Romantik bilinçdışının postyapısalcılıktaki yansımaları
Date
2017-07-26
Authors
Bektaş, Oya Esra
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Uludağ Üniversitesi
Abstract
Bilinç ile bilinçdışının birbiri ile olan mücadelesi felsefenin başlangıcından bu yana aralıksız bir şekilde devam ederken bilinçdışının bu mücadelede varlığını daima koruduğu görülmektedir. Bilinçdışının bir temsili olan mitlerin en rasyonel sistemlerde dahi işin içinde olması bunun önemli göstergelerinden biridir. Mitler yoluyla gizil bir şekilde işlevselliğini sürdüren bilinçdışının bu gizillikten kurtularak açık bir biçimde bilinç karşısında üstünlük kazanışı ise romantikler ve daha sonrasında postyapısalcıların sahneye çıkışı ile birlikte başlar. Romantikler bilinçdışını bilince ekleyerek felsefe yaparken, postyapısalcılar bilinci tümüyle devre dışı bırakır ve bilinçdışını temele alan bir felsefe ortaya koymaya çalışırlar. Bu bağlamda bilinçdışını romantiklerden devralan ve onların mirasçısı sayılan postyapısalcıların romantik bilinçdışını radikalleştirerek günümüzde felsefe yapma biçimini daha önce hiç görülmedik bir şekilde dönüştürdüğü ileri sürülebilir.
While the struggle between the consciousness and unconsciousness has been continuing ever since the beginning of philosophy, it seems that the unconsciousness always keeps its existence in this struggle. One of the important signs of this is that the myths, which are representations of the unconsciousness, are in work even in the most rational systems. Having gain an evident superiority of unconsciousness, which secretly functions through myths, over against the consciousness by getting rid of this secrecy begins with romanticism and later with the nascence of poststructuralists. While romantics philosophize by integrating the unconsciousness to the consciousness, poststructuralists completely disengage the consciousness and try to put forth a philosophy that is based on the unconsciousness. In this context, it can be argued that the poststructuralists, who inherit the unconsciousness from the romantic and are regarded as heirs to romantics, have unprecedentedly changed the way of philosophy nowadays by transforming the romantic unconsciousness radically.
While the struggle between the consciousness and unconsciousness has been continuing ever since the beginning of philosophy, it seems that the unconsciousness always keeps its existence in this struggle. One of the important signs of this is that the myths, which are representations of the unconsciousness, are in work even in the most rational systems. Having gain an evident superiority of unconsciousness, which secretly functions through myths, over against the consciousness by getting rid of this secrecy begins with romanticism and later with the nascence of poststructuralists. While romantics philosophize by integrating the unconsciousness to the consciousness, poststructuralists completely disengage the consciousness and try to put forth a philosophy that is based on the unconsciousness. In this context, it can be argued that the poststructuralists, who inherit the unconsciousness from the romantic and are regarded as heirs to romantics, have unprecedentedly changed the way of philosophy nowadays by transforming the romantic unconsciousness radically.
Description
Keywords
Romantizm, Postyapısalcılık, Bilinçdışı, Arzu, Sanat, Dil, Romanticism, Poststructuralism, Unconsciousness, Desire, Art, Language
Citation
Bektaş, O. E. (2017). "Romantik bilinçdışının postyapısalcılıktaki yansımaları". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 29, 139-155.