The absurd aspect of the death of god
Date
2016
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Uludağ Üniversitesi
Abstract
After the death of God we came up against the loss of supreme value and thus loss of meaning, some philosophers and some writers (especially absurdist ones) call the new world as chaotic and absurd. In this paper, we will investigate the relationship between the death of God and absurdity. Our main question: Does the death of God have the absurdist vein? For this inquiry, first of all, we will try to introduce what is the meaning of the-death-of-God in absurd literature and then we will make a short conceptual analysis of absurd to show relationship between them.
Bu metin, bir krizin belirtileri hakkında bir soruşturmadır: Değer krizi. Bu manada da Tanrının Ölümüyle ortaya çıkan durumun absürt yönünün bulunup bulunmadığına ilişkin bir incelemedir. Orta çağda toplumu organize eden kurallar Tanrı’nın kurallarıydı, Tanrı fikri sosyal hayatı anlamalı kılan unsurların merkezinde yer almaktaydı. Modernite ile birlikte Tanrı yerinden edilmiştir. Nietzsche’nin meşhur ifadesini kullanırsak “Tanrı öldü”. Tanrının ölümünün ardından Batı düşünce dünyasının içine düştüğü durumu filozoflar kaos (Nietzsche) ve absürt (Camus) olarak nitelendirdiler. Metinde ele aldığımız absürt tartışmasının odaklandığı noktada hayatın “anlamsızlığı” meselesidir. Camus absürt’ün ortaya çıktışını en genelde “İnsanın arzuları ile Dünyanın ona sundukları arasındaki uyuşmazlığın yarattığı gerilim olarak” görür. Bu gerilim de, Albert Camus’un felsefenin en temel problemi olarak gördüğü “intihar” meselesine işaret eder. Ancak bu absürt durumun çözümü “intihar” değildir zira O’nun için intihar absürtü aşmak değil basitçe vazgeçmektir. Metinde ilk olarak, Tanrının ölümünün ilanından sonra ortaya çıkan durumun absurtlüğünü soruşturmak için Absürt kavramının analizi yapılmıştır. Absürt kavramına ilişkin tanımlar ele ve eleştirilere yer verilmiştir. Bu çerçevede Tanrının ölümü sonrasında anlamlar üreten bir sistem olarak tüketim toplumu’nun ürettiği anlamların geçiciliğine ilişkin başta René Girard olmak üzere eleştirilere yer verilmiştir. Tüketim toplumuna hizmet eden ve bir noktada toplumun ilgilerini ve algılarını yöneten Kapitalist üretim sosyal hayatın “anlam üreticisi” konumuna erişmiştir. Ancak “geçici” ve cazibesini çabucak yitiren anlamlar neticesinde, Kapitalist üretim tarzı kendisini sonu gelmez bir biçimde yeni anlamlar üretmeye adamıştır. Kapitalist üretim tarzının toplumun ilgsini kendisinde tutmayı başaramadığı kırılma anları toplumun bireylerinin anlamsızlığa savrulduğu anlar olarak ortaya çıkmaktadır. Tanrısız veya Tanrının kurallarını koymadığı ve organize etmediği bir toplum modelinin önündeki en önemli mesele, Tanrı vari tüketilemez bir anlama ihtiyaç duyulup duyulmadığı meselesidir. Varoluşcu filozoflar örneğin Sartre, Tanrı konuşmadığı bir toplumda anlamın inşasını bireyin iradesine atfetmiştir. Hepimiz bireyler olarak yaşadığımız hayatı anlamlı kılmaya mecburuz.
Bu metin, bir krizin belirtileri hakkında bir soruşturmadır: Değer krizi. Bu manada da Tanrının Ölümüyle ortaya çıkan durumun absürt yönünün bulunup bulunmadığına ilişkin bir incelemedir. Orta çağda toplumu organize eden kurallar Tanrı’nın kurallarıydı, Tanrı fikri sosyal hayatı anlamalı kılan unsurların merkezinde yer almaktaydı. Modernite ile birlikte Tanrı yerinden edilmiştir. Nietzsche’nin meşhur ifadesini kullanırsak “Tanrı öldü”. Tanrının ölümünün ardından Batı düşünce dünyasının içine düştüğü durumu filozoflar kaos (Nietzsche) ve absürt (Camus) olarak nitelendirdiler. Metinde ele aldığımız absürt tartışmasının odaklandığı noktada hayatın “anlamsızlığı” meselesidir. Camus absürt’ün ortaya çıktışını en genelde “İnsanın arzuları ile Dünyanın ona sundukları arasındaki uyuşmazlığın yarattığı gerilim olarak” görür. Bu gerilim de, Albert Camus’un felsefenin en temel problemi olarak gördüğü “intihar” meselesine işaret eder. Ancak bu absürt durumun çözümü “intihar” değildir zira O’nun için intihar absürtü aşmak değil basitçe vazgeçmektir. Metinde ilk olarak, Tanrının ölümünün ilanından sonra ortaya çıkan durumun absurtlüğünü soruşturmak için Absürt kavramının analizi yapılmıştır. Absürt kavramına ilişkin tanımlar ele ve eleştirilere yer verilmiştir. Bu çerçevede Tanrının ölümü sonrasında anlamlar üreten bir sistem olarak tüketim toplumu’nun ürettiği anlamların geçiciliğine ilişkin başta René Girard olmak üzere eleştirilere yer verilmiştir. Tüketim toplumuna hizmet eden ve bir noktada toplumun ilgilerini ve algılarını yöneten Kapitalist üretim sosyal hayatın “anlam üreticisi” konumuna erişmiştir. Ancak “geçici” ve cazibesini çabucak yitiren anlamlar neticesinde, Kapitalist üretim tarzı kendisini sonu gelmez bir biçimde yeni anlamlar üretmeye adamıştır. Kapitalist üretim tarzının toplumun ilgsini kendisinde tutmayı başaramadığı kırılma anları toplumun bireylerinin anlamsızlığa savrulduğu anlar olarak ortaya çıkmaktadır. Tanrısız veya Tanrının kurallarını koymadığı ve organize etmediği bir toplum modelinin önündeki en önemli mesele, Tanrı vari tüketilemez bir anlama ihtiyaç duyulup duyulmadığı meselesidir. Varoluşcu filozoflar örneğin Sartre, Tanrı konuşmadığı bir toplumda anlamın inşasını bireyin iradesine atfetmiştir. Hepimiz bireyler olarak yaşadığımız hayatı anlamlı kılmaya mecburuz.
Description
Keywords
Absurd, Absurdity, He-death-of-god, Value, Consume, Meaning, Meaninglessness, Absürt, Tanr’nın ölümü, Değer, Anlam, Anlamsızlık, Tüketim
Citation
Kuçlu, E. (2016). "The absurd aspect of the death of god". Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 26, 159-167.