2019 Cilt 12 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/5056
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Item Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları ışığında üçüncü devlet vatandaşlarının aile birleşimi hakkına ilişkin değerlendirmeler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-03-04) Özgenç, Zeynep; Hukuk Fakültesi; Milletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim DalıAile birleşimi, menşe devlet ülkesinde yasal olarak ikâmet eden bir yabancının, aile üyelerinin, bu devlette aile birliğinin oluşması için, ailenin meydana gelişinin ikâmet edenin, ülkeye girişinden önce ya da sonra olmasına bakılmaksızın, aile birliğini korumak üzere ev sahibi devlete girişi ve ikâmet etmesidir. Bu sayede, yabancının Avrupa Birliği’nin temel amaçları doğrultusunda sosyal ve ekonomik uyumu da temin edilmeye çalışılmaktadır. Yürürlükteki mevzuatta üye devlet vatandaşları ile üçüncü devlet vatandaşları açısından aile birleşiminin şartları ve sonuçları farklı şekillerde düzenlenmiştir. Diğer yandan, Türk vatandaşlarının aile birleşimine ilişkin öncelikle ve doğrudan Ortaklık Mevzuatı uygulanmaktadır. Avrupa Birliği Adalet Divanı ise aile birleşimini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında temel hak olarak kabul etmekte ve aile birleşimine ilişkin bu farklı düzenlemelere dair uyumlaştırıcı kararlar almaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, üçüncü devlet vatandaşlarının aile birleşimine ilişkin Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarını incelemektedir.Item Bulgaristan-Yunanistan nüfus mübadelesi ile Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi arasındaki etkileşimin değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-02-11) Özlem, Kader; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüBalkanlar’da 19. yüzyıldaki bağımsızlık hareketlerinin yanı sıra Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı’nın etkisiyle ortaya çıkan yeni sınırlar ulus devlet olma amacındaki Balkan devletleri için demografik sorunlar yaratmıştır. Savaşlar, asimilasyon politikaları ve göç ettirme yoluyla göreli olarak bu sorunu çözme yoluna giden bu devletler açısından nüfus değişimi konusu da alternatiflerden biri olmuştur. Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan ölçeğinde nüfus mübadelelerinin analizini amaçlayan bu çalışmada, 1919 Yunan-Bulgar Nüfus Mübadelesi ile 1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi arasındaki etkileşim süreci incelenmektedir.Item Endüstri 4.0’ın itici güçlerinin Türkiye ve Çin üzerindeki etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-02-10) Sözen, Müslime; Mescioğlu, Talat; İktisadi İdari Bilimler Fakültesi; İktisat BölümüÜlkeler endüstride ekonomik rekabet güçlerini arttırabilmek için, üretim sistemlerinde teknolojik donanımlar kullanmaktadır. Sanayinin ilerlemesi ve sanayi devrimlerinin oluşması, günümüzde itici güçler olarak adlandırdığımız teknolojik donanımları ortaya çıkarmaktadır. Zamanla farklı itici güçlerin etkisiyle endüstriye belirli kademeler kat ettirmiştir. Bu, günümüzde “Endüstri 4.0” kavramı ile tanımlanmaktadır. Sanayi devriminin gelişimi ülkeler üzerinde büyük etkiler yaratmıştır. Bu etkiler birçok farklı itici güç sonucu meydana gelmiştir. Bu çalışmanın amacı, sanayi devriminin gelişim süreci sonucu gelinen nokta olan Endüstri 4.0 dönemini anlatarak, itici güçlerinin olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koymaktır. Aynı zamanda Endüstri 4.0’ın itici güçlerinin gelişmekte olan ülkelerin ekonomik gelişimlerini nasıl etkilediğine değinilmiştir. Türkiye ve Çin’in itici güçler sonucu nasıl etkilendiği, iki ülkenin de gelecek hedefleri, Endüstri 4.0 açısından ekonomik gelişimleri incelenmiştir.Item Fransa’da sosyal yardımlar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-04-08) Reçber, Bircan; Bursa Uludağ ÜniversitesiDevletlerin Anayasaları ve diğer düzenlemeleri itibarıyla benimsediği sosyal yardımlar, çeşitli şekillerde gerçek kişilere sunulmaktadır. Bu yardımların içeriğinin ideal oluşu, fazlalığı veya azlığı ilgili devletin ekonomik, hukuki, sosyal, kültürel vb. yapısıyla doğrudan ilintilidir. Aşağıda Fransa Devleti için sunmaya çalıştığımız sosyal yardımların çeşidi ve verilme şekli, Fransa’nın gelişmişlik düzeyi ile ilgilidir. Çalışmada Fransa’nın sosyal yardım uygulamasının tercih edilmesinin sebebi, yazar olarak bizzat bu yardımların bazılarından uzun süre yararlanmamdan kaynaklanmaktadır. Bu türden bir çalışmanın, özellikle Türkiye’deki sosyal yardımlar konusunda çalışanlara referans olma özelliği de bulunmaktadır.Item Halk dindarlığı, medyanın halk dindarlığı ve din anlayışındaki etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-01-03) Zafer, Cemİnsanlıkla aynı yaşta olan din olgusu her dönem insan ve toplum hayatında belirleyici bir rol üstlenmiştir. Geçmişten günümüze insanların yaşamlarını şekillendiren din olgusu geçen zaman içinde insan yaşayışlarından da etkilenmeye başlamış ve “halk dindarlığı” olarak nitelendirilen bir yapı ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan halk dindarlığı; dinin halkın anlayışına göre farklı unsurların dahil edilmesi yoluyla resmi olmayan bir yapıya kavuşması olarak özetlenebilir. Halk dindarlığı hususu pek çok unsurdan etkilenmektedir bunların başında gelenek ve görenekler, yeni kabul edilen dine eski alışkanlıkların dahil edilmesi, insanların dine dair kuralları/olguları yanlış yorumlamaları, yanlış uygulamaları din adı altında yaşamaları şeklinde örneklendirmek mümkündür. Değişen ve gelişen zaman içinde teknolojik unsurların yaygınlaşması ve bunların kitle iletişimi amacıyla kullanılması halk dindarlığı olarak adlandırılan yapının kısa zamanda daha büyük kitlelere ulaşması ve daha yaygın bir hal almasına neden olmuştur. Bu yaygınlaşmada medya organlarında sunulan din programları aracılığıyla verilen yanlış bilgilerin de büyük etkisi vardır.Item İsveç’te cinsiyet eşitliği politikaları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-02-01) Akarçay, PınarBu çalışmanın amacı, İsveç’te cinsiyet eşitliğini gelişimini ve kapsamını anlamaya yardımcı olacak bir arka plan sunmaktır. İsveç’in cinsiyet eşitliği politikaları, geçen 50 yıldan fazla sürede uygulanan sosyal devlet ideolojisiyle iç içe geçmiştir. Uygulanan bu politikalar İsveç’in cinsiyet eşitliğine dayalı ülke olarak bilinmesine ciddi katkılar sağlamış ve ekonomik, sosyal ve siyasal alanda cinsiyet eşitliğini geliştirmeye yönelik yeni politikaların üretilmesine zemin hazırlamıştır. Cinsiyet eşitliği ilk olarak 1970’li yıllarda yasal düzenlemelere yansımış, devam eden yıllarda bunu geliştiren yasal ve yönetsel düzenlemeler yapılmıştır. İsveç cinsiyet eşitliğinde diğer Avrupa ülkelerine göre kısa sürede ciddi bir ilerleme göstermiştir. Bu makalede İsveç’te cinsiyet eşitliğine yönelik düzenlemelerin cinsiyet eşitliğini ne düzeyde sağlayabildiği anlaşılmaya çalışılacaktır. Ayrıca, İsveç’te uygulanan ve diğer Avrupa ülkelerine göre görece farklılıklar içeren sosyal devlet ideolojisinin cinsiyet eşitliğine katkısının ne olduğu ortaya konmaya çalışılacaktır.Item Stratejik ortaklık, kriz ve restorasyon: Türk-Amerikan ilişkilerinin yörüngesine kavramsal bir çerçeveden bakmak(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-05-01) Ovalı, Ali ŞevketUluslararası İlişkiler ve Dış Politika literatüründe 1990’lı yıllarda ve sonrasında sıkça kullanılan stratejik ortaklık kavramı, son dönem TürkAmerikan ilişkilerinin gerilimli ajandası sebebiyle yeniden tartışmaya açılmıştır. Kavramın anlamını yitirdiği ve ilişkileri betimleyecek yeni bir çerçeve çizilmesi gerekliliğini vurgulayanların aksine bu çalışma, stratejik ortaklık kavramının Türk-Amerikan ilişkilerinin sınırlarını belirlemede hala önemli bir analitik araç olduğu iddiasındadır. Çalışma, bu iddia çerçevesinde dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, stratejik ortaklık kavramının literatür ve pratikteki içeriği tartışılacak, ikinci bölümde ise 1991-2003 arası dönemde, Türk-Amerikan stratejik ortaklığının hangi ortak çıkarlar ve konu başlıkları üzerinde şekillendiği veya tartışılır hale geldiği incelenecektir. Üçüncü bölümde, 2004’ten günümüze Türk-Amerikan ilişkilerindeki problemli alanlar ve iş birliği imkânları etrafında stratejik ortaklığın dönemsel parametreleri tartışılacaktır. Dördüncü bölümde ise, stratejik ortaklığın sonu iddiaları incelenecek ve kavramın maruz kaldığı erozyona rağmen ikili ilişkileri okumada ve olası restorasyon döneminde neden hala önemli bir analitik araç olduğu açıklanacaktır.Item Suriye’den Türkiye’ye kaçan bir ailenin gündelik yaşamı: Gaziantep’te bir sözlü tarih çalışması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-02-04) Dervişoğlu, Sahra; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Sosyoloji Ana Bilim Dalı2011 yılı başlarında Suriye'de çıkan savaş ortamına iki yıl Halep'te ve yaklaşık bir buçuk ay Halep yakınındaki Çobanbey adlı köyde maruz kalan dört kişilik Yusuf ailesi, Mart 2014 tarihinde Gaziantep'e kaçmak zorunda kalmıştır. Yusuf ailesi Gaziantep'e sığındıktan üç ay sonra yabancı tanıtma belgesi alabilmiştir. Aile üyelerinden sadece 48 yaşındaki Talal çalışmaktadır. Talal, bir vakıf üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışarak ailesinin geçimini sağlamaktadır. Çalışmada, Yusuf ailesinin savaş ortamında ve mülteciliğin etkisinde değişen gündelik yaşamı ele alınmaktadır. Araştırmada, büyük ölçüde sözlü tarih tekniği kullanılarak elde edilen birincil görgül veriler kullanılmaktadır. Araştırma kapsamında elde edilen görgül veriler, Goffman'ın damga kavramı, gündelik yaşam sosyolojisi ve Merton'ın işlevselcilik yaklaşımı ile anlaşılır kılınmaya çalışılmaktadır. Çalışmada birinci olarak, Suriye'deki çatışma ve savaş ortamından kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeli mağdurların Türkiye'deki toplumsal ve hukuki konumları kısaca tartışılmaktadır. İkinci olarak, Yusuf ailesinin gündelik yaşamının Suriye'deki savaş ortamından ve Türkiye'deki mülteci konumundan nasıl etkilendiği karşılaştırılarak verilmeye çalışılmaktadır.Item Teritoryalite beşeri ve siyasal etkileşimlerin düzenlenmesinde neden hâlâ önemli?(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-05-13) Yılmaz, Samet; Koyuncu, Çiğdem Aydın; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüTeritoryalite, beşeri ve siyasi coğrafyanın temel inceleme alanlarından biridir zira mekânsal farklılaşma ve bu mekânsal farklılaşmanın nasıl gerçekleştirildiği, coğrafya disiplininin temelini oluşturmaktadır. Coğrafi alanları sınırlandırmaya ve düzenlemeye yönelik mekânsal bir kontrol stratejisi olan teritoryalite, farklı coğrafi ölçek ve bağlamlarda uygulanan bir stratejidir; beşeri ve siyasal etkileşimler için çerçevede oluşturmaktadır. Her ne kadar devletler-sistemi bağlamında sınırlarının öneminin azaldığı ve var olan mekânsal ayrımların artan akışkanlıklar neticesinde dönüşeceği küreselleşme söylemleri içerisinde ileri sürülse de teritoryalite hâlâ devletler ve diğer düzeylerde varlığını devam ettirmektedir. Bu bakımdan da temel mekânsal kontrol stratejilerinden biri olan teritoryalite, beşeri ve siyasal etkileşimlerin düzenlenmesinde hâlâ belirleyicidir. Beşeri eylemin öz itibarıyla yerel nitelik gösterdiği ve yönetimsel/siyasal örgütlenmelerin mekân üzerinde kontrol kurmaya çalıştığı dikkate alındığında teritoryalite kavramının daha geniş bir açıdan ele alınması gerekmektedir. Bu bağlamda çalışmada, farklı disiplinlerde teritoryalite üzerine yapılmış çalışmalardan istifade edilerek ancak coğrafya disiplini çerçevesinde kalınarak teritoryalitenin neden hâlâ beşeri ve siyasal etkileşimler için önemli olduğu üzerinde durulacaktır.Item Tüketicilerin duygudurum düzeyinin itkisel (dürtüsel) yenilikçi hazcı ve takıntılı satın alma davranışına etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-04-05) Boz, HakanBu çalışmanın temel amacı, tüketicilerin hazcı, takıntılı, itkisel ve yenilikçi satın alma davranışlarında duyguların etkisini araştırmaktır. Ayrıca çalışmada, dört irrasyonel tüketim alışkanlıklarından sonra tüketicilerin satın alma sonrası pişmalık duyup duymadıkları da araştırılmaktadır. Araştırma kapsamında 205 kişiden anket aracılığıyla veri toplanmıştır. Araştırma sonuçlarına bakıldığında tüketicilerin duygudurum düzeyi olumlu olarak arttıkça hazcı ve yenilikçi satın alma eğilimi artmaktadır. Buna karşın tüketicilerin içinde bulunduğu duygudurum düzeyi ile itkisel ve takıntılı satın alma davranışı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki yoktur. Ayrıca takıntılı satın alma davranışından sonra tüketiciler daha çok satın alma sonrası pişmanlık yaşarken, takıntılı, itkisel ve hazcı satın alma davranışlarından sonra tüketiciler satın alma sonrası pişmanlık yaşamamaktadırlar. İleride yapılacak çalışmalarda dört satın alma tarzının öncülleri ve ardılları daha kapsamlı araştırılması uygulamacılar için daha etkin pazarlama iletişimi unsurları tasarlamalarına katkıda bulunabilir.Item Tüketicilerin satış sonrası hizmetlerden duydukları memnuniyetin satın alınan ürünün algılanan değerine etkisi: Beyaz eşya ürünleri üzerine bir araştırma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-04-17) Cınaroğlu, Mehmet; İnegöl İşletme Fakültesi; İşletme BölümüBu çalışmada, dayanıklı tükettim mallarından olan ve hemen hemen her evde bulunan beyaz eşya ürün grubu tüketicilerinin, kendilerine verilen satış sonrası hizmetlerden duydukları memnuniyet düzeyinin, kendilerinin ürüne dönük değer algılarını ne yönde ve ne kadar etkilediğinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Bununla birlikte, algılanan değer ile memnuniyet düzeyinin, ürün markalarına ve birtakım demografik faktörlere göre ne şekilde farklılık gösterdiği de ayrıca test edilmiştir. Bursa ili İnegöl ilçesinde rastgele seçilen 268 katılımcıya Beşli Likert Ölçeğinde ifadeler içeren bir anket kullanılarak veri toplanmıştır. Toplanan veriler Yapısal Eşitlik Modeli kullanılarak değerlendirilmiş, hem memnuniyet düzeyinin hem de algılanan değerin demografik faktörler ve ürünün markasına göre anlamlı farklılıklar gösterip göstermedikleri araştırılmıştır. Araştırma kapsamında ortaya konan hipotezler; tüketicilerin, satın aldıkları beyaz eşyalar için kendilerine verilen satış sonrası hizmetlerden duydukları memnuniyet düzeylerinin, ürüne dönük algıladıkları değeri (alt boyutlarıyla birlikte ve ayrı ayrı) olumlu yönde etkilediğidir. AMOS programı kullanılarak yapısal modelin test edilmesi sonucunda elde edilen p ve t değerlerine göre model içindeki beş hipotezin de desteklendiği bir diğer ifadeyle SSH memnuniyet düzeyinin algılanan değeri, alt boyutlarıyla birlikte, ayrı ayrı, birbirine yakın ve güçlü şekilde etkilediği görülmüştür. Ayrıca SPSS aracılığıyla uygulanan T testi ve ANOVA testi sonuçlarına göre; algılanan değer ve memnuniyet düzeyinin, ürünün markasına ve cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermediği ortaya çıkmıştır. Gelir düzeyi ve eğitim durumuna göre ise yine memnuniyet düzeyi anlamlı bir farklılık göstermezken algılanan değerde anlamlı farklılıklar olduğu tespit edilmiştir.