2021 Cilt 14 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27490
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 18 of 18
- Results Per Page
- Sort Options
Item Filipinler Cumhuriyeti turizm coğrafyasından bir kesit: Samar Adası(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-20) Kızılçaoğlu, Alaattin; İnan, Furkan; Atasoy, Emin; Eğitim Fakültesi; Sosyal Bilgiler Eğitim Ana Bilim Dalı; 0000-0002-1473-7420Filipinler'in üçüncü en büyük adası olan Samar, Visayas Adalar Grubu içinde yer alır. Filipin takımadalarının orta kesimlerinde yer alan ada dünyanın en kalabalık nüfuslu 40. adasıdır. Hem seyrek nüfuslu hem de volkanik kökenli bir ada olup, kıyılarında çok sayıda mangrov ormanı, atol ada ve mercan resifi yer almaktadır. Samar Adası’nın batısında Visayan Denizi, doğusunda Filipinler Denizi ve güneyinde de Leyte Körfezi yer almaktadır. Bu araştırmada Samar Adası’nın coğrafi konumu, doğal ve beşeri özellikleri açıklandığı gibi turizm çekicilikleri ve doğa koruma alanları da kısaca ele alınmıştır. Çalışmada hem adanın coğrafi özellikleri hem de doğal ve tarihsel-kültürel çekicilikleri irdelenerek adanın turizm potansiyeli resmedilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın sonuç kısmında, Samar Adası’nın en önemli turizm avantajları irdelenmiştir.Item Yerel demokraside temsil ve katılım(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-20) Özçelik, Tacettin GökhanBir toplumda demokratik siyasal kültür kavramının varlığından söz edebilmek için asgari olması gereken unsurlar olarak siyasi eşitlik, demokratik kurumlar ve özgürlüklere karşı beslenen inanç ve değerler kümesi kavramlarını sayabiliriz. Bireyler arasında siyasi farklılıkların ve anlaşmazlıkların doğal ve hoşgörüyle karşılanarak korunması gerektiğine inancın varlığı, toplumun nasıl ve bir hayat yaşayacağını ve yönetileceğini belirleyecek olan iktidarın meşru ve denetlenebilir kurulların bulunması, bu iktidarı kullanacak kurulların yapılan seçimlerle belirlenmesi hususları da demokratik sürecin vazgeçilmez unsurlarıdır. Yerel topluluk içindeki gruplar karar alıcı iktidar erkine erişim sağlamakta ve demokrasi yaklaşımın ruhu gereği iktidarın denetlenmesini sağlamaktadırlar. Bu hususların temini ise yerel halkın yerel siyasete katılım ve temsili ile mümkündür. Siyasal alanda temsil kavramı toplumda hak ve yetkiye sahip bir bireyin, kendi yokluğunda yürütmeye ilişkin hak ve yetkisini gerçek olmayan bir kişiye devretmesi olarak tanımlanabilmektedir. Temsil ve katılım birbirinden ayrılmayan saç ayakları gibidir. Bu anlamda katılım; iktidarı elinde bulunduranların yanında yönetimde söz sahibi olabilme pratiğini ortaya çıkaran bir kavramdır. Katılma süreci ile yönetilen toplumsal grupların alınan kararlara toplumsal temelde sahiplenilmesi amacıyla vatandaşların ve paydaşların yönetim karar ve süreçlerine dahil edilmesi söz konusudur. Bu düşünceler doğrultusunda bu çalışmada yerel yönetimlerde demokrasi düşüncesi temsil ve katılım üzerinden irdelenmeye çalışılacaktır.Item Bithynia Bölgesi Roma Dönemi mimari betimli kent sikkeleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-10) İhtiyar, Metehan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Arkeoloji Bölümü; 0000-0003-4573-1571Antik Bithynia, kuzeyde Pontus Euxenios, batıda Hellespontos ve Rhyndakos, güneyde Sangarios nehri ile sınırlanan, Küçük Asya’nın kuzeybatı köşesindeki bir bölgedir. Bithynia Bölgesi Helenistik Dönem’de bağımsız bir krallık olarak kurulmuş ve daha sonra MÖ 74 yılında Roma İmparatorluğu’nun bir eyaleti haline gelmesiyle birlikte doğu sınırları genişlemiştir. Bithynia Eyaleti, Roma yönetimine geçmesiyle birlikte bölgede imar faaliyetleri başlamış ve bu kapsamda kent surları, tapınaklar, tiyatrolar, fener kuleleri, gymnasion ve anıtsal binalar gibi mimari yapılar inşa edilmiştir. Şehirlere ait bu mimari doku Bithynia kentleri adına basılan birçok sikkenin arka yüzünde Roma İmparatorlarının finansal yardımı sayesinde siyasal propaganda amacı ile betimlenmiştir. Mimari betimli sikkelere göre tapınaklar, Bithynia kentlerinde saygınlık gören Dionysos, Demeter, Asklepius, Apollon, Herakles ve Fortuna gibi tanrı ve tanrıçaların yanı sıra kentlerde imparatorlar onuruna gerçekleştirilen agon oyunları ve bayramlar için inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Tasvir edilen birçok yapının lokasyonu belli değildir. Ancak en azından benzer kent planları ile yapılan karşılaştırmalara göre muhtelif tapınakların Bithynia kentlerinde bulunan mevcut kiliselerin temellerinde veya çevresinde aranması gerektiği düşünülmektedir. Sonuç olarak bu makalede özellikle Roma Dönemi’nde ortaya çıkan mimari betimli sikkeler ışında, Bithynia Bölgesi’nde yer alan kentlerin yapı programı incelenmiş ve bununla ilgili fikirler öne sürülmüştür.Item Mobil dil öğrenme oyunu uygulamalarının tasarımında ve seçiminde kullanılabilecek ölçütler üzerine bir alan taraması çalışması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-14) Göçerler, HarunGünümüzde yabancı dil öğrencileri, kendi dil becerilerini desteklemek amacıyla dijital imkânlardan çokça faydalanmaktadır. Bu noktada mobil dil öğrenme oyunu uygulamaları öğrenciler için eğlenceli bir alternatif olarak görülmektedir. Sayıları günden güne artan bu uygulamalardaki çeşitlilik, aynı zamanda bir nitelik sorununu da beraberinde getirmektedir. Söz konusu uygulamaların kullanıma sunulduğu platformların neredeyse bir uygulama çöplüğü haline gelmesi sebebiyle, dil becerilerinin gelişimine katkı sağlayabilecek etkili bir mobil uygulama seçebilmek tüm kullanıcılar tarafından dikkate alınması gereken bir unsurdur. Bu çalışmada mobil dil öğrenme oyunu uygulamalarının geliştirilmesi ve seçimi konusunda bir alan yazın taraması yapılmıştır. Bu sayede ülkemizde geliştirilme potansiyeli olan mobil dil öğrenme uygulamalarının niteliksel özelliklerinin gelişiminde katkıda bulunmak hedeflenmiştir. Sonuç kısmında söz konusu uygulamaların kullanıcıya sunması gereken ana başlıklar şu şekilde sıralanmıştır; mobil dil öğrenme oyunu uygulamasının kullanıcısı için ilgi çekici görünüm ve içerik özelliklerinin olması gerekir, oyunsal özellikleri ile farklı kullanıcılar ya da sanal kullanıcı ile rekabeti mümkün kılabilmesi gerekir, dil öğrenmekte olan kullanıcının oyun kurgusu içerisinde yeni bilgiler araştırabilmesi ve oyundaki mekânlarda serbestçe gezebilmesi gerekir. Bu noktalar haricinde kullanıcıların dil gelişimine yönelik ihtiyaçları ile psikolojik gelişim düzeyinin de oyunu oynamaya uygun olmasının önemine vurgu yapılmıştır. Ayrıca bu çalışmada aktarılan ölçütlerin belirleyici kesin ölçütler olmadığı, fakat dil eğiticileri tarafından temel alınıp konuya, öğreniciye, güçlendirilmek istenen dil becerisinin niteliğine göre yeniden şekillendirilebileceği anımsatılmıştır.Item Dijital habercilik bağlamında trajik haberlerde etik ve bireyler üzerindeki etkisi üzerine bir araştırma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-15) Kazan, HüseyinYazılı, görsel ve işitsel medya organları ürettiği içeriklerin hedef kitlede rağbet görmesine yönelik bir yayın stratejisi izlemektedir. Bu amaç doğrultusunda takipçilerin ilgisini çeken olayları daha çok haberleştirmeye çalışmaktadırlar. Bu bağlamda gerek izleyici gerekse okuyucu tarafından yoğun ilgi gördüğü bilinen şiddet ve dram ögelerini içeren trajik haberler, dijital medyanın geniş olanakları kullanılarak servis edilmektedir. Hedef kitlenin sıkça tükettiği bu haberler beraberinde olumsuz sonuçları da doğurmaktadır. Çalışmanın çıkış noktasını da burası oluşturmaktadır. İstanbul örnekleminde lisansüstü eğitim gören 131 katılımcı ile gerçekleştirilen çalışmada trajik haberlerin hedef kitle üzerindeki psikolojik etkisi ölçülmeye çalışılmıştır. Çalışma nitel araştırma deseninde yürütülerek nicel verilerle desteklenmiştir. Araştırmada derinlemesine görüşme yapılarak yapılandırılmış görüşme formu ile veriler toplanmış ve içerik analizine tabi tutulmuştur. Yapılan analizler sonucunda trajik haberlerin alıcıları psikolojik olarak olumsuz bir biçimde etkilediği görülmüştür.Item Geç Ortaçağ Dönemi’nde Mısır ve Kuzey Afrika’da kalenderîlik(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-16) Şen, Muhammed Seyyit; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih Bölümü; 0000-0003-2954-7360Genellikle Türk akademisi Kalenderî ve Haydarî gibi derviş gruplarının Orta Asya kökenleri üzerinde durmakta ve Şaman kültürünün derviş gruplarıyla olan bağlantısına vurgu yapmaktadır. Bununla alakalı olarak, Ehl-i Beyt Sevgisi-Ehl-i Beyt’ten olma ve gazâ-cihâd faaliyetlerinde bulunma gibi olguların ‘Türkmen Kültürü’ne has özellikler olduğu fikri benimsenmektedir. Bu bakış açısı, Ortadoğu bölgesini ihmal etmekte ve Ortadoğu sûfî geleneğinin derviş grupları üzerindeki etkisini göz ardı etmektedir. Dolayısıyla, bu makalede Mısır ve Kuzey Afrika’daki Kalenderîler üzerinde durulacaktır. Şeyh el-Irâkî (ö. 1487)’nin hayatından yola çıkılarak Kalenderîlerin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da nasıl yayıldıkları, devlet ve toplumla nasıl bir etkileşim ve iletişim içerisinde bulundukları analiz edilecektir. Yine, derviş kültürünün geç Ortacağ döneminde Ortadoğu sosyal ve dini tarihinin nasıl önemli bir parçası haline geldiği incelenecektir.Item Satış elemanlarının kişilik özellikleri ve satış performansı ilişkisinde kişisel değerlerin aracı etkisinin analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-20) Akhan, Can Efecan; İlhan, Eda; Altıntaş, Murat Hakan; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İşletme Bölümü; 0000-0003-1731-0075; 0000-0002-5626-3294; 0000-0001-8517-0540Günümüz rekabet koşulları satış elemanlarına yalnızca mal ve hizmetin satışını değil, yeni ihtiyaçlar yaratmak, müşteri istek ve ihtiyaçlarını karşılamak ve bu yolla uzun vadeli memnuniyet yaratmak bağlamında da yeni sorumluluklar yüklemiştir. Kişisel satış sürecinde satış elemanlarının teknik yeterlilikleri, kişilik özellikleri ve sahip oldukları değerler, müşteri ile etkileşimlerinin bir tetikleyicisi olarak satış performanslarına yansımaktadır. Kişilik özellikleri ve kişisel değerler bu bağlamda kişisel satış sürecinin başarısında ciddi bir öneme sahiptirler. Çalışma söz konusu önemin bir yansıması olarak değerlerin kişilik ve satış performans arasında aracılık rolünü belirlemeye odaklanmış, kişilik özelliklerinin satış performansı üzerindeki doğrudan etkisi ve bu etkide kişisel değerlerin aracılık rolü incelenmiştir. PLS yöntemi ile gerçekleştirilen analizde kişilik ve değerler formatif (biçimlendirici) satış performansı ise reflektif olarak ölçülmüştür. Analiz sonuçları kişilik özelliklerinin satış performansı üzerindeki pozitif etkisini ve kişisel değerlerin aracılık rolünü doğrulamaktadır. Çalışma teorik ve pratik önerilerle sonlandırılmıştır.Item 2020 Sosyoekopolitik gençlik araştırması: İstanbul ili örneğinde gençlerin ekonomik ve siyasal eğilimleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-20) Yaşar, İbrahim Halil; Demirkol, Fırat; Daşdemir, Esat; Türkdoğan, Tuğçe GürTürkiye Cumhuriyeti gündemini meşgul eden konulardan biri de gençlerin görüş, düşünce ve tercihleridir. Sosyal, politik ve ekonomik alanda alınacak karar ve tercihlerin uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği için gençlerin görüş ve düşüncelerine hitap etmesi elzemdir. Bu çalışma devlet kurumlarına güvenmeyen ve politik kararsız olan gençlerin demografik, sosyal ve ekonomik profillerini çizerek; ilgili grubun beklentilerini ortaya koymaktadır. Böylece uzun vadeli planlar için politika yapıcılara referans olmak amaçlanmıştır. 18-30 yaş arası İstanbul’da yaşayan gençlerin siyasal seçimlerde oy kullanmayan ya da kararsız kalan kısmı içerisinde bulunan ve genel olarak güvensizler ya da tercihsiz politikler olarak adlandırılabilecek olan kişilerin 2020 Sosyoekopolitik Gençlik Araştırması sorularına verdikleri cevaplar değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında İstanbul ilinde ikamet eden gençlerdeki kurumlara güvensizlik ve politik kararsızlık eğilimi ve bunun sosyal, siyasal ve ekonomik nedenleri incelenmiştir. Çalışma kapsamında kararsız ve güvensiz olarak ayrılan grupların gençler arasında dağılımları verilmiştir. Elde edilen verilere göre “Güvensiz” ve “Kararsız” olarak adlandırılan kesimlerin gençler arasında önemli bir grubu temsil ettiği ve bu grubun benzer eğilimler gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu benzerlik, “Güvensiz” ve “Kararsız” bireylerin ayrı bir grup olarak değerlendirilmesini gündeme getirmektedir. Dolayısıyla bu iki grubun davranışlarının tespiti, bu grupları anlamak adına önemli bir hal almaktadır. Çalışma içerisinde karar alıcıların, bu gruplara yönelik gerekli politikalar uygulayarak güvensizlik duygusunu azaltması ve böylece grupların ülkelerine ve yaşadıkları topluma bağlılıklarının yükseltmesi önerilmiştir.Item Osmanlı Erken Modern Döneminde egemenliğin sürekliliği sorunu ve devlet tüzel kişiliğinin gelişimi (1453-1617)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-20) Kıvrak, EnsarBu çalışmanın konusu, Osmanlı Erken Modern Çağında egemenliğin sürekliliği sorunu ve bununla bağlantılı olarak devlet tüzel kişiliğinin gelişimidir. Çalışma, egemenlikte sürekliliğinin sağlanması ile devlet tüzel kişiliğinin gelişimi arasında bir ilişki olduğu ve bu sürekliliğin, devlet tüzel kişiliğinin gelişimine zemin hazırladığı hipotezine dayanmaktadır. Çalışmada öncelikle Osmanlı’da egemenliğin kimde olduğu tartışılmıştır. Buna göre önceleri hanedanda tecessüm eden egemenliğin Erken Modern Çağda padişahın şahsında toplandığı ortaya konmuştur. Ardından, devlet tüzel kişiliğinin gelişim seyrini gösterebilmek için Osmanlıların kendine verdikleri isimler tahlil edilmiştir. Böylece devlet tüzel kişiliğinin ortaya çıkışına dair ipuçları gösterilmiştir. Bu süreçte yaşanan tarihsel gelişmelere değinilerek devlet tüzel kişiliğinin ortaya çıkışında ve gelişiminde etkili olan temel faktörler ele alınmıştır. Son olarak egemenliğin sürekliliği sorunu bir padişah öldüğünde yerine geçecek olanın kim olacağı ve nerede tahta cülus edeceği örneği etrafında tartışılmıştır. Çalışmanın sonunda, Osmanlı Erken Modern Çağında önce hanedandan bağımsız ve mutlak saltanat anlayışının ve daha sonra sultandan bağımsız ve müstakil bir devlet anlayışının geliştiği ve dolayısıyla süreklilik sorununu belli ölçüde aşıldığı, kıymeti kendinden menkul bir devlet tüzel kişiliğinin oluşmaya başladığı sonucuna ulaşılmıştır.Item Covid-19, hasta bina sendromu ve stres(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-23) Başol, Oğuz; Aytaç, Serpil; Gökalp, Gizem; Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu; İş Sağlığı ve Güvenliği Programı; 0000-0001-7412-9112Bir binada yaşayanların ya da çalışanların beklenenden daha sık karşılaştığı, bina ile ilişkili olarak görülen solunum sistemi şikayetleri, halsizlik, baş ağrısı ve konsantrasyon bozukluğu, cilt hastalığı gibi kişide rahatsızlık veren bir dizi ortak belirti olarak ifade edilen hasta bina sendromu, günümüzde hemen her kapalı alanda kendini göstermektedir. Hasta bina sendromu semptomlarının ortaya çıkması, ergonomik risk faktörlerinin yanı sıra, anksiyete ve stres gibi psiko-sosyal risk faktörlerine de neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, hasta bina sendromu semptomları ile stres ilişkisini ortaya koymak ve COVİD-19 pandemisi nedeniyle uzun süre kapalı alanlarda kalanlarda görülebilecek semptomlara dikkat çekmektir. Bu çalışmada, COVİD-19 pandemisi nedeniyle Dünya Sağlık Örgütünün “evde kal” sloganıyla başlattığı genel karantina ilanı ile kapalı alanlarda uzun süre yaşayanlarda ortaya çıkabilecek bu semptomların, tüm bireyleri etkileyen küresel korku ve endişenin yanı sıra stresi daha da arttıracağının önemi de vurgulanmaya çalışılmıştır. 259 AVM mağaza çalışanı ile gerçekleştirilen araştırma sonuçları; çalışanlarda boğaz kuruluğu, burun akıntısı, nefes darlığı ve genel kas-eklem ağrısı semptomlarının görüldüğü, bunun da Covid-19 belirtilerine benzer göstergeler olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca alışveriş merkezlerinde görülen hasta bina sendromu belirtilerinin çalışanların stres seviyelerini yükselttiği tespit edilmiştir (F: 55.769, p: 0.00).Item İran-ABD ilişkileri: ABD’nin ortak kapsamlı eylem planından ayrılması (2015-2020)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-24) Özdemir, Seçilİran İslam Cumhuriyeti’nde (İran) 2017 seçimleri ardından Hasan Ruhani ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ruhani’nin seçim süreci ve sonrasında İran-Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ilişkilerinde uzlaşmacı söylemlerin sürdürülmesinin zorlaştığı bir döneme girilmiştir. İran-ABD ilişkilerinde yükselen gerilim bölgesel politikalara yansımış ve başta Suriye, Irak, Lübnan, Yemen olmak üzere bölgesel aktörler arasında rekabeti artırmıştır. ABD’de Barack Obama yönetimi İran-ABD ilişkilerinde diplomasi seçeneğini ön plana çıkarmasına rağmen Donald Trump yönetimi haydut devlet söylemine dönmüş, bu durum taraflar arasındaki gerilimin tırmanmasına etki etmiştir. Seçim vaatlerinden biri Ortak Kapsamlı Eylem Planı’ndan (Nükleer Anlaşma) - The Joint Comprehensive Plan of Action (JCPOA) ABD’yi kurtarmak olan Trump göreve geldiğinde bu sözünü tutmuştur. ABD Başkanı, İran’ı maksimum baskı politikasıyla beklentilerine uygun bir müzakereye ikna etmeye çalışmıştır. Buna karşın İran yönetiminin maksimum direniş politikası taraflar arasında uzlaşmayı zorlaştırmıştır. İran-ABD ilişkileri Kasım Süleymani suikastini takip eden süreçte Irak coğrafyasında seyreden bir çatışma ile savaşın eşiğine gelmiştir. Bu çalışmada ABD’nin Nükleer Anlaşmadan ayrılması sonrasında İran ABD ilişkilerinde diplomasiden uzaklaşılmasını değerlendirmek ve bölgesel güvenliğin sürdürülebilmesi için diplomasi seçeneğinin etkisini vurgulamak amaçlanmaktadır.Item Türkiye’de iç göçün mekansal analiz yöntemleriyle incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-30) Aral, Neşe; Oğuzlar, Ayşe; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Ekonometri Bölümü; 0000-0001-7599-5047; 0000-0003-3228-9366Bireylerin bir mekandan başka bir mekana göç etmesi ekonomik ve sosyokültürel bir çok sebebe dayanmaktadır. Söz konusu sebepler bağlamında, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklılıkların da göçü etkilemesi beklenir. Bu kapsamda bu çalışmada, bölgeler arasındaki farklılıkları analiz etme imkanı sunan mekânsal analiz teknikleri kullanılarak, Türkiye’de iller bazında net göç hızı farklılıklarının incelemesi ve net göç hızını etkileyen değişkenlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, net göç hızının mekansal örüntüsü incelenmiş, göçle ilişkili değişkenler ele alınarak, bu değişkenlerin net göç hızı üzerindeki etkileri ortaya konmuştur. Analiz sonuçları, net göç hızı düşük olan ve net göç hızı yüksek olan illerin kümelenme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, nüfus yoğunluğu net göç hızı üzerinde negatif etkiye sahipken; gayri safi yurtiçi hasıla ve nüfus artış hızı net göç hızı üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Ayrıca çalışmada dikkat çeken bir diğer bulgu net göç hızının, söz konusu değişkenlerin yanı sıra komşu illerin net göç hızından da etkilenmesidir. Dolaysıyla çalışmanın bulguları, Türkiye’de illerin net göç hızları arasında mekânsal bağımlılık olduğunu göstermektedir. Nitekim çalışmanın en önemli sonuçlarından biri net göç hızını etkileyen faktörlerin incelenmesinde coğrafyanın göz önünde bulundurulması gereken önemli bir faktör olduğudur.Item Başarılı yöneticilik özelliklerine ilişkin algılanan cinsiyet kalıpyargılarının analizi: Kültürlerarası bir karşılaştırma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-09) Ahmed, Fathia Ali; Altıntaş, Füsun Çınar; Sosyal Bilimler Enstitüsü; İşletme Bölümü; 0000-0003-2711-8976; 0000-0001- 5664-8277İlgili yazındaki ilk dönem araştırmalarda, başarılı yöneticilik özellikleri ile ilişkili özelliklerin kadınlardan daha çok erkeklere atfedildiği görülmektedir. Başarılı yönetici özellikleri genelde erkeğe-özgü olarak ele alınmakta ve yönetici ise erkektir şeklinde kavramsallaştırılmaktadır. Ancak, yönetsel pozisyonlarda yer alan kadın sayısının artmasıyla birlikte yönetsel özelliklerin yalnızca erkeğe özgü olmadığı anlaşılmış ve cinsiyet rolleri ile yöneticilik özelliklerini araştıran çalışmalar hız kazanmıştır. Mevcut çalışmada başarılı yöneticilik özelliklerine ilişkin unsurların belirlenmesi ve yöneticilik özellikleri açısından kültürlerarası bağlamda cinsiyete dayalı farklılaşmanın var olup olmadığını tespit etmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda araştırmada Schein (1973)’ın Betimleyici İndeksinin kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar neticesinde kadın ve erkek katılımcılar açısından başarılı yönetici algısının kadına özgü özellikler ile örtüştüğü tespit edilmiştir.Item ABD’nin Kuzey Kore politikası çerçevesinde nükleersiz bir Kuzey Kore mümkün mü?(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-10) Çokgüçlü, Yasemin; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı; 0000-0002-3695-088XABD yıllardır Kuzey Kore politikasını, Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerinin uluslararası hegemonyasına meydan okumasına bağlı olarak şekillendirmiştir. ABD’nin Kuzey Kore politikasının öngördüğü farklı stratejilere rağmen Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerinin durdurulması girişimleri yetersiz kalmıştır. Bu çalışmada, ABD’nin güvenlik politikası yaklaşımı doğrultusunda, 1990’lı ve 2000’li yıllarda geliştirdiği stratejilerden, Çerçeve Anlaşması ve Altı Taraflı Müzakere görüşmeleri gibi çoklu mutabakat süreçlerinden yararlanarak, ABD’nin nükleersiz bir Kuzey Kore oluşturma yaklaşımları açıklanmaktadır. Çalışma, ABD’nin Kuzey Kore politikasının Kuzey Kore’yi nükleersizleştirmede başarısız olduğunu iddia etmektedir. Kuzey Kore’nin, ABD girişim ve yaptırımlarına rağmen nükleer faaliyetlerine devam ederek nükleer silah sahibi bir güç olması, nükleer gücünden vazgeçmeyeceğinin en önemli göstergesidir. Bununla beraber, dönemsel olarak Kuzey Kore’nin bazı tavizlerde bulunduğu gözlemlense bile, ABD politikasının nükleersiz bir Kuzey Kore’yi mümkün kılamamasının sebebinin, hem Kuzey Kore’nin nükleer silah edinmesindeki temel sebeplerde hem de ABD’nin Kuzey Kore’ye yönelik verimsiz değerlendirmeleri sonucu geliştirilen yetersiz politikalarda yattığı görülmektedir.Item Marksizm’in uluslararası hukuk yaklaşımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-20) Dalar, MehmetBu çalışma, Türkiye’de üzerinde oldukça sınırlı çalışılmış olan Marksizm’in uluslararası hukuk yaklaşımın ele alarak, bilinen uluslararası hukuk anlayış ve yöntemine karşı Marksizm’in nasıl bir tez ortaya çıkardığını incelemektedir. Marksizm’in genel olarak hukuk, özel olarak uluslararası hukuk teorisinin olup olmadığını tartışan çalışma, post kolonyal dönemde ve zamanımızda hegemonyanın etkin olduğu uluslararası hukukun karşı karşıya kaldığı çıkmaza eleştirel bakış açısını geliştiren Marksist yaklaşımın koyduğu çözüm seçeneklerini değerlendirmektedir. 1917’de Rusya’da gerçekleşen Ekim Devrimi sonucunda Marksizm’i temel alarak kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin bu temelde uluslararası hukuka getirdiği bakışı ve bu hukuku ne ölçüde etkilediğini ele alan bu çalışma, Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan gelişmelere Marksizm’in nasıl bir yaklaşım geliştirdiğini açıklamaktadır.Item Pandemi popülizmin sonunu getirebilir mi? Batı Avrupa’daki popülist radikal sağ partiler üzerine bir değerlendirme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-20) Saylan, İbrahimPopülist radikal sağ partiler günümüzde Batı Avrupa siyasetinin dikkate değer aktörlerinden birine dönüşmüştür. Dışlayıcı kimlik tanımı ve otoriter siyasal yönelimleri nedeniyle demokratik sistemler açısından bir tehdit oluşturan bu partilerin yükselişi talep ve arz temelli etmenlere dayandırılırken, krizlerin bu yükselişe olumlu katkı sağladığına ilişkin yaygın bir kabul vardır. Ancak, ekonomik ve siyasal krizler söz konusu olduğunda bu tezi destekleyecek pek çok örnek olmasına karşın, bir sağlık krizi olarak ortaya çıkan COVID-19 pandemisinin popülist partiler açısından yaygın ve düzenli şekilde aynı olumlu etkiyi yapmadığı görülmektedir. Hatta bu gözlemden yola çıkarak, pandeminin popülizmin sonunu getirmekte olduğuna varan abartılı yorumlar yapılmaktadır. Bu çalışmada, pandeminin yarattığı sağlık krizinin popülist radikal sağ partilerin söylem ve politikaları açısından yol açtığı zorluklar ve söz konusu partilerin krize verdikleri tepkilerin yanı sıra, yeni koşulların bu partilerin siyasi gelecekleri üzerindeki olası etkileri ele alınmaktadır. Bu amaçla, Almanya’dan AfD (Alternative für Deutschland – Almanya için Alternatif), Fransa’dan RN (Rassemblement National – Ulusal Birlik), İtalya’dan Lega (Birlik Partisi), İspanya’dan Vox (Ses Partisi) ve Hollanda’dan PVV (Partij vor Vrijheid – Özgürlük Partisi) incelenmektedir. Bu çalışma göstermektedir ki pandeminin yarattığı sağlık krizi popülist radikal sağ partileri siyaseten zora sokmuş görünse de onları etkisizleştirecek nitelikte değildir. Aksine, mevcut yapısal sorunları derinleştirmesi nedeniyle pandeminin bu partileri orta ve uzun vadede daha da güçlendirmesi beklenebilir.Item Enerji sübvansiyonlarının etkileri ve Türkiye açısından ampirik bir değerlendirmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-20) Akar, Hakan; Giray, Filiz; Çınar, Mehmet; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Maliye Bölümü; 0000-0002-2145-5894; 0000-0002-8765-8248; 0000-0001-8441-243XEnerjinin kullanım alanları ve işlevlerine binaen hükümetler tarafından desteklenmeleri söz konusu olmaktadır. Bu desteklerin başında sübvansiyonlar gelmektedir. Günümüzde birçok ülke her yıl gayrisafi yurtiçi hasılaları (GSYİH)’nın önemli bir kısmını enerji sübvansiyonlarına ayırmaktadırlar. Çeşitli enerji kaynakları olmakla birlikte enerji elde etmek için dünyada en çok başvurulan fosil yakıtlardır. Ancak fosil yakıtların neden olduğu olumsuz etkiler bu alandaki sübvansiyoların da sorgulanmasını gündeme getirmiştir. Bu çalışmanın amacı, enerji sübvansiyonlarının çevresel, ekonomik ve sosyal etkilerini Türkiye uygulaması ile incelemektir. Böylece Türkiye açısından elde edilen bulguların ışığı altında izlenecek enerji sübvansiyonu politikası konusunda önerilerde bulunulabilinecektir. Bu çerçevede Türkiye için 1990-2018 dönemi verileri kullanılarak ARD eştümleşme analizi ve Toda-Yamamoto nedensellik analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre Toda-Yamamoto nedensellik analizi ile enerji sübvansiyonları ve çevresel etkiler arasında kısa vadede tek yönlü ilişki olduğu bulunmuştur. Bu sonuca göre enerji sübvansiyonlarının aşamalı olarak tamamen kaldırılması, küresel CO2 emisyonlarını %5,8 azaltabilme potansiyeline sahiptir. Eştümleşme analiz sonuçlarına göre, enerji sübvansiyonlarının uzun dönemli ekonomik etkilerine rastlanmamıştır. Sosyal etkiler açısından da eştümleşme analizine göre enerji sübvansiyonlarının işsizlikle olan ilişkisi uzun dönemde anlamsız bulunmuştur. Bu bulgulara dayalı olarak Türkiye’de de enerji sübvansiyon politikalarından değişim yapılması gerektiği söylenebilir.Item Romantik ilişkisi olan kadınlarda algılanan partner değişimi, yakınlık ve yaşam doyumu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-20) Dinçer, DuyguBu çalışmanın amacı romantik ilişkisi olan kadınlarda algılanan partner değişimi, ben tasavvuruna ötekini katma (yakınlık) ve yaşam doyumu arasındaki ilişkileri incelemektir. Çalışmada algılanan partner değişimi ve yaşam doyumu arasındaki ilişkide ben tasavvuruna ötekini katmanın aracı bir rolü olup olmadığı test edilmiştir. Araştırma verileri, yaşları 19-22 arasında değişmekte olan ve romantik ilişki içinde bulunan 203 kadın katılımcıdan elde edilmiştir. Katılımcıların ilişki durumları flört ya da nişanlıdır; ilişki süreleri bir ile beş yıl arasında değişmektedir. Verilerin toplanmasında demografik bilgi formu, Romantik İlişkilerde Algılanan Partner Değişimi Ölçeği, Ben Tasavvuruna Ötekini Katma Ölçeği ve Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde değişkenler arası ilişkileri değerlendirmek amacıyla Pearson çarpım moment korelasyon katsayısına başvurulmuştur. Ben tasavvuruna ötekini katmanın, algılanan partner değişimi ve yaşam doyumu arasındaki ilişkideki aracılık rolünü incelemek üzere PROCESS Macro analizinden (Model 4) ve bootstrapping yönteminden yararlanılmıştır. Korelasyon analizi sonuçları yaşam doyumunun algılanan benlik değişimi ve ben tasavvuruna ötekini katma ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Aracılık analizi sonuçları öngörülen modeli doğrulamıştır ve ben tasavvuruna ötekini katmanın algılanan partner değişimi ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide aracı bir rolü olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgular ben tasavvuruna ötekini katmanın algılanan partner değişimi ve yaşam doyumu arasında bilişsel ve duyuşsal bir düzenleyici işlevi görebileceğine işaret etmektedir. Çalışma kapsamında elde edilen bulgular, yakın ilişkiler alanyazını ışığında tartışılmıştır.