2012 Cilt 26 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/2061
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
Item Batı Anadolu Bölgesi domates üretim alanlarında görülen stolbur hastalığının tohumla taşınıp taşınmadığı ile ilgili bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2012-06-30) Özdemır, Nilay; Saygılı, HikmetDomates (Lycopersicum esculantum Mill), ülkemizde üretimi yapılan sebzeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Ülkemizde domates üretiminin en çok yapıldığı Batı Anadolu Bölgesi’nde domates stolbur hastalığı’nın yoğun olarak görüldüğü Bursa ve Çanakkale illerinin domates üretimi yapılan ilçe ve köylerinde survey çalışmaları yapılmıştır. Stolbur hastalığının görüldüğü dönemde araziden toplanan stolbur hastalığı belirtisi veren domates bitkilerinden ve sağlıklı bitkilerden alınan domates tohumları materyal olarak kullanılmıştır. PCR yöntemi ile P1/P6, P1/P7 üniversal primer setleri kullanılarak stolbur hastalığının varlığı saptanmaya çalışılmıştır. Çalışmalarımız sonucunda, domates stolbur hastalığının, yoğun olarak görüldüğü bölgeler saptanmış ve domates stolbur hastalığının tohumla taşınmadığı sonucuna varılmıştır.Item Çiftlik hayvanlarında refahın iyileştirilmesinde yetiştiricinin rolü(Uludağ Üniversitesi, 2012-04-09) Altınçekiç, Şeniz Öziş; Koyuncu, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.Çiftlik hayvanları ile yapılan birçok çalışma göstermiştir ki, hayvanlar ve yetiştiriciler arasındaki ilişkiler hayvanın verimliliğini ve refahını etkileyebilmektedir. Özellikle hayvan refahının sağlanmasında yetiştiriciler kritik öneme sahiptirler. Hayvan refahı yalnızca insanlar tarafından yaratılan üretim, yetiştirme ve besleme sistemleri ile değil aynı zamanda hayvanların doğal davranışlarını gösterebilecekleri koşulların yaratılması ile de yakından ilgilidir. Bu durum insan ve hayvan arasındaki etkileşimin ana unsurunu oluşturmaktadır. Bu ilişki, insanların hayvanları nasıl algıladığına bağlı olarak hem etkilenmekte hem de etkilemektedir.Item Dondurulmuş meyve - sebze ihracatının analizi(Uludağ Üniversitesi, 2012-03-22) Çurkan, Aygün; Tamer, Canan Ece; Çopur, Ömer Utku; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada Türkiye’nin dondurulmuş meyve - sebze sektörü, SWOT analizi ile incelenmiştir. Dondurulmuş ürün sektörüne ait pazar incelendiğinde Türkiye’nin iç piyasadan ziyade yurt dışı piyasalara yönelik üretim yaptığı görülmektedir. Gerçekleştirilen dondurulmuş gıda üretiminin büyük bir kısmını dondurulmuş meyve ve sebzeler oluşturmaktadır. Uygun iklim koşulları, hammadde bakımından dondurulmuş meyve ve sebze sektörü için önemli avantajlar sağlamaktadır. Uluslararası piyasalarda dondurulmuş meyve ve sebze ürünlerine olan talep artışının önümüzdeki yıllarda da sürmesi beklenmektedir. Geleneksel hale gelmiş ürün gruplarının yanı sıra, organik ürünlerin de pazar paylarının artacağı öngörülmektedir.Item Farklı buğday çeşiti tohumlarında Wheat streak mosaic virus ve Barley stripe mosaic virus’ünün DAS-ELISA yöntemi ile araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2012-01-30) Kılıç, Handan Çulal; Altındal, Demet; Nejla, YardımcıBu çalışmada 2008 yılında Isparta ve Burdur illerine bağlı ilçe ve köylerden toplanan yerel populasyon buğday tohum çeşitleri ile çeşitli ticari firmalar ve Geçit Bölgesi Tarımsal Araştırma Enstitüsünden alınan tescil edilmiş buğday çeşitlerinde Wheat streak mosaic virus (WSMV) ile Barley stripe mosaic virus (BSMV)’unun varlığı araştırılmıştır. Bu amaçla toplam 142 tohum örneği kullanılmıştır. Tohum örneklerinin tamamına DAS-ELISA (Double Antibody Sandwich Enzyme Linked Immunosorbent Assay) testi uygulanmıştır. DAS-ELISA testi sonucuna göre tohum örneklerinin % 3.5’unda WSMV, % 12.67’sinde BSMV belirlenmiştir.Item Farklı gelişme dönemlerinde biçilen bazı yem bezelyesi (Pisum sativum L.) çeşitlerinin ot, tohum ve ham protein verimlerinin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2012-04-20) Gün, Hülya; Uzun, Ayşen; Açıkgöz, Esvet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Bu çalışma; farklı gelişme dönemlerinde biçilen Kirazlı, Ulubatlı, Gölyazı ve Ürünlü yem bezelyesi çeşitlerinin verim ve kalite özelliklerini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Araştırma Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi deneme alanında, iki yıl süre ile (2008-2010) gerçekleştirilmiştir. Çeşitler 4 farklı gelişim döneminde (1. Dönem: Tam çiçek; 2. Dönem: Alttaki baklalarda tohumlar iz şeklinde; 3. Dönem: Alttaki baklalarda tohumlar orta irilikte; 4. Dönem: Alttaki baklalarda tohumlar iri) biçilmiştir. İki yıllık sonuçlara göre; en kaliteli ot Gölyazı çeşidinden elde edilmiş ve bezelyenin 2. gelişme dönemi olan bitkinin altında bulunan baklalardaki tohumlar henüz iz şeklinde iken veya 3. gelişme dönemi olan bitkinin altında bulunan baklalardaki tohumlar orta irilikte iken biçilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca; yine Gölyazı çeşidinin yüksek verim ve kaliteli tohum ürettiği belirlenmiştir.Item Geleneksel gıdalardan çeçil peynirinin üretimi ve özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 2011-11-24) Elmalı, Gülya; Uylaşer, Vildan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.Türkiye peynir çeşidi açısından zengin olmayan bir ülke olarak bilinmektedir. Çünkü geleneksel peynir çeşitlerimizin birçoğu üretildikleri bölgede sınırlı kalmış ve yörenin sosyoekonomik koşullarının değişmesine bağlı olarak unutulmaya başlamıştır. Çeçil peyniri özellikle Kars, Erzurum çevresinde yaygın olarak üretilen ve tüketilen geleneksel gıdalarımızdan birisi olup Ülkemizin çeşitli yörelerinde Kars Çeçil peyniri, Erzurum Civil peyniri, Trabzon Tel peyniri gibi değişik isimlerle üretilmektedir. Çeçil peyniri çoğunlukla aile işletmelerinde ilkel koşullarda üretilmektedir ve üretiminde genellikle asit pıhtılaştırma yöntemi uygulanmaktadır. Çeçil peyniri standart kalitesi olmayan, protein içeriği yüksek, mikrobiyolojik kalitesi kötü bir peynir çeşididir. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde, bu tip geleneksel gıdalarımızın, original özellikleri korunarak ürün kalitesinin geliştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca çiğ süt kalitesi, üretim tekniği ile ambalajlama, depolama ve pazarlama koşullarının da iyileştirilmesi gerekmektedir. Geleneksel peynirlerimiz içinde önemli bir yere sahip Çeçil peynirinin incelendiği bu derlemede, çeşitli yörelerimizde geleneksel olarak üretilen ve değişik isimlerle bilinen Çeçil peynirinin yapım tekniklerini, bileşimini üretici ve tüketicilere tanıtmak ve son yıllarda fabrikalarda da üretilmeye başlanan bu ürünün endüstriyel alana aktarımına yardımcı olmak amaçlanmıştır.Item Karalahana (Brassica oleracea L. var. acephala), pazı (Beta vulgaris L. var. cicla) ve ıspanak (Spinacia oleracea L.) yapraklarının bazı teknik özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 2012-03-27) Alibas, İlknur; Rasim, Okursoy; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Biyosistem Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada yaprak özellikleri açısından benzer olan karalahana, pazı ve ıspanak bitkilerinin yenen kısımları olan yapraklarına ait en, boy, kalınlık, yüzey alanı, ağırlık, hacim, özgül ağırlık ve yuvarlaklık oranı gibi boyutsal özelliklerin yanı sıra, renk kriterleri (L, a, b, C ve α), nem ve kül miktarları gibi yapısal özellikleri de ölçülmüştür. Yeşil yapraklı kış sebzeleri olmasıyla bilinen bu üç sebzenin genişlik, kalınlık, uzunluk, yuvarlaklık oranı, yaprak alanı, hacim ve ağırlık gibi bazı boyutsal özelliklerinde benzerlik bulunmuştur. Özgül Ağırlık, yoğunluk ve yuvarlaklık oranı gibi boyutsal özellikleri ile renk (L, a, b, C, α), nem ve kül miktarı gibi yapısal özelliklerinde ise farklılık (p<0.01) olduğu saptanmıştır.Item Şanlıurfa koşullarında farklı aspir çeşitlerinin (Carthamus tinctorius L.) uygun ekim zamanlarının belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2012-01-26) Hatipoğlu, Halil; Arslan, Hüseyin; Karakuş, Mehmet; Köse, ArzuFarklı aspir (Carthamus tinctorius L.) çeşitlerinin Şanlıurfa koşullarında uygun ekim zamanlarının belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışma, GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Koruklu Araştırma İstasyonunda; üç farklı yetiştirme sezonunda (2007–2008, 2008–2009, 2009–2010) yürütülmüştür. Araştırma, tesadüf blokları bölünmüş parseller deneme desenine göre 4 tekrarlamalı olarak kurulmuş ve ekim zamanları (30 Ekim, 15 Kasım, 30 Kasım, 15 Aralık, 20 Şubat, 7 Mart, 22 Mart ve 5 Nisan) ana parsellere; çeşitler (Remzibey–05, Dinçer) ise alt parsellere yerleştirilmiştir. Çalışma sonucunda, ekim zamanları bakımından, bitki boyu, yan dal sayısı, tabla sayısı, tabla çapı, bin tane ağırlığı ve tohum verimi arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemli (p<0.01) bulunmuştur. Üç yıllık ortalamalara göre ekim zamanları arasında en yüksek tohum verimi 426 kg/da ile 30 Ekim tarihindeki I. ekim zamanından alınırken; en düşük tohum verimi ise 98 kg/da ile 5 Nisan tarihindeki VIII. ekim zamanından elde edilmiştir. Ekim zamanı x çeşit interaksiyonu bakımından üç yıllık ortalamalara göre en yüksek tohum verimi 447 kg/da ile 30 Ekim tarihinde ekilen Remzibey–05 çeşidinden alınırken, en düşük tohum verimi 95 kg/da ile 5 Nisan tarihinde ekilen Dinçer çeşidinden elde edilmiştir.Item Sıcak havayla kurutulan enginar (Cynara cardunculus L. var. scolymus) dilimlerinin kuruma eğrilerinin tanımlanmasında yeni bir modelin geliştirilmesi ve mevcut modellerle kıyaslanması(Uludağ Üniversitesi, 2012-03-27) Alibaş, İlknur; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Biyosistem Mühendisliği Bölümü.İlk nem seviyesi yaş baza göre % 85.9 (±0.03) olan 100 (±0.03) g ağırlığındaki ve 4 (±0.1) mm kalınlığındaki enginar (Cynara cardunculus L. var. scolymus) dilimleri yaş baza gore nem seviyesi % 9.52 (±0.005) oluncaya dek 50, 75 ve 100 °C sıcaklıktaki ve 1 m s-1 hıza sahip hava akımıyla kurutulmuşlardır. Kurutma işlemleri 50° C’de 300 dakika, 75°C’de 210 dakika ve 100°C’de ise 130 dakika sürmüştür. Bu çalışmada kurutma literatüründe daha önce çeşitli araştırmacılar tarafından tanımlanmış ve deneysel, yarı deneysel ve teorik olarak sınıflandırılmış 21 farklı ince tabaka kurutma modelinin yanı sıra Midilli ve ark. (2002) eşitliğinden türetilmiş olan ve Alibaş Yaklaşımı olarak adlandırılmış yeni bir kurutma yaklaşımı ile deneysel olarak elde edilen veriler modellenmiştir. Deneysel olarak elde edilen veriler ile tahmin verileri arasındaki ilişkileri gösteren tanımlama katsayısı (R2 ), standart hata değeri (SH), ortalama karesel hata (ERMS) ve ki kare (χ 2 ) değerleri hesaplanmıştır. Tanımlama katsayısının (R2 ) en büyük olduğu, standart hata (SH), ki kare (χ 2 ) ve ortalama karesel hata (ERMS) değerlerinin ise en küçük olduğu model en iyi model olarak seçilmiştir. Buna göre çalışmada kullanılan üç farklı sıcaklık seviyesinde de elde edilen deneysel verilere en yakın sonuçları veren model Alibaş Modeli olarak belirlenmiştir.Item Tahıllarda organik yetiştiricilik(Uludağ Üniversitesi, 2012-04-09) Kodaş, Recep; Er, CelalTarım dünyanın en stratejik sektörlerinden biridir. Tarım alanlarının ve su kaynaklarının çeşitli nedenlerle kirlenmesi, sağlıklı ve güvenli gıda üretimini giderek tehlikeye atmaktadır. Organik tarım, doğal kaynakların korunmasına ve sürdürülebilir tarıma destek olur. Organik tarım sistemleri konvansiyonel agronomik uygulamalar tarafından bozulmuş doğal kaynakları düzelterek toprak verimliliğinin artmasını sağlamaktadır. Eğer Türkiye’de organik tarım geliştirilirse kırsal kesimlerdeki gelir ve istihdam artacaktır. Türkiye’de organik tarım uygulamaları tarla bitkilerinde yenidir. Doğu, Güneydoğu Anadolu, İç Karadeniz, Ege, Marmara ve Akdeniz Bölgelerinin belli yerlerinde buğday, nohut, mercimek, yonca, fiğ ile pamukta organik yetiştiricilik yapılmaktadır. Bu çalışmada organik tarımın gelişimi ve şimdiki durumu; Türkiye’de organik yetiştiriciliği yapılan tahılların son durumları ve organik tahıl tarımında uyulması gereken yetiştiricilik teknikleri ile uygulanan bitki koruma önlemlerine değinilmiştir.Item Türkiye’de kanatlı eti sektöründe ortaya çıkan gelişmeler: Sorunlar ve öneriler(Uludağ Üniversitesi, 2012-03-22) Keskin, Berkay; Demirbaş, NevinTürkiye’de kırmızı et arzının ve fiyatlarının istikrarsızlığı, kanatlı eti sektörünü ön plana çıkarmış ve son yıllarda sektör büyük bir gelişme kaydetmiştir. Üretim ve tüketimde ortaya çıkan artışa rağmen; sektörün önemli bazı sorunları da mevcuttur. Bunlardan en önemlileri maliyetlerin yüksekliği ve sektörün girdi temininde büyük ölçüde dışa bağımlı olmasıdır. Özellikle kanatlı yemlerinde kullanılan mısır, soya ve balık ununun büyük oranda ithal edilmesi sektörün rekabet gücünü azaltmaktadır. Üretim maliyetlerini düşürebilmek ve damızlık materyal teminindeki dışa bağımlılığı ortadan kaldırabilmek için uygulanacak politikaların sektöre faydalı olması ve sektörün gelişimini hızlandırması beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı, kırmızı et fiyatlarında süregelen artışlarla birlikte hayvansal protein temini açısından stratejik bir önem kazanan kanatlı eti sektörünün Türkiye’deki gelişimini ve sektörü ilgilendiren politikaları incelemektir. Çalışmada sektörün sorunları ortaya konularak bu sorunlara yönelik çözüm önerileri de tartışılacaktır.Item Türkiye’de kırmızı et ve et ürünleri sanayiinde gıda güvenliği sorunları ve öneriler(Uludağ Üniversitesi, 2012-02-08) Tosun, Duygu; Demirbaş, NevinTürkiye’de gıda sanayii üretiminde önemli bir yere sahip olan kırmızı et ve et ürünlerinin tüketicilere sağlıklı bir şekilde ulaşması gıda güvenliği konusundaki gelişmelerle yakından ilgilidir. Kırmızı et ve et ürünleri sanayii, hayvanların mezbahadaki kesiminden başlayarak paketlenmesine kadar geçen tüm süreci kapsamaktadır. Türkiye’de söz konusu sanayide, faaliyet gösteren kuruluşların başında belediye ve özel sektöre ait mezbahalar, kombinalar, Et ve Balık Ürünleri A. Ş.’ye ait kombinalar ve et ürünleri üreten tesisler gelmektedir. Bununla birlikte, kırmızı et ve et ürünleri sanayiinde gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için söz konusu kurum ve kuruluşlarda alınacak önlemler yeterli olmamaktadır. Hammaddesini hayvancılık sektöründen alan sanayide, gıda güvenliğinin sağlanmasının önünde duran engellerin hayvanların yetiştirilmesinden başlayarak, kırmızı et ve et ürünlerinin tüketiciye ulaşmasına kadar geçen zincir boyunca belirlenebilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de kırmızı et ve et ürünleri sanayiinde gıda güvenliğini sekteye uğratan noktaların, üretimden tüketime kadar olan zincir boyunca belirlenebilmesi ve bunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.