2011 Sayı 16
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/10171
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aristoteles’te ilk ilkelerin bilgisi ve nous üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2011) Sarı, Mehmet AliAristoteles, “ilk ilkelerin” nasıl bilinebileceği sorusuna, II. Analitikler’de epagoge ve nous yanıtını verir. Öyleyse, Aristoteles’in ilk ilkelerin bilgisi hakkındaki bu yaklaşımı nasıl yorumlanmalıdır? Böyle bir soru karşısında genel olarak iki farklı yorum söz konusudur. Geleneksel, başka deyişle Ortodoks yorum, ilk ilkelerin nous gibi bir yeti tarafından elde edildiğini iddia ederken karşıt görüş ise nous’un, bu ilkeleri zorunlu olarak doğru kılan bir yeti olamayacağını iddia eden empirisist görüştür. İşte bu çalışma, ilk ilkelerin kaynağı hakkındaki bu her iki anlayışın metin tarafından desteklenmediğini gösterip, epagoge ile elde edilen her bilginin nous olmadığını ve eğer bu bilgi “ilk ilkeler” ise nous’un zihinsel bir durum olduğunu iddia etmektedir.Item Carnap’ın metafizik eleştirisi(Uludağ Üniversitesi, 2011) Öztürk, Ümit; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.Bu yazıda amacımız, Rudolf Carnap’ın metafizik hakkındaki görüşlerini takdim etmek ve incelemektir. İlk olarak, onun ünlü “Dilin Mantıksal Analizi Yoluyla Metafiziğin Üstesinden Gelinmesi” (“The Elimination of Metaphysics through Logical Analysis of Language”) makalesini ayrıntılı olarak irdeliyoruz. İkinci olarak ise, bu metinle aynı dönemin ürünü olan diğer metinlerini merkeze alma yoluyla, Carnap’ın “mantıksal sentaks” anlayışı çerçevesinde onun metafiziğe yönelik eleştirilerini bütüncül bir perspektife oturtmaya çalışıyoruz. Bu şekilde göstermeye çalışıyoruz ki, Carnap’a göre, metafiziğin şairane yapısı, dilin yanlış kullanımından başka bir şey değildir.Item Husserl’de psikolojizm eleştirisi(Uludağ Üniversitesi, 2011) Türker, HabipBu makale görüngübilimin gelişiminde belirleyici bir rolü olan Husserl’in psikolojizm eleştirisini ayrıntılı olarak, tüm yönleriyle ortaya koymakta ve analiz etmektedir. Burada onun felsefe tarihine ilişkin gerekçelendirilmemiş sözleri eleştirilirken, pskolojistlerle alakalı olarak belirlediği üç önyargıyı analiz etmekte ve son iki önyargının temelde birinci önyargıya indirgenebileceğini savunmaktadır. Husserl’in savunduğu mantık anlayışının temelde Platoncu olduğunu belirtmekte, ancak onun deneyimi bilgiden dışlamadığını ve deney-bilgi ilişkisinde Kant’tan farklı düşünmediğinin altını çizmektedir. Husserl, zihnimizin doğa yasalarını önsel olarak kurma imkanı olmadığını belirterek, mutlak bilginin asla deneysel alanda elde edilemeyeceğini, fakat saf mantığın yasalarıyla mathesis pura’nın yasalarını içeren saf kavramsal bilginin alanında elde edileceğini savunur.Item Kısa bir sinema felsefesi tarihçesi: R. Arnheim, S. Eisenstein, A. Tarkovsky(Uludağ Üniversitesi, 2011) Nuyan, Elif; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.Sinemanın ortaya çıkışı çağın en önemli olaylarından birisi olmuştur. Sinema tüm sanat dalları arasında en geniş kitlelere ulaşabileni olduğu için sinema aracılığıyla çeşitli dünya görüşleri ve onlarla bağlantılı değerlilik anlayışları geniş kitleleri etkileyebilmektedir. Hatta yeni “modalar”ın yeni yaşama biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. 20. yüzyılın başlarında sinemanın ilk ortaya çıktığı zamandan bu yana sinemanın ne olduğu, sinemanın insanlık için olanakları araştırma konusu yapılmıştır. Bu çalışmada sinema felsefesinde köşe taşı sayılabilecek üç önemli kuramcı ele alınarak, bu kuramcılar aracılığıyla sinema felsefesindeki belli başlı tartışmalar serimlenmeye çalışılmıştır.Item Meslek etiklerindeki sorunların kaynağı üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2011) Demirdöven, İsmail H.Gün geçmiyor ki, gazetelerde ve televizyonlarda hastaya “sağlamdır” raporu veren bir hekimden, “eli sopalı” bir öğretmenden ya da hak ve adalet duygusunu zedeleyebilecek bir karar vermiş olan yargıçtan söz edilmiyor olsun. Bu yazı, insana yönelik mesleklerden (bu meslekler üç ana meslek diyebileceğimiz hekimlik, yargıçlık ve öğretmenlik olarak belirlenebilir) hizmet alanların ve o meslekleri icra eden meslek adamlarının birbirleriyle ilişkilerinde her gün farklı biçimlerde karşı karşıya kaldıkları bir soruna (daha sonra kavramsal dile getirildiğinde etik nitelikli bir sorun olarak “meslek kimliği sorunu” denecek olan soruna) dikkat çekmeyi ve onun üzerinde düşünmeyi amaçlamaktadır.Item Platon’un demokrasi paradoksu, Popper’ın yorumları ve Türkiye’de demokrasi tartışmaları(Uludağ Üniversitesi, 2011) Taşkın, AliDemokrasi konusunda Platon ve Popper genel olarak farklı düşünür. Örneğin Platon, egemenliğin, bilgisi yetersiz kitlelerin elinde olduğu yerlerde Demokrasiyi kötü bir yönetim biçimi olarak düşünür. Tam aksine, Popper ise Demokrasiyi yönetim biçimlerinin en iyi türü olarak tanır ve demokratik yönetimin toplumun en iyi yaşam biçimine ulaşması yolunu açar. Bu makaledeki amacım, Platon’un Demokrasi paradoksları ve Popper’ın yorumlarının çözümlenmesine ek olarak, siyasal katılım, egemenlik ve özgürlük vb. bağlamında, Türk demokrasisinin benzer yönlerini tartışmaktır.Item Spinoza’da felsefe, etik ve siyaset(Uludağ Üniversitesi, 2011) Yeke, Yıldız KaragözModern felsefenin en büyük başarılarından bazıları, insan özgürlüğü inancını Tanrı’nın doğasına ilişkin kalıcı yasalarla uzlaştırma çabasından kaynaklanır. Bu çabalar içerisinde belki de Spinoza’nın çabası, akla yatkın tek ve kalıcı olanıydı. Çünkü Spinoza’yı felsefe yapmaya iten şey ‘bilgi’ arayışından ziyade ‘mutluluk’ arayışı idi. Ve onun en büyük başarısı, insanın kendisinin yarattığı dünyasının, hem efendisi hem de hizmetkârı olarak göstermek oldu. O, insan için ‘iyi yaşam’ nedir? Bu yaşamı en iyi şekilde yaşamamı sağlayacak olan nedir? Yaşamımı sürekli mutlu ve kutlu yüce bir sevinç içinde sürdürmemi sağlayacak olan şey nedir? Bunu nasıl elde edebilirim? gibi sorular sorar. Bilgece, iç özgürlüğü ve mutluluğu yakalayabileceği bir yaşam yolu arayışındaki Spinoza’nın sorduğu tüm bu sorular etik sorulardır ve felsefesi de bu yolu aydınlatmaya yönelik çabadan ibarettir diyebiliriz. İşte biz bu çalışmamızda Spinoza’nın sistemi içerisinde felsefe, ahlak ve siyaset ilişkisini anlamaya çalıştık.