1998 Cilt 7 Sayı 7
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13846
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 48
- Results Per Page
- Sort Options
Item Türkiye’de cumhuriyet dönemi din eğitimi ve öğretimi kronolojisi (1923-1998)(Uludağ Üniversitesi, 1998) Gündüz, Turgay; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.In this article, it has been studied chronogically religious educational history of Republic era in Turkey.Item Çocukluk döneminde dini sorular(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kılavuz, M. Akif; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Çocuklar okulöncesi dönemde çok soru sorarlar. Çocukların bazen dini muhtevalı sorular sordukları görülür. Belki onların bu sorularının dini bir derinliği yoktur. Ancak, Din Eğitimi açısından anne baba ve eğitimciler için pek çok fırsatlar vardır. Çocuklar genellikle bu sorulan Anne babalarına sorarlar. Eğer onlar çocuğun bu sorularına cevap verirlerse Din Eğitimi açısından uygun bir ortam meydana getirmiş olacaklardır.Item Kur’an-ı kerim de neshi iddia edilen ayetler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kaya, Remzi; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâmî kaynaklarda birçok ayetin nesh edildiği belirtilir. Oysa bu iddiaların birçoğu gerçek değildir. Bu makalede Kur'an-ı Kerim'deki nesh iddialarını ve neticelerini bulmuş olacaksınız.Item Prof. Dr. Günay Tümer'e göre "Hıristiyanlıkta ve İslâm'da Hz. Meryem"(Uludağ Üniversitesi, 1998) Sayar, Süleyman; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.1979 yılında doçentlik tezi olarak sunulan bu çalışma, yazarının ölümünden yaklaşık bir yıl sonra yayınlanabildi. Yazar, eserini kitaplaşmış haliyle göremedi. Ancak ölümünden önceki günlerde son redaksiyon ve tashihini bizzat yapma şansına erişerek, onu basıma hazır hale getirdi. 1995 yazında merhum profesörün en önemli uğraşı bu tashih işi olmuştu. akdire değer bir çabanın ürünü olan çalışma, “Basım İçin Birkaç Söz” (s. 1X-X) ve alışılmışın dışında “Önsöz” yerine “Ön Bilgi” (s. XI- XVII) ile başlamaktadır. Ön Bilgi’de fenomenolojik metod ile karşılaştırma metodu eksenli özet bilgiye yer verilmiştir. Yazara göre Meryem, “sadece dinler tarihi alanında kalmayıp mitoloji,din fenomenolojisi, din sosyolojisi, din psikolojisi, teoloji,sanat, edebiyat, vb. disiplinlere doğru uzanan bir konudur.” Bununla birlikte, “gaye, konunun bütün detaylarını sıralamak değil, Meryem ile ilgili statülerin her iki dinde gösterdiği tabloları belirleyip bunlardan bir kanaate ulaştıracak olanlarını karşılaştırarak hem bu iki din hakkında bazı bilgilere ulaşmak, hem de dinlerin yapılarındaki bu gibi elemanların ana yapı ile bağıntılarını belirlemektir.”Item Muhyiddin İbn ‘Arabi'ye göre insan-ı kâmil(Uludağ Üniversitesi, 1998) Karadaş, Cağfer; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İbn ‘Arabî, metafizik sistemini dört esas üzerine kurar. a. Allah’ın zâtı b. Allah’ın sıfatlan c. Allah’ın fiilleri d. Mefuller. Birincisi “zât mertebesi”ni, ikinci ve üçüncüsü isimlerin ve fiillerin toplamından ibaret olan uluhiyet (uluhet) mertebesini, dördüncüsü ise isim ve sıfatların tecelli yeri ya da mazharı (görüntü yeri/görüntüsü) olan âlemi ifade eder. Bu tür sınıflandırma onıın selefi olan Gazzâlî’de de vardır.2 İbn ‘Arabî birinci mertebe olan zât mertebesini anlatırken özellikle bu mertebede Allah’ın mutlaklığını vurgular ve O’nun hiç bir varlıkla ilişkisinin olmaması dolayısıyla bilinemez ve anlatılamazlığına dikkat çeker. Bununla birlikte O, bir şekilde tanınması gerekmektedir. Bu durum için İbn ‘Arabî az önce geçen mertebeler tezini ileri sürer. Allah’ın tanındığı mertebe isim ve sıfatlar kabul ettiği ikinci mertebedir. Bu mertebeye uluhiyet ile aynı anlamda kullandığı uluhet adını verir ve bunu Allah’ın isim ve sıfatlarının toplamından ibarettir diye tanımlar.Item el-Hatîb el-Bağdâdî ve el-Kifâye’si(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.el-Hatîb el-Bağdâdî'nin yaşadığı dönem İslâm dünyasının siyasî, itikadî ve fıkhî bunalımlarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemdir. Özellikle de "H. IV. ve V. asrın Bağdâd'ı Arap, Fars, Türk ve diğer unsurların birbirleriyle giriştikleri siyasî ve fikrî mücadelenin bir sahnesi durumuna gelmişti".' Çünkü iktidardaki Abbasî Halifesi siyasî hâkimiyetini yitirmiş olup bütün’ salâhiyetleri Şiî-Büveyhîlerin eline geçmişti. Bu nüfuzdan kurtulmak isteyen Halife, Ortadoğu'nun diğer etkili kuvvetlerinden olan Selçuklular') Bağdâd’a davet etti. Selçuklular H.447/1055 yılında Bağdâd'a girdiler. Abbasî iktidarını elinde bulunduran Büveyhî meliki yakalanıp hapsedildi. Böylece bölgedeki Şiî-Büveyhî hâkimiyeti sona ermiş oldu. Bu arada Halife ile Selçuklu beyinin kızının evlenmesi de, Selçuklu ve Abbasî hanedanları arasında karşılıklı münasebetleri güçlendiren bir akrabalık doğurmuştur. Abbasî idaresi yaklaşık iki asır Selçuklu Devleti'nin tesiri altında kalmış, yıkılışa yakın tarihlerde yeniden Şiî-İran unsurunun nüfuzu altına girmiştir.Item Hz. Osman’ın hilafeti döneminde Ümeyyeoğulları’nın devlet idaresindeki yeri(Uludağ Üniversitesi, 1998) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İkinci halife Hz. Ömer H. 23(644) yılının sonlarına doğru şehit edildi, sonra da Hz. Osman H.24(644-645) yılının başlarında halife seçildi. Hz. Osman halife olur olmaz, devlet idaresinde önemli değişiklikler yapmaya başladı. Kendi ailelerinden olan kişilere devlet görevi vermekten kaçınan ilk iki halife Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in aksine, Hz. Osman, bütün önemli vali ve komutanları kendi ailesinden yani Ümeyyeoğullarında seçti. Bu makalede biz, Hz. Osman ’ın hilafeti döneminde, Ümeyyeoğulları ’nın devlet idaresindeki etkinliklerini ve onları fitne dönemindeki sorumluluklarını inceleyeceğiz.Item Abdülhak Hâmid’e ait bir bölük mektup(Uludağ Üniversitesi, 1998) Hızlı, Mefail; Yurtsever, Murat; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu makalede bir araya getirilenler, Abdülhak Hâmid’e ait mektupların daha önce yayınlanmamış olanlarıdır. Hemen tamamı, yakın aile fertlerine yazılmış olan bu mektupların neşri, mevcut olduğu bilinen, fakat yeri belli olmayan bir mirasın tesbiti kadar önemlidir. Tesadüf eseri bulunan bu mektupların, yakın tarih edebiyat çalışmalarına önemli bir katkı sağlayacağı beklenmektedir.Item Sosyal tarih(Uludağ Üniversitesi, 1998) Reberieux, Madeleine; Yediyıldız, M. Asım; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Tarihi mutlaka bölümlere ayırmak gerekirse, sosyal tarihin, tarih disiplini alanında nispeten geç ortaya çıktığı kolayca görülecektir, İşçi sınıfı tarafından empoze edilen “sosyal problemin” keşfi, sosyoloji ve özellikle Durkheimci sosyolojinin gelişimi, insanlar ile değişimlerinin kiplikleri (modalites) arasındaki sosyal ilişkileri hakkında Marx’dan gelen sorgulama arzusu gibi fenomenlerdir: Geç karakterinin anlamayı temin ettiği olgular kadar sosyal tarih bu asrın dönemecinden önce araştırma alanında asla ilerlememiştir: Şu halde askerî ve diplomasi tarihi, dînî ve siyasî tarih, daha sonraları Arnales (ESC) haline gelen Amales d ’histoire economique et sociale’in 1929’da kurulması, harp öncesi ve sonrası Ernest Labrousse ve Marc Bloch’un mühim kitaplarının yayınlanması, 1965’de Saint Cloud’da yapılan kollokyumda Uluslararası tarihi ilimler kongresi tarafından 1955’de başlatılan çalışmalar, ellili-yetmişli yıllardaki gelişimini açıklamaktadır.Item İslam hukukunda milletlerarası kamu düzeninin korunması ve kuvvet kullanma yetkisi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bilindiği gibi, insanlar tarih boyunca daima toplumlar halinde yaşamışlar, toplumlar da belli bir örgütlenme biçimini teşkil etmişlerdir. Bu örgütlenme şeklinin en gelişmiş haline devlet denmektedir ve dünya üzerinde dün olduğu gibi bugün de küçük büyük 150’yi aşkın devlet mevcuttur. Ayrıca tarihin kaydettiği gerçeklerden biri de, insanlar arasında olduğu gibi, devletlerin de birbirleriyle sorunları eksik olmamıştır ve bu sorunların çözümünde barışçıl yolların yanında kuvvete de başvurulduğu görülmektedir. Günümüzde ise milletler arasındaki bu tür sorunlar, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı gibi uluslararası kuruluşlar tarafından çözülmeye çalışılmaktadır. En ilkel şeklinden en modern tipine kadar, milletlerarasında sosyal, kültürel, siyasi, İktisadî vb. ilişkiler kurulmuştur. Dolayısıyla bu ilişkilerin düzenli ve belli bir seviyede yürütülebilmesi için de Milletlerarası bir hukuk düzenine ihtiyaç duyulmuş ve zorunlu olarak böyle bir hukuk dalı ortaya çıkmıştır.Item Okulöncesi eğitimde bulunması gereken hedefler nelerdir?(Uludağ Üniversitesi, 1998) Sağlam, İsmail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Okulöncesi eğitimde, çocukta öğrenmeye karşı ilgi uyandırmak gerekir. Bununla temel gelişimleri olan fiziki, sosyal, psikolojik vb. gelişimlerini tamamlaması sağlanır. Öte yandan bu eğitimin amacı, okulöncesi dönemi çocuğa özbakım becerisi kazandırarak beslenme, giyim ve tuvalet temizliğini kendi kendine yapabilmesine ve doğuştan sahip olduğu sanatsal kabiliyetlerini ilerletmesine yardımcı olmaktır.Item Zamanın ve şartların değişmesiyle İslâmî hükümler değişir mi?(Uludağ Üniversitesi, 1998) Döndüren, Hamdi; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâmî hükümler, sebeplere ve hikmetlere değil, illetlere dayanır ve illetlerin değişmesine paralel olarak değişir. Açık ve kesin nasslar karşısında Tufi’nin öne sürdüğü “maslahat ilkesi” ya da Fazlurrahman’ın bir yorum olarak önerdiği “tarih unsuru” İslam hukukunun “beşerileşmesi” gibi bir sonuca yol açabilir. Bir toplum dini olan İslam'ın toplumsal değişmeyi karşılayabilmesi konusunda mevcut İslam hukuk usûlünde zikredilen deliller yeterlidir.Item İslâm hukukuna göre vatandaşlığın temel esasları(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İnsanların bir topluluk oluşturarak bir hukuk düzenine göre yaşamaya başlamasıyla birlikte ortaya çıkan kavramlardan biri vatandaşlıktır. Bir ülkede hakim olan hukuk düzenine aidiyeti ifade eden vatandaşlık, insanların bir araya gelerek kurdukları siyasi örgütün adı olan devletin vazgeçilmez bir unsurunu teşkil eder. Modern devlet anlayışıyla çok daha belirli çizgilerle açıklık kazanmış olan vatandaşlık meselesi, ilk günden beri, toplumların meşgul oldukları bir konudur. Çünkü her toplum, birlikteliklerini düzenleyen kurallar gereği, kimlerin kendi toplumuna ait olduğu ve kimlerin bu toplumun geleceğinde söz söyleme hakkına sahip olacağı gibi meseleleri çözmek mecburiyetindedir.Item Kur’an’da ilahi zat ve sıfat ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Çelik, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Her şeyi yaratan Yüce Allah Zaman ve Mekan üstüdür. O’nu tanımaya çalışan biz insanlar ve kullandığımız diller ise zaman ve mekana bağımlı ve sınırlıdır. Bu yüzden Yüce Allah'ı İnsanın zihninde O'na yakışır bir şekilde tasvir edecek olan isim ve sıfatları ifade eden kelimeler bulmada diller aciz kalmıştır. Buna rağmen insanoğlunun Yaratanını tanıma çabaları tarih boyunca devam ede gelmiş ve bu konuda birçok metotlar denenmiştir. Bu makale tarihteki bu gayretlere yön veren Kur’an'ın metodundan bahsetmektedir.Item Kültürel tarih(Uludağ Üniversitesi, 1998) Chartier, Roger; Yediyıldız, M. Asım; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Yirmi veya yirmi beş seneden beri, Fransa’da Kültür tarihi, tarihin belki hakim, şüphesiz sürükleyici alanını oluşturdu. Onun orijinalitesini adlandırma tarzı değişebildi: Kültür tarihinin kurucusu ve kalıcı eski adı olan zihniyetler tarihi, tarihsel veya kollektif psikoloji, tarihsel antropoloji veya sosyo-kültürel tarih gibi disiplinlerle uyuşmak zorundadır. Terimlerin değişmesinin gerisinde bir ve aynı; bununla birlikte, iki şekilde gösterilebilecek gerçek vardır. Fransız kültür tarihi, bir bakımdan, değerlere, formlara ve ortak sembollere imtiyaz tanıyan Fikir tarihinin geleneğine karşı, ortak düşüncelerin gayri şahsî ve otomatik muhtevasını dikkate alan ferdî, zihinsel îcadlar (yaratmalar) ve algıları, duyarlılıkları ve davranışları yapılandıran temel psikolojik kategoriler için saf anlamayı terkeden irâdî ve tekil (özgün) ürünler olarak tarif edilmiştir. Böylece, önceliği, zihnî âletlerin, bölüşülen duygusal olayların, Alphonse Dupront’un ifadesiyle “ortak ruhun” tetkikine imkan veren tarihî bir alan ortaya çıkmış oluyordu.Item Müslümanların siyasî hâkimiyeti altında yaşayan gayr-i müslimlere tanınan haklar konusunun çeşitli devirler içinde İslâm tarihine yansıması(Uludağ Üniversitesi, 1998) Algül, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Biz bu makalede müslümanların siyasî hakimiyetleri altında yaşamış gayr-i müslimlere tanınan haklar konusunu ele alacağız.Item Osmanlı dönemi Bursa’sında eğitim-öğretim vakıflarına genel bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 1998) Hızlı, Mefail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu çalışma, Osmanlı dönemi boyunca Bursa’da vakıflar eliyle gerçekleştirilen eğitim-öğretim müesseselerini ve faaliyetlerim değerlendirmektedir. Daha çok mektep ve medrese çerçevesinde eğitim- öğretim vakıflarının fonksiyonlarına dikkat çekilen bu araştırmada, konu, örgün ve yaygın eğitim-öğretim bakımından incelenmeye çalışılmıştır. Çok geniş bir çalışmanın ilk basamağını teşkil edeceğini düşündüğümüz bu araştırma, Bursa coğrafyasında, yaklaşık altı asırlık eğitim-öğretim faaliyetinin genel bir panoramasını ve konuyla ilgili bazı önemli ipuçlarını sunmaktadır.Item Kıraatların intişarında fıkhı mezheplerin rolüne dair bir örnek(Uludağ Üniversitesi, 1998) Maşalı, Mehmet Emin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bugün gerek yedi ve gerekse on kıraat ve bunların dışında kalan diğer kıraatlar bir ilim olarak okunmakta ve okutulmakta, halk bazında pratik bir yönü bulunmamaktadır. Dünya müslümanları arasında bizzat tatbik edilen kıraatlar ise, Asım kıraatinin Hafs rivâyeti, Nâfı’ kıraatinin Verş rivayeti ve Ebû Amr kıraati olmak üzere üç noktada toplanmaktadır. Memleketimizde ve İslam ülkelerinin ekserisinde Hafs rivâyeti ile gelen Asım kıraati okunmaktadır. Ebû Amr kıraati ise Sudan da çok dar bir alanda da olsa varlığını sürdürmektedir. Verş rivâyeti ise Mısır hariç Kuzey Afrika'da varlığını devam ettirmekte, pratik olarak tatbik edilen en yaygın ikinci kırâat olma özelliğini taşımaktadır.Item John Locke’un cevher anlayışı üzerine bazı düşünceler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Çetin, İsmail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi/Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü.Locke'un cevherle ilgili görüşleri, onun felsefi sistemi açısından merkezi bir öneme sahiptir. Bu nedenle, bu büyük filozofun bütün felsefesini doğru bir şekilde anlamanın ilk ve en önemli şartı, onun cevherle ilgili açıklamalarını doğru bir şekilde tespit etmektir. Bu makale, Locke'un cevherle ilgili görüşlerini ortaya koymayı ve bu görüşler hakkında ortaya çıkan bazı yanlış anlamaları değerlendirmeyi hedeflemektedir.Item Pedagojik açıdan Kur'an’da “inzar” kavramı ve ilgili diğer bazı kavramların incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Gündüz, Turgay; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Kur’an’a pedagojik bir gözle bakıldığında pek çok kavramla karşılaşılır. Bunlardan biri de inzar kavramıdır. Kısaca inzar, sonuçta zararına olacak herhangi bir işin yapılması durumunda insanın karşılaşacağı muhtemel “tehlikelerin bildirilerek uyarılması ” anlamında bir kavramdır. İnzar, insan eğitimi açısından Kur’an’ın önemle işlediği bir davet üslubu ve eğitim metodudur. İnzarın, Kur’an’ın öngördüğü model inşanın özelliklerinden olan takva kavramıyla yakın ilgisi bulunmaktadır. İnzar, (akvaya ulaştırıcı bir vasıtadır. Ayrıca inzar, daha, genel manada Allah korkusu kavramıyla yakın ilişkili bir kavramdır. Bunun yanında bu ıncıkalede inzarın tebşir ve ceza kavramları ile olan ilişkileri de incelenecektir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »