Requiem for the ones experiencing the tragedy of farewells: The ballad of narayama
Date
2016
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Uludağ Üniversitesi
Abstract
The movie 'The Ballad of Narayama' is considered as one of the masterpieces of traditional cinema and of the famous director Shohei Imamura. The movie depicts a very cruel tradition to which people striving to survive in a mountain village of Japan are strictly attached. Tradition, as a founding past, is carried in the movie to the present and the future, with rituals, ceremonies and rites. Thus the community achieves a knowledge through tradition, allowing it to reproduce itself each time. However, this knowledge also manifests itself as a law-maker in the communitylife. In the examined film this law is most succulently expressed as "rule is rule, mercy is useless". In particular, persons who reach 70 years of age, are taken by their sons or close relatives to the summit of the 'Narayama Mountain' and abandoned to die. In the cultural codes of the community, such as act is one of the most important tasks and obligations to be fulfilled. Thus, abstaining from such task and obligation is considered as the greatest sin, crime and shame. At this point, the tradition serves the function as a reminder to each member of the community, of the tasks and obligations, to prevent their sins, crimes and shames. For example, in the film, although the character ‘Mother Orin’ has healthy teeth, she is continuously told by both her grandchildren and other members of the community, that she has turned 70 and must go to the summit of the 'Narayama Mountain'. In short, each member of the community exerts pressure on those who turn 70. Against this pressure, healthy persons who turn 70 "break their front teeth with stone" to give the message to their sons or close relatives, who shall carry them to the summit of the Narayama Mountain, that the time has come for the tragic task and obligation they have to fulfill. In this context, the film 'The Ballad of Narayama' can be considered as a requiem for the ones experiencing the tragedy of farewells. This study is a content analysis and evaluation of the film 'The Ballad of Narayama', specific to the tradition, making use of qualitative research methodology and using the document analysis technique.
Narayama Türküsü filmi, geleneksel sinemanın ve ünlü yönetmen Shohei İmamura’nın başyapıtlarından biri olarak gösterilmektedir. Eserde, Japonya’nın bir dağ köyünde hayatlarını idame ettirmeye çalışan insanların sıkı sıkıya bağlı oldukları çok acımasız bir gelenek anlatılmaktadır. Filmde, kurucu bir geçmiş olarak geleneğin kendisi, ritüel, seremoni, ayin ve törenler ile şimdiki zamana ve geleceğe taşınmaktadır. Bu sayede topluluk, gelenek vasıtası ile kendini her defasında yeniden üretebilecek bir bilgiye kavuşmaktadır. Ancak bu bilgi, topluluk yaşantısında kendini kural koyucu bir yasa olarak da göstermektedir. İncelenen filmde bu yasa, en özlü biçimde, “kural kuraldır, acımak bir işe yaramaz” şeklinde ifade edilmektedir. Özellikle 70 yaşına gelmiş kadın veya erkeklerin, oğulları veya yakın akrabaları tarafından “Narayama Dağı”’nın zirvesine çıkarılarak ölüme terkedilmeleri söz konusudur. Topluluğun kültür kodlarında böyle bir hareket tarzı, yerine getirilmesi gereken en önemli görev ve ödev olarak bir karşılık bulmaktadır. Dolayısı ile topluluk üyelerinin bu görev ve ödevden kaçmaları, en büyük günah, suç ve utanç sayılmaktadır. Geleneğin kendisi bu noktada, topluluğun her bir üyesine, günaha girmemeleri, suç işlememeleri ve utanç duymamaları için görev ve ödevlerini hatırlatıcı bir işlev görmektedir. Örneğin filmde “Orin Anne” karakterine hem torunları hem de topluluğun diğer üyeleri tarafından sağlıklı dişlere sahip olsa da sürekli olarak 70 yaşına geldiği ve “Narayama Dağı’”nın zirvesine gitmesi gerektiği söylenmektedir. Kısaca topluluğun her bir üyesi, 70 yaşına gelenler üzerinde bir baskı kurmaktadır. Bu baskılar karşısında 70 yaşına gelmiş sağlıklı yaşlı insanlar, “ön dişlerini taşla kırarak” kendilerini Narayama Dağı’nın” zirvesine taşıyacak olan oğullarına veya yakın akrabalarına yerine getirmek zorunda oldukları trajik görev ve ödevin zamanının geldiği mesajını verirler. Bu bağlamda “Narayama Türküsü” filmi, vedaların trajedisini yaşayanlara yakılmış bir ağıttır, denilebilir. Ele alınan “Narayama Türküsü” isimli filmde bu anlamda nitel araştırma metodolojisinden yararlanılarak ve doküman analizi tekniği uygulanarak, gelenek özelinde bir içerik çözümlemesi yapılmaya çalışılmıştır.
Narayama Türküsü filmi, geleneksel sinemanın ve ünlü yönetmen Shohei İmamura’nın başyapıtlarından biri olarak gösterilmektedir. Eserde, Japonya’nın bir dağ köyünde hayatlarını idame ettirmeye çalışan insanların sıkı sıkıya bağlı oldukları çok acımasız bir gelenek anlatılmaktadır. Filmde, kurucu bir geçmiş olarak geleneğin kendisi, ritüel, seremoni, ayin ve törenler ile şimdiki zamana ve geleceğe taşınmaktadır. Bu sayede topluluk, gelenek vasıtası ile kendini her defasında yeniden üretebilecek bir bilgiye kavuşmaktadır. Ancak bu bilgi, topluluk yaşantısında kendini kural koyucu bir yasa olarak da göstermektedir. İncelenen filmde bu yasa, en özlü biçimde, “kural kuraldır, acımak bir işe yaramaz” şeklinde ifade edilmektedir. Özellikle 70 yaşına gelmiş kadın veya erkeklerin, oğulları veya yakın akrabaları tarafından “Narayama Dağı”’nın zirvesine çıkarılarak ölüme terkedilmeleri söz konusudur. Topluluğun kültür kodlarında böyle bir hareket tarzı, yerine getirilmesi gereken en önemli görev ve ödev olarak bir karşılık bulmaktadır. Dolayısı ile topluluk üyelerinin bu görev ve ödevden kaçmaları, en büyük günah, suç ve utanç sayılmaktadır. Geleneğin kendisi bu noktada, topluluğun her bir üyesine, günaha girmemeleri, suç işlememeleri ve utanç duymamaları için görev ve ödevlerini hatırlatıcı bir işlev görmektedir. Örneğin filmde “Orin Anne” karakterine hem torunları hem de topluluğun diğer üyeleri tarafından sağlıklı dişlere sahip olsa da sürekli olarak 70 yaşına geldiği ve “Narayama Dağı’”nın zirvesine gitmesi gerektiği söylenmektedir. Kısaca topluluğun her bir üyesi, 70 yaşına gelenler üzerinde bir baskı kurmaktadır. Bu baskılar karşısında 70 yaşına gelmiş sağlıklı yaşlı insanlar, “ön dişlerini taşla kırarak” kendilerini Narayama Dağı’nın” zirvesine taşıyacak olan oğullarına veya yakın akrabalarına yerine getirmek zorunda oldukları trajik görev ve ödevin zamanının geldiği mesajını verirler. Bu bağlamda “Narayama Türküsü” filmi, vedaların trajedisini yaşayanlara yakılmış bir ağıttır, denilebilir. Ele alınan “Narayama Türküsü” isimli filmde bu anlamda nitel araştırma metodolojisinden yararlanılarak ve doküman analizi tekniği uygulanarak, gelenek özelinde bir içerik çözümlemesi yapılmaya çalışılmıştır.
Description
Keywords
The Ballad of Narayama, Tradition, Ritual, Collective responsibilities principle, Mountain and sacrifice cult, Narayama Türküsü, Gelenek, Ritüel, Ortak sorumluluk ilkesi, Dağ ve kurban kültü
Citation
Sam, R. (2016). "Requiem for the ones experiencing the tragedy of farewells: The Ballad of Narayama". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 27, 1-13.