2009 Cilt 18 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15202
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Item İnsana tanınan üç ilahî imkan: Fıtrat-işaret-hidayet(Uludağ Üniversitesi, 2009) Karadaş, Cağfer; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslam inanç sistemine göre Allah insanı yarattıktan sonra onu kendisine ait, akıl, duyular ve duygular gibi bir takım içsel özelliklerle donatmasının yanında dışsal bir takım unsurlarla da desteklemiştir. Bu iç ve dış destekler aslında insana tanınan imkanlardır. Bunların belki en önemlisi, bu makalede konu edinilen fıtrat, işaret ve hidayettir. Fıtrat insanın kendisine ait aslî bir özellik, işaret çevresel unsurlar ve faktörler, hidayet ise Allah’ın kulunu ilham, vahiy ve peygamber göndermek gibi bir yolla desteklemesi ve ona yol göstermesidir. işte bu makale ile insan ve insanın içsel ve dışsal imkanlarının tanınması hedeflendi. Bu hedef çerçevesinde anılan üç temel unsur çeşitli yönleriyle ele alındı ve incelendi.Item Emeviler döneminde Gazel ve Ömer bin Ebî Rabî‘a(Uludağ Üniversitesi, 2009) Yalar, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu çalışmada Emeviler döneminde gazel ve dönemin en ünlü şairlerinden olan Ömer b. Ebî Rabî‘’nın bu dönemin gazelindeki yeri incelenmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede önce gazelin tanığı, Emeviler döneminde gazelin gelişmesi ve nedenleri, özellikleri ve türleri ele alınmıştır. Ömer b. Ebî Rabî‘a’nın bu dönemin gazelindeki yeri ile ilgili olarak biyografisi ve şairliğine yer verilmiştir. şairliği çerçevesinde ise zevk gazelindeki öncülüğü, etkilendiği ve etkilediği şairler, kadınlardan gördüğü ilgi, şiirine konu olan belli bağlı kadınlar, kendisine yöneltilen eleştiriler ve hakkında yapılan müstakil çalışmalar üzerinde durulmuştur. Çalışma, sonuç bölümüyle bitirilmiştir.Item Örgün ve yaygın eğitimde öğrenenlerin ihtiyaçları doğrultusunda din eğitimi ve öğretimi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Kılavuz, M. Akif; Yılmaz, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Eğitim ve öğretim etkinliklerinin planlanması, akademik konulara önem atfedilmesinden çok öğrencinin ilgi, ihtiyaç ve beklentilerinin tespit edilmesiyle başlar. Çocukluk döneminde öğrencilerin biyolojik, psikolojik, sosyal, duygusal, bilişsel ve dinî ihtiyaçları vardır. Çocuk tam olarak dinî ihtiyacının farkında değildir. Yetişkin ise dinî ihtiyacının farkındadır. Din Eğitimcilerinin bireylerin kişisel ve kişiler arası ihtiyaçlarına önem atfetmeleri gerekmektedir.Item Klâsik Arap Edebiyatında ‘Sakîl tipi’ ve bu tip çevresinde oluşan edebiyat(Uludağ Üniversitesi, 2009) Taşdelen, Hasan; Şahin, Şener; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Klâsik Arap edebiyatı kaynakları, Arap toplumsal yaşamının ilgi çekici ve reel karakterlerinden “sakil”e oldukça geniş bir yer ayırmıştır. Bu makale, aynı zamanda klâsik Arap mizahına da geniş katkı yapmış olan sakil tipine iliükin edebi malzemeyi ve terminolojiyi irdelemekte, ayrıca edebî kaynaklarda sakil tipine yöneltilen eleütiri biçimlerini ele almaktadır. Makalede, konunun özüne ışık tutacak mahiyetteki bir takım anekdotlara da yer verilmiştir.Item Hadislere göre kusmanın abdeste etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Abdest, dinî bir temizliktir. Bu temizlik, el-Mâide Suresi 5/6’da emredilmiştir. Bu âyet aynı zamanda abdestin, farzlarına da işâret etmektedir. Ancak bu konu mezhepler arasında ihtilâflıdır. Abdesti bozan şeyler konusunda da ihtilâf vardır. Bu ihtilâflardan biri de kusmadır. Bu konuda üç farklı görüş ortaya konmuştur. Makâlede bu görüşler ve dayandıkları deliller üzerinde durulacaktırItem Bazı öğrenme kuramları ve din öğretimi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Sağlam, İsmail; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Eğitimbilimciler öteden beri öğrenmenin nasıl gerçekleştiği konusunda fikir üretmeye çalışmışlardır. Bilimsel çalışmalar “öğrenme” üzerine yoğunlaşınca ortaya “öğrenme kuramları” çıkmıştır ve bu süreç devam etmektedir. “Organizma” ve “bilgiye” dair elde edilen her yeni bilimsel veri, öğrenme kuramları konusunda yeni yaklaşımları beraberinde getirmektedir. Din öğretimini bu çalışmalardan bağımsız düşünemeyiz. Öyle ise öğrenme kuramları bağlamında ortaya konan sonuçları, din öğretiminde kullanmanın yolları aranmalıdır. İşte bu makalede bazı öğrenme kuramlarının din öğretimi açısından nasıl değerlendirileceği üzerinde durulmaktadır.Item Arap deyim ve atasözlerinde ‘el’ motifi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Taşdelen, Hasan; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Milletler tarih ve kültürlerini dillerinde yaşatırlar. Dillerin en Lülenmiş unsuru ise, atasözleri ve deyimlerdir. Zira atasözlerinin ve deyimlerin bir kısmı, arkeolojik kazılarda elde edilen tarihî eserler gibi, geçmişin ve kültürün izlerini, yüzyılların birikimini üzerinde taşır. Derinlemesine incelendiklerinde dil, tarih ve kültür hakkında çok değerli bilgiler sunabilir. Arapçada “el” kelimesi de tarih ve kültürün izlerini üzerinde taşıyan kelimelerden biridir. Bu tür atasözlerini ve deyimleri incelemek âdeta bir kelimeyi izleyerek dil ve kültür tarihinde geriye doğru yapılan bir yolculuk gibidir. Böyle bir yolculuğun bugünkü nesillere aktaracağı önemli bilgiler vardır.Item Fıkhî hadislerin delil değeri Bağlamında “Ruâf Hadisi”nin tahric ve tenkidi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Abdest, dinî bir temizliktir. Bu temizlik, el-Mâide Suresi 5/6’da emredilmiştir. Bu âyet aynI zamanda abdestin farzlarIna da işâret etmektedir. Ancak bu konu mezhepler arasInda ihtilâflıdır. Abdesti bozan şeyler konusunda da ihtilâf vardır. Bu ihtilâflardan biri de, vücudun herhangi bir yerinde kan çIkmasI ve oIktIğI yerin etrafIna dağılmasıdır. Diğer üç mezhebin aksine Hanefîler bu durumun abdesti bozduğu kanaatindedir. Hanefîler bu konuda en-Nisâ 4/43 ve el-Mâide 5/6 âyetlerini delil getirmişlerdir. Hanefîler bu konuda çeşitli hadislerden de istidlâlde bulunmuşlardIr. Bu hadislerden biri de Ruâf Hadisi’dir. Makâlede bu hadisin tahric ve tenkidi üzerinde durulacaktırItem Emevîler döneminde Anadolu’da Arap-Bizans mücadelesi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâmiyet’ten önce Arapların Bizans’la ilişkilerini milattan öne başlayan Arap-Roma mşnasebetinin bir devamı olarak görmek mümkündür. İslâmiyet’in zuhurundan sonra Hicazlı Araplar ile Bizans Devleti arasındaki resmî ilişkiler Hz. Peygamber’in (sav) davet mektuplarıyla başlamıştır. İslâm tarihinde Hulefâ-i Râşidîn dönemi islâmiyet’in Arap Yarımadası dışına hızla yayılmaya başladığı ve Bizans’ın uzun yıllar Sâsânîlere karşı korumaya çalıştığı toprakların Müslümanların eline geçtiği dönemi temsil eder. Bizans bu zaman zarfında Arap taarruzlarına mukavemet gösterememiş, kısa süre içinde Filistin, Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika’nın tamamından çekilmek zorunda kalmıştır. Aynı anda Hz. Ömer tarafından Şam valiliğine getirilen Muaviye b. Ebû Süyfan, Anadolu topraklarına düzenli seferler başlatmıştır. Muaviye döneminde gerçekleştirilen Anadolu harekâtının en önemlisi istanbul’un fethi girişimidir. Emevîler devrinde Muaviye’den sonra ikinci defa dahilî istikrarı sağlayan Abdülmelik b. Mervan (H.65-86/685-696) Hicretin 73. (M.692- 693) yılında Bizans’a karşı harekete geçmiştir. Velid b. Abdşlmelik zamanında (H.86-96/696-715) Emevîlerin Anadolu faaliyetleri kesintisiz devam etti. Araplar Emevîler devletinde Süleyman b. Abdülmelik döneminde (H.96-99/M.715-717) Bizans’ın başkenti istanbul’un fethine yeniden teşebbüs 96 etmişlerdir. Hişam b. Abdülmelik’ten sonra Anadolu’da Arap-Bizans mücadelesi duraklama dönemine girmiştir. Zira Emevîler bu tarihten itibaren sürekli olarak iç problemlerle ilgilenmek zorunda kalmışlardır. Bu nedenle Arapların Anadolu seferleri gündemden düşmüştür.Item Endülüs’te tasavvufa muhâlefet(Uludağ Üniversitesi, 2009) Fierro, Maribel; Ceyhan, SemihEndülüs İslam tasavvufu tarihi, gerek önceleri bilinmeyen ama bugün ulaşabildiğimiz kaynakların gerekse şahsiyetlere, akımlara ya da müstakil konulara hasredilmiş araştırmaların sürekli artmasına rağmen hâlihazırda yazılmayı beklemektedir. Endülüs tasavvuf tarihiyle ilgili böyle şümûllü bir araştırmanın olmayışı, konu hakkında ileri geri konuşanların üstesinden anlamlı bir şekilde gelmeyi zorlaştırmaktadır. Binâenaleyh üç farklı dönemdeki tasavvufa muhâlefetin bir takım özel misallerini tahlil etmekle, bazı genel eğilimlerin taslağını çıkarmanın mümkün olduğunu düşünmekteyiz.Item Dindarlığı etkileyen faktörler(Uludağ Üniversitesi, 2009) Kurt, Abdurrahman; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Tıpkı din gibi dindarlığı tanımlamak kolay görünmüyor. Ancak içeriden-dışarıdan, teolojik ya da sosyolojik ve psikolojik açıdan bakmaya bağlı olarak farklı dindarlık tanımlamaları yapılabilir. Yine de bir kimsenin dindar olduğunun vurgulanması, onun genel olarak dini içselleütirdiği; dinî emir, tavsiye ve yasaklara uygun davranış sergilediği anlamına gelir. Öznel bir tecrübe olan dindarlık; aile sosyalleştirmesi, cinselliğe bakış, cinsiyet, medeni durum, yaş, eğitim, coğrafi bölge, kırsal-kent hayatı ve sosyoekonomik statü gibi olgusal ve sosyal çeşitli faktörler tarafından etkilenmektedir.Item Seyyid Usûl Dergâhı ve Meşâyıha ait mezar taşları(Uludağ Üniversitesi, 2009) Öcalan, Hasan Basri; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Bursa’nın Osmanlı döneminde tasavvuf kültürünün önemli merkezlerinden biri olduğu bilinmektedir. Bursa’daki dergâhlar, bu mekânlarda görev yapan meşayıh ve onlara ait mezar taşları kendi dönemlerinin tarihi açısından oldukça önemlidir. Bu şehirde çeşitli onarımlarla günümüze ulaşabilen ender tarihî mekânlardan biri de Seyyid Usûl Dergâhı’dır. Altıparmak semti, Kuruçeüme Mahallesi’nde bulunan dergâh tamir edilerek kültür merkezi haline getirilmiştir. Bu yazıda dergâhın tarihî geçmişi, görev yapan şeyhler ile bahçede bulunan tarikat mensuplarının mezar taşları hakkında bilgi verilmektedir.Item Behşemiyye-İhşîdiyye çekişmesi: Kısa bir tarihsel inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2009) Koloğlu, Orhan Ş.; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Ebû Ali el-Cübbâî sonrası Mu‘tezile içerisinde ortaya çıkan önemli olaylardan biri de Behşemiyye-İhşîdiyye çekişmesidir. Çekişmenin görünen sebebi doktrinel ihtilaflar olsa da esas sebep Basra Mu‘ezilesi içerisindeki liderlik mücadelesidir. İhtilafı başlatan kişi Muhammed b. Ömer es-Saymerî’dir. Ebû Ali’nin öğrencisi olan Saymerî, Ebû Ali’nin ölümünden sonra kendisinin Ebû Ali’nin öğretilerine Ebû Hâşim el-Cübbâî’den daha bağlı olduğunu iddia ederek Ebû Hâşim’in liderliğine karşı çıkmıştır. Özellikle onun öğrencisi Ebû Bekir b. el-İhşîd’le birlikte Basra Mu‘tezilesi içerisinde İhşîdiyye adıyla bilinen Behşemiyye’ye karşı rakip bir ekol oluştu. Bir ekol mensupları arasında yaklaşık bir asır boyunca sert ve acımasız ithamlara varan tartışmalar yaşanmıştır. Bu çekişme V/XII. yy.’ın ortalarında İhşîdiyye’nin entelektüel çevrelerden çekilmesiyle son bulmuştur.Item Neo-Sufizm eleştirisi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Radtke, Bernd; Öztel, Yusufİslam dünyasından ve batıdan gelen dinleyicilerin oluşturduğu geniş bir topluluğun karşısında tasavvuf üzerine bir konuşma ve ardından bir münazara yapılınca neredeyse klişeleşmiş bir yargıyla sürekli karşılaşılır: Sufiler şeriatın hüküm ve emirlerine riayet etmeyerek, kendilerini resmi ‘ortodoks’ İslam’ın karşısında görürler ya da buna muhalif dururlar. Bu yargının doğruluğunu sorgulayınca, ekseriyetle inanılmaz bir şaşkınlıkla, hatta adeta bir hoşnutsuzlukla karşılaşılır. Bu şekilde değinilen girift sorunun üzerinde daha fazla durmayacağız. Ancak bu alandaki polemiklerin, sadece bir ‘tali savaş meydanı’ hükmünde olduğunu iddia etmekle çok da yanılmadığımızı düşünüyoruz yani çok daha anlamlı ve esaslı olana dikkat etmeye ve bunun üzerinde düşünmeye adeta mani olan çarpışmalar vuku bulmaktadır.Item Erzurum ve Bursa müftülüklerine 2005-2008 yıllarında gelen sorular ışığında kadınların boşanma talebinin nedenleri(Uludağ Üniversitesi, 2009) Oruç, Esma Simav; Kurt, Abdurrahman; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu araştırmada, Erzurum ve Bursa müftülüklerine 2005-2008 yıllarında sorulan sorular arasından ‘kadınların boşanma talebi’ konulu sorular ele alınmıştır. Aileyle ilgili 268 adet sorudan 24’ü boşanmak isteyen kadınlar, bir tanesi de boşanmak isteyen bir kadının babası tarafından sorulmuştur. Sorulardan hareketle kadınların boşanmayı istemelerindeki nedenler tespit edilmiştir. Buna göre, kadınların boşanma isteğindeki en önemli faktör, kocasının kendisini aldatmasıdır. Erkeğin karakterinin evliliğe zarar vermesi, şiddet, cinsel problem ve hastalıklar, ailedeki diğer fertlerden kaynaklanan problemler, eşler arası sevginin olmaması gibi konular diğer nedenler arasındadır.Item Demografik değişkenler açısından ilk Müslümanlar(Uludağ Üniversitesi, 2009) Kurt, Abdurrahman; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İlk bir iki yıl içinde Müslüman olan sahabenin çoğunluğunu, gençler oluüturmuütur. 35’in üzerinde iken İslam’a giren sadece üç sahabe vardır. Bunların bir kısmı, en nüfuzlu soylara mensup ailelerin; çoğunluğu da orta halli ailelerin genç çocuklarıydı. Varlıklı ailelere mensup olsalar bile geç olmaları hasebiyle, onların iktisadi yönden ailelerine bağımlılıkları hâlâ devam etmekteydi. Birçoğu müslüman olduğu için hem Mekke seçkinler’inden olan ebeveynleri hem de diğer sosyal çevresiyle önemli problemler yaşamıştı. Müslümanların, önemli bir bölümü orta halli kimselerdi.