Globalization and Adorno's industrialization of culture
Date
2016
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Uludağ Üniversitesi
Abstract
With the arrival of the last quarter of the twentieth century, the rapid and pervasive changes that occurred in almost all aspects of life including but not limited to art, philosophy, architecture, and literature removed the international borders. The world gradually became homogenized. This new epoch emerged under the name of globalization in the contexts such as new world order and postmodernity. With globalization, subjects eating the same food, drinking the same beverages, listening to the same music, and watching the same things also began to think and feel the same way. The liveliness created by different cultures was replaced with the mass culture, mixing everything together and making them homogenized and universalized. What makes all of these possible is the "Culture Industry". Believing that the Marxist critical social theory was no longer adequate, Adorno developed a new critical social theory against this new order based on the Frankfurt School of critical theory and predicated upon a critique of mass culture. In his theory, he used the concept of culture industry. He chosed the term "culture industry” instead of “mass culture” and saw culture as a product systematically produced and disseminated by the culture industry, instead of something that was born out of the mass itself.
Yirminci yüzyılın son çeyreğiyle birlikte sanattan felsefeye, mimariden edebiyata hemen hemen yaşamın her alanında kendini hissettiren hızlı deyişim uluslararası sınırları ortadan kaldırdı. Dünya giderek homojenleşti. Bu yeni durum küreselleşme adı altında, yenidünya düzeni, postmodernite gibi söylemlerle ortaya çıktı. Küreselleşme süreci ile birlikte aynı şeyleri yiyen, aynı şeyleri içen, aynı şeyleri dinleyen, aynı şeyleri seyreden özneler aynı şeyleri düşünmeye, aynı şeyleri hissetmeye başladılar. Farklı kültürlerin oluşturduğu renklilik yerini kitle kültürüne bıraktı. Her şeyi birbirine karıştırıp homojenleştirerek evrenselleştirdi. Bütün bunları olanaklı kılan ise “Kültür Endüstrisi’’dir. Bu yeni durum karşısında Thedor Adorno kitle kültürü eleştirisini esas olarak Frankurt okulunun eleştirel teorisi üzerinden Marksist eleştirel toplum teorisinin tıkandığını düşünerek yeni bir eleştirel toplum teorisi kurmaya çalışmıştır. Bu teoride o kültür endüstrisi kavramını kullanmıştır. Kitle kültürünün yerine kültür endüstrisi kavramının alınması kültürü kitlenin kendi içinden çıkan bir şey değil, kültür endüstrisinin sistematik olarak üretip yayınlaşmasına bağlamıştır.
Yirminci yüzyılın son çeyreğiyle birlikte sanattan felsefeye, mimariden edebiyata hemen hemen yaşamın her alanında kendini hissettiren hızlı deyişim uluslararası sınırları ortadan kaldırdı. Dünya giderek homojenleşti. Bu yeni durum küreselleşme adı altında, yenidünya düzeni, postmodernite gibi söylemlerle ortaya çıktı. Küreselleşme süreci ile birlikte aynı şeyleri yiyen, aynı şeyleri içen, aynı şeyleri dinleyen, aynı şeyleri seyreden özneler aynı şeyleri düşünmeye, aynı şeyleri hissetmeye başladılar. Farklı kültürlerin oluşturduğu renklilik yerini kitle kültürüne bıraktı. Her şeyi birbirine karıştırıp homojenleştirerek evrenselleştirdi. Bütün bunları olanaklı kılan ise “Kültür Endüstrisi’’dir. Bu yeni durum karşısında Thedor Adorno kitle kültürü eleştirisini esas olarak Frankurt okulunun eleştirel teorisi üzerinden Marksist eleştirel toplum teorisinin tıkandığını düşünerek yeni bir eleştirel toplum teorisi kurmaya çalışmıştır. Bu teoride o kültür endüstrisi kavramını kullanmıştır. Kitle kültürünün yerine kültür endüstrisi kavramının alınması kültürü kitlenin kendi içinden çıkan bir şey değil, kültür endüstrisinin sistematik olarak üretip yayınlaşmasına bağlamıştır.
Description
Keywords
Culture industry, Globalization, Mass culture, Thedor Adorno, Küreselleşme, Kültür endüstrisi, Kitle kültürü, Thedor Adorno
Citation
Akdemir, A. (2016). "Globalization and Adorno's industrialization of culture". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 26, 181-186.