Browsing by Author "Kef, Emine"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Cinsiyet algısının mitsel kökeni(Uludağ Üniversitesi, 2018-10-30) Kef, EmineYunan mitolojisi, insanlığın altın çağının ateşin çalınmasıyla sona erdiğini anlatır. Tanrılarla dostluğu bozulan ve kovulan insan için düşünülmüş olan esas ceza ise kadındır. Güzel, naif, bir o kadar zehirli olan kadın. Mitolojide ilk ceza ve dinde ilk günah kadının yaratılmasıyla gerçekleşmiştir. Ya da bütün bu anlatılar, toplumsal dönüşümde altın çağından olan insanın hikayesidir. Cinsiyet algısının kendisi esasında bir çöküşün habercisidir. Varlığa gelişi zıtlık ilişkine bağlı olan doğada kültür ihdas edebilen tek canlı olan insanın özünden uzaklaşmasının alametleri, unuttuğu tarihine mevcut zihin yapısıyla yeniden kurguladığı hikayeler yerleştirmesinde görülmektedir. Doğadaki dengenin sürekliliğini sağlayan zıtlığa değer temellendirmesi üzerinden anlam yükleyerek tarafları üstün–aşağı olarak nitelendirmek, tarihsel süreçte bir cinsiyetin diğerine tahakkümünü meşrulaştırmıştır. Bu noktada, kadının her şeyin yaratıcısı Ana Tanrıçadan lanetli tanrıça Medusa’ya dönüşümü, cinsiyetçilik mevzuunda çok şey anlatmaktadır. Ancak Yunan mitolojisi bu dönüşümde zincirin son halkasıdır. Dolayısıyla, meseleyi tam manasıyla anlayıp çözebilmek için çok daha gerilere gidip Sümer ve Hint mitolojileri gibi Tanrıları ve insanı başka türlü tasvir eden anlatılara bakmak gerekmektedir.Item Ekolojik düşüncede feminizm – maskülizm diyalektiği(Uludağ Üniversitesi, 2014-08-25) Kef, Emine; Sam, Neslihan; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Kamu Yönetimi Anabilim Dalı/Kentleşme ve Çevre Sorunları Bilim Dalı.Aklın ötekileştiriciliğinin kaçınılmaz sonucu olan tahakküm, bugüne kadar hep mağdur olarak kabul edilen tarafın üzerindeki baskıyı dile getirmek maksadıyla tartışmaya açılmıştır. Ruh-beden düalizmi ekseninde salt bedene indirgenen doğa ve kadın üzerindeki tahakkümün mimarı olarak daima erkeğin adı anılmıştır. Kökleri ataerkilliğin doğuşuna kadar uzanan ve modern çağda feminizm adını alan kadın hareketi de iddiasını daha çok bu dayanak üzerinden sürdürmüştür. Fakat erkeklerin üzerindeki baskıyı dile getirmek amacıyla feminizme karşı argümanlarla tartışmaya dahil olan maskülizm, tabuların yıkılmasını zorunlu kılmıştır. Bu karşı çıkış, aynı zamanda, tahakkümün boyutlarının ne kadar derinlerde olduğunun ve bir cinsiyetinin olmadığının göstergesidir. Akıl kavrayışı ile egemenliğini ilan eden düşünce yapısı her türlü tahakkümü düalizmin ötekileştiriciliğinde meşrulaştırmıştır. İnsan en büyük kazanımlarını aklını kullanarak sağladığı gibi aslına yabancılaşmayı ve yeryüzündeki ahengi bozmayı da aynı akılla gerçekleştirmiştir. İnsanın doğaya yabancılaşması anlaşılmadan birbirine yabancılaşması tam manasıyla anlaşılamayacağı için sorunun kökeninin insan ilişkilerinden önce insanın doğayla ilişkisinde aranması gerekmektedir. Bu nedenle, feminizm ve maskülizm akımlarının doğmasına yol açan süreç ekoloji perspektifinde ele alınmalıdır. Hakim düalist yapının dışındaki dünyayı yeniden bulmak için dilin temeline inip onu buradan yok etmek gerekmektedir. Aksi durumda, bu akımların arzuları haksız bir talep olarak yorumlanacağı gibi kendi içlerinde de yanlış ya da eksik temellendirmelerden dolayı çelişkiler görülecektir. Feminizm ve maskülizm diyalektiğinde bütünsel bir anlayışın kazanılması, düalizmin sınırlandırıcılığından kurtularak cinsiyetlerarası uyumun öneminin anlaşılmasını sağlamanın yanı sıra doğanın dilinin hatırlanmasına da olanak tanıyacaktır.Item Üst insanın hakikati(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-06) Kef, Emineİnsan, tanrısallığını hatırlayabilmek için Tanrı’yı öldürmek zorunda olan bir varlıktır. Çünkü doğabilen bir Tanrı hayatta olduğu müddetçe insan köle olmaya mahkumdur. Senaryosu çok eskilere dayanan Tanrı hikayesindeki oyunu ise oyun oynamayı çok iyi bilen birisi görebilecektir. Bu kişi, çocuk olmayı başarabilen üstinsandır. Ancak öncelikle üstinsanın tözünü ruhunda taşıyan kadın ve erkek, bu hikayede kendileriyle ilgili bütün anlatıları unutmalıdır. En çok da kadın!