2019 Cilt 17 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/9602
Browse
Browsing by Subject "Child"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Annelerin çocuklarına yönelik istismarihmal davranışları ve etkileyen faktörler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019) Çalışkan, Zehra; Evgin, Derya; Musalli, Emine; Akşit, Betül; Durgun, Özlem Nur; Türe, NazlıGİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma, annelerin çocuklarına yönelik istismar ihmal davranışları ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla kesitsel-tanımlayıcı olarak yapılmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmanın örneklemini, Kapadokya bölgesinde bulunan bir il merkezinde, Aile Sağlığı Merkezlerine herhangi bir nedenle başvuran, en az bir çocuğu olan 400 anne oluşturmuştur. Etik kurul, kurum, katılımcı onamı alınarak yapılan çalışmada; veriler anket formu ile toplanmış, tanımlayıcı istatistikler ve ki-kare testleri ile değerlendirilmiştir. BULGULAR: Annelerin %23.8’inin 3 ve üzeri çocuğa sahip olduğu, %17’sinin çocuklarını istemeden dünyaya getirdiği, eşlerinden ve çocukluklarında annebabalarından, fiziksel ve sözel şiddet gördüğü (sırasıyla; %2.5, %25.8; %30.8, %60.5) belirlenmiştir. Annelerin son altı ayda çocuklarına uyguladıkları cezalar gözönüne alındığında çocukların; bağırma, onu terk etmekle korkutma, tehdit etme azarlama (sırasıyla; %76.5, %30.8, %13.3) şeklinde duygusal istismara; poposuna vurma, eline vurma, sarsma silkme (sırasıyla; %47.8, %33.0, %10.5) şeklinde de fiziksel istismara maruz kaldığı saptanmıştır. Çocukların istismar ve ihmale maruz kalmalarında, anne eğitimi, çocuk sayısı, annelerin eşinden sözel şiddet, çocukluklarında da anne-babalarından fiziksel ve sözel şiddet görme durumunun etkili olduğu (p<0.05) belirlenmiştir. Bununla birlikte, eş veya anne/babalarından herhangi bir şiddet görmediğini ifade eden annelerin, çocuklarına bir veya birden fazla istismar eylemi (fiziksel / duygusal) uygulamış olmaları dikkat çekici bir bulgu olarak görülmektedir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Annelere, çocuğa yönelik yapılan istismar ve ihmal davranışlarının neler olduğu ve sonuçları hakkında bilgi verilmesi, riskli çocuk ve ailelerinin belirlenmesi, sorunların çözümü için danışmanlık hizmetlerinin verilerek destek sistemlerinin sağlanması önerilmektedir.Item Toplum sağlığı için giderek artan tehlike aşı reddi önlenebilir mi?(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019) Düzgün, Mustafa Volkan; Dalgıç, Ayşegül İşlerAşılama çeşitli hastalıkların mortalite ve morbiditesini azaltmada etkili, uygun maliyetli ve kabul edilmiş bir yöntem olarak toplum sağlığının en önemli başarıları arasında gösterilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü‘nün Mart 2018 raporunda küresel bağışıklamanın yılda 2–3 milyon ölümü engellediği açıklaması aşılamanın toplum sağlığı için ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Son yıllarda aşılamanın kanıtlanmış faydaları iyi bilinmesine rağmen çocukluk çağındaki aşılanma oranlarında global bir düşüş yaşanmaktadır. Avrupa‘da 2017 verilerine göre kızamık vaka sayısı bir önceki yıla göre yaklaşık üç kat arttığı ve tanı alan vakaların %87‘sinin aşılanmayı reddettiği tespit edilmiştir. Yine Avrupa‘da boğmaca, tetanoz ve difteri aşısı ile bağışıklama oranı %92‘ye, Amerika‘da %91‘e kadar düşmüştür. Türkiye‘de ise genel aşılanma oranlarında düşüş yaşandığı belirlenmiştir. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak, difteri, aselüler boğmaca, tetanoz, konjuge pnömokok ve hepatit B aşıları ile bağışıklama oranları 2016 yılında %98 iken sonraki yılda %96‘ya gerilemiştir. Bu nedenle DSÖ 2019 yılı için belirlediği 10 küresel sorun içerisinde aşı reddine de yer vermiştir. Bu bağlamda aşı karşıtlığını önlemek toplumsal bir sorumluluk olup sağlık personelinden, medya çalışanlarına hatta politikacılara önemli görevler düşmektedir. Literatürde aşı reddinin nedenlerine yönelik çalışmalar olmakla birlikte önlemeye yönelik herhangi bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu derlemenin amacı aşı ret ve tereddüt nedenleri doğrultusunda aşı karşıtlığını önlemeye yönelik girişimlerin sunulmasıdır. Derlemede verilen öneriler doğrultusunda yapılacak girişimsel çalışmalarla aşı ret ve tereddütlerinin önlenebileceği düşünülmektedir.