Sosyal Bilimler Enstitüsü / Institute of Social Sciences
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/15
Browse
Browsing by Department "Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 86
- Results Per Page
- Sort Options
Item Abbâsî sarayında bir oportünist şair: Ebû Dülâme (ö.161)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-11) Cantürü, Seda; Şahin, Şener; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı; 0000-0002-5159-6073Klasik Arap edebiyatının önde gelen mizah şairlerinden Ebû Dülâme Zend b. Cevn el-Esedî el-Eşca‘î el-Ezdî (ö.161), Emevî Hilafetinin son dönemiyle Abbasi hilafetinin kuruluş dönemlerine şahitlik eden “muhadram şairler” kadrosunun en seçkin üyelerinden biridir. Abbasi hanedanının üç kudretli halifesi es-Seffâh, el-Mehdi ve el- Mansûr’un, her daim meclislerinde görmeyi arzuladığı, anekdot ve şiirlerini dinlemekten zevk aldığı muzip bir nüktedandır. Özel menfaati için kurguladığı hikâyeleri, uydurduğu rüyaları sayesinde bahsi geçen halifelerin iltifat ve teveccühlerine mazhar olmuş; hayatı boyunca da menfaat temini için izlediği türlü entrika ve stratejilerin meyvelerini toplamıştır. Çevresinde cereyan eden her hadiseyi, akıl almaz taktiklerle kendi lehine çevirebilen Ebû Dülâme sıradan bir “tufeylî” olmayıp, mizah yeteneği ile şiir dehasını başarıyla harmanlayan usta bir şair ve birinci sınıf bir nüktedandır. İşte bu tezde, klasik edeb kaynaklarında azımsanamayacak nüktesi bulunan; birinci el teracim ve tabakat eserlerinde, klasik Arap tarihi kaynaklarında dağınık da olsa hakkında epeyce bir malumat bulunan Şair Ebû Dülâme’nin sosyo-kültürel bir portresi sunulmaya çalışılmıştır.Item Abbâsî sarayının hazırcevap nedîmi: Ebü'l-'Aynâ (Hayatı-mizahçılığı-nükteleri)(Uludağ Üniversitesi, 2018-06-05) Çakır, Muhammed Faruk; Şahin, Şener; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıKlasik Arap edebiyatında hazırcevaplığı ve sivri diliyle temayüz eden Ebü'l-'Aynâ, Abbâsî Halifesi Mütevekkil-Alellah'ın nedîmi olarak ün kazanmış bir nüktedandır. Kıvrak zekası ve dil ilimlerindeki maharetinin ürünü olan nükteleriyle hem yaşadığı çağa damga vurmuş hem de müteakip dönemlerin mizahına etki etmiştir. Onu ayrıcalıklı kılan en önemli özellik Kur'ân-ı Kerîm ayetlerinden iktibasla nükte üretme sanatında başı çeken isim olmasıdır. Tezimiz, ülkemizde pek bilinmeyen ve hakkında yeterince çalışma yapılmayan bu mizah ustasını tanıtmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda önce biyografisine yer verilip hakkında yapılan bilimsel çalışmalara değinilmiştir. Daha sonra edebi kişiliğinin çeşitli yönlerine ışık tutulmuş, akabinde hayatında önemli bir yere sahip birtakım devlet adamları ve ediplerle kurduğu ilişkiler üzerinde durulmuştur. Son olarak ise mizahının ana konuları ve nüktelerinde sıkça kullandığı teknikler zengin anekdotik malzeme eşliğinde detaylı biçimde işlenmiştir.Item Abdulkâdir el-Fâsî el-Fihrî ve Arap dilbilimine katkısı(Uludağ Üniversitesi, 2017-06-19) Özdemir, Hilal; Güler, İsmail; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıModern anlamda Arap Dilbilim çalışmaları XX. yy.'ın ikinci yarısı ile hız kazanmıştır. Modern dilbilim yaklaşımlarından biri olan Üretici Dönüşümsel Dilbilgisi Kuramının Arap Dilindeki gelişimi, iki aşamada gerçekleşmiştir. Mişel Zekeriyyâ, Davud Abduh, Mazin el-Va'r gibi dilbilimciler, ÜDD kuramının modüllerinden olan Standart Kuram ve Genişletilmiş Standart Kuram çerçevesinde dar kapsamda çalışmalar yapmışlardır. Arap dili verilerinin ÜDD kuramlarının yöntem ve teknikleriyle betimleyici bir şekilde ele alınması ve bu sadette daha kapsamlı çalışmalar yapılması Faslı dilbilimci Abdukâdir el-Fâsî el-Fihrî (d. 1947-) eliyle olmuştur. Fâsî'nin dilbilim çalışmaları, ÜDD'nin ilke ve parametrelerine paralel olarak gelişmiştir ve bu çalışmalar, kuramın Arap dilbilimine uygulanabilirliği noktasında önem taşımaktadır. Bu çalışmada ÜDD bağlamında Abdulkâdir el-Fâsî el-Fihrî'nin eserleri ve dilbilim görüşleri incelenmiştir. Bu bağlamda ilk olarak ÜDD'nin ilke ve parametreleri ele alınmış ve buna ek olarak Arap dilindeki ÜDD çalışmaları üzerinde durulmuştur. Daha sonra Fâsî'nin bu konuda ortaya koyduğu eserler incelenmiş ve dil tasavvuru hakkındaki kanaatleri ele alınmıştır. Son olarak da Fâsî'nin ele aldığı bazı meseleler, Chomskyci bakış açısı bağlamında karşılaştırmalı olarak ele alınarak Arap dilbilimine katkısı ortaya konulmaya çalışılmıştır.Item Abdurrahman Münif'in romancılığı(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-24) Arslan, Adnan; Güler, İsmail; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıAbdurrahman Münif, 20. yüzyıl Arap romanının önde gelen isimlerindendir. Arap dünyası bu yüzyılda önemli gelişmelere tanıklık etmiştir. Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra yeni kurulan Arap ülkelerinin kuruluş aşamasından sonraki gelişme dönemlerinde, birçok siyasi ve sosyal krizler yaşanmıştır. Bu yaşanan olaylar, Abdurrahman Münif'i yakından ilgilendiriyordu. Siyasetle ilgilenmekte idi. Siyasi düşünce özgürlüğünün bulunmayışından dolayı, Münif'in siyasal ve toplumsal eleştirisini yapabilmek için roman yazmaya başvurduğu görülmektedir. Münif'in yazmış olduğu gerçekçi romanlar, birçok sosyal konuya değinmiş olması hasebiyle, sadece bir edebiyat eseri değil, aynı zamanda tarihi doküman olarak da düşünülebilir. Tez; giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Girişte, Abdurrahman Münif'in yaşadığı yüzyılda meydana gelen siyasal olaylara göz atılmakta, birinci bölümde, Münif'in hayatı ve eserleri genel hatlarıyla incelenmekte, ikinci bölümde, romanlarının içerik açısından değerlendirilmesi, üçüncü bölümde ise, romanların dil, üslup ve roman teknikleri açısından değerlendirilmesi yapılmaktadır.Item Abdurrahman Munîf'in Sibâku'l-Mesafati't-Tavîle adlı eserinin roman tekniği açısından incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2015-09-14) Erbay, Hatice; Taşdelen, Hasan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıAvrupa kıtasında XVII. yüzyılda ortaya çıkan roman türünün, Arabistan Yarımadası'nda ilk nüvelerini vermesi XVIII. yüzyıla denk gelen bir zamanda gerçekleşmiştir. Romanın bir alt türü olan tarihsel romanın ortaya çıkışı ise, Avrupa kıtasında XVIII. yüzyıla, Arabistan Yarımadası'nda ise XIX. yüzyıla rastlamaktadır. Bu edebî türün Arap Edebiyatı içerisinde belli bir hüviyet kazanması ise ancak XX. Yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla olmuştur. 'Abdurraḥmân Munîf (1933-2004), roman türünün Olgunlaşma Dönemi'nin başlangıcı olarak kabul edilen II. Dünya Savaşı sonrasındaki süreçte edebiyat sahasına girmiş ve Modern Arap Edebiyatı'nın seçkin yazarları arasında yer almıştır. Arap toplumunda "diriliş" niteliğinde bir değişim gerçekleşmesine katkıda bulunmak amacıyla yazdığı eserlerinde Arap bireyinin yaşadığı kimlik bunalımı, demokrasi ve özgürlükler sorunu, kadın hakları, Arap birliğinin sağlanması gibi birtakım sosyal ve siyasî problemleri konu edinmiştir. Çalışmada incelenilen "Sibâḳu'l-Mesâfâti'ṭ-Ṭavîle" adlı romanında Munîf, İngiltere ve Amerika'nın II. Dünya Savaşı sonrasında İran'daki petrol yataklarının denetimi üzerinden giriştikleri mücadeleyi temel almıştır. Ayrıca eserde başkarakter aracılığıyla "Oryantalizm" konusu da işlenmiştir.Item Aişe el-Bâûniyye hayatı ve şiiri(Uludağ Üniversitesi, 2017-08-21) Uzuner, Emine; Taşdelen, Hasan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıAişe el-Bâûniyye M. XV. ve XVI. yüzyıllarda yaşamış önemli kadın şairlerden birisidir. El-Bâûniyye, Bâûn asıllı olduğu için Bâûniyye; Dimeşk'te doğup büyüdüğü için de Dimeşkiyye nisbesini almıştır. El-Bâûniyye'nin eserlerinin pek çoğu günümüze ulaşamamış olsa da, bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Günümüze kadar ulaşabilmiş eserleri arasında, Feydu'l-Fadl ve Cem'u'ş-Şeml, El-Kavlu's-Sahîhu Fî Tahmîsi Burdeti'l-Medîh, el-Bedî'iyyetu'l-Bâûniyye ve Şerhuhâ ve El-Fethu'l-Mubînu Fî Medhi'l-Emîn adlı eserlerini zikredebiliriz. El-Bâûniyye, çalışmamızın konusu olan, Feydu'l-Fadl ve Cem'u'ş-Şeml isimli divanında muveşşah, zecel, dûbeyt ve mevâliyyâ gibi özellikle bestelenmeye uygun olan şiir vezinlerine yer vermiştir. Kendisinin irfan geleneğine mensup olması ve bu tür şiirlerin mutasavvıflar arasında ilahi gibi söylenebilmesi onun bu tür vezinleri tercih etmesinin sebepleri arasında sayılabilir. Ancak bunun yanında klasik tarzda kasideleri de bulunmaktadır. El-Bâûniyye, zengin muhtevası açısından farklı araştırmalara konu olabilecek nitelikteki şiirlerinde, tasavvuf, medih, hanîn, fahr, vasf ve hikmet gibi klasik Arap şiirinin temalarını işlemiştir.Item Ali Ahmed Bâkesîr ve romancılığı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-12-28) Demir, Ethem; Yalar, Mehmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıYaşadığı dönemde Arap toplumunun, içinde bulunduğu sosyal, siyasal ve kültürel problemlerini gayet iyi bir şekilde tespit etmiş olan Ali Ahmed Bâkesîr, bu problemlerin çözümü için romanlarını aktif bir platform olarak kullanmıştır. Bu bağlamda adalet, ahlak, cihad ve İslam kardeşliği gibi değişik birçok temaya yer veren Bâkesîr, tarihsel örneklerle açıklamaya çalıştığı bu temaları sahip olduğu güçlü İslamî düşünce yapısının etkisiyle daha çok İslami bir perspektif ile yorumlamıştır. Söz konusu tematik zenginliğin yanı sıra teknik açıdan da romanlarını güçlendirdiği görülen Bâkesîr'in, bu anlamda dil, üslûp ve anlatım teknikleri bakımından zengin bir çeşitlilik sağladığı görülmektedir. Romanın temel unsurları olan mekan, zaman, karakter ve olay örgüsünün her birine farklı yoğunlukta yer veren Bâkesîr, bu unsurları gayet başarılı bir şekilde kurgulamış olmakla dikkat çekmiştir.Item Anadili Arapça olmayanlara Arap dili öğretiminde dinleme becerisinin rolü(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-09-16) Alalı, Almuttasm; Kavak, Fadime; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı; 0000-0002-5321-3435Bu çalışmada, dil öğretiminde dinleme becerisi ve bu becerinin ana dili Arapça olmayanlara Arapça öğretimindeki rolü ele alındı. Çalışmaya işitme duyusunun önemi, oluşum aşamaları, Kur'ân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerdeki yeri açıklanarak başlandı. Daha sonra dinleme becerisinin tanımına, doğasına, önemine ve diğer becerilerle olan ilişkisine yer verildi. Ardından dilsel düzeylere bağlı olarak bu becerinin amaçları açıklanıp yabancı dil öğretim teorilerindeki yerine değinildi. Dinleme becerisinin öğretiminde öğretmenin rolünün önemi üzerinde duruldu. Dinleme sürecinin şekil ve boyutları ihmal edilmeden bilinçli dinlemenin bileşenleri açıklanıp bu becerinin öğretimi için öneriler sunuldu. Dinlemeyi öğrenme stratejileri, strateji türleri, stratejinin yapısını etkileyen faktörler, strateji oluşturma teknikleri, strateji öğrenme adımları, stratejinin amacı ve stratejilere dayalı etkinliklerin özellikleri açıklanmaya çalışıldı. Ders planı ile müfredat hazırlayıcılarına, plan ve müfredatlarını hazırlarken katkı sağlayacağı ümit edilerek, stratejilerle birlikte tüm aşamaları ve detaylarıyla sesli eğitim materyallerinin hazırlanmasından bahsedildi. Daha sonra, dinleme becerisini öğretmek için, tüm teorik strateji ve kurallar - mümkün olduğunca - sınıf ortamına ve pratik hayata aktarılarak iki örnek ders planı sunuldu. Son olarak hem araştırmada bahsedilen hem de bahsedilmeyen bazı stratejiler kullanılarak, görsel (dizi seyretmeye dayalı) Arapça öğrenimi için alternatif bir program tasarımı sunuldu. Söz konusu program uygulamasında öğrencilerin Arapça öğrenimine ilişkin bilinen geleneksel yöntemlerden kaçınılıp Arapçayı hızlı ve kısa sürede öğrenebilmeleri için en güncel dilbilimsel teoriler dikkate alındı.Item Arap belâgatında hasr üslûbu ve Kur’an meâllerinin hasr üslûbu açısından değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-07-26) Arpaçukuru, Osman; Yalar, Mehmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıKur’an, mesajlarını muhataplarına farklı üslûplarla iletmiştir. Bu üslûplardan hasr sanatı (kasr), aynı meselede iki zıt yargıyı tek bir söz içinde kaynaştırarak, sıfatı mevsûfa veya mevsûfu sıfata tahsîs etmekle gerçekleşmektedir. Ne var ki, âyetlerde hasrla vurgulanan anlam, meâllerde her zaman yansıtılmamıştır. Ayrıca âyetin hasr için tercih ettiği üslûba denk veya yakın bir üslûp da kullanılmamıştır. Böylece önemli anlam kayıplarının yanında ilahî hikmet ve maksattan da uzaklaşılmıştır. Bu hipotezin doğruluk ve yanlışlığının ortaya konması ve meâllerde görülen hasrı yansıtma problemlerine çözümlerin üretilmesi kaçınılmazdır. Araştırma bu amacı gerçekleştirmek üzere yapılmıştır. Bu çerçevede önce, âyetlerdeki hasr ifadelerini ayırt edebilmek ve anlayabilmek için “Arap Belâgatında hasr üslûbu” ayrıntılı şekilde incelendi. Ardından, hasr ifadelerinin meâllerdeki tercümelerinin hasrı yansıtıp yansıtmadığının tespitinde yani meâl kritiğinde delil ve ölçüt olması için “Türk Belâgatında hasr üslûbu” incelendi. Böylece “özgüleme”, “özgüleyiş” ve “daraltma” olarak da anılan Türk Dilinde hasr üslûbu, ilk defa ilmî bir sistemle hasrın bütün konu ve meselelerini kapsayıcı biçimde yazıldı. Yazılanlar çerçevesinde otuz âyetin yirmi meâldeki tercümeleri, hasr üslûbu açısından değerlendirildi. Her bir tercümenin yanlışları ve doğruları gösterildi. Her değerlendirmenin sonunda, âyetin hasr üslûbuna Türk Dilinde denk veya yakın bir üslûpla meydana getirilmiş bir meâl teklif edildi. Âyetlerdeki hasrı yansıtmadaki isabetleri ve üslûpları yönüyle meâllerin durumu ve kendi içlerindeki sıralamaları, Sosyal Bilimler İçin İstatistik Programı SPSS’ten faydalanılarak oluşturan tablolarda sayısal değerler ve yüzdelik oranlar hâlinde gösterildi. Araştırmanın neticesinde, âyetlerdeki hasr anlamının meâllerin birçoğunda ihmal ve terk edildiği ve âyetteki hasr üslûbunun dikkate alınmadığı görüldü. Bu itibarla, çalışmada problemin çözümüne ve yeni araştırmalara yönelik önerilerde de bulunuldu.Item Arap dilinde çokanlamlılık(Uludağ Üniversitesi, 2002) Acar, Ömer; Bulut, Ahmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıItem Arap dilinde cümleler ve kuruluş yolları(Uludağ Üniversitesi, 1999) İbrahimoğlu, Nizameddin; Bulut, Ahmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıItem Arap dilinde Ta'rîb olgusu açısından Garîbu'l-Kur'ân(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2007-10-17) Acar, Ömer; Ayyıldız, Erol; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıYabancı kelimelerin Arapçaya girisi, slam'dan önce ve sonra komsu kültürlerle kurulan iliskiler sonunda olmustur. Bu münasebetlerin ve Arapçanın tabiî gelisiminin bir sonucu olarak, Arapların daha önce tecrübe etmedigi iktisat, sanayi, tarım, ticaret, felsefe, siyaset ve toplum alanlarına dair pek çok kavram dile girmistir. slamdan önce dile giren yabancı kelimelerin Arapça'ya uyumunun nasıl saglandıgı sorusu, Kur'ân'da ve yaygın olarak kullanılan siirde geçen yabancı lafızların bu açıdan ele alınması yoluyla verilebilir. K. Kerim'deki yabancı kelimeler tartısmasına bu perspektiften bakılacak olursa, bilginlerin gelistirmis oldugu kriterlerin bir yere kadar ise yaradıgı, bazı durumlarda daha ayrıntılı ve kompleks bilgilere ihtiyaç duyuldugu görülür. Zira çok önceden Arapçanın kılcal damarlarına sirayet etmis bazı yabancı asıllı kelimelerin tespitinde selîka ve dil zevki sınırlı bir islev gördügü için, meseleyi basta Sâmî dilleri olmak üzere, Arapçanın iliskiye girdigi diller açısından ele alıp incelemek gerekir. Garîbu'l-Kur'ân literatüründe verilen örneklerden anlasıldıgı kadarıyla, buradaki garîblik'den kasıt fesahatten uzaklık degil, kelimenin digerlerine göre daha az bilinmesi ve kullanılması, Arap lehçelerinden veya yabancı dillerden girmis olması gibi özelliklerdir. Arap lehçeleri ve bunlardan alınan dil malzemesi (kelime ve kural) hakkında müstakil çalısmaların yapılması, standart dilin olusum asamaları hakkında fikir verecektir. Nitekim son zamanlarda yapılan karsılastırmalı çalısmalarda, standart dilde bulunmayan kimi kadim unsurların Arap lehçelerinde yasadıgı tespit edilmistir. Ayrıca avam dili olarak ifade edilen günlük konusma dilinde, bazı Sâmî dillerin izleri açıkça görülebilmektedir. Bütün bu lehçelerin ve diger Sâmî dillerin alt dalları ile iv birlikte ele alınıp karsılastırmalı, eszamanlı ve artzamanlı bir incelemeye tabi tutulması Arapçanın tarihinin aydınlatılması için önemlidir.Item Arap dilinin tarihi ve Arapçada diglossia olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2010-08-03) Haruni, Sejfidin; Taşdelen, Hasan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıDilbilimciler arasında, Câhiliyye devrinde var olan, İslam'ın ilk yıllarında da varlığını sürdüren Arap dilinin dilsel karmaşıklığı kabul edilen bir gerçek ise de, bu karmaşıklığın boyutu konusunda, delillerin azlığı sebebiyle, tek ve üzerinde uzlaşılmış bir görüş yoktur. Her halükarda, çöl şartlarında müstakil kabilelerce sürdürülen yaşam bizi, İslam'dan önce Arap dilinin tamamen homojen bir yapıya sahip olmadığını düşünmeye zorlar. Ancak, yaşam şartlarının düzelmesiyle birlikte, Câhiliyye döneminde dinî, siyasî ve ticarî merkez konumuna gelen Mekke'de, birçok kabilenin birbirleriyle karışması sonucunda ortak bir dilin oluştuğu düşünülebilir. Bu dil, Kur'ân'la birlikte kemale ermiştir.Milâdi VII. ve VIII. yüzyılda yapılan fetihlerle birlikte Arap dili, Arap yarımadasının dışına çıkmıştır. Fethedilen yeni yerlerde genelde azınlık olarak yaşayan Araplar, dillerini birçok yabancı dilin tesirinden korumakta zorlandılar. O zamandan beri büyümeye başlayan edebî dil ile halk dili arasındaki uçurum, Abbâsi döneminde ve sonrasında, merkezî otoritenin zayıflaması ve yönetimin yabancı eline geçmesiyle birlikte daha da belirgin hale gelmiştir.Arap ülkelerindeki koloniyalizm zamanında (XIX. y.y. ve sonrası) da Arap dili, Fransızca ve İngilizceden çokça etkilenmiştir. Bugün, birbirinden oldukça farklı olan edebi Arap dili ve halk dilinin Arap ülkelerindeki paralel kullanımı, sosyolinguistikte diglossia terimiyle karşılanmaktadır.Item Arap edebiyatında edebi tenkide giriş(Uludağ Üniversitesi, 2000) Toparlak, Bilal; Bulut, Ahmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıItem Arap edebiyatında Makâme ve bazı Makâmât örnekleri(Uludağ Üniversitesi, 2005-02-04) Karaca, Ahmet Cevdet; Yalar, Mehmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıHicri IV. yüzyıl, Arap dili ve edebiyatı açısından çok verimli olmuş, bu alanda pek çok ilk gerçekleşmiştir. Bu yüzyılda el-Hemezânî tarafından edebiyat alanında ortaya konan “Makâme” türü bunlardandır. Makâme, bir anlatıcı ve kahraman etrafında şekillenen, hikaye tarzında yazılan, söz sanatlarına genişçe yer verilen ve şiirle süslenen bir edebi türdür. Bu edebi türde genel olarak dilencilik konusu ele alınmakla birlikte yazarın ilgili olduğu ve önem verdiği her türlü konu ele alınır. Edebiyat, felsefe, tasavvuf, ahlak, hadis, fıkıh, kelam, tıp, sosyal yaşam vb. konulara temas edilerek bu konular hakkmdaki görüşler edebi bir üslupla ifade edilir. Makâme türünde didaktik amacın yanı sıra yazarın sanat becerisini ortaya koyma ve toplumsal sorunları dile getirme gibi amaçların güdüldüğü görülür. el-Hemezânî’den sonra pek çok Arap edebiyatçısı bu tarzda eser yazmışsa da onun ortaya koyduğu bu edebi türü en mükemmel biçimde kullanan el-Harîrî olmuştur. Nitekim daha sonra bu türde eserler yazanlar onu taklit etmişlerdir. Modem Arap edebiyatı döneminin belirgin makâme yazarı ise Nâsif el-Yazıcı’dır. Arap edebiyatında önemli bir yere sahip olan makâme, hem doğu hem batı edebiyatını kapsayacak şekilde dünya edebiyatını da etkilemiştir.Item Arap grameri ekolleri(Uludağ Üniversitesi, 2005) Kızıklı, Salih Zafer; Ayyıldız, Erol; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıBu tez, Arap dilinin gramer ekolleriyle ilgilidir. VII. yüzyılda İslam coğrafyasının gelişmesi sonucunda Arapçada bir takım bozulmalar meydana gelmeye başladı. Bunun üzerine ilk gramer çalışması Basra kentinde Ebu'l-Esved ed-Du'eli tarafından başlatıldı. Onun ardından bu çalışmalar, Ebu 'Amr b. el-' Alâ.', el-Halil b. Ahmed ve Sîbeveyhi başta olmak üzere diğer Basralı gramer bilginlerince devam ettirildi. VIII. yüzyılda ise dönemin bir başka bilim merkezi olan Küfe şehrinde de gramer faaliyetleri başladı. Öncülüğünü el-Kisâ’î ve el-Ferrâ"nın yaptığı bu çalışmalar temelde Basralıların ortaya koydukları kurallara karşı bir alternatif olarak doğdu. Abbasi devleti halifeleri tarafından da desteklendi. IX. yüzyıldan itibaren Bağdat'ta bu iki farklı görüşü seçmeci bir metod kullanarak uzlaştırmaya çalışan İbnu Keysan, İbnu Cinnî ve ez-Zemagşeri gibi gramer bilginleri ortaya çıktı. Bunlara Bağdat Ekolü adı verilir. Daha sonra Basra, Küfe ve Bağdat gibi önemli bilim merkezlerinin dışında kalan Endülüs ve Mısır'dan bu merkezlere gelinerek bu bilgiler alındı. Böylelikle Endülüs ve Mısır coğrafyasında da Arap gramerinin eğitim ve öğretimi başlamış oldu. Bu çalışmalar XII. ve XIII. yüzyıllarda Endülüs'te İbnu Mada', İbnu Malik ve Ebu Hayyan; XIII-XIV. yüzyıllarda da Mısır'da İbnu Hâcib, İbnu Hişâm ve es-Suyûtî gibi büyük gramercilerin yetişmesiyle meyvesini verdi. Sözü edilen bu gramer çalışmalarının her biri ayrı bir "ekol" olarak adlandırılır. Bu beş ekol içinde modem Arap dilinin grameri, Basra ekolünün etkisi altındadır.Item 'Avfî'nin Cevâmi'u'l-Hikâyât ve Levâmi'u'r-Rivâyât isimli eserinde mizahî karakterler ve anekdotik unsurlar(Uludağ Üniversitesi, 2017-10-12) Uz, Emin; Şahin, Şener; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim DalıErken dönem mizah ve eğlence edebiyatını içeren kaynaklar doğru analizlerle değerlendirildiğinde, toplumların zaman ve mekân farklılığına rağmen gülme paydasında bir araya geldikleri görülmektedir. Duygu ve zevklerin evrenselliği prensibi, tarih boyun-ca Türk kültürünü de oldukça etkilemiş ve diğer kültürlerin mizah malzemeleri, özgün edebiyatımız içerisinde yoğrularak renkli figürler ortaya çıkarılmıştır. Dini, coğrafi ve sosyal etkenler göz önünde bulundurulduğunda Türk mizahının en çok etkilendiği kül-türlerin Arap ve Fars kültürleri olduğu görülür. Çalışmamızda; Arap ve Fars edebiyatı kaynaklı İslami mizah malzemesinin Türk mizahını nasıl etkilediği tespit edilip örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Bu etkileşimi yakından ilgilendiren Farsî edip 'Avfî'nin (ö. 629/1232) kendisinden önceki Arap edebiyatı eserlerinden derlemiş olduğu Cevâmi'u'l-Hikâyât ve Levâmi'u'r-Rivâyât isimli eseri çalışmamızın temel kaynağı olarak belirlenmiş-tir. Müellifin bu eserine kaynaklık eden Arap edebiyatı eserleri ve 15. yüzyılda Osmanlı Türkçesi'ne yapılan tercüme nüshaları da incelenmek suretiyle bu üç kadim medeniyet arasındaki mizah etkileşimi ortaya konulmaya çalışılmıştır.Item Bahâuddîn es-Subkî ve belâğat ilmindeki yeri(Uludağ Üniversitesi, 2011-11-23) Durmuş, Elif Nur; Ayyıldız, Erol; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı"Düzgün ve yerinde söz söyleme usûl ve kaidelerini inceleyen ilim dalı" olarak tarif edilen belâğat, Arapça'da dil bilimleri içerisinde bağımsızlığına en geç kavuşanıdır. Belâğata dair çalışmalar ilk önce edebî tenkîd şeklinde başlamış, bunun yanında Kur'ân-ı Kerîm'in daha iyi anlaşılması için başlatılan telîf gayretleriyle hızlı bir şekilde devam etmiştir. Belâğatın müstakil bir ilim hâlini alması ise ancak h. IV. asır sonlarından VIII. asır sonlarına kadar olmuştur. Hicrî VIII. asırda Hatîb el-Kazvînî, Sekkâkî'nin el-Miftâh'ı üzerine meşhur Telhîsu'l-Miftâh adlı eserini telif ederek belâğatı, sadece yaşanan, tadılan, fakat anlatılamaz bir duyuş olmaktan çıkarıp belirli tanım, ilke ve kuralları bulunan ve bunlar yoluyla başkalarına, özellikle de anadili Arapça olmayanlara da kolaylıkla anlatılabilen ilmî bir disipline dönüştürmüştür. İfadesinin açıklığı, üslûbunun kolaylığı, metot ve plânının düzgünlüğü ile aslını gölgede bırakan Telhîs, telîfinden itibaren hem yıllarca medreselerde okutulmuş, hem de üzerine yüzlerce muhtasar, şerh ve haşiye yazılmıştır.Biz bu çalışmamızda Telhîs'in iddialı şerhlerinden biri olan `Arûsu'l-Efrâh adlı eser çerçevesinde Bahâuddîn es-Subkî'nin belâğat ilmindeki yerini tespit etmeye çalıştık. Öncelikle giriş bölümünde es-Subkî'nin yaşadığı dönemi siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan inceledik. Birinci bölümde es-Subkî'nin nesebi, ailesi, tahsil hayatı, ifâ ettiği görevler, ilmi ve ahlâkî kişiliği, hocaları, öğrencileri ve eserleri hakkında bilgi verdik. İkinci bölümde ise belâğat ilminin tanımı ve tarihçesini inceledikten sonra, `Arûsu'l-Efrâh adlı eserinden hareketle es-Subkî'nin belâğat konularıyla ilgili görüşlerine yer vererek çalışmamızı tamamladık.Item Bedruddîn b. Mâlik ve belâgat ilmindeki yeri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-06-25) Özalp, Mehmet Sıdık; Taşdelen, Hasan; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı; 0000-0002-4260-6989Bedruddîn b. Mâlik, köklü devletlerin yıkılıp yeni devletlerin kurulduğu çalkantılı bir dönemde hayatını sürdürmüştür. Bununla beraber huzur ve istikrarından dolayı ikametgahı Dımaşk, belâgat başta olmak üzere ulemâ için çekim merkezi haline gelmiştir. Kadim medeniyetlerden de etkilendiğini düşündüğümüz Arap belâgatı, Câhiliye ve İslamiyet’in ilk dönemlerinde şiir ve hitabet gibi alanlarda kendini göstermeye başlamıştır. Abbâsî devletinin ilk döneminde değişik kültür ve medeniyetlerin etkileşimleri neticesinde ivme kazanarak, yazarın yaşadığı yüzyılda oluşum sürecini tamamlamıştır. Bu dönemde Bedruddîn b. Mâlik tarafından el-Misbâh fî ihtisâri’l-Miftâh isimli eser kaleme alınmıştır. Zaman ve zemin bakımından belâgat ilminin zirve yaptığı bir dönemin ürünü olan bu eser, kendinden önce kaleme alınan kaynaklarda geçen muhteviyatı toplayarak, daha sonra yazılanlara aktarmıştır. Belâgat ilminde adeta bir köprü görevi gören eser, bu münasebetle yazarın bu alandaki önemini de ortaya koymaktadır. Bir giriş ve üç bölümden oluşan çalışmamızın giriş kısmında, konunun tanımı, kapsamı, amacı, araştırmanın metodu ve kaynakları ile yapılan benzer çalışmalar ele alınmıştır. Birinci bölümde, yazarın hayatı, kişiliği ve eserleri incelenmiştir. İkinci bölümde, yazarın yaşadığı yüzyılın ilmî-kültürel alt yapısı ile belâgat ilminin tarihçe, tanım, kısımları ve ekolleri işlenmiştir. Üçüncü bölümde ise yazarın el-Misbâh fî ihtisâri’l-Miftâh isimli eserinin analizi yapılarak, belâgat ilminde kullandığı dil ve üslup çerçevesinde görüşleri değerlendirilmiştir.Item Beşşâr bin Burd ve döneminin şiirindeki yeri(Uludağ Üniversitesi, 2011-09-29) Ruşid, Asan; Yalar, Mehmet; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı“Beşşâr b. Burd ve Döneminin Şiirindeki Yeri” adlı tez, üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, şâir Beşşâr’ın içinde bulunduğu Abbâsîler dönemindeki belli başlı şaîrler ile nesir yazarları hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra, bu dönemde hangi şiir türlerinin işlendiği belirtilmiştir. İkinci bölümde de, Beşşâr’ın doğumundan vefâtına kadar olan hayat hikâyesi anlatılmıştır. Son bölüm olan üçüncü bölümde ise, Beşşâr’ın şâirliği, şiir temaları ve özellikle hiciv şiiri, edebî şahsiyeti ve eserleri hakkında detaylı bir şekilde bilgi verilmiştir. Sonuç olarak Beşşâr’ın, Muvelledûn akımını başlatan büyük bir şâir olduğu ve hacimli bir dîvânın bulunduğu ortaya çıkmıştır.