1984 Cilt 5 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/20279
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 20
- Results Per Page
- Sort Options
Item 1980-1984 yılları arasında Türkiye'de enflasyon ve kontrol önerileri(Uludağ Üniversitesi, 1984) Parasız, İlker; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiEnflasyonun geleneksel tanımı, cari fiyat düzeyinde toplam talebin toplam arzdan daha fazla olması demektir. Bu durumda fiyatlar genel düzeyinde sürekli artış olacaktır. Dolayısıyla, iktisatçılar enflasyonu fiyatlar genel düzeyinde sürekli artış olarak tanımlarlar. Öte yandan, halk ve bazı iktisatçılar da enflasyonu yalnızca fiyat artışları şeklinde ele almaktadır. Ülkemiz açısından enflasyonun tanımıyla ilgili herhangi bir tartışmaya girmeye gerek yoktur.Item Banka firmaları piyasası: Mikroekonomik bir yaklaşım(Uludağ Üniversitesi, 1984) Ertürk, Emin; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİktisadi hayatın en önemli uzantılarından biri de bankalardır. Bankalar, bir yönüyle diğer iktisadi birimler gibi ekonomik faaliyetlerde bulunarak toplumsal refahı ilgilendiren sonuçlara ulaşılmasına katkıda bulunurlar ve makro ekonominin alanı içine girerler. Ayrıca bu alandaki faaliyetleriyle ekonomik büyüklükleri etkilemektedirler. Diğer yönüyle bankaları tek tek birer iktisadi birimler olarak düşünmek ve onları bu durumlarıyla mikro ekonomik analize tabi tutmak gerekmektedir.Item Banka yönetiminde insan ilişkilerinin önemi(Uludağ Üniversitesi, 1984) Sabuncuoğlu, Zeyyat; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiBilindiği gibi işletmeler toplum gereksinmelerini karşılamak üzere mal ve hizmet üreten ekonomik ve sosyal kuruluşlardır. Tüm işletmeler için geçerli olan bu geleneksel tanım içinde banka işletmeciliğinin yeri ve özelliği, hizmet üretimine dönük bir işlev üstlenmiş olmasıdır. Bir başka anlatımla, banka genellikle hizmet üreten bir tipik işletmedir. Bu nedenle bir bankanın başarısı üretilen hizmetin nitelik ve niceliği ile ölçülür.Item Büyük ölçekli yatırım projelerinin yönetimi(Uludağ Üniversitesi, 1984) Barutçugil, İsmet Sabit; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiProje yönetimi, son derece kendine özgü nitelikler taşıyan yeni bir işletmecilik alanıdır. Bu konunun daha iyi anlaşılması ve büyük ölçekli yatırım projelerinin yönetimine ilişkin olarak karşılaşılan sorunların daha etkin çözümlere kavuşturulması amacıyla yapılan bilimsel çalışmalar son yıllarda giderek yoğunlaşmaktadır. Proje ölçeklerinin ve buna bağlı olarak kullanılan kaynakların büyümesi bu alanda etkinliğin sağlanması konusuna duyulan ilginin giderek artmasına yol açmaktadır. Bu ilgi ve bunun sonucu olarak yapılan kuramsal ve uygulamalı çalışmalar, büyük ölçekli yatırım projelerini üstlenen özel ve kamu kesimi işletmelerinin izleyebilecekleri güvenilir ilkeler, yöntemler ve benimseyebilecekleri etkin yönetim sistemleri ortaya koyarak başarı şanslarını arttırmaktadır.Item Çalışmanın "iyileştirilmesi" ve bazı teknik sorunlar(Uludağ Üniversitesi, 1984) Lordoğlu, Kuvvet; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi"Çalışma" ile ilgili kavramlar veya sadece çalışma kelimesi ikili bir anlam taşımaktadır. İlki, çalışmanın olumlu, kişiye tatmin sağlayan ve sonucunda ekonomik beklentisi olan yanı, diğer taraftan getirdiği zahmet, sıkıntı ve yorgunluk şeklinde açıklanabilecek olumsuz faktörler. İşte, çalışan bu ikilem karşısında kendisine en uygun çözümü bulmaya çalışacaktır. Çalışma kavramı insanla birlikte ortaya çıktığına göre bu ikilem karşısındaki çözüm arayışlarının da tarihi bir hayli eskilere dayanmaktadır. Nitekim, çalışma kelimesinin Latince kökeni "Tripolium" çalışmayı reddeden kölelerin bağlı bulundukları acı veren aracın isminden gelmektedir. Orta çağda zorla çalıştırmak için kullanılan bu işkence aletinin çalışmadan dolayı katlanılan sıkıntıyı etimolojik olarak açıklaması ilginçtir. İş ister köle emeği ile isterse özgür emek ile gerçekleşsin, sonuçta ortaya çıkan sıkıntı, bezginlik, sadece çalışmaya bağlı olarak paralellik taşıyacaktır. Çalışanın haklarının korunmasındaki mücadele süreci beraberinde bazı kazanımları getirmiştir.Item Döviz kuru sistem tartışmaları altında dış ödeme dengemiz ve döviz kuru politikamızın değerlemesi - (III)(Uludağ Üniversitesi, 1984) İyibozkurt, M. Erol; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiTürkiye'nin 1974-1981 yılları ödemeler dengesi Tablo: 1a ve 1b'de izlenebilir. Ancak bu yıllardan 1981 rakamları ele alınıp, tahlil edilecektir. 1981 yılının ele alınması son yıllarda dış ödemelerde iyiye gidişin başlangıcı olarak düşünülebileceğinden dolayı olmuştur. Tablo IMF'nin hazırladığı rakamlardan oluşmaktadır. Bunun nedeni, daha sonra üzerinde duracağımız üzere, ayrıntılarda uluslararası karşılaştırmalara kolaylık getirebilme ve çeşitli denge kavramlarını daha kolaylıkla hesaplayabilme amacıyladır. Tablodaki rakamlar incelenirken dikkat edilmesi gerekli noktaların başında, alacaklı girişler kaydının ihracat olarak nitelenen reel kaynaklarla, ekonominin yabancı aktiflerindeki azalma ya da yabancı pasiflerindeki artışını yansıtan finansal kalemleri kapsadığıdır. Buna karşılık borçlu girişler kaydında ithalat olarak nitelenen reel kaynaklar, ekonominin yabancı aktiflerindeki artışı ya da yabancı pasiflerindeki azalışı yansıtan finansal kalemlerini içerir. Diğer bir ifadeyle aktifler için -reel ya da finansal-pozitif bir rakam mevcutlardaki bir azalışı, buna karşılık negatif bir rakam bir artışı temsil eder. Pasifler için ise (pasifler finansal aktiflerin diğer yanı olarak görülebilir), bir pozitif rakam artışı ve bir negatif rakam azalışı gösterir. Karşılıksız transferler ve karşılıklar, sağladıkları girişlerin karşılıkları borçlu ise alacaklı ve sağladıkları girişlerin karşılıkları alacaklı ise borçlu olarak gösterilir. Bu açıklamalardan çıkan sonuca göre başlıca alacaklı işlem tipleri şunlardır: a) Mal ihracatı, b) Ulaşım, sigorta ve seyahat kazançları, c) Yurtdışı işçilerin gönderdikleri paralar, d) Yurtdışı yatırımlardan gelen gelir, e) Yabancı ülkelerden gelen hediyeler, f) Yabancı hükümetlerden alınan yardımlar, g) Yabancıların ülkeye yaptıkları yatırım. Başlıca borçlu işlem tiplerinin ise şunlar olduğu anlaşılır: a) Mal ithalatı, b) Ulaşım, sigorta ve seyahat harcamaları, c) Yabancı işçilerin ülkelerine gönderdiği paralar, d) Yabancı yatırımlarına ödenen gelir, e) Yabancılara verilen hediyeler, f) Hükümetin yabancılara verdiği yardımlar, g) ülkeden ülke dışına yapılan yatırımlar.Item İş faktörü sistemi ve bir örnek(Uludağ Üniversitesi, 1984) Yılmaz, Zekai; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiHer işin ne kadar sürede yapılabileceğinin önceden bilinmesi her zaman için arzu edilen bir husus olmaktadır. Bunun için de önceden belirlenen süre sistemlerinden yararlanmak mümkündür. Bu sistemler, elle yapılan her faaliyetin hareket analizleri yardımıyla temel hareketlere ayrılmasını ve bunların her birine önceden genel olarak tespit edilmiş bir süre değerinin tahsis edilmesini esas almaktadır. Böylece bir iş akışının toplam süresinin bulunabilmesi için, yalnızca işin yapılmasında gerekli olan hareketlerin süre değerlerinin toplanmasına ihtiyaç vardır.Item İş güvenliği sorumlularının eğitimi ve güvenlik motivasyonu(Uludağ Üniversitesi, 1984) Efil, İsmail; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiÇağımızda yetişkinlerin sürekli eğitimi önemle üzerinde durulan konulardan biridir. İşletmelerde eğitim faaliyetlerine verilen değer gün geçtikçe artmaktadır. Son zamanlarda ise "iş güvenliği eğitimi ve güvenlik motivasyonu" konusu güncelliğini sürdürmektedir. Bu çalışmadaki amacımız çeşitli bilgileri toplamak, bu iki kavrama açıklık getirmek, kavramlarla ilgili temel ve değişik görüşleri incelemek olacaktır.Item Katma değer vergisinin teorik yönü(Uludağ Üniversitesi, 1984) Edizdoğan, Nihat; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiServetleri vergileme bir yana bırakılırsa, vergilemede iki ana sistem mevcuttur: Birincisi kişilerin elde ettikleri gelirlerin doğrudan doğruya, yani gelirin elde edilmesi sırasında vergilendirilmesi, diğeri ise elde edilmiş gelirlerin harcanmasının vergilendirilmesidir. Harcamaların vergilendirilmesi alım satım konusu olan mal ve hizmetlerin vergilendirilmesi şeklinde olur. Bu nedenle bu vergilenmeye muamele vergileri denir.Item Mübadele, para ve fiyatlar(Uludağ Üniversitesi, 1984) Unay, Cafer; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiSayılan tespit olunamayacak kadar çok olan insan gereksinimleri, sonsuza dek uzanabilmektedirler. İnsanlar, aile, kabile ve devlet biçiminde topluluklar kurmadan önceki dönemlerde, bu gereksinimlerin bilincine tam olarak varamamışlardı. Bu ilkel dönemlerde, bireyler gereksinimlerini daha çok tesadüfen elde ettikleri mallarla doyurmak yoluna gidiyorlardı. Birey gelişip rasyonel bir davranışı benimseyince, gereksinimlerin doyumunu tesadüfe bırakmamış ve olanakları ölçüsünde mal üretmeye yönelmiştir. Kendi gereksinimini aşan miktarda mal üreten birey, aile ya da kabile gereksinmeyi aşan miktarı vererek diğer bireylerden mal temin etmekte, yani trampayla gereksinimlerini daha yüksek düzeyde doyurmak olanağına kavuşmuştur.Item Optimum finansal yapı(Uludağ Üniversitesi, 1984) Talu, HülyaOtuz yıla yakın bir süredir gerek optimum bir finansal yapının var olup olmadığı, gerekse bu yapının hangi borçlanma düzeylerinde oluştuğu konusundaki tartışmalar finans teorisinde önemli bir yer işgal etmektedir. Bu süre içinde söz konusu görüşler bir tür evrim geçirmiş ve zamanla karşıt görüşleri uzlaştırıcı nitelikte bir görüş ortaya çıkmıştır. Bu yazıda optimum finansal yapı tanımlandıktan sonra bu yapı konusundaki kuramlar Geleneksel Görüş, Modigliani-Miller Görüşü ve her ikisini bağdaştırıcı mahiyetteki Uzlaştırıcı Görüşler çerçevesinde ele alınacaktır.Item Örgüt kuramı boyunca geliştirilen çeşitli ekoller ve eşgüdüm anlayışları(Uludağ Üniversitesi, 1984) Güven, H. Sami; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiÖrgüt kuramı bir dizi aşamalardan geçerek bugünkü gelişmişlik düzeyine erişmiştir. Örgüt kuramcıları bu gelişim süreci içinde, benimsedikleri insan modellerine bağlı olarak, yönetim sürecini ve bu sürecin dayalı olduğu ilkeleri açıklamaya yönelmişlerdir. Örgüt içindeki iş görenlerin, tutum, davranış, gereksinme ve güdülerini belirleyen dinamikleri açıklamadaki yaklaşım farklılıkları, örgüt kuramcılarının örgüt ve yönetim olgusuna bakış açılarını da farklılaştırmış ve bu konuda değişik ilke ve önerilerin ileri sürülmesine neden olmuştur. Örgüt kuramı boyunca, çeşitli yönetsel süreçler üzerindeki tartışmalar büyük bir yoğunluk kazanmıştır. Anılan tartışmalar, yönetsel süreçlerin sınıflandırılmasından başlayarak, bunlar arasındaki ilişkilere, etkileşime ve örgütsel yapıyla bağlantılarından, tek tek bu süreçlerin etkililiğine değin uzanan bir bağlam içinde canlılığını sürdürmüştür. Bu çerçeve içinde, üzerinde en yoğun tartışılan yönetsel süreçlerden birisini de "eşgüdüm" süreci oluşturmuştur. Eşgüdüm sürecinin, öbür yönetim süreçlerini dengeleyici ve örgüt içindeki çeşitli birimlerin çalışmalarını uyumlandırıcı, zamanlayıcı ve birleştirici yaşamsal niteliklerinin yanı sıra, tek tek bütün bu birimlerden daha anlamlı ve değerli bir bütün oluşturucu işlevi de, onun anılan tartışmalarda büyük bir yer ve öncelik tutmasına neden olmuştur.Item Özel ve kamu sektörü açısından yatırım kararlarında fayda -maliyet analizi(Uludağ Üniversitesi, 1984) Şenyüz, Doğan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiSınırlı kaynaklarda toplumsal refahın en üst düzeye çıkarılması ekonomi biliminin temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaca ulaşılması ise, gittikçe tükenmekte olan kaynakların optimal dağılımının sağlanmasını gerekli kılmaktadır. Bu yönde, ekonominin üretici birimleri olan devlet ve işletmelere büyük görevler düşmektedir. Üretici birimlerin böyle bir amaca hizmet etmeleri kaynakların etkin dağılımını sağlama konusunda geliştirilmiş çeşitli karar verme model ve tekniklerinden yararlanmaları ile mümkün olur. İşte, bu çalışmada ele alınan fayda-maliyet analizi bu yöndeki çabaların ürünü olarak geliştirilmiş bir karar verme tekniğidir. Analiz, çeşitli alanlardaki özel ve kamu yatırımlarının gerek mikro gerek makro düzeyde değerlendirilmesinde başarıyla uygulanabilmesi nedeniyle geniş bir uygulama alanına sahip bulunmakta ve dikkatleri üzerinde toplamaktadır.Item Para birliğinin teorik çerçevesi(Uludağ Üniversitesi, 1984) Ekren, Nazım; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiUluslararası parasal sorunlar, temelde, uluslararası para sisteminin sorunlarıdır. Dış ödemelerde denge sorunu, uluslararası likidite sorunu ve güven sorunu sistemin temel sorunları olarak kabul edilebilir. Tarihin monetarist yorumu dikkate alındığında, uluslararası parasal sorunların çözümlenmesinde, genel olarak, üç yaklaşımın ileri sürüldüğü görülecektir. Birincisi, altın döviz sistemi ya da anahtar para sistemi olarak bilinen ve tek dünya yaklaşımının karşılığı olan dolar standardıdır. İkincisi, döviz kontrolleri ve dalgalanan kurlar şeklinde gelişen ulusal devletlerin tepkilerinde kendini gösteren yaklaşımdır. İlk iki yaklaşımın sorunları çözmede etkin olamaması, üçüncü bir yaklaşımı gündeme getirmiştir. Bu, çokuluslu bölge organizasyonu yaklaşımıdır. Bölgesel düzenlemelerle ilgili iki model vardır: Serbest ticaret alanı modeli ve optimum para alanı modeli. Optimum para alanları teorisinin temelleri Mundell tarafından ortaya konmaya çalışılmıştır. Mc. Kinnon ve Kenen'in de bu konuda önemli katkıları olmuştur. Optimum para alanları kavramı, Bölgesel Para Birliği (Monetary Union) ya da Bölgesel Para Bütünleşmesi (Monetary İntegration)'nin teorik yapısını oluşturmaktadır. Belki de kendisiyle ilgili en önemli testin (Avrupa Para Birliği) ortaya konulduğu bir dönemde, optimum para alanı teorisinin, kısa da olsa, bir değerlendirmesini yapmak faydalı olacaktır.Item Ticari bankacılıkta pazarlama anlayışının önemi(Uludağ Üniversitesi, 1984) Tokol, Tuncer; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiHizmet sektöründe önemli bir yer tutan ticari bankalar, son zamanlara kadar pazarlamaya gereken ilgiyi göstermemişlerdir. Bugün ise, bir çoğunun pazardaki gerçekleri görmeye başladığını ve amaçlarının sadece sınırlı bir pazar için açıkça tanımlanmış bankacılık hizmetleri olmadığının bilincine vardığı görülmektedir. Bu gelişmede, ticari bankaların kendileri için temel hammadde kaynağı olan mevduatIarın toplanmasında karşılaştıkları rekabetin yanısıra, holding bankacılığının, banka sistemine giren yabancı banka sayısının artmasının, kar marjlarındaki azalmanın ve bankalar için ulusal ve uluslararası genişleme gereğinin ortaya çıkmasının büyük etkisi olmuştur. Onun için denilebilir ki; ticari bankalar pazarlamaya istemeyerek ilgi duymuşlar, çevresel etkenlerin baskısının yoğunlaşması sonucu pazarlamayı benimsemek zorunda kalmışlar ve örgüt yapılarında pazarlamaya yer vermeye başlamışlardır. Nitekim bugün birçok banka yöneticisi ticari bankaların geleneksel pazarlarında karşılaştıkları rekabeti azaltmada, müşteri gereksinimlerini teşhis etmede ve onlara daha iyi hizmet götürmede, yenilik yaratmada, bankaya yeni fırsatlar aramada ve gelecekteki başarıyı sigortalamada pazarlamanın gerekli olduğuna inanmaktadır. Gerçekten de ticari bankacılığın geleceği, yeni müşteri gereksinimlerinin teşhisine ve iş yapmanın yeni yollarının geliştirilmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, Yaratıcı değişime ticari bankacılıkta büyük ölçüde gerek vardır ve bu değişimin aracıda pazarlamadır. Onun için günümüz ticari bankaları, daha çok uzmanlaşmak, daha esnek olmak ve toplum gereksinimlerine daha çok cevap vermek zorundadırlar. Bu çalışmadaki amacımız, ticari bankacılığa pazarlama görüş açısından bakmak ve ticari bankacılıktaki pazarlama anlayışını, politikalarını ve kararlarını incelemektir.Item Türkei, land und leute(Uludağ Üniversitesi, 1984) Şen, Faruk; Akçaylı, Nurhan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiTürkiye adlı kitabın yazarı Dr. Faruk Şen, Türkiye'de Alman Lisesini bitirdikten sonra F. Almanya'da Münster Üniversitesinde İşletme Fakültesini bitirmiş ve aynı fakültede "Türk İşçi Şirketleri" konusunda doktora yapmıştır. Dr. Şen, Türk işçileri ile ilgili konularda uzun yıllardan beri araştırma yapan ve bu konuda çok sayıda yayınlan bulunan bir kişi olarak tanınmaktadır. Dr. Şen halen Duisburg Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.Item Türkiye'de katma değer vergisine geçişin muhtemel iktisadi ve mali etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1984) Özel, M. Hakkı; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGünümüz devleti, topluma daha iyi hizmet sunabilmek için devamlı olarak daha fazla kamu harcamaları yapmak lüzumunu hissetmektedir. Kamu harcamalarının finansmanı ise genelde % 70-95 oranında vergilerle karşılanmaktadır. Türkiye'de bu oran halen % 85 civarındadır. Ülkelerde uygulanan vergi sistemlerini üçlü gruba ayırabiliriz. Genelde gelirler elde edilirken gelir vergileri, bu gelirlerin bir kısmı tüketimde kullanıldığında gider vergileri, gelirin harcanmayıp servet halinde biriktirilmesinden de servet vergileri doğmaktadır. Gelir, gider ve servet vergileri kendi içlerinde ülkelerin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yapılarında zamanla meydana gelen değişiklikler nedeniyle reforma tabi tutulurlar.Item Türkiye'de küçük işletmelerin finansal sorunları ve çözüm önerileri(Uludağ Üniversitesi, 1984) Ceylan, Ali; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiKüçük işletmelerin gerek ülkemiz, gerekse diğer gelişmiş ülke ekonomileri içerisinde önemli yerleri vardır. Küçük işletmeler Türkiye'de mal ve hizmet üretimi ve istihdamı açısından önemli bir yere sahiptirler. Örneğin; toplam imalat sanayiinde istihdam edilen 1.547.700 kişinin 740.000'nin istihdamı küçük imalat sanayi tarafından gerçekleştirilmektedirItem Türkiye'deki planlama çalışmaların değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1984) Öztürk, Ahmet; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiPolitik düşünen kişiler, üretim ve bölüşümün toplumsal amaçlı hizmetler için kontrol edilmesi gerektiğini öne sürerler. Söz konusu kontrolün piyasa mekanizması tarafından mı yoksa devlet tarafından mı yürütülmesi gerektiği konusu da günümüze kadar tartışılmış ve hala da tartışılmaktadır. Planlamaya inananlar ve plancılar, kontrolün devlet tarafından, piyasa ekonomisini savunanlar ise kontrolün piyasa mekanizmasınca yapılması gerektiğini savunurlar.Item Uludağ Üniversitesi ile U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin Türkiye'deki üniversiteler ve fakülteler içindeki yerleri(Uludağ Üniversitesi, 1984) Aytaç, Mustafa; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİstatistiğin, uluslararası olarak 300'e yakın birbirinden farklı tanımı yapılmıştır. Fakat maalesef, Türkiye 'de istatistik ile yanlış bilgi verme; bir diğer anlamda istatistiğin yalan söyleme aracı olarak kullanıldığı her zaman ileri sürülmüştür. İngilizlerin ise -istatistiğin büyük sayılar kuramından faydalanarak-bunun böyle olmadığını anlatan güzel bir atasözleri vardır: "İstatistikler her zaman doğruyu söyler." Bu araştırmada da yalnızca sayılar ele alınarak yorumlanmağa çalışılmıştır. Araştırmada öncelikle Uludağ Üniversitesinin Türkiye'deki 27 üniversite içerisindeki konumunu ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Bundan dolayı U.Ü.' nin öğretim elemanı sayısını, toplam öğrenci sayısını, fakülte ve yüksek okul sayısını, sahip olduğu kız veya erkek öğrenci yurdunu, 1984 yılındaki toplam kontenjanını ve bir öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısını diğer üniversiteler ile karşılaştırarak sıralamalarda nerelere düştüğü görülmeğe çalışılmıştır. İkinci olarak da U.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin diğer üniversitelerin İkt. ve İdr. Bil. Fak. ile bir karşılaştırılması yapılmış ve aynı fakültenin Uludağ Üniversitesi içerisindeki yeri ve önemi üzerinde durulmuştur. Bu değerlendirme, diğer yüksek okul ve fakültelerdeki toplam öğrenci sayısını, öğretim elemanı sayısını, bir öğretim elemanına düşen öğrenci sayısını, İkt. ve İdr. Bil. Fakültesinin sayılan ile karşılaştırılarak yapılmıştır.