Türkler’de egemenlik anlayışı ve yöneten-yönetilen ilişkisi (Osmanlı dönemi’ne kadar)

Thumbnail Image

Date

2006

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Uludağ Üniversitesi

Abstract

Devlet, egemenlik, yöneten-yönetilen gibi kavramlar arasında ayrılmaz bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkiler, Orta Asya topluluklardan Osmanlı Devleti’ne kadar geçen sürede batıdaki gelişmelerden farklı olarak özgün ve öz itibariyle daha statik nitelikte Türk siyasal kültüründeki yerini almıştır. Bu nedenle Türklerde, hiçbir tartışma yaşanmadan egemenliğin kaynağı Tanrı kabul edilip, egemenliği iktidardaki kutsal hanedana Tanrı’nın verdiği görüşü benimsenmiş ve egemenlik hanedan üyeleri arasında paylaştırılmıştır. Bu durum ademi merkeziyetçi ülüş sisteminin ortaya çıkmasına da yol açmıştır. Gelişen olaylar da, bu statik yapıyı öz itibariyle değiştirmemiştir. İslam’ın kabulü ile birlikte, tüm alanlarda İslam belirleyici olmasına rağmen, Orta Asya geleneğinin izlerini tamamen ortadan kaldırılmış ve bu dönemde de genel hatlarıyla özünü kaybetmeden İslami bir biçim kazanarak sürmüştür. Töre kavramı da, Türklerde önemli bir yere sahip olup, yöneten-yönetilen ilişkisinde belirleyici rol oynamıştır. İslam’ın kabulünden sonra ise, töre anlayışı sürmekle birlikte, aynı işlevi kısmen de olsa dinsel kurallar almıştır. Türk tarihi boyunca gerek töre ve gerekse dinsel kurallar aracılığı ile iktidarların hiçbir zaman despot olma imkanı doğmamış ve böylelikle halk da güven içinde yaşamını sürdürmüştür.
There is an inseparable relation between concepts of state, sovereignty, and governer-citizen. From middle-asian era to Ottoman times these relations took their places in Turkish political history as original and genuine static characteristic. That is why in Turks, the God had accepted as the sole source of sovereignty, and the idea of that, this sovereignty is transferred to the dynasty in power and it is shared between the dynasty members had been accepted easily. This caused one man Ülüş System. Although, Islam played a major role in defining every aspect of the life after acceptance of Islam, it could not erased middle-asia tradition totally, and continued without losing its main essence in a Islamic look. Moral laws had an important place in Turkish society and played an important role in governer-citizen relation. After acceptance of Islam, the same understanding continued but the same function has been partially replaced by religious rules. During Turkish history, both moral laws and religious rules did not allow the Power to be despotic and by this rules and laws citizens lived in confidence and comfort.

Description

Keywords

Egemenlik, Siyasal iktidar, Töre, Meşruluk, Political power, Sovereignty, Legality, Moral laws

Citation

Özdemir, G. (2006). ''Türkler’de egemenlik anlayışı ve yöneten-yönetilen ilişkisi (Osmanlı dönemi’ne kadar)''. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 25(2), 103-124.