Bursa Uludağ Üniversitesi Tezleri
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/14
Browse
Browsing by Department "Anatomi Bilim Dalı"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Glandula suprarenalislerde kolin asetiltransferaz ve tirozin hidroksilaz aktiviteleri ve bu aktiviteye medulla spinalis kesisinin etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1989) Cankur, N. Şimşek; Ulus, İsmail Hakkı; Tıp Fakültesi; Morfoloji Ana Bilim Dalı; Anatomi Bilim DalıBu çalışmada 26 erkek sıçanda (Rattus norvegicus domesticus-L albino-B) glandulae suprarenales ' te kolin asetiltransferaz aktivitesinden yararlanılarak sağ ve sol bezlere gelen preganglioner simpatik sinir liflerinin dağılımı, tirozin hidroksilaz aktivitesinden yararlanılarak da postganglioner kromaffin hücrelerdeki simpatik aktivite araştırıldı. Göğüs simpatik zincirinin başladığı segmentlerin üzerinden cerrahi yöntemlerle yapılan medulla spinalis yarı kesileri ile kesi oluşturulan taraftaki glandula suprarenalis 'te simpatik aktivite normal düzeyde sürdürülürken, diğer tarafta aktivite artışı olduğu görüldü. Medulla spinalis kesisinin daha üst seviyede bulunan merkezlere etkisi olmadı. Simpatik sisteme etkili aktif madde kullanılmayan sıçanlarda taklit cerrahi girişim yapılması kontrol grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermedi. Glandula suprarenalis' te ölçülen enzim aktiviteleri sıçanların sağ ve sol bezlerinde farklılık gösterdi.Item Kıvırcık koyun ve yerli keçide m.rhomboideus ve m.semitendinosus kaslarındaki kas teli demetlerinin fonksiyonuna yönelik biçimlenmesi üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1988) Yıldız, Bahri; Özgüden, Turgut; Sağlık Bilimleri Enstitüsü; Anatomi Bilim DalıBu araştırmada 13 baş yerli keçi ve 15 baş kıvırcık koyundan elde edilen, m.rhomboideus ve m.semitendinosus kasları çalışma materyali olarak kullanılmıştır. Formol şalin Solüsyonu ile tesbit edilmiş kas doku parçaları, parafin bloklar içinde üstten aydınlatma ile sub-gross, (10x0,66) stereo diseksiyon mikroskobu altında incelenmiştir. Araştırma sonucunda her iki hayvan türünün primer demetleri biçimlerinde tesbit edilen özellikler ve aralarındaki farklar şunlardır. 1. Primer demetler her iki hayvan türünde de poligohal, dörtgen ve üçgen biçimlerde şekillenmiştir. Bunlardan dörtgen ve poligona! biçimliler, m.semitendinosus kasında kesit merkezinde ve lateral kenarda, üçgen biçimliler ise caudal ve medial kenarda daha fazla olarak yerleşmiştir. Bunun yanında m.rhomboideus kasında üçgen biçimliler lateral kenarda daha fazla bulun masıyla karakterizedir. 2. Üçgen biçimli primer, sekunder ve tertier demetlerin, kas çevresinde yerleşenlerinin apex’leri daima kas merkezine yönelmişlerdir. Kas kesitinin kavislenme bölgelerinde üçgen biçimli tertier demetler, oduncu kamasına benzeyen su ve köprü kemerlerindeki "kenet taşı" gibi bir yerleşme göstermiştir. 3. Kas çevresindeki primer demetler genellikle 2-4, kas merkezindekiler ise 3-5 arasında bağlantı kenarlarına sahiptir. 4. Primer demetler, sekunder demetleri meydana getirirken genellikle ortak bir merkez etrafında toplanmıştır. Aynı durum sekunder demetlerin, tertier demetleri şekillendirmeleri sırasında da görülmektedir. 5. Atletik vücut yapısına sahip keçinin demetler arası bağ doku bölmeleri m.rhomboideus cervicis’in dışında koyuna göre daha fazla gelişmiş olması, hayvan türleri arasında farklılığı oluşturmuştur. 6. M.rhomboideus thoracis kasının demetler arası bağ doku bölmelerinin ince ve yoğun olarak şekillendiği her iki hayvan türünde de görülmektedir. 7. Bağ doku bölmelerinin yoğunlukları, m.semitendinosus kasında I., II., III. ve IV.Kesit yüzeylerinde farklılıklar göstermektedir. 8. Koyun ve keçinin m.semitendinosus kasının IV.Kesit yüzeyinin bağ doku bölmeleri ince ve primer demetlerin çaplarının küçük olması ile m.rhom boideus thoracis kasına benzemektedir. 9. Atletik vücut yapısına sahip keçinin primer demetleri, koyundan daha küçük çaplı olarak meydana gelmiştir. 10. Farklı fonksiyona sahip, m.semitendinosus kasının primer demetleri, m.rhomboideus kasmınkilerden daha büyük çaplı olarak şekillenmiştir. 11. Her iki hayvan türünde merkez ve merkeze yakın primer demetler büyük, kas çevresindekiler ise küçük çaplı olarak şekillenmiştir. 12. Primer demetlerin biçimlerinde hayvan türleri arasında fark olmamasına rağmen, çaplarında ve aralarında oluşan bağ doku bölmelerinde farklar görülmüştür.Item Normal varyasyon sınırları içinde beyin asimetrisinin çeşitli yaş gruplarında C.T. yöntemiyle değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1989) İkiz, İhsaniye; Çimen, Ahmet; Sağlık Bilimleri Enstitüsü; Tıp Morfoloji Ana Bilim Dalı; Anatomi Bilim DalıÇalışma, Bursa Bölgesinden Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalına başvuran 21 kişinin komputerize beyin tomografileri üzerinde yapıldı. Olguların 119'u kadın ve 95'i erkekti. Yaşları 7 ay ile 67 yıl arasında değişti. Bölgemizde, beyin yarıküreleri arasındaki asimetrilerin dağılımı ve oranları, çeşitli amaçlarla kliniklerimize gelen ve komputerize beyin tomografileri nörolojik ve psikiyatrik hastalıklar yönünden radyolojik olarak normal kabul edilen kişiler üzerinde saptandı. Bu asimetrilerin yaş ile ilişkisi incelendi. Bu amaçla sıfır yaştan başlamak üzere her biri 10 yılı içeren 7 yaş grubu oluşturuldu. Radyogramlar üzerinde cornu anterius'ların maksimum genişliği (FBE), hemisferlerin uzunluğu, septum-caudat genişlik (max SC), lobus frontalis ve occipitalis genişliği, sulcus Sylvil genişliği, hemisfer orta parça genişliği, 3.ventricul ve sulcus Sylvil arasındaki uzaklık (3 V/-S5), ramus posterler sul ci Sylvil ile arkada kafatası iç yüzü arasındaki uzaklık, cornu anteriusların minimum genişliği ve cornu anterius ' ların orta çizgiye maksimum uzaklığı sağ ve sol taraflarda ölçüldü. Ölçümler sonunda şu sonuçlar elde edildi:. Cornu anterius'un maksimum genişliği 11-20 yaş grubu dışındaki tüm yaş gruplarında sol tarafta daha büyüktü ve bu farklılık 31-4O ve 61-70 yaş gruplarında istatistiki olarak anlamlıydı (p CD- 05). Hemisfer uzunluğu 11-20, 41-50 ve 51-60 yaş grupları dışındaki tüm yaş gruplarında sol tarafta daha büyüktü ancak, bu farklılık istatistiki yönden anlamlı değildi.- Septum-caudat genişlik 21-30 yaş grubu hariç 40 yaşına kadar sağ tarafta 40 yaşından sonra sal tarafta daha büyüktü ancak, bu farklılık istatistiki alarak anlamlı değildi. - 21-30 ve 51-60 yaş grupları dışındaki tüm yaş gruplarında sağ labus frontalis daha genişti ve bu farklılık 11-20, 31-40 ve 41-50 yaş gruplarında istatistiki olarak anlamlıydı (p£0.01). - Tüm yaş gruplarında sağ lobus occipitalis daha genişti ve bu farklılık 11-20, 21-30 ve 31-40 yaş gruplarında istatistiki ola rak anlamlıydı (p^0.Ol). - 11-20, 21-30 ve 31-60 yaş grupları dışındaki tüm yaş grupların da sol sulcus Sylvil daha genişti ancak, bu farklılık istatistiki olarak anlamlı değildi. - Tüm yaş gruplarında sağ hemisfer orta parçası daha genişti ve bu farklılık 31-40 ve 51-60 yaş gruplarında istatistiki olarak anlamlı bulundu (p^O.Ol). - 41-50 yaş grubu dışındaki tüm yaş gruplarında sağ tarafta 3U-SS arasındaki uzaklık saldan daha büyüktü ve bu farklılık 31-40 yaş grubunda istatistiki olarak anlamlıydı (p^.0.01). - 41-50 ve 61-70 yaş grupları dışındaki tüm yaş gruplarında ramus posterior sulci Sylvil ile arkada kafatası iç yüzü arasındaki düşey uzaklık sağ tarafta daha büyüktü ve bu farklılık 0-1G, 11-20 ve 31-40 yaş gruplarında istatistiki yönden anlamlıydı (p<0.01). - Sağ cornu anterius'un minimum genişliği her yaşta sağ tarafta daha büyüktü ve bu farklılık 31-40 yaş grubunda istatistiki olarak anlamlıydı (p^O.0l). - Cornu anterius'un orta çizgiye maksimum uzaklığı 50 yaşına kadar sağ tarafta ve 50 yaşından sonra ise sal tarafta daha büyüktü. Bu Farklılık 41-50 yaş grubunda istatistiki alarak anlamlıydı (p^D.C5). Ayrıca. 31-40 ve 61-70 yaş grupları dışındaki tüm yaş gruplarında daha çak sayıdaki kişide arta çizginin sala kaydığı ve her yaş grubunda sağ frontal petalia ve sal aksipital petalia'ya daha çak rastlandığı görüldü. Araştırmamız sonunda asimetri tayininde 1) Bağ labus occi pitalis genişliği, 2) Sağ hemisfer orta parça genişliği, 3) Sağ cornu anterius'un minimum genişliğinin tüm yaş gruplarında ölçülmesi gerektiği ortaya çıktı. Ayrıca kişinin yaş grubu dikkate alınarak a yaş grubu için özellik gösteren diğer ölçümlerin bilinmesinin yararlı alacağı saptandı.Item Tam ve yarı medulla spinalis kesili sıçanlarda reserpinin glandula suprarenalislerde total katekolamin seviyelerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Oygucu, Hakan İ.; Erem, Türkan; Sağlık Bilimleri Enstitüsü; Tıp Morfoloji Ana Bilim Dalı; Anatomi Bilim DalıÇalışmamızda simpatoadrenal sistemin aktivasyonu sonucu sol ve sağ gl. suprarenal islere gelen preganglioner simpatik innervasyonun simetrisi araştırıldı. Deneylerde 38 dişi sıçan kullanıldı. Simpatoadrenal sistemin aktivasyonu için N.splanchnicus yoluyla oluşturduğu refleks nörojenik sti- mülasyonla adrenal medulladan katekolamin boşalımına neden olan Reserpin kullanıldı. Th2-Th3 seviyesinden yapılan tam, sol-yarı ve sağ-yarı medulla spinalis kesileri sonrasında sol ve sağ gl. suprarenalis'lerin ayrı ayrı total katekolamin düzeyleri ölçülerek nörojenik stimülasyon sonrasında ger çekleşen katekolamin salınımı kontrol grubuna göre değerlendirildi. Reserpin medulla spinalis'te keşi yapılmamış grupta %34 lük bir kate kolamin salınımına neden oldu. Ayrıca bu grupta sol ve sağ bezler total CA değerleri ortalaması arasında anlamlı fark yoktu. Tam medulla spinalis ke sileri Reserpinin bu etkisini yarı yarıya engelledi. Reserpin' in adrenome- düller chromaffin hücreler üzerine olan direkt etkisi nedeniyle bu engelle me tam olarak gerçekleşmedi. Bu grupta'da sol ve sağ bezler total CA değer leri ortalamaları arasında anlamlı fark yoktu. Medulla spinalis'te sol-yarı ve sağ-yarı keşi yapılmış gruplarda re serpinin neden olduğu CA boşalımının sağlam taraftaki bezlerde daha fazlagerçekleştiği görüldü. Her iki gruptada sol ve sağ bezler total CA değerle ri ortalamaları arasında yüksek düzeyde anlamlı fark bulundu(P<0.001). Ayrıca yarı kesi gruplarının her iki tarafındaki bezlerin total CA değerleri ortal amal arı ndaki azalmanın kesi yapılmamış sıçanlarda Reserpinin neden olduğu CA boşalımından az olmadığı görüldü. Böylelikle sol-yarı ve sağ-yarı kesil i sıçanlarda sağlam taraflardaki bezlerden salınan CA miktar larının lezyon tarafındaki azalan salınımı rahatlıkla telafi edecek kadar gerçekleşebildiği söylenebilir. Fakat yarı keşi gruplarının keşi taraflarındaki bezlerden ölçülen total CA değerleri ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olarak (P<0.05) bulunması; ayrıca kontrol gruplarında ve tam kesi grubunda istatistiki ola rak anlam kazanmamış olmasına rağmen sağ bezlerden ölçülen total CA değer leri ortalamalarının daha düşük bulunması nedeniyle sağ taraftaki nöronal iletinin ve keşi altında çaprazlaşan kontralateral liflerin fazla olduğunu düşündürmektedir.