Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi / Journal of Agricultural Faculty of Bursa Uludag University
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/1350
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 876
- Results Per Page
- Sort Options
Item Effecfs of some plant growth regulators on the yield and quality of muscat of Hamburg grape variety(Uludağ Üniversitesi, 1982) Eriş, Atilla; Ağaoğlu, Y. Sabit; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu araştırmada DMC (N-Dimethylmorpholinium cblorid) ve Ethrel (2-Chloroethylphosphonic acid)'in farklı dozlardaki uygulamalarının Hamburg Misketi üzüm çeşidinde mahsul miktarı ve kaliteye etkileri araştırılmıştır. Her iki bitki büyüme maddesi 0, 100, 500 ve 1000 ppm dozlarında kullanılmış olup; DMC, tomurcukların sürmesinden 35 ve 45 gün sonra olmak üzere 2 kez, Ethrel ise sadece 35 gün sonra 1 kez püskürtme yöntemi ile uygulanmıştır. DMC uygulamaları, dozlara bağlı olarak, mahşul miktarını, salkım ağırlığını, salkımdaki tane adedini ve total asit miktarını istatistik olarak arttırmıştır. Buna karşılık 100 tane ağırlıkları, 25 tane hacmi ve toplam kuru madde miktarı ise istatistik olarak azalmıştır. pH değerleri ve tane boyutlarının da aritmetik olarak azaldığı gözlenmiştir. Ethrel uygulamaları sonucunda ise; mahsul miktarı istatistik olarak (0.01)düzeyde azalırken; diğer özellikler arasında ve kontrola göre uygulamaların herhangi bir etkisinin bulunmadığı saptanmıştır.Item Bursa ilinin tarımsal yapısı(Uludağ Üniversitesi, 1982) Erkuş, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Tarımsal üretim kaynaklarının en verimli bir şekilde kullanılması bakımından, tarımsal faaliyetin hangi koşullarda yürütüldüğünün, yöresel olarak ülke çapında ortaya konulması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla aşağıdaki çalışmada Bursa lli'nin tarımsal yapısı incelenmiştir. Bursa Ili, içinde bulunduğu doğal, sosyal ve ekonomik koşullar itibariyle büyük bir potansiyele sahip bulunmakta ue il çiftçileri entansif bir tarım uygulamaktadır. Bununla beraber; ı. Yılda iki ürün almaya elverişli topraklar bu yönüyle değerlendirilm emektedir, 2. Işletmeler bir üretim planından yoksun olarak çalışmaktadırlar, 3. Girdi kullanımında bazan aşırı, bazanda eksik kullanım söz konusudur, 4. Iyi bir pazarlama organizasyonu bulunmamaktadır.Item Altısıralı arpaların (Hordeum vulgare L.) orta ve yan başakcıklarında oluşan tanelerin irilik ve ağırlığına çeşit ve yılların etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1982) Gençtan, Temel; Çiftçi, C. Yaşar; Akbay, Günal; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Bu araştırma 1978-1980 yıllarında, A .Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü'nde yürütülmüştür. Araştırmanın amacı, altısıralı arpaların biralık olarak kullanılmalarında, bir kriter olarak ele alınacak tane iriliği ile tane ağırlığına çeşit ve yılların etkisini araştırmak tır. Bu amaçla yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, denemeye alınan altı adet altısıralı arpada: 1- Orta ve yan başakcıklarda oluşan tanelerin, dolgun tane (2.5 mm. eleküstü) oranı ile ağırlıklarında (1 000 tane ağırlığı) yıllar ve çeşitler arası farklılıklar ile çeşit x yıl interaksiyonu 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. 2. Duncan Testi'ne göre yapılan sıralamada, ele alınan karakterler yönünden yılların çeşitlere etkisinin aynı yönde olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre, altısıralı arpaların orta ve yan başakcıklarında oluşan tanelerde irilik ve ağırlığın çeşitlere göre farklı, yıllara göre değişken olduğu ve yılların çeşitleri aynı yönde etkilediği saptanmıştır.Item Arpa'da (Hordeum vulgare L.) çimkını uzunluğu ile bazı bitki karakterleri arasındaki ilişkiler(Uludağ Üniversitesi, 1982) Gençtan, Temel; Akbay, Günal; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Bu araştırma, çimkını uzunlukları farklı arpa çeşitlerinde, çimkını uzunluğu ile bazı önemli bitki karakterleri arasındaki ilişkileri saptamak ve bu ilişkilere dayanarak, gelişmenin erken devrelerinde çimkını uzunluğunun bir seleksiyon kriteri olarak kullanılabilme olanaklarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Deneme sonuçlarından elde edilen bilgilere göre: 1. Kısa ve uzun çimkını arpa çeşitlerinde, çimkını uzunluğu ile ilk yaprak ve bayrak yaprağının kın ve aya uzunluğu, aya genişliği, yaprak alanı, bitki boyu ve başak uzunluğu arasında değişik düzeyde olumlu ve önemli ilişkiler saptanmıştır. 2. Arpada çimkını uzunluğu ile belirtilen karakterler arasında saptanan bu olumlu ilişkilere dayanarak, gelişmenin erken devresinde çimkını uzunluğunun, saptanan bu karakterler için bir seleksiyon kriteri olarak kullanılabileceği belirlenmiştir.Item Sulama zamanı planlama yöntemlerinin şeker pancarı yaprak verimine etkisi üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1982) Evsahibioğlu, A. Nejat; Korukçu, Abdurrahim; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Bu araştırmada, farklı sulama zamanı planlama yöntemlerinin şeker pancarı yaprak verimi üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Ankara Merkez TOPRAKSU Araştırma Enstitüsü sulu tarım alanlarında, 1980 ve 1981 bitki gelişme süreleri boyunca yürütülen denemelerde üç farklı sulama zamanı planlama yöntemi uygulanmıştır. Araştırma sonuçları, şeker pancarında yaprak verimi yönünden Nötron- ölçüm yöntemi ile sulama zamanı planlamasının , Jensen-Haise ve Christiansen Hargreaves yöntemlerine göre önemli düzeyde üstünlük sağladığını göstermiştir. Ancak Jensen-Haise ve Christiansen-Hargreaves yöntemleri arasında önemli bir farklılık saptanmamıştır. Uygulanan her üç sulama zamanı planlama yönteminde de şahit bırakılan ve sulanmayan (kuru) muameleye göre, istatistiksel yönden, önemli düzeyde yüksek şeker pancarı yaprak verimi elde edilmiştir. Sudan yararlanma oranları yönünden, Jensen-Haise yöntemi diğer yöntemlere göre önemli düzeyde üstünlük göstermiştir.Item Effect of grafting machines on success of grafted vine production(Uludağ Üniversitesi, 1982) Çelik, Hasan; Ağaoğlu, Y. Sabit; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu araştırmada, Automatic-II ve PM-450 aşı makinelerinin, aşılı köklü asma fidanı üretiminde başarı üzerine etkileri, farklı aşı kombinasyonları kullanılarak, karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Her ikisi de omega aşı yapan bu makinelerden Automatic-II, ayak gücü ile çalışan pedal sistemine sahiptir. Batı Almanya yapısı olan bu makine, otomatik olarak kalemi anaca bağlayabilmektedir. PM-450 ise elektrik/e çalışmakta, 6-12 mm arasındaki çap değerlerine göre ayarlanabilmektedir. Bulgaristan yapımı olan bu makine kalem ve anacın aşı kesitlerini ayrı ayrı açmakta ve bu iki kısım elle birbirine bağlanmaktadır. Araştırmada, Hafızali, Hamburg misketi ve Hasandede üzüm çeşitlerinden alınan kalemler, Kober 5 BB ve 99 R asma anaçlanndan alınan anaçlık çelikler üzerine aşılanmışlardır. Araştırma sonuçlarına göre, incelenen diğer özellikler (aşı yerinde çepeçevre kallus oluşumu (%), çimlendirme sırasında sürme oranı (%), I. sınıf aşılı köklü fidan oranı (%) ve fidan başına ana kök sayısı) yönünden aşı kombinasyonlarına göre kimi önemli sayılabilecek farklılıklar gözlenmesine karşın, aşı makineleri, aşılı köklü asma fidanı randımanını önemli ölçüde etkilememişlerdir. Diğer yandan 99 R 'nin hemen bütün kombinasyonlarında, Kober 5 BB'den oldukça düşük randıman sağlaması ilgi çekici bir gözlem oluşturmuştur. Her iki aşı makinesinin ortalaması olarak, en yüksek randıman değerleri, Hafızali/ Kober 5 BB (% 60.0) ile Hasandede/Kober 5 BB (% 54.7) kombinasyonlarından elde edilmiştir. Sonuç olarak, bu araştırmada üzerinde çalışılan her iki aşı makinesi de ülkemiz koşullarında kullanılabilecek özellikle bulunmuştur.Item Ankara ilinde yonca yaprak böceği (Phytodecta fornicata Brügg., Coleoptera: Chrysomelidae)'nin morfoloji ye biyolojisi üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1982) Kovancı, Bahattin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Ankara'da 1974-1976 yılında gerçekleştirilen bu çalışma ile Yonca Yaprak Böceği (Phytodecta fornicata Brügg.) 'nın morfolojisi ve biyolojisi incelenmiştir. Yonca Yaprak Böceği kışı ergin halde toprak içinde 1-20 cm derinlikte geçirdikten sonra ilkbaharda Mart sonu ile Nisan ayı başlarında toprak yüzeyine çıkmakta, yonca yaprakları ile beslenmekle ve çiftleştikten sonra dişiler yumurtalarını özellikle yaprakların alt yüzeyine 1-21 'lik kümeler halinde bırakmaktadır. Dış koşullarda bir dişi ortalama 531,9 ± 112,2 yumurta bırakmaktadır. Yumurta açılım süresi Nisan ayı başından Haziran ayı ortalarına kadar en az 6 en fazla 13 gündür. Laboratuvarda 22,5 ± 1°C ve % 60-70 orantılı nemde bu süre ortalama 6,35 (5- 8) gündür. Larvalar ilk kez iklim koşullarına göre Nisan ayının ilk haftası içinde görülmektedir. Dört larva dönemi vardır. Dış koşullarda larva gelişmesini 9-24 günde tamamlamakta ve toprağın 3-8 cm derinliğinde önce prepupa sonra pupa olmaktadır. Laboratuvarda 22,5 ± 1°C ve % 60-70 orantılı nemde larva dönemi süreleri sıra ile 3,06 (2,5-4), 2 ,10 (2-4), 2,29 (2-4) ve 2,19 (2-4) gündür. Prepupa ve pupa dönemi 22,5°C sabit sıcaklıkta ortalama 13,82 (12-19) gündür. Yeni döl erginleri ilk kez Haziran ayında görülmekte ve 2-3 haftalık bir beslenme periyodundan sonra toprağa girerek ertesi ilkbahara kadar diyapoz halinde k almaktadır. Ph. fornicata yılda ancak bir döl vermekte olup univoltin bir türdür. Gerek ergin ve gerekse larvaların zarar şekli birbirine benzemekte olup yapraklar kenarlarından itibaren kemirilmektedir.Item Effect of rooted and unrooted rootstock cuttings on success of grafted vine production(Uludağ Üniversitesi, 1982) Çelik, Hasan; Ağaoğlu, Y. Sabit; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu araştırma ile, aşılı köklü asma fidanı üretiminde genellikle iyi sonuç alınamayan 41 B ve 99 R 'nin köksüz çelikleri yerine, köklü fidanlarının çelik olarak kullanılmasıyla fidan veriminin arttırılması amaçlanmıştır. Her iki anacın köklü çelikleri, Hamburg misketi üzüm çeşidinden alınan kalemlerle aşılanmışlardır. Araştırmadan elde edilen bulgular aşağıda özetlenmiştir: 1.Tüm aşılı çelikler, aşı yerlerine % 100.0 oranında çepeçevre kallus oluşturmuşlardır. 2. 99 R'nin köksüz çelikleri (% 100. 0), 41 B'den (% 55, 7) bazalda önemli derecede yüksek oranda çepeçevre kallus oluşturmuşlardır. 3. Farklı anaçlık çelik tipleri, kalemlerin çimlendirme sırasındaki sürme oranlarını her iki anaç ta da önemli oranda etkilememişlerdir. 4. Çimlendirme sırasında köklenme (%) ve aşılı çelik başına kök sayısı yönünden, 99 R 'de görülen birbirine çok yakın köklenme oranları dışında, köklü fidanlar sürekli olarak daha yüksek değerler sağlamışlardır. 5. Her iki anaç için de anaçlık çelikierin yerine köklü fidanlar kullanıldığında, fidan veriminin önemli oranlarda arttığı saptanmıştır. Özellikle 99 R 'nin anaçlık çelikleri yalnızca %18.6 'lık bir randıman sağlarken, bu değer köklü çelik kullanıldığında % 62,9 'a ulaşmıştır. 6. 1.sınıf fidan oranı ve aşılı köklü fidan başına ana kök sayısı yönünden, 41 B 'de anaçlık çelik tipleri arasında bir farklılık gözlenmezken, 99 R 'de köklü çelikler istatistiki olarak yüksek değer oluşturmuşlardır. 7. Yukardaki bulguların ışığında, özellikle 99 R için, aşılı köklü asma fidanı üretiminde anaçlık çelikierin yerine köklü çeliklerin kullanılması, ekonomik olarak önerilebilir. Bunun yanısıra, 41 B için uygun özellikler taşıyan anaçlık çelik bulunmasında güçlük çekildiğinde, bu anaç için de aynı öneri geçerli olacaktır.Item Türkiye için yeni, Afit predatörü bir Syrphid türü: Epistrophe bifasciata (F.) (Diptera: Syrphidae)(Uludağ Üniversitesi, 1982) Kılınçer, Neşet; Kovancı, Bahattin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Ankara ilinde Afit predatörleri üzerinde yapılan çalışmalar sırasında Türkiye için yeni bir tür olan Epistrophe bifasciata (F.) (Diptera: Syrphidae) bulunmuştur. Bu türün morfolojik özellikleri ile biyolojisi üzerindeki bazı gözlemler açıklanmıştır.Item Pancar ekiminde çalışma hızının ekim derinliği ve sıra üzeri dağılım düzgünlüğüne etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1982) Keskin, Rahmi; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Ülkemiz tarımında şeker pancarı üretimi önemli bir yer tutmaktadır. Yaklaşık 250 bin ha ekim alanıyla şeker pancarı endüstri bitkileri arasında pamuktan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Monogerm tohumluk kullanmanın yanında, tohumun ekim derinliği ve dağılım düzgünlüğü, şeker pancarı tarımında verim üzerinde büyük bir rol oynamaktadır. Araştırmanın konusu monogerm pancar tohumunun ekiminde kullanılan hassas pancar ekim makinasıyla ekim derinliği ve sıra üzeri dağılım düzgünlüğüne, çalışma hızının etkisinin saptanmasıdır. Bu amaçla laboratuvar koşullarında denemeler düzenlenmiştir. Deneme materyali olarak Hassia mekanik pancar ekim makinası kullanılmıştır. Deneme sonuçları şu şekilde özetlenebilir: a) Çalışma hızının engebesiz olarak hazırlanmış topraktaki çalışmalarda ekim derinliğine etkisi yoktur. b) Ekim yönüne dik dar çukurların bulunduğu tohum yatağında, derinlik ayar sistemi belirli bir derinlikten sonra uygun bir ekimi gerçekleştirememektedir. c) Sıra üzeri dağılım düzgünlüğü çalışma hızının artışına bağlı olarak azalmakta ve çift ekim artmaktadır. Boşluklu ekimde ise, hızın artışı pek fazla değişiklik meydana getirmemektedir.Item Hay yield and leafiness components in smooth bromecrass (Bromus inermis Leyss.)(Uludağ Üniversitesi, 1983) Tekeli, A. Servet; Açıkgöz, Esvet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.Hay yield and leafiness components of spaced plants were evaluated for six cultivars of smooth bromegrass. All morphological traits showed significant correlations with hay yield. However path analysis showed that hay yield was a direct function of tillers/plant and plant height. Plant height was also negatively associated with leafiness. It was concluded that selection based on tillersip/ant may improve hay yield without adverse affect on leafiness. It appeared that plant height was one of the most distinguishing characters of smooth bromegrass cultivars.Item Buğday bitkisinde stoma açıklığının ayrımlı ışık yoğunluklarında porometre tekniği ile ölçülmesi(Uludağ Üniversitesi, 1983) Katkat, A. Vahap; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Stoma hareketleri üzerine etki eden başlıca fizyolojik etmenler; ışık, bitkinin su durumu, sıcaklık ve karbondioksit miktarlarıdır. Işık etmeni stomaların açılmasını sa lar ve etkisi oldukça hızlıdır. Bitkinin su durumu bitkiler için yetersiz olur olmaz stomalar kapanırlar. Atmosferdeki karbondioksit miktarı ise stoma açılma derecesi üzerine direkt olarak etki etmekte ve atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonunda meydana gelen azalmalar stoma açıklığını arttırmaktadır. Buğday bitkisinde stoma açıklıkları ışık yoğunlukları ile birlikte artış göstermekte ve 50 W.m-2 'ye kadar ışık stoma açıklığını sınırlandıran bir etmen olmaktadır. Bununla beraber 50 W.m-2 'nin üzerinde su ve karbondioksit yokluğu, ışığın etkisini artırmaktadır.Item Ankara i̇li̇nde Subcoccinella vigintiquatuorpunctata (L.) (Coleoptera: Coccinellidae)'nin biyolojisi üzeri̇nde çalışmalar(Uludağ Üniversitesi, 1983) Kovancı, Bahattin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Ankara İlinde 1975- 1976 yıllarında yapılan bu çalışma ile Subcoccinella vigintiquatuorpunctata ( L.) 'nın biyolojisi incelenmiştir. Çeşitli barınaklar altında kışlayan S. vigintiquatuorpunctata erginleri Nisan ayının ikinci yarısı ile Mayıs ayı başlarında ortaya çıkmakta ve çiftleştikten sonra dişiler yumurtalarını yonca yaprakları üzerine 1-25 lik kümeler halinde bırakmaktadır. Ankara'da dış koşullarda bir dişi ortalama 545 yumurta bırakmaktadır. İnkübasyon süresi Mayıs-Haziran aylarında en az 5 en fazla 11 gün olarak bulunmuştur. Laboratuvarda 22,5 ± 1°C sabit sıcaklık ve % 60-70 orantılı nemde bu süre ortalama 6,8 (6 -7) gün, 30 ± 1 °C ve % 50-55 orantılı nemde 4,8 (4,5-5) gündür. İlk larva çıkışları Mayıs ayının ikinci yarısında görülmektedir. Dört larva dönemi vardır. Laboratuvarda 22,5 ± 1° C ve % 60-70 orantılı nemde larva dönemi süreleri sıra ile 4,6 (4-5), 3,8 (34), 2,8 (2 -3) ve 6,6 (6-7) gün, buna karşılık 30 ±1l °C ve% 50-55 orantılı nemde 2,56 (2,5-3), 2,19 (2-2,5), 2,06 (2-2,5) ve 4,63 (4-5) gündür. Pupa dönemi 22,5 ± 1 C sıcaklık ve % 60-70 orantılı nemde 5,2 (5-6) gün, 30 ± l °C ve % 50- 55 orantılı nemde 3,75 (3 4 ) gündür. Yeni döl erginleri ilk kez iklim koşullarına göre Haziran ayının sonunda veya Temmuz başlarında görülmekte, beslenmekte ve kışlamak üzere ortadan çekilmektedir. S. vigintiquatuorpunctata Ankara ilinde yılda bir döl vermektedir. Ergin ve larvalar yoncanın yapraklarıyla beslenmektedir. Larvanın zararı tipik olup zarara uğramış yonca yaprakları dantel gibi görülür.Item Effects of application times and rates of pix on growth, yield, earliness and certain fiber traits of Cotton (G. hirsutum L.) under different levels of irrigation and nitrogen in the Ege Region of Turkey(Uludağ Üniversitesi, 1983) Emiroğlu, Ş. Hazım; Akdemir, Hüseyin; Turan, Z. Metin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.In order to study the effects of three rates of Pix (control, 50 and 75g a.i./ha) and two Pix application times (at the beginning and the peak of the {lowering) on vegetative growth, seed cotton yield, earliness and certain fiber traits of cotton under two irrigation levels (three and six irrigations) and two rates of nitragen (75 and 150 Kg N/ha) a two-year experiment was conducted in İzmir. The application of higher irrigation and nitragen levels caused an abnormal and vegetative growth. But both rates of Pix (50 and 75 g a.i./ha) caused a reduction of height ranged from 3.0 % to 21.3 % and inhibited excessive growth of the plants. However, the di{ference between these two Pix rates was not significant. The Pix applications made at the beginning o{ the {lowering were more effective and reduced the plant height more than those o{ made at the peak of the flowering. Additionally, Pix increased the earliness of cotton significantly by 2.0% to 15.2% when the applications were made at the beginning of the flowering. The effects of Pix applications on the seed cotton yield, some components o{ the yield and the fiber traits were insignificant. The higher irrigation level (six irrigations) increased the plant height, the number of bolls per plant, the seed cotton yield and the seed index, but it reduced the earliness and lint percentage.Item Yerlikara sığırlarda süt verimi ile ilgili bazı özelliklerle, süt verimine ai̇t persistensi değerleri arasındaki fenoti̇pi̇k ilişkiler(Uludağ Üniversitesi, 1983) Yıldırım, Zekeriya; Tuncel, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Bu araştırmada, Ankara üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme ahırlarında 1940-1950 yılları arasında yetiştirilmiş olan 65 adet Yerlikara ineğin, toplam 158 laktasyonuna ait verim kayıtları kullanılmıştır. Her laktasyonda ayrı ayrı ve üç laktazyonda birden, dört farklı yöntemle persistensi değerleri hesaplanarak, sonuçlar tablolar halinde verilmiş ve ayrıca sonuçların birbirleriyle karşılaştırmaları yapılmıştır. Yine persistensi değerleriyle, süt verimi, laktasyon uzunluğu, başlangıç verimi, laktasyona başlama ayı, servis ve kuruda kalma peryotları arasındaki ilişkiler de bulunarak, sonuçlar tablolar halinde verilmiştir. Uygulanan yöntemler içinde, en duyarlı sonucu veren yöntem II. yöntem olup, yorum ve karşılaştırmalar genelde bu yöntemin sonuçları esas alınarak yapılmıştır. Persistensi ile laktasyon verimi arasındaki korrelasyon katsayısı 0.488, persistensinin laktasyon verimini belirtme katsayısı % 23.81, başlangıç verimi ile laktasyon verimi arasındaki korrelasyon katsayısı 0.490, başlangıç veriminin laktasyon verimini belirtme katsayısı ise % 24.01 olarak hesaplanmış. olup, Yerlikara 'larda süt verimine ait varyasyonda, persistensi ve başlangıç veriminin nisbi paylarının, hemen hemen eşit olduğu anlaşılmıştır. Persistensi değeri ile laktasyon uzunluğu arasındaki korrelasyon katsayıları, laktasyon sırasına göre sırasıyla 0.702, 0.737, 0.570, 0.714 olup, önemli bulunmuşlardır (P < 0.05). İlk 60 günlük verim ile, persistensi değeri arasındaki korrelasyon katsayılan laktasyon sırasına göre sırasıyla -0.320, -0.243, -0.186,-0.316 olup, önemli bulunmuşlardır. Yerlikara ineklerde persistensi değeri ile servis periyodu ve kuruda kalma süresi arasındaki korrelasyon katsayılan sırasıyla - 0.039, - 0.117 hesaplanmış, ancak her iki değerde istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Yerlikara inekler en yüksek persistensiyi birinci laktasyonda göstermişler, aynca kışın buzağılıyanların persistensileri de diğer mevsimlerde buzağılıyan ineklerin, persistensi değerlerinden daha yüksek hesaplanmış, ancak bu farklılık önemli bulunmamıştır. Yerlikara ineklerde persistensiyi artırmak, bir başka deyişle günlük süt veriminde sürekliliği sağlayabilmek için düzenli bir bakım ve beslemenin mutlak gerekli olduğu anlaşılmaktadır.Item Yağmurlama sulamasında su dağılımı ile sulama randımanı arasındaki ilişkilerin saptanması üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1983) Yıldırım, Osman; Abdurrahim, Korukçu; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Sulamada amaç, bitki kök bölgesinde bir gerilim ve dolayısıyla verim düşmesine neden olmayacak düzeyde su bulundurmak ve toprak nemi ile havasını optimum düzeyde tutmaktır. Bunun için sulama suyu, arazinin her tarafında, bitki kök bölgesine olanaklar ölçüsünde eş bir dağılımla verilmeye çalışılır. Yağmurlama sulamasında, suyun toprak yüzeyine eş dağılımla verilmesi, bitki kök bölgesinde de benzer bir dağılımın elde edilmesini sağlar. Yağmurlama başlıklarının bir· su dağılım eğrisine sahip bulunmaları nedeniyle, arazide belirli biçimde tertiplendiklerinde, eş bir su dağılımının sağlanması uygulama açısından olanaksızdır. Yağmurlama başlıkları, belirli bir işletme basıncında değişik aralıklarla tertiplendiklerinde değişik ıslatma desenleri elde edilir. Desenlerdeki suyun eş dağılım düzeyi oranında sulama randımanı yükselir. Bir ıslatma deseninde suyun ne dereceye kadar eşit dağıldığı, eşdağılım katsayısı ile belirlenir. Bu amaçla, uygulamada Christiansen 'in Cu eşdağılım katsayısı yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak bunun sistem tasarımında yararlanılabilecek biçimde, sulama randımanı ile olan ilişkisini belirleyici çalışmalar yetersizdir. Bu çalışmada, yağmurlama sulamasında su dagılımı ile toplam sulama randımanını oluşturan su depolama ve su uygulama randımanı arasındaki ilişkilerin saptanması amaçlanmıştır.Item Bazı buğday maltlarının tek başlarına ve Tokak arpası maltı i̇le katkılı mayşelenmeleri durumunda verdikleri şıraların biralık özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 1983) Özsun, Safiye; Kılıç, Oğuz; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarım Ürünleri Teknolojisi Bölümü.Bu çalışmada önce bir arpa ve dört buğday örneği alınarak standart yöntemle malta işlenmiş ve bunların verdikleri şıraların biralık değerleri araştırılmıştır. Buğday maltlarının tümü arpa maltından daha yüksek ekstrakt vermiş, bu değer ortalama % 1.9 olarak bulunmuştur. Buğday maltı şıraları arpa maltına nazaran sadece şıra rengi yönünden olumsuz değerler göstermiş, ekstrakt verimi, şekerlenme süresi, diastatik aktivite ve erime gibi diğer kalite kriterleri yönünden ise mükemmel bulunmuştur. Çalışmanın ikinci aşamasında buğday maltlarmın herbiri % 20, % 40 ve % 60 oranlarında arpa maltına ilave edilerek mayşelenmiş ve elde olunan şıralar analiz edilmiştir. Buğday maltlarının tümü ile katkı oranının artmasına paralel olarak ekstrakt verimi artmıştır. % 20 buğday maltı katkısı ile ulaşılan ortalama ekstrakt artışı % 1.2 olmuştur. Bu artış buğday maltının ve katkı oranlarının tümü için % 0.6 ile % 2.6 arasında değişmiştir. Katkılı mayşelemeler sonucunda elde olunan şıraların tamamı biracılığa pek uygun analiz sonuçları vermişlerdir.Item Bazı tarımsal artıklardan mikrobiyolojik yolla pektolitik enzim üretimi üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1983) Şahin, İsmet; Dönmez, Sedat; Kılıç, Oğuz; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarım Ürünleri Teknolojisi Bölümü.Ülkemiz gıda sanayiinin gereksinimi olan pektinaz enziminin yurtiçi üretimle karşılanması ve bu alanda mevcut uygulamalardan yararlanılarak yeni hammaddelerin belirlenmesi ve teknolojik işlemlerin incelenmesi için planlanan bu araştırmada çeşitli küf mantarı ve maya suşları denemeye alınmıştır. Araştırma sırasında hammadde yanında, üretime etkisi olabilecek diğer koşullar üzerinde durulmuştur. Elde olunan bulgulara göre pektolitik enzimler üretiminde kullanılan mantar suşunun, yetiştirme ortamının bileşimi ve pH'sının enzimi saflaştırmak için uygulanan işlemlerin, elde edilen enzimin miktarı ve etkinliği üzerinde önemli rol oynadıkları saptanmıştır. Elde olunan enzimin esteraz ve poligalakturonaz etkinliklerinin gıda sanayiinde kullanılan "Ultrazym 100 Spezial" e yakın değerlerde olduğu kimyasal ve fiziksel aktivite ölçümleriyle belirlenmiştir. Sonuç olarak buğday kepeği gibi ayçiçek tablasının da pektinaz enzimi üretimi için iyi bir hammadde olduğu ve gerektiğinde buğday kepeği yerine kullanılabileceği, aynca pektolitik enzim gereksiniminin yurtiçi üretimle karşılanabileceği ortaya konmuştur.Item Ayçiçeğinde fertilite restorasyonun kalıtımı üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1983) Turan, Z. Metin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Ayçiçeğinde fertilite restorasyonun halıtımını araştırmak için iki restorer hat (Sf521/76 ve Sf505/76) ve bir sitoplazmik male steril (CMS) hat (Baso) kullanılmıştır. Restorer hatlar ve CMS hattı arasındaki melezlerin F2 ve BC1 generasyonlan 1983 yılında Bursa 'da yetiştirilmiştir. F2 ve BC1 generasyonlarında gözlenen male fertil bitkilerin male steril bitkilere oranı 3:1 ve 1:1 şeklinde olmuştur. Bu sonuçlar incelenen materyalde fertilite restorasyonun dominant etkili tek bir gen çifti tarafından idare edildiğini göstermiştir.Item Fattening performance of castrated and intact crossered male kids(Uludağ Üniversitesi, 1983) Akman, Numan; Tuncel, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zooloji Bölümü.In this study Saanen x Kilis B1 crossbred kids were used. After a 3 months suckling period kids were divided into two groups of 10 individuals each. Kids in the randamly chosen group were castrated by burdizzo clamps at about 7 months of age. After a two weeks preliminary-feeding period the groups were fed ad libitum on concentrate mixture in separate pens. In addition, a limited amount of trashed alfalfa hay was given. Body weight and same body measurements were recorded fortnightly for 14 weeks as well as group feed intakes. The overall means of daily gain were 150.1 g in the males and 128.4 g. in the castrates. Feed canversion efficiency calculated as kg feed consumed per kg daily gain was 3.98 and 4.46; protein consumption was 692 and 795 g respectively. It was concluded that intact males grew faster and utilized the feed better than castrates.