Foreign language teaching within 4+4+4 education system in Turkey: Language teachers' voices
Date
2013
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Anı Yayıncılık
Abstract
Problem Statement: In 2012 Ministry of National Education in Turkey has revised the education system so that the new 4+4+4 system requires a three-tier model of education with primary, secondary, and high school components. As with many changes in the curriculum, foreign language (FL) teaching has also been changed and the starting age for learning a FL has been lowered to 6.6 years of age (second grade). As one of the parties of the education process, teachers' views about this curriculum change and their understanding of teaching English to young learners (TEYL) have great importance.
Purpose of Study: The current research aims to investigate English teachers' ideas towards the starting age for FL learning, how it should be conducted with young learners, and finally what their current practices are when teaching children.
Methods: The data for the study is gathered from 203 primary school English teachers from seven different regions of Turkey via a questionnaire consisting of three parts concerning the aforementioned issues. The first part has closed and open-ended questions and aims at finding teachers views about the starting age/grade for language learning. Second part investigates teachers' beliefs about TEYL and third part investigates teachers' classroom implementations while teaching YLs. The reliability is taken for each part of the questionnaire. As a result, all sections of the questionnaire are found reliable with alpha values .758, .796, and .806 consecutively. Frequency analysis, Wilcoxon signed rank test, and ANOVA were used to make the analysis.
Findings and Results: The results indicate that teachers prefer language education to start at the first stage of primary school and even earlier during pre-school. Pertaining to teacher's beliefs about TEYL, most of the teachers revealed that FL teaching in primary school should be mainly based on listening and speaking rather than grammar; within a context through visual/kinesthetic activities, songs, and games rather than worksheets. However, the Wilcoxon signed rank test results revealed that there are significant differences between the participants' beliefs and their implementation.
Conclusions and Recommendations: Consequently, teachers are in favor of the recent changes in the curriculum; however, some teachers might need some in-service training regarding the use of appropriate techniques with YLs. These in-service training courses should involve practical tips to implement theoretically sound language teaching to children. Contribution and understanding of teachers, parents, and other educational institutions/organizations should be supported for a successful implementation of a language policy.
Problem Durumu: 2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye’de eğitim sisteminde düzenleme yapmış ve yabancı dil öğrenmeye başlama yaşı 6.6 yaşa (ikinci sınıf düzeyi) düşürülmüştür. Program değişiklikleri ve yenilikler sadece öğrencileri değil aynı zamanda öğretmenleri ve öğretmen eğitimi süreçlerini de etkilemektedir. Bu eğitim sisteminin bir parçası olarak, yabancı dil öğretmenlerinin bu program değişimi ile ilgili görüşleri ve çocuklara yabancı dil öğretimi ile ilgili algıları çok büyük önem taşımaktadır. Araştırmanın Amacı: Bu çalışma İngilizce öğretmenlerinin yabancı dil öğrenmeye başlama yaşı ile ilgili düşünceleri, bu sistemin çocuklarla nasıl yürütüleceği ve son olarak da çocuklara yabancı dil öğretirken yaptıkları uygulamaları araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırmanın Yöntemi: Çalışmanın verileri Türkiye’de yedi farklı bölgede ilkokullarda çalışan 203 İngilizce öğretmeninden anket yoluyla toplanmıştır. Söz konusu anket üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm açık ve kapalı uçlu sorulardan oluşmaktadır ve yabancı dil öğrenimi ile ilgili başlama yaşı/sınıfı hakkında öğretmen görüşlerini bulmayı amaçlar; ikinci bölüm öğretmenlerin çocuklara yabancı dil öğretimi hakkındaki inançlarını sorgular ve üçüncü bölüm ise öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarını tespit etmeyi amaçlar. Anketin tüm bölümleri sırasıyla .758, .796, ve .806 alfa değerleri ile güvenilir bulunmuştur. Veriler değerlendirilirken, frekans analizi, Wilcoxon signed rank test, ve ANOVA analiz yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmanın Bulguları: Verilerin analizi, öğretmenlerin yabancı dil eğitimine başlama yaşı olarak 4+4+4 eğitim sisteminin birinci aşamasını (ilkokul) ve hatta okul öncesini tercih ettiklerini göstermiştir. Yabancı dil eğitiminin birinci kademede başlaması gerektiğini düşünen katılımcılar bu dönem çocuklarının sosyal yönden yeterince gelişmiş olduklarını ve yeni bir şeyler öğrenmeye daha hevesli olduklarını vurgulamışlardır. Ayrıca kendi dillerinde okur-yazar olmalarının yabancı dil öğrenme sürecinde kolaylık sağlayacağını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin büyük bir kısmı, yabancı dil öğretimine 4+4+4 eğitim sisteminin ikinci aşamasında başlanmasının çok geç olacağını belirtmişlerdir. Yabancı dil öğrenmeye okulöncesi dönemde başlanması gerektiğini düşünen öğretmenler, çocukların özellikle daha iyi telaffuz geliştirmeleri açısından kritik dönemde olduklarını belirtmişlerdir. Çocukların karakteristik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda bu dönemde ki çocukların yeni bir dil öğrenmeye karşı merak ve motivasyonlarının daha yüksek; endişe, önyargı ve olası psikolojik engellerin ise daha az olduğuna dikkat çekmektedirler. Böylece yabancı dil öğretiminin, tıpkı anadili öğrenirken olduğu gibi oyunlar, şarkılar ve hikâyelerle daha anlamlı ve doğal bir dil öğrenme süreci sağlanarak yapılması gerektiğine inanmaktadırlar. Öğretmenlerin çocuklara yabancı dil öğretimi ile ilgili inançlarına bakıldığında, birçoğunun ilkokulda yabancı dil öğretiminin temel olarak dilbilgisi yerine dinleme ve konuşmaya dayalı olması gerektiğini düşündükleri görülmüştür. Dinleme ve konuşma etkinliklerinin çalışma kâğıtlarından çok görsel ve fiziksel aktiviteler, şarkılar ve oyunlar bağlamında olmasını tercih ettikleri ortaya çıkmıştır. Çocukların yabancı dil öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmelerinin ve bunun sağlanması için de sınıf ortamının çocuklar için eğlenceli hale getirilmesinin önemli olduğunu ifade etmişlerdir. Katılımcıların çoğu dil öğrenim sürecinde çocukların gelişiminin yazılı sınav yöntemleri yerine aktiviteler ve oyunlar yoluyla değerlendirilmesinin önemine değinmişlerdir. Öte yandan Wilcoxon signed rank test sonuçları katılımcıların çocuklara yabancı dil öğretimi konusundaki inançları ile öğrettikleri arasında anlamlı farklılıklar olduğunu göstermiştir. Buna göre tecrübeli öğretmenlerle yeni öğretmenlerin çocuklara yabancı dil öğretimi hakkındaki inançları arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Ayrıca tek yönlü ANOVA çoklu karşılaştırma sonucuna göre, yeni ve daha tecrübeli öğretmenlerin çocuklara yabancı dil öğretiminde dinleme ve konuşmaya ağırlık verme konusundaki inançları arasında da anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p< .036). Son olarak da 6 – 10 yıl arası tecrübesi olan öğretmenlerle, 11 yıl ve üstü tecrübesi olan öğretmenler arasında oyun ve aktiviteler yerine alıştırmalar yoluyla dilbilgisi öğretimi konusunda anlamlı farklılık bulunmuştur.
Problem Durumu: 2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye’de eğitim sisteminde düzenleme yapmış ve yabancı dil öğrenmeye başlama yaşı 6.6 yaşa (ikinci sınıf düzeyi) düşürülmüştür. Program değişiklikleri ve yenilikler sadece öğrencileri değil aynı zamanda öğretmenleri ve öğretmen eğitimi süreçlerini de etkilemektedir. Bu eğitim sisteminin bir parçası olarak, yabancı dil öğretmenlerinin bu program değişimi ile ilgili görüşleri ve çocuklara yabancı dil öğretimi ile ilgili algıları çok büyük önem taşımaktadır. Araştırmanın Amacı: Bu çalışma İngilizce öğretmenlerinin yabancı dil öğrenmeye başlama yaşı ile ilgili düşünceleri, bu sistemin çocuklarla nasıl yürütüleceği ve son olarak da çocuklara yabancı dil öğretirken yaptıkları uygulamaları araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırmanın Yöntemi: Çalışmanın verileri Türkiye’de yedi farklı bölgede ilkokullarda çalışan 203 İngilizce öğretmeninden anket yoluyla toplanmıştır. Söz konusu anket üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm açık ve kapalı uçlu sorulardan oluşmaktadır ve yabancı dil öğrenimi ile ilgili başlama yaşı/sınıfı hakkında öğretmen görüşlerini bulmayı amaçlar; ikinci bölüm öğretmenlerin çocuklara yabancı dil öğretimi hakkındaki inançlarını sorgular ve üçüncü bölüm ise öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarını tespit etmeyi amaçlar. Anketin tüm bölümleri sırasıyla .758, .796, ve .806 alfa değerleri ile güvenilir bulunmuştur. Veriler değerlendirilirken, frekans analizi, Wilcoxon signed rank test, ve ANOVA analiz yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmanın Bulguları: Verilerin analizi, öğretmenlerin yabancı dil eğitimine başlama yaşı olarak 4+4+4 eğitim sisteminin birinci aşamasını (ilkokul) ve hatta okul öncesini tercih ettiklerini göstermiştir. Yabancı dil eğitiminin birinci kademede başlaması gerektiğini düşünen katılımcılar bu dönem çocuklarının sosyal yönden yeterince gelişmiş olduklarını ve yeni bir şeyler öğrenmeye daha hevesli olduklarını vurgulamışlardır. Ayrıca kendi dillerinde okur-yazar olmalarının yabancı dil öğrenme sürecinde kolaylık sağlayacağını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin büyük bir kısmı, yabancı dil öğretimine 4+4+4 eğitim sisteminin ikinci aşamasında başlanmasının çok geç olacağını belirtmişlerdir. Yabancı dil öğrenmeye okulöncesi dönemde başlanması gerektiğini düşünen öğretmenler, çocukların özellikle daha iyi telaffuz geliştirmeleri açısından kritik dönemde olduklarını belirtmişlerdir. Çocukların karakteristik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda bu dönemde ki çocukların yeni bir dil öğrenmeye karşı merak ve motivasyonlarının daha yüksek; endişe, önyargı ve olası psikolojik engellerin ise daha az olduğuna dikkat çekmektedirler. Böylece yabancı dil öğretiminin, tıpkı anadili öğrenirken olduğu gibi oyunlar, şarkılar ve hikâyelerle daha anlamlı ve doğal bir dil öğrenme süreci sağlanarak yapılması gerektiğine inanmaktadırlar. Öğretmenlerin çocuklara yabancı dil öğretimi ile ilgili inançlarına bakıldığında, birçoğunun ilkokulda yabancı dil öğretiminin temel olarak dilbilgisi yerine dinleme ve konuşmaya dayalı olması gerektiğini düşündükleri görülmüştür. Dinleme ve konuşma etkinliklerinin çalışma kâğıtlarından çok görsel ve fiziksel aktiviteler, şarkılar ve oyunlar bağlamında olmasını tercih ettikleri ortaya çıkmıştır. Çocukların yabancı dil öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmelerinin ve bunun sağlanması için de sınıf ortamının çocuklar için eğlenceli hale getirilmesinin önemli olduğunu ifade etmişlerdir. Katılımcıların çoğu dil öğrenim sürecinde çocukların gelişiminin yazılı sınav yöntemleri yerine aktiviteler ve oyunlar yoluyla değerlendirilmesinin önemine değinmişlerdir. Öte yandan Wilcoxon signed rank test sonuçları katılımcıların çocuklara yabancı dil öğretimi konusundaki inançları ile öğrettikleri arasında anlamlı farklılıklar olduğunu göstermiştir. Buna göre tecrübeli öğretmenlerle yeni öğretmenlerin çocuklara yabancı dil öğretimi hakkındaki inançları arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Ayrıca tek yönlü ANOVA çoklu karşılaştırma sonucuna göre, yeni ve daha tecrübeli öğretmenlerin çocuklara yabancı dil öğretiminde dinleme ve konuşmaya ağırlık verme konusundaki inançları arasında da anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p< .036). Son olarak da 6 – 10 yıl arası tecrübesi olan öğretmenlerle, 11 yıl ve üstü tecrübesi olan öğretmenler arasında oyun ve aktiviteler yerine alıştırmalar yoluyla dilbilgisi öğretimi konusunda anlamlı farklılık bulunmuştur.
Description
Keywords
Education & educational research, Young learners, Foreign language teaching, Primary school, Education system, English language teaching, 4+4+4, English, Yabancı dil öğretimi, Çocuklar, İlkokul, Eğitim sistemi, İngiliz dili eğitimi
Citation
Gürsoy, E. vd. (2013). “Foreign language teaching within 4+4+4 education system in Turkey: Language teachers' voices”. Eğitim Araştırmaları-Eurasian Journal of Educational Research, 13(53A), 59-74.