1976 Cilt 5 Sayı 1-2-3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18753
Browse
Browsing by Department "İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item Doğrusal homojen üretim fonksiyonları(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1976) Aşkan, Hasan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiBu tipteki fonksiyonların incelenmesi, ilk bakışta özel bir durumu belirtilerinden gerekli görülmese de, özelleştirmelere olanak verdiğinden ve basitliklerinden ötürü genel üretim teorisinin geliştirilmesinde yararlı olduklarından ve bu varsayımın üretim faaliyetlerine iyi bir yaklaşım olması, incelemelerini zorunlu kılar. İlaveten fonksiyonlar bölünmezliğini sebep olduğu azalan ortalama değinen maliyetlerle, kullanılan üretim faktörü miktarının sınırlı olmasının neden olduğu artan ortama değinen maliyetlerle uyum halindedirler. Gerçekten de, bu fonksiyonlar araştırma sonucunda bulmuş özel fonksiyonlar olmaY.lP bütün fonksiyonları kapsayan bir çerçeveye veya bir totolojidir. Burada Pareto'nun (1) kendisine Paris'in metro sistemi iki katına çıkarıldığında belki maliyetler iki kat olacak fakat iki kat gelir elde edilemeyeceğini söyleyen kimseye doğrusal homojenliğin varlığı için ikinci bir Paris'in gerektiğini söylediği hatırlanırsa, söylenen daha iyi anlaşılır. Bu tatolojinin fayda maliyet koşullarına etki eden faktörlerin sınıflandırılmasındaki etkinliken ötürüdür.Item Eğitimde kaynakların uygun dağılımı(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1976) Bowles, Samuel; Gürsakal, Necmi; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiEğitimin ekonomik büyümeye olan katkısının önemi anlaşılınca ekonomistler ve planlamacılar arasında, eğitim sektöründe kaynakların dağılımına rasyonel ekonomik bir temel geliştirilmesi konusuna ilgi arttı. Son zamanlarda bir dizi ekonominin bütününü kapsayan modele eğitim düzeyi ve ustalık yönünden farklılık gösteren emek girdileri dahil edildi (Bruno 1966; Brown 1964). Ekonomistler aynı zamanda dikkatlerini eğitim sektörünün kendisine yönelttiler ve eğitim sistemi içinde yılların ve ekonomik rasyonel kaynak dağılımının çeşitlerini ortaya çıkaran yöntemleri geliştirmeye çalıştılar (Bak Stone 1965).Item Endüstriel ilişkiler sistemlerinin kuramsal analizi(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1976) Caire, Guy; Sabuncuoğlu, Zeyyat; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiSistem kavramı çok değişik anlamda kullanılmakta olup bazan görüşme sisteminde olduğu gibi etkileşim ilkelerini yada katılma sisteminde olduğu gibi doktriner bağıntıyı bazan de görevlerin sınırlandırılmasını amaçlayan sistemlerde olduğu gibi nicelik bakımından büyüklükleri belirleyen ili kiler düzeni olarak anlaşılmaktadır. Ekonomik anlamda sistem kavramı yapısal bağıntıların bütününü, sosyal anlamda ise ekonomik faktörlerden etkilenen bir toplumun bireylerini yaklaştıran ikiler toplamı olarak anlaşılır. Bir bütün olarak sosyal yapı, bazan oldukça geniş ölçüde bağımsızlık niteliği taşımasına karşın, genellikle karşılıklı etkilenme alanını içeren çok değişik alt-sistemlerden oluşur. Bunlar arasında endüstriyel ilişkiler alt-sistemi, organlar arası ilişkilerin varlığı ve iş yerinden toplumsal yapıya kadar çeşitli düzeylerde yer alan bireyler arası etkileşim olarak tanımlanabilir.Item Produktivitenin ölçülmesi ve bölüşülmesi konusunda bazı yaklaşımlar(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1976) Parasız, M. İlker; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGenel ekonomi kitaplarında sık sık rastlanan fakat üzerinde pek fazla durulmayan <Item Uluslararası işgücü hareketleri ve Türkiye'den işgücü göçü(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1976) İyibozkurt, M. Erol; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGöçlere eski çağlardan beri rastlanmaktadır. Roma İmparatorluğunun son yıllarında barbar istilaları, Türk kavimlerinin. zaman zaman tarih boyunca göçleri sadece bazı örneklerdir. XIX. yüzyıldaki yeni kıtalara (Amerika, Avustralya, hafu Afrika'ya) göçler de önemlidir. Fakat bilinçli olarak işgücü göçü II. Dünya Harbinden sonra başlamıştır. 1950'lerden sonra İtalyan, Yunan, Yugoslav, İspanyol, Portekiz ve Türk işçileri göçlerin önderliğini yapmaktadır. Göçler çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır; savaş göçleri, mecburi göçler ve üretim faktörü olarak işgücünün göçü. Savaş göçleri isminden anlaşılacağı üzere savaş nedeniyle kitlelerin göçünü açıklamaktadır. Mecburi göç ise, kuraklık, kölelik v.s. nedenler ile halkın başka -bir yere naklini ifade eder. Fakat asıl üzerinde durulması gereken işgücü göçüdür. Yani işgücünün üretim faktörü olarak bir yerden bir yere gidişini gösterir. Elbette işgücü göçü işgücünün sermaye ve doğal kaynaklara göre bol olduğu ülkelerden kıt olduğu bölgelere doğru yapılacaktır. İşgücünün bol olduğu yerlerde ücretler düşük, kıt olduğu yerlerde ise yüksektir. Kısaca üretim unsuru olarak işgücü göçü masraf-gelir karşılaştırması sonucu ortaya çıkmaktadır.Item Uluslararası petrol sorunu(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1976) İyioğlu, İlhan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiII. Dünya Savaşı sonrası, ekonomi tarihi, uluslararası petrol ticaretinin fiyat ve arz şartlarında meydana gelen değişimlerle ciddi problemlerle karşılaşmış bulunmaktadır. Bu nedenle makalemizde, dünyanın her ülkesi için gerekli olan enerji nedeniyle, petrol sorununun ne kadar önem taşıdığı konusunda bir açıklama yapmanın faydalı olmayacağı kanısında bulunduğumdan, konuya bu yönden değinemiyeceğimi belirtmek isterim. Ayrıca burada gerçeği detaylarına kadar ortaya koyamayacağımız da şimdiden açıklamam yerinde olacaktır. Günümüzde A.B.D.ve Rusya hariç çünkü bu ülkeler petrol gereksinimlerini, yine kendileri karşılayabilmektedirler dünyanın çok sayıda ülkesi, az sayıda petrol ihracatçısı ülkeler den yapacakları ithalata bağlı kalma gerçeğini ve geleceğini çok iyi görebilmektedir.Item Vergilerimizin tasarruf ve yatırımlar üzerindeki etkileri(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1976) Palamut, Mehmet E.; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiSürekli olarak artış gösteren kamu harcamalarının yapılabilme olasılığını artıran ve bunu olasılık olmaktan çıkarıp olanak durumuna getiren kaynakların bileşiminde vergi gibi gerçek ve esen gelir yaratan bir aracın bulunmasıdır. Kamuya gerçek gelir yaratma verginin ilk ve önemli işlevini oluşturmaktadır. El atıcı anlayışın ekonomik ve toplumsal kurumlar üzerinde hemen hemen tamamen egemen olduğu zamanımızda, vergilerin tarafsız ve etkisiz olmadan düşünülemez. Aynı zamanda vergi, söz konusu edilen ilk işlevinin yanında, şu veya bu güncel girişimlerin işleyişlerini kolaylaştırmak, ya da güçleştirmek için kendine ekseri başvurulan araçtır da. Vergilerin anılan bu ikincil nitelikleri nedeniyle ekonomik ve toplumsal yaşantı üzerindeki etkileri büyüktür. Biz yalnız burada, Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planının hedef ve amaçlar çerçevesinde, vergilerimizin tasarruf ve yatırımlar üzerindeki etkilerini, başarı veya başarısızlık derecelerini incelemekle yetineceğiz.Item Yatırım indirimi ve diğer alternatifler(Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, 1976) Edizdoğan, Nihat; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGünümüzde bütün ülkelerin temel sorunu hiç kuşkusuz fertlere daha iyi bir yaşama olanağı sağlamaktadır. Toplumda cereyan eden bütün olaylar daima bu gayenin elde edilmesi amacını taşır. Ülkeler arasında bu yönden gözle görülür bir fark olduğu da bilinen bir gerçektir. Bazı ülkeler ileri bir yaşama düzeyine ulaşmış bulundukları halde, diğer bir kısmı ulaşamamış olmanın sıkıntılarını çekmektedir. Nitekim, dünya ülkelerini bu yönden bir ayrıma tabi tutmak keyfi bir davranış olarak nitelendirilmesine rağmen (1) son yıllarda çok kullanılan gelişmiş ülke» ve «az gelişmiş ülke» deyimleri bu durumun bir ifadesidir.Günümüzde bütün ülkelerin temel sorunu hiç kuşkusuz fertlere daha iyi bir yaşama olanağı sağlamaktadır. Toplumda cereyan eden bütün olaylar daima bu gayenin elde edilmesi amacını taşır.Ülkeler arasında bu yönden gözle görülür bir fark olduğu da bilinen bir gerçektir. Bazı ülkeler ileri bir yaşama düzeyine ulaşmış bulundukları halde, diğer bir kısmı ulaşamamış olmanın sıkıntılarını çekmektedir. Nitekim, dünya ülkelerini bu yönden bir ayrıma tabi tutmak keyfi bir davranış olarak nitelendirilmesine rağmen (1) son yıllarda çok kullanılan gelişmiş ülke» ve «az gelişmiş ülke» deyimleri bu durumun bir ifadesidir.