spp.) teşhis edilmiştir. Bu etkenlerden C. jekium 9 örnekte rastlanmıştır. Ticari temel peteklerde 4 bakteri türü (Bacillus pumilus, Bacillus subtilis, Staphylococcus auricularis, Staphylococcus epidermidis) ve bir fungus cinsi (Candida spp.) saptanmış ve B. subtilis 2 örnekte tespit edilmiştir. İncelenen tüm örneklerde Amerikan yavru çürüğü etkeni P.l alvei ve Avrupa yavru çürüğü etkeni M. Pluton saptanmamıştır. Sonuçlar insan ve arı sağlığı yönünden değerlendirilmiştir.Item Investigation of microorganism contamination points in beekeeping equipments with clinical signs of foulbrood in apiaries(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-04-16) Borum, Ayşe Ebru; Çakmak, İbrahim; 0000-0002-8000-5770The goal of this study was to determine whether colonies with clinical signs of foulbrood in apiaries and hive tools, smokers, gloves, feeders and beekeeper's veils used in the same colonies were a reservoir source for microbial infections. For this purpose, samples were taken from colonies with clinical signs of foulbrood and collected from 29 different apiaries in the Southern Marmara region of Türkiye. The samples were brought to the laboratory under appropriate conditions, and agent isolation and identification were performed. Different microorganisms were isolated from the feeder, hive tool, beekeeper smoker, gloves and beekeeper suit samples collected from each apiary. Bacteria isolated from the samples taken from the hives with clinical signs of foulbrood and from the samples taken from the tools and equipment were isolated as the same species or as a mixture. As a result, an intense presence of microorganisms was detected in the hive tool, beekeeper suit, gloves, feeder, and beekeeper’s smoker, used by beekeepers, and it was determined that these materials used in beekeeping were a source of microbial reservoirs.Item Kireç hastalığı(Uludağ Üniversitesi, 2001) Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi.Kireç hastalığı arı kolonilerinde strese bağlı bir hastalık olup Ascosphaera apis denilen bir mantar tarafından oluşturulur. Bu patojenin esas kaynağı petek gözlerinde depolanan polendir. Bu hastalık, gözlerdeki larvaları mumyalaştır ve mumyalar mantarın yaşam safhasına göre beyaz, gri, ve siyah renk alır.Item Marmara Bölgesi arılarının koloni performansı üzerine bir değerlendirme(Uludağ Üniversitesi, 2003) Sıralı, Recep; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksek Okulu.Bu çalışmada, Marmara Bölgesi arılarının performans özelliklerine ait çeşitli tarihlerde ve bölgelerde yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Çalışmada, bal arılarının ana arı ölüm oranı, koloni yaşama gücü-ölüm oranı, koloni populasyonu gelişimi, kuluçka üretim etkinliği, bal verimi, uçuş etkinliği, hırçınlık ve oğul eğilimi gibi karakterleri incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar bazı durumlarda çelişkili olduğuda göz önüne alınarak Marmara Bölgesi arılarının, Türkiye’nin farklı bölgelerinin uygun çevre koşullarına uyum sağlayabileceğini desteklemekle birlikte yoğun göçer arıcılık nedeniyle net bir sonuca varmak zor görünmektedir. Marmara Bölgesi arılarının koloni populasyonu gelişimi, kuluçka üretim etkinliği, bal verimi ve oğul eğilimi gibi bazı karakterler yönünden ıslah edilmesi durumunda daha iyi sonuçlar alınabileceği düşünülmektedir.Item Morphometric analysis of honeybees distributed in northern Turkey along the Black sea coast(Uludağ Üniversitesi, 2015-07-20) Fuchs, Stefan; Çakmak, Selvinar S.; Koca, Ayça Özkan; Nentchev, Peter; Kandemir, İrfan; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Mustafakemalpaşa Meslek Yüksek Okulu.The objective of this study was to discriminate the honeybee populations distributed in different regions of northern Turkey, in a land strip approximately following the Black Sea Coast up into Thrace. To assess the morphological variation between populations, a total of 58 colonies was evaluated in statistical analysis based on standard morphometric measurements using 34 morphometric characters. Discriminant function analysis (DFA) yielded high percentages of correct reclassifications between 6 tentative population groups from geographic regions differing in climatic and ecological characteristics. In particular, results showed a gradual character shift from the Eastern end of the distribution (bordering Georgia) to the Western end (bordering Bulgaria) of the sampling area. To explore relations to adjacent subspecies, we included reference samples obtained fromthe Morphometric Bee Data Bank in Oberursel-Germany. This combined DFA confirmed that A. m. anatoliaca is the predominant subspecies in northern part of Turkey extending into Thrace region. A. m. caucasica is prevalent in some Eastern Black Sea locations, but allocations to this subspecies were also found scattered westwards up to Northern Thrace indicating the influence of beekeeper activities. Bees in Southern Thrace were A. m anatoliaca, while those of North Thrace, though mixed, showed close relations to A. m. carnica.Item Pollen preferences of honeybee colonıes (apis mellifera l. anatoliaca) ın the bloomıng perıod of Görükle Bursa, Turkey(Uludağ Üniversitesi, 2007) Bilişik, Aycan; Çakmak, İbrahim; Malyer, Hulusi; Bıçakçı, Adem; Uludağ Üniversitesi/Fen- Edebiyat Fakültesi/Biyoloji Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Mustafa Kemalpaşa Meslek Yüksek Okulu.Pollen preferences of honeybees was analyzed in the blooming period of GörükleBursa, Turkey. Pollen loads were collected from the hives that belong to Apis mellifera anatoliaca, local honeybee subspecies in the region. Pollen grains of 47 taxa were identified (including unidentified), of which 11 of them reached the percentages higher than 1 % and 0,18 % of the total could not have been identified. Dominant taxa are; Helianthus annuus L. (34.84 %), Trifolium pratense L. (15.96 %), Cruciferae (15.34 %), Paliurus spina-christi Mill. (6.79 %), Rosaceae (6.44 %), Papaver spp. (6.12 %), Compositae (3.12 %), Punica granatum L. (1.59 %), Melilotus spp. (1.28 %), Trifolium repens L. (1.06 %), Zea mays L. (1.02 %) and these are representing 93.56 % of the total.