Browsing by Author "Topakkaya, Arslan"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item ‘Felsefi bilgelik’ ve (evren karşısında) ‘hayranlık duyma’ kavramları arasındaki ilişki üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2012) Topakkaya, ArslanFelsefe yapmak ve bunun sonucunda kazanılan felsefi bilgelik Platon ve Aristoteles’in haklı bir şekilde tespit ettikleri gibi ‘evren karşısında duyulan hayranlıkla’ başlar. Bu bağlamda bilgiyle hayranlık duyma kavramları arasında sıkı bir ilişki söz konusudur. Hayranlık duyulan şeyin ne olduğunu merak etme ve onun aslını öğrenme isteği insanı ister istemez bir bilme ve bilgiyi arama sürecine itmekte; aranılan bu bilgiyi bulan ya da kısmen sahip olan insanın duyduğu hayranlık yerini yavaş yavaş takdir duygularına bırakmaktadır. Felsefe yapmak ya da felsefi bilgeliğin en önemli hedefi, varlık hakkında ‘en doğru ve en güvenilir’ bilgiyi elde etmekten başka bir şey değildir. Böyle bir bilgi’ye ulaşmanın ilk şartı, bilginin nesnesi olan şeye duyulan hayranlık ve takdir hisleridir. Kısaca felsefi bilgelik, evren karşısında hayranlık duyma ile başlamakta, bu hayranlığın nedenini ve nasılını aramakla devam etmekte ve bu nedenin ya da ilkenin bulunmasıyla (ya da en azından o yolda olmanın verdiği hazla) pozitif bir anlam kazanmaktadır.Item J. G. Fichte’de devlet ve mülkiyet ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2008) Topakkaya, ArslanMülkiyet hakkı vazgeçilemez temel bir haktır. Toplumda yaşayan herkes bu hakka sahiptir. Bunun için insanlar aralarında bir mülkiyet anlaşması imzalamak zorundadırlar. Bu anlaşma olmadan mülkiyet hakkı söz konusu değildir. Fichte mülkiyet hakkını çalışma kavramıyla temellendirir. Bu hak hukukla garanti altına alınmak zorundadır. Mülkiyete ve herhangi bir işe sahip olmayanlara devlet ya da vatandaşlar yardım etmek zorundadır. Devlet bütün vatandaşların mülkiyet hakkını yasalarla garanti altına almalıdır. Devlet mülkiyetin maddesine sahipken birey onun formuna sahiptir. Fakat mülkiyet gerçek anlamda Tanrı’ya aittir. Devlet hem hukuksal hem de çalışmayla elde edilen mülkiyeti korumak zorundadır. Son olarak devlet vatandaşların haklarını mümkün olduğu kadar iyileştirmek durumundadır.Item J.G. Fichte'nin "Bilim öğretisi" adlı eserinde varlık açılımının yöntemi olarak diyalektik(Uludağ Üniversitesi, 2007) Topakkaya, ArslanFichte için bilincin ve varlığın bütün belirlenimleri için geçerli metot diyalek metotdur. Ben bu süreçte kendisini tez olarak ortaya koymaktadır ve bu aynı zamanda WL'nin de birinci temel prensipidir. Bu temel prensip gerçeklik kategorisiyle ilgilidir. Bu Ben kendi antitezi olarak Ben-olmayanı karşısına koymaktadır. Bu da WL'nin ikinci prensipidir ve olumsuzlama kategorisiyle ilgilidir. Bunu son olarak diyalektik sürecin son aşaması ve WL' nin üçüncü temel ilkesi olan sentez takip etmektedir. Sentez'de çelişiklikler ortadan kalkar ve Ben ve Ben-olmayan'ın birliği görülür. Bu sentez mantıksal açıdan öncel olup; diyalektik süreç yardımıyla Bir'in veya Ruh'un kendisini nasıl çokluk olarak gösterdiğini en iyi gösteren kavramdır. Sentez'de sınırlama kategorisi geçerlidir. Fakat bu sınırlamada tez ve antitez, Mutlak Ben'de içkindirler. Bu diyalektik metot sayesinde Fichte bütün bilinci kendi oluş süreci içinde açıkladığı inancındadır. Aynı zamanda o, bilginin gerçek oluşum sürecini aydınlattığına da inanır. Çünkü bilgiyi kendi gerçek yapısı içinde anlamak bilinci kendi gerçek yapısı içinde anlamakla bir ve aynı şeydir. Ona göre, varlığın tarihi aynı zamanda bilincin tarihidir.