2011 Sayı 17
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/10172
Browse
Browsing by Author "Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü."
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item İdealizm ve Kant’ın uzam görüşü(Uludağ Üniversitesi, 2011) Esenyel, Adnan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.Modern felsefenin temel çıkmazlarından bir tanesi, bilen öznenin kendisinden bağımsız nesnel bir dünyayı haklılandırma çabası sürecinde ortaya çıkar. Descartes’tan başlayarak öznenin bilinç içeriğinden hareket eden modern felsefe kendisini çoğunlukla, Hume ve Berkeley’in de göstermiş olduğu gibi, idealizm ve solipsizm “batağına” saplanmış bulur. Kant, ortaya koymuş olduğu fenomen ve kendinde-şey arasındaki ayrım ile modern felsefenin çıkmazına bir çözüm üretme iddiasındadır. Ne var ki, temelde modern felsefenin varsayımlarından kurtulamayan Kant’ın kuramı da bu sebeple idealizm ve solipsizm tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu makalenin amacı Kant’ın uzam görüşünden hareketle, onun idealizm karşısındaki konumunu değerlendirmektir.Item Kitap inceleme: Political Romanticism(Uludağ Üniversitesi, 2011) Kaya, Funda Günsoy; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.Carl Schmitt, 1922 tarihli Politische Theologie. Vier Kapitel zur Lehre von der Souveränität (Siyasi İlahiyat: Egemenlik Kuramı Üzerine Dört Bölüm*), 1923 tarihli Römischer Katholizismus und politische Form (Roma Katolikliği ve Politik Form**) ve Die geistesgeschichtliche Lage des heutigen Parlamentarismus (Parlamenter Demokrasinin Krizi***), 1927 tarihli Der Begriff des Politischen (Siyasal Kavramı****) ve nihayet 1942 tarihli Land und Meer (Kara ve Deniz) gibi külliyatının hatırı sayılır bir kısmı Türkçe’ye çevrilen ve halihazırda çevrilmekte olan bir Alman hukukçu, politik teorisyen ve politik teologdur. Schmitt, yalnızca, egemeni basitçe hukuk yönetimiyle eşitleyen liberal devlet teorisine karşı hukukun değil egemenin, hukuk metninin değil, politik iradenin üstün otorite olduğunu söylemesi, politik olanın kriterini dost-düşman ayrımı olarak belirlemesi, savaşı insanın temel ontolojik durumu olarak kavraması ve egemeni istisnai duruma karar veren kimse olarak tanımlaması nedeniyle değil, aynı zamanda Hitler’in Kronjurist’i (baş hukukçu) olarak kazandığı kötü şöhret nedeniyle de akademik-entelektüel arenada tartışmalı bir şahsiyet olmuştur.