Browsing by Author "Mermutlu, Bedri"
Now showing 1 - 14 of 14
- Results Per Page
- Sort Options
Item 19. yüzyıl sonunda (1890-1893) Bursa sosyal hayatının basındaki yansıması: Bursa Gazetesi örneği(Uludağ Üniversitesi, 2005) Yaman, Mürvet Özçelik; Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Sosyoloji Anabilim Dalı.19.yüzyıl itibariyle batıda meydana gelen teknik ilerlemeler ve sanayi devriminin etkileri, doğduğu topraklarla sınırlı kalmayıp; dünya ülkeleri üzerinde gerek teknik ve siyasi gerekse kültürel yönden baza değişimlere neden oldu. Aynı dönemde bu etkenlere bağlı olarak gerileme sürecinde bulunan Osmanlı Devleti, bu durumdan kurtulmak için her sahada batı tarzı bir takım düzenlemelere gitti. Yapılan bu düzenlemeler ve batıyla olan temaslar, Osmanlı toplumsal düzeninde kendine hâs bir değişim dönemi başlattı. Merkezi yönetimin dışındaki yerel birimlerde bu değişim başkente yakınlık, ticaret yollan üzerinde bulunma gibi nedenlerle bölgeden bölgeye farklılık göstermekteydi. 19.yüzyılın ikinci yansında başkente yakın bir kent olan Bursa, bu değişimi neredeyse İstanbul'la eş bir biçimde yaşamıştır. Ancak kentte bu değişimin hızım ve yönünü belirleyen bazı etkenler vardır. Nüfus balonundan etnik bir zenginliğe sahip olan kentte, ekonominin belli bir alandaki parlak terini olan ipekçilik ile sanayide makineleşmenin getirdiği yenilikler, sosyal değişmenin kent boyutundaki varlığına güzel örnekler vermektedir. Diğer yandan idari ve eğitim alanındaki yeni düzenlemeler, eşit haklara sahip vatandaş kavramına doğru-özellikle gayrimüslimler bakımından-uygulamaları gerçekleştirmekte; Bursa sosyal hayatında da bunun yansımasını görmekteyiz. Mekansal yapıda tiyatro, hastahane gibi Avrupai üslupta inşa edilmiş binalar, belediye binası gibi bürokratik merkezlerin ortaya çıkışı değişimin somut örneklerini oluşturmaktadır. Mahalle ve millet kavramlarının yıkıldığı bir dönemde Bursa kent dokusunda esnaf düzeninden öğrencinin ders programına kadar her şey değişmiştir. Bu değişmelerin dönemin basınına yansımasını konu edinen bu çalışmada, kaynak olarak Bursa gazetesinin 1890-1893 yıllan arasındaki sayılan kullanılmıştır. Burada yer alan haberler doğrultusunda 19.yüzyılda Bursa sosyal hayatının bir tablosu çıkarılmaya çalışılmıştır.Item Bi̇r mantık bi̇lgi̇ni̇: Hoca Abdülkeri̇m Efendi̇ ve eserleri̇(Uludağ Üniversitesi, 2005-06-01) Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.Mantık alanında yüzyıllardan beri süregelen bilgilenme biçimi Osmanlı dünyasında 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren değişmeye başladı. Bu değişme devletin ve toplumun Batı bilgi ve kültürüne açılmasına bağlı olarak gerçekleşen bir gelişmedir. Miftahü’l-Fünun adlı tercüme eserle başlayan Mantık yenileşmesinin o yıllarda başka eserlerle de desteklendiğini görebilmekteyiz. Hoca Abdülkerim Efendi’nin çalışmaları bu yönden ilgiye değer önemde çalışmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendisi bir Felsefe ve Mantık hocası olarak çok sayıda öğrenci yetiştirmiş olduğu gibi çok sayıda esere de imza atmış saygın bir bilim adamıdır. Eserleri arasında özellikle Mizanü’l-Adl mantık alanında son zamanların toplayıcı değere sahip kitaplarının başında yer alan son derece önemli bir çalışma ürünüdür.Item Kore Savaşı ve dönem siyasetinin ulusal basına yansımaları(Uludağ Üniversitesi, 2004) Tatar, İlknur; Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Sosyoloji Anabilim Dalı.İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya hür dünya ve Komünist dünya olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Komünist dünyanın en güçlü sesi Sovyet Rusya, hür dünyanın en güçlü sesiyse Birleşik Amerika'ydı. Kore Savaşı 25 Haziran 1950 tarihinde Komünist Rusya' nm desteklediği Kuzey Kore'nin, Birleşik Amerika'nın desteklediği Güney Kore'yi istila etmesi üzerine başlamış ve bu savaş daha sonraları iki Kore arasındaki bir savaş olmaktan çıkmıştır. Bu savaş BM Kuvvetleri ile Komünist devletler Çin ve Rusya arasında geçmiştir. Savaş haberinin dünyaya yayılmasından sonra Birleşik Amerika, Kore'ye asker gönderme karan almıştır. Arkasından Kore'ye asker gönderme karan alan ilk BM ülkesi Türkiye olmuştur. Kore'ye 4500 kişilik bir birlik gönderme karannı tek basma alan Demokrat Parti yetkilileri muhalefet ve aydınlar tarafından eleştirilmiştir. Muhalefet kanadı, karamı kendilerine danışılmadan verilmesini eleştirirken, Komünist olarak bilinen bir grup aydın, emperyalist dünyanın savaşma Türkiye'nin alet olmasını eleştirmiştir. Türkiye'nin savaşa asker gönderme karanndan önce savaşa gönüllü gitmek isteyenler olmuştur. Halk, Komünist dünyaya karşı savaşmak için asker gönderme kararım büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Halk Kore'de yaşanan bu savaşı sahiplenmiş ve evlatlarım feda etmekten çekinmemiştir. Ordu ise tüm dünyanın tehlike olarak gördüğü Komünizme karşı yapılacak bu savaşa tam destek vermiştir. Türk askeri bu savaşta büyük basanlar göstermiş bu sayede Türkiye'nin NATO önündeki yol açılmıştır. Kore Savaşı, 27 Temmuz 1953 tarihinde imzalanan ateşkes anlaşmasıyla sona ermiştir. Türkiye'nin Kore'ye asker gönderme karanndan 50 yıl sonra durum değişmiş, Doğu bloğu çökmüş, Komünizm tehlike olmaktan çıkmış ve dünyanın süper gücü Amerika olmuştur. Amerika, terörist olarak gördüğü Irak'a karşı bir savaş girişimi başlatmış ve sınır komşusu ile ABD arasındaki bu gerginlikte Türkiye sıkıntılı günler yaşamıştır. Topraklarında asker konuşlandırmak isteyen ABD ile kritik günler yaşayan Türk Hükümeti sadece ordu tarafından desteklenmiş ve halk ve muhalefetin yoğun baskılarına maruz kalmıştır. 19 Mart 2003 'te ABD Irak'a savaş açmıştır. Aradan 50 yıl geçmiştir. Kore savaşı ile ABD-Irak Savaşı arasında bulunan benzerlikler bu savaşı Türk tarafı açısından anlamlı kılmaktadır.Item Bir kültür tarihçisi olarak Ali Emiri Efendi’nin biyografi yazarlığı – kaynakları ve yöntemi –(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi.Kültür tarihimizin önemli unsurlarından biri olan şehir monografileri hakkında geçmişte yapılan çalışmalar ne yazık ki sınırlı kalmıştır. Genellikle İstanbul üzerinde yoğunlaşan bu tür çalışmalar; kısmen Bursa ve Edirne gibi önemli şehirlerde devam etmişse de, ülke sınırları içindeki diğer şehir ve bölgeler yeteri kadar bu çalışmaların konusu yapılmamıştır. Anadolu topraklarının eski bir şehri olan Diyarbekir bakımından Ali Emiri Efendi’nin duyduğu bu eksiklik, onu genç yaşta bu yönde çalışmaya yönelterek kaynak ve belge toplamasına ve bu belge ve bilgileri biyografik eserler halinde ortaya koymasına yol açmıştır. Bugün bir kısmı elimizde bulunmayan bu önemli çalışmalarda Ali Emiri Efendi’nin hangi saiklerle hareket edip nasıl bir yöntem izlediği, hangi kaynaklara başvurduğu ve bütün olarak eserinin diğer biyografik çalışmalardan hangi yönlerden farklılık gösterdiği, onun kendi ifadeleri dikkate alınarak bu makalede ortaya konmaya çalışılmıştır.Item Miftahü’l-Fünun’un mütercimi meselesi(Uludağ Üniversitesi, 2003-06-01) Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.Batı dillerinden Türkçe'ye çevrilen ilk Mantık eseri Pasquale Galluppi'nin Lezioni di Logica adlı kitabıdır. Miftahü'l-Fünun adıyla çevrilen ve ilk baskısı 1861'de yayınlanan bu eserin mütercimi konusunda bugüne kadar tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Mantık tarihimiz üzerine yazılmış temel eserler bu konuyu çözmek yerine daha belirsiz hale getirmişlerdir. Miftahü'l-Fünun'un ilk baskısındaki metin incelemelerinden hareketle eserin müterciminin adının İoannes olduğu kesin olarak anlaşılmaktadır. İoannes Rum veya Latin kökenli bir Osmanlı olup Türk diline ve Mantık bilgisine son derece hakim bir aydındır. Fakat kimliği hakkında daha fazla bilgiye şimdilik sahip değiliz.Item Mübadele sonrası Bursa’da üreti̇ci̇ ve küçük esnafın durumu(Uludağ Üniversitesi, 2013-07-31) Mermutlu, BedriUzun süren savaş yılları ardından Osmanlı Devletinin yıkılışı ülkenin ekonomik faaliyetlerini de derinden etkilemiştir. Gittikçe azalan üretim faaliyeti durma noktasına gelmiştir. Kurtuluş Savaşının ardından toparlanmaya ve canlanmaya başlayan çalışma hayatını Bursa’daki görünümü ile bize veren güncel belgelerden biri İstanbul’da yayınlanmakta olan Meslek adlı ekonomi gazetesidir. Meslek Gazetesi hemen her hafta Bursa’dan verdiği haberlerle bu şehirdeki çalışma hayatını sıkı bir şekilde takibe almıştır. Ayrıca 1925-1926 yıllarına ait Bursa Vilayeti Sâlnamelerindeki bilgilerle kontrol edilebilen ve tamamlanan bu gazete haberleri sayesinde Bursa’da yaşanan değişim ve toparlanmaları izlemek mümkün olmaktadır. Mübadelenin yarattığı ortamda yaşanan çalışma ve üretim faaliyetlerindeki sorunlar gazete yazılarıyla gösterilen çözüm önerileriyle aşılmaya çalışılmaktadır. İnşaat esnafı, koza üreticileri, dokumacı esnafı ve berberlerin çalışma koşulları ve sorunları; balıkçılık ve ipekçilik gibi üretim kollarının geliştirilme çareleri o günlerin şartları içinde değerlendirilip sorunları dile getirilmektedir.Item Multi-perception of the enlightenment thinking in nineteenth century Turkey(Uludağ Üniversitesi, 2008) Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.It could be observed from the early 19th century that a new perspective began to form gradually in the political life of the Ottomans on politicallegal basis. This change that was consciously initiated by Mahmud ll proved to be decisive with the declaration of the Imperial Edict of Reforms. Following the statesmen's approach to the Enlightenment State Philosophy and from the second half of the 19th century onwards views began to be developed by intellectuals in this direction as well. As a matter of fact, beginning with Şinasi , Ali Suavi, Namık Kemal, Munif Pasha and Ahmed Midhat Effendi are of the leading figures that developed the Enlightenment Movement in Turkey. On the other hand, although the aforesaid names united on the same basis, they approached the Enlightenment Thinking in different methods and contexts.Item The politic meaning of Ottoman printing house(Uludağ Üniversitesi, 2008-12-01) Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.1699’dan sonraki yıllarda gösterdiği kurumsallaşma çabalarıyla Osmanlı devletiyle ilgilenmek ve onu bu çabalarıyla tanımlamaya çalışmak neredeyse genel bir yaklaşım haline gelmiştir. Üstelik bu çabalarin doğru anlaşıldığina ilişkin verilerin de yetersiz olduğu belirtilmelidir. Devletin toprak kaybetmeye başladıktan sonra yeni polItik araçlar geliştirmesinin kaçinılmazlığinı yüzünü Batıya dönmüş olmakla değerlendirmek bu yanlış anlaşılmanin yol başıdır. Karlofça sonrası ve bütün bir XVIII. yüzyıl boyunca izlenen politikalarin küçülmeye karşın mevziini güçlenerek koruma yönünde olduğunu görmek zor değildir. Hristiyan Batı dünyası karşısında Müslüman Doğu dünyasının koruyuculuğu bilincini muhafaza ettiği sürece bir Osmanlı Batılılaşmasindan söz etmenin anlamlı olduğu söylenemez. Osmanlının Batılılaşma yönünde değil Batıya karşı güçlenme temelinde matbaa ile yöneldiği girişim bu yöndeki girişimlerin ilki olmasa bile ilginç bir örneğidir.Item Sosyo-ideolojik ve sembolik yönüyle Türkiye'de örgün din eğitimi: İmam-hatip liseleri örneği(Uludağ Üniversitesi, 2006) Özcan, Faruk; Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Sosyoloji Anabilim Dalı/Kurumlar Sosyolojisi Bilim Dalı.Bu çalışmada İİmam Hatip Lisesinin günümüzde bir sorun olmasının sosyo-ideolojik ve sembolik temelleri ve İHL konusunda kalıcı bir çözüm için gerçekçi hareket noktalarının tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu okullarla ilgili bugüne kadar yapılan bir çok çalışmada konunun adı yanlış bir şekilde “İHL sorunu” olarak ortaya konulmaktadır. Ancak ülkemizde bu şekilde basit bir “İHL sorunu” yoktur. Türkiye’de din öğretiminin hem din görevlilerinin yetiştirilmesi hem de halkımızın bir kesiminin din öğretimi taleplerini tatmin ederken halkımızın bir diğer kesiminin bu konuyla ilgili makul endişelerini de gözetecek şekilde karşılayabilme sorunu vardır. İHL de bu sorunun sadece bir parçasıdır. Bu noktanın İHL konusunun hak ettiği genişlikte tartışılmasına olanak sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada İHL’nin “fakir öğrencilere okuma olanağı sağladığı” iddiasının abartılı olduğu ancak İHL’nin “kız öğrencilere okuma olanağı sağladığı” iddiasının doğru olabileceği saptanmıştır. Ayrıca İHL’nin isteğe bağlı din öğretiminin alınabileceği bir eğitim kurumu olarak görülmesi nedeniyle teknik olarak kapasitesini aştığı görülmüştür. Bu bulgulardan yola çıkarak bir çözüm için gerçekçi hareket noktalarının (ortaöğretimdeki) “türban/başörtüsü” sorunu ile “isteğe bağlı din öğretimi” konularında İHL dışında alternatiflerin yaratılması olarak görülmüştür.Item Sosyoloji bölüm ve ana bilim dallarında yapılmış tez çalışmalarının tematik açıdan değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2006) Yanık, Celallettin; Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Sosyoloji Anabilim Dalı.Bu çalışmada, Türkiye'deki Üniversitelerin Sosyoloji Bölümleri'nde yapılanlisans, yüksek lisans ve doktora tezleri, sosyolojinin ülkemizde akademik bir disiplinolarak üniversitelerdeki görünümünü çeşitli açılardan saptamak amacıylaincelenmektedir. Çalışmanın bu amaca ulaşmak için izlediği iki yol bulunmaktadır. İlkolarak, üniversitelerin Sosyoloji Bölümlerinde yapılmış olan tezler, ampirik biraraştırma neticesinde derlenmiş, ikinci olarak ise, bu ampirik veriler, ülkemizdekisosyoloji çalışmaları ve sosyoloji disiplini hakkında teorik bir perspektifingeliştirilebilmesi için inceleme nesnesi olarak ele alınmıştır. Bu şekliyle çalışma,Türkiye'de akademik bir disiplin olarak sosyolojiye ilişkin, ampirik dayanaklı bir meta-sosyolojisi denemesi olma hedefindedir. Bu anlamda, üniversitelerimizin sosyolojibölümlerinde hazırlanmış olan sosyoloji tezlerinin bibliyografik dökümünün yapılması,bu çalışmada sunulduğu ve ele alındığı şekliyle, ülkemizde ilk defa gerçekleştirilmekteolan bir etkinliktir. Bu etkinliğin bir taraftan, akademik bir disiplin olarak sosyolojidene türden konuların ve problemlerin ele alındığı sorusuna yanıt vermesi beklenmekte,diğer taraftan ise sosyoloji topluluğu arasındaki bilgi akışını ve iletişimini daha belirginve güçlü kılması amaçlanmaktadır.Item Sosyolojik açıdan 1933 Türk üniversite reformu(Uludağ Üniversitesi, 2010-03-01) Demirtaş, Aydın; Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Sosyoloji Anabilim Dalı/Genel Sosyoloji ve Metodoloji Bilim Dalı.Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Batıdan örnek alınarak kurulmuş olan İstanbul Darülfünunu'nun, 1933 yılında kadrosunun üçte ikisi tasfiye edildi, ismi İstanbul Üniversitesi olarak değiştirildi. İsviçreli Pedagoji Profesörü Albert Malche'ın hazırladığı rapor doğrultusunda bazı fakülteleri kapatıldı, birleştirildi, yeni enstitüler ilave edildi ve kadrosu Alman Nasyonal Sosyalist rejiminden kaçan kırk kadar mülteci bilim adamıyla takviye edildi. 1933 Üniversite Reformu olarak bilinen olay genel hatlarıyla budur. Hükümetin reforma gerekçe gösterdiği sebeplerin başında Darülfünun'un bilimsel olarak yetersiz olduğu ve Cumhuriyet İnkılaplarına karşı duyarsız kaldığı iddiaları gelmektedir. Aydınlanma düşüncesine dayanarak modern bir ulus yaratmayı amaçlayan iktidar onuncu yılında iç ve dış konjonktürün etkisiyle daha otoriter bir tavır geliştirmiş, üniversiteyi de daha sıkı bir kontrol altına almak istemiştir. Bu çalışmanın amacı bu olayı içinde gerçekleştiği sosyal yapı ve tarihsel bağlam içinde anlamlandırabilmektir.Item Türkçe’de yayımlanmış i̇lk felsefe eseri̇(Uludağ Üniversitesi, 2000-06-01) Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.Batı felsefi düşüncesinin Türkiye'ye girişi meselesi hâlâ düşünce tarihimizin gündemindeki yerini korumaktadır. Bu yönelişe muhtelif başlangıç tarihleri verilmekteyse de bunların kesinlikten uzak oldukları bilinmektedir. Bu çalışmamızda yeni bir tespitle, yazılı Batı felsefesinin ülkemizdeki başlangıcını belirlemekte bir adım daha atmış olduğumuzu düşünüyoruz. Şimdiye kadar kabul edilenin aksine, bu tarih 1859 (Muhâverat-ı Hikemiye ile Terceme-i Manzume) yerine 1854 olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı felsefesiyle ilgili olarak ülkemizde yayımlanan ilk eser Cricor Chumarian'ın Fénelon'dan çevirdiği "Evvel Zamanda Azamü'ş-şan Olan Filozofların İmrar Etmiş oldukları Ömürlerinin İcmalidir" isimli Antik felsefe tarihidir. Eser İzmir'de basılmıştır.Item Üniversitelerin Sosyoloji bölümleri dışındaki Fakülte ve Bölümleri'nde yapılmış olan sosyoloji alanlı tezlerin tematik yorumu (1985-2004)(Uludağ Üniversitesi, 2006) Çıtak, Fahri; Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Sosyoloji Anabilim Dalı.Bu çalışmada, Türkiye’deki Üniversitelerin Sosyoloji Bölümleri dışındaki fakülte ve bölümlerinde yapılan Sosyoloji alanındaki yüksek lisans ve doktora tezleri, saptanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın bu amaca ulaşmak için izlediği iki yol bulunmaktadır. İlk olarak, bu alanda hazırlanmış olan tezler ampirik bir araştırma sonucunda derlenmiş, ikinci olarak ise, derlenen bu ampirik veriler, bir inceleme nesnesi olarak ele alınmıştır. Bu çalışma, üniversitelerin sosyoloji bölümleri dışındaki Fakülte ve Bölümlerin sosyoloji konusuna duyduğu ilgiyi ortaya çıkarmanın yanında sosyoloji alanındaki tez çalışmalarını tüketici bir şekilde saptamayı amaçlamaktadır. Zira bu çalışma, daha önce sosyoloji bölümlerinde yapılmış olan tez tespit çalışmasını tamamlamayı hedeflemektedir. (CELALETTİN YANIK: Üniversitelerin Sosyoloji Bölümlerinde yapılmış tezlerin tematik yorumu.)Item Value matter and objectivity in historical sciences(Uludağ Üniversitesi, 2009) Mermutlu, Bedri; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.According to Positivists, the History was the urgent ınterference area as it was one of the sciences which were the least constructed and so one of the most flexsible and open disciplines. This critical point has been declared in some evaluations with disappointing speeches as it could be seen like a dilemma. It is clear that this trouble felt even dilemma is based on Positivist uniqueness. Unique science sample was compressing the History. Idea was forming item by adding it Mathematical relations system, but Historical sciences were giving meaning to the item by ascribing it to the values; for this reason it could make a selection or a clarification. Because of that each Historical expression would be rebuilding of previous experiences in a selective way. The unique legible History that the Positivist Historians’ dream was necessitating us to reach the knowledge of the past covering its own. Yet, accepting the experienced one and its knowledge as the same things can’t be even seen absent from a kind of plot. Shoudn’t be there a limitation for History writer’s freedom of choice? The real problem is the History being out of value. The Historian doesn’t have the right of violating the sense of objectivity in people with whom he will share his plot even if it will be his own subjective product. A truth concept which will be gotten by its active role in the information’s coming out takes place of the truth concept that is devoted to only rational and formal criterians in the History.