An examination of David Hume’s use of “propositon” and “deduction” in Hume’s law: An objection to the standart interpretation of the “is-ought” problem

Thumbnail Image

Date

2015

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Uludağ Üniversitesi

Abstract

Contemporary scholars frequently interpreted Hume’s Law as a logical or semantic thesis. Accordingly, no argument can have a conclusion with moral content without having at least one premise containing a moral term. This interpretation depends on the misconception of Hume’s use of the terms “proposition” and “deduction”. I argue that “proposition” and “deduction” in the relevant context should not be interpreted anachronistically. The correct interpretation of these terms would be that; (i) “proposition” has no special (logical) meaning, and (ii) “deduction” means very broadly all types of multi-step inferences. In this case, Hume’s Law offers a wider claim than the logical and semantic thesis suggest. In this paper, I am going to argue for this correct interpretation of Hume’s use of the terms “proposition” and “deduction”. If we appeal to this correct interpretation, we can see that Hume’s thesis has no specifically a logical or semantic point. Hume wants to argue instead that our moral judgments have no underpinning psychological relations of ideas or matters of facts. According to this interpretation, it can be seen that the crucial term of the “is-ought” passage is Hume’s “relations”.
Günümüz felsefecileri Hume Yasası’nı, genellikle, mantıksal ya da anlamsal bir tez olarak yorumlamaktadırlar. Buna göre, herhangi bir geçerli argüman, öncülleri arasında en az bir tane ahlaki içeriğe sahip bir önerme bulundurmuyorsa, sonucunda da ahlaki içeriğe sahip bir önerme bulunduramaz. Bu yorumlama, Hume’un kullandığı “önerme” ve “tümdengelim” kelimelerinin yanlış ele alınmasına dayanmaktadır. “Önerme” ve “tümdengelim” terimlerinin ilgili bağlam çerçevesinde anakronistik bir biçimde ele alınmaması gerektiğini savunacağım. Bu terimlerin doğru yorumlamaları şu şekilde olmalıdır: (1) “önerme” teriminin hiçbir özel (mantıksal) bir anlamı bulunmamaktadır ve (2) “tümdengelim” terimi çok geniş anlamıyla bütün çok-basamaklı çıkarım türlerini kapsamaktadır. Bu açıdan Hume Yasası, mantıksal ve anlamsal tez yorumlamalarının öne sürdüğünden daha geniş bir iddiaya sahiptir. Bu makalede, “önerme” ve “tümdengelim” terimlerinin Hume bağlamında nasıl doğru yorumlanabileceğini tartışacağım. Eğer bu doğru yorumlamaya uyacak olursak, Hume’un tezinin özel olarak ne mantıksal ne de semantik bir iddiası olmadığı görülecektir. Daha ziyade Hume, ahlaki yargılarımızın altında yatan hiçbir psikolojik ideler arası ilişki ya da olgulara dair durumun bulunmadığını tartışmak istemektedir. Bu yorumlamaya göre, “dir/dır-meli/malı” pasajının en can alıcı teriminin “ilişki” kavramı olduğu görülebilecektir.

Description

Keywords

Metaethics, Fact-value distinction, Morality, Sentimentalism, Emotivism, Moral judgments, Normativity, Metaetik, Olgu-değer ayrımı, Ahlak, Duygusalcılık, Duyguculuk, Ahlak yargıları, Normatiflik

Citation

Erdenk, E. A. (2015). "An examination of David Hume’s Use of “Propositon” and “Deduction” in Hume’s law: An objection to the standart ınterpretation of the “Is-ought” problem". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 24, 133-150.

Collections