Solidarity and community: Thinking today with Jan Patočka
Files
Date
2021-06-20
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Bursa Uludağ Üniversitesi
Abstract
It is difficult to speak about Patočka’s political philosophy because he didn’t analyze at the conceptual level issues such as democratic functioning, social justice or state theory. However, Patočka’s originality consists in analyzing from a phenomenological point of view such notions as community, war, history, polemos and solidarity. According to him, political life is not only characterized by antagonism, but also by solidarity. The traditional concept of social solidarity refers to the mutual responsibility that is established between members of a social group on a common ground. Being in solidarity with others requires becoming part of a whole in which the differences between the parties become invisible. In other words, the concept of social solidarity seems to lead us towards an understanding of community that rests upon a common and solid foundation, or a final purpose. Patočka criticizes this kind of political and social foundationalizm. Political solidarity is a unity of individuals each responding to a particular situation of injustice, oppression, social vulnerability. Those who join in a solidarity of the shaken do not obtain a common ground which shapes society. The solidarity of the shaken is the solidarity of those who have lost their trust in all forms of ideological, economic and spritual mobilization of society because of a decisive event. Thinking about political solidarity allows us to think about the emancipatory possibility of social action and the obstacles to the realization of these possibilities.
Patočka’nın siyaset felsefesinden bahsetmek epey güçtür çünkü o kavramsal düzeyde, demokratik işleyiş, sosyal adalet ve devlet teorisi gibi konulara eğilmemiştir. Ne var ki onun kendine özgü tutumu topluluk, savaş, tarih, polemos ve dayanışma gibi kavramları fenomenolojik bir bakışla ele almaya ilişkindir. Patočka’ya göre siyasal yaşam sadece antagonizma ile değil dayanışma ile de anlaşılabilir. Dayanışma kavramına geneleksel bir bakış açısından baktığımızda sağlam bir zeminde belli bir kimlik içerisinde paylaşılan bir biraradalık akla gelir. Bu bağlamda toplumsal dayanışma kavramı, belli bir toplumsal grubun üyeleri arasında sağlam bir zeminde kurulan karşılıklı sorumluluk anlamına gelir. Başkalarıyla dayanışma içinde olmak, sağlam ve sıkı bir birlik meydana getiren bir bütünün ve kimliğin parçası olmak anlamına gelir. Öyle ki bu bütün içerisindeki katılımcıların aralarındaki farklılıklar bütünün kendisi göz önüne alındığında görünmez olur. Dolayısıyla geleneksel dayanışma fikri bizi ortak ve sağlam bir temel üzerine kurulan bir topluluk tanımına götürür. Patočka bu tarz bir toplumsal ve siyasal temelciliği eleştirir. Siyasal dayanışma her seferinde belli bir adaletsizlik, baskı ve toplumsal yaralanabilirlik durumuna toplulukların verdiği tepki ile ortaya çıkar. Sarsılmışların dayanışması belirleyici bir olay yüzünden toplumun tüm ideolojik, ekonomik ve ruhsal mobilizasyon biçimlerine güvenlerini kaybedenlerden oluşur. Çek filozofun betimlediği siyasal dayanışma belli bir kimliğin bir araya getirdiği bireylerin üzerinde eyleyecekleri bir zemin değil, baskıya ve haksızlığa uğrayan bireylerin birbirlerinin sorumluluğunu alması ve birbirleri için mücadele etmesidir. Siyasal dayanışmayı düşünmek, toplumsal pratiğin özgürleştirici olanağını ve bu olanakların gerçekleşmesinin önündeki engelleri düşünmemizi sağlar.
Patočka’nın siyaset felsefesinden bahsetmek epey güçtür çünkü o kavramsal düzeyde, demokratik işleyiş, sosyal adalet ve devlet teorisi gibi konulara eğilmemiştir. Ne var ki onun kendine özgü tutumu topluluk, savaş, tarih, polemos ve dayanışma gibi kavramları fenomenolojik bir bakışla ele almaya ilişkindir. Patočka’ya göre siyasal yaşam sadece antagonizma ile değil dayanışma ile de anlaşılabilir. Dayanışma kavramına geneleksel bir bakış açısından baktığımızda sağlam bir zeminde belli bir kimlik içerisinde paylaşılan bir biraradalık akla gelir. Bu bağlamda toplumsal dayanışma kavramı, belli bir toplumsal grubun üyeleri arasında sağlam bir zeminde kurulan karşılıklı sorumluluk anlamına gelir. Başkalarıyla dayanışma içinde olmak, sağlam ve sıkı bir birlik meydana getiren bir bütünün ve kimliğin parçası olmak anlamına gelir. Öyle ki bu bütün içerisindeki katılımcıların aralarındaki farklılıklar bütünün kendisi göz önüne alındığında görünmez olur. Dolayısıyla geleneksel dayanışma fikri bizi ortak ve sağlam bir temel üzerine kurulan bir topluluk tanımına götürür. Patočka bu tarz bir toplumsal ve siyasal temelciliği eleştirir. Siyasal dayanışma her seferinde belli bir adaletsizlik, baskı ve toplumsal yaralanabilirlik durumuna toplulukların verdiği tepki ile ortaya çıkar. Sarsılmışların dayanışması belirleyici bir olay yüzünden toplumun tüm ideolojik, ekonomik ve ruhsal mobilizasyon biçimlerine güvenlerini kaybedenlerden oluşur. Çek filozofun betimlediği siyasal dayanışma belli bir kimliğin bir araya getirdiği bireylerin üzerinde eyleyecekleri bir zemin değil, baskıya ve haksızlığa uğrayan bireylerin birbirlerinin sorumluluğunu alması ve birbirleri için mücadele etmesidir. Siyasal dayanışmayı düşünmek, toplumsal pratiğin özgürleştirici olanağını ve bu olanakların gerçekleşmesinin önündeki engelleri düşünmemizi sağlar.
Description
Keywords
Community, Solidarity, Polemos, Vulnerability, Civil disobedience, Topluluk, Dayanışma, Yaralanabilirlik, Sivil itaatsizlik
Citation
Şan, E. (2021). ''Solidarity and community: Thinking today with Jan Patočka''. Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 20(2), 423-439.