A reading essay on Hegel’s view of right

Abstract

In this study, Hegel’s view of right shall be comprehensively taken in hand which Hegel had mentioned in his Philosophy of Right and the concept of the constitutional state idea shall be emphasized in reference to the present problems pursuant to Hegel’s judgments. In this regard, to what extent the forming of a state which is subject to the constitution can provide opportunities for us to cope with the existing problems shall be tried to put forward. Primarily, the concept of universal put forth by Hegel shall be addressed and the importance of thinking upon the possibility of a universal right shall be emphasized. Later on, Hegel’s approach towards right shall be explained, thus creating the framework of the concept of right. Lastly, an evaluation shall be carried out depending on Hegel’s ideas and what meanings of Hegel’s statements which may hold in today’s world shall be tried to set forth.Bu çalışmada, Hegel’in Hukuk Felsefesinin İlkeleri kitabında dile getirdiği hukuk görüşü ayrıntılı bir şekilde ele alınacak ve onun düşünceleri çerçevesinde günümüz sorunları karşısında anayasal devlet düşüncesinin ne ifade ettiği üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda anayasaya bağlı bir devlet örgütlenmesinin varolan sorunların üstesinden gelmede bize nasıl bir imkan sunacağı gösterilmeye çalışılacaktır. Öncelikle, Hegel’in evrensel kavramı üzerinde durulacak ve evrensel bir hukukun imkanı üzerine düşünmenin önemi vurgulanacaktır. Daha sonra, onun hukuk fikrini ele alışı açıklanacak ve bu şekilde hukuk kavramının çerçevesi oluşturulacaktır. Son olarak da onun düşüncelerine bağlı olarak bir değerlendirme yapılacak ve Hegel’in söylediklerinin ne bugün ifade ettiği ortaya konmaya çalışılacaktır. Hegel, her bir devletin anayasal bir temel üzerinde yapılanması, yani bir anayasa çerçevesinde bir düzenleme yapmasına vurgu yapmaktadır. Bunu da, bireyin özgürlüğünü, özgür bir vatandaş olarak eyleyebilmesini hesaba katarak yapmak gerekmektedir. Nihai hedef olarak da dünya yurttaşlığını esas alacak bir dünya anayasası oluşturulması söz konusu olabilir. Ama her çağda ve her koşulda –gerek anayasal gerekse yasal- yeni düzenlemeler yaparak bunun sağlanması gerekmektedir. Hegel’in yasalar için söylediği şey, yani yasaların uygulanabilmesi için belirli olması gerektiği düşüncesi Anayasa için de geçerlidir. Bu nedenle, Anayasa ve diğer yasaların belirli yer ve durumda geçerli olan bir özelliğe sahip olmaları gerekir, bu ise yasanın uygulanma süreci içinde değişime uğrar. Aslında bu durum hukukun doğasına aykırı gibi görülebilecek olsa da öyle değildir; çünkü Hegel yasaların gerekçelerini bütünleşmiş bir toplum içinde o anda yerine getirdikleri işlevde bulduklarını vurgulamaktadır. Koşullar değiştikçe, meşru ve etkili kalmak için yasaların da değişmesi gerekmektedir. Bu şekilde, ülkeler Anayasalarını yavaş yavaş değiştirerek ilk baştakinden çok farklı bir duruma getirebilirler. Hegel’in bunu tarihsel olumsallığa verilen kaçınılmaz bir ödün olarak değil, özgürlük elde etmek ve bu özgürlüğü korumak için gerekli hukuki koşulların kolektif bir şekilde tedricen gözden geçirilmesini içeren akılsal bir süreç olarak gördüğü söylenebilir. Bu nedenle, evrensel bir hukukun olabilirliğinden söz edebiliriz. Anayasa her bir yurttaşın istemlerini/taleplerini hesaba katarak oluşturulmalı ve bir kişi olarak özgür vatandaşlar olabilmelerinin önünü açmalıdır. Buna göre, yasaların da anayasaya bağlı olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Bu şekilde, özgür bireylerin yetişmesi sağlanabilecek ve bireysel özgürleşmenin önü açılabilecektir.