Sosyal Bilimler Doktora Tezleri / PhD Dissertations
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27
Browse
Browsing by Department "Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim Dalı"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item Dördüncü Sanayi Devrimi ve sendikal stratejiler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-19) Kuru, Resmiye Demet; Baştaymaz, Tahir; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim Dalı; 0000-0002-0042-09671990'lı yıllardan bu yana güç kaybı yaşayan sendikaların yaşanan yeni teknolojik gelişmelerle birlikte nasıl konumlanacağı birçok tartışmayı beraberinde getirmektedir. Değişen ve dönüşen dünyamız gelinen noktada yeni bir çağın eşiğinde büyük sancılar içine girmiştir. Dördüncü Sanayi Devrimi süreci, çalışma hayatını ve sendikaları köklerinden etkileyecek değişimlere gebedir. Bu değişim dar bir sınırda kalmaktan uzak yapısıyla insan hayatının bütün alanlarına dokunan, baş döndürücü hızıyla kendini gerçekleştiren özellikler taşımaktadır. Çalışma hayatının dönüşümüne geniş bir perspektiften bakıldığında, Dördüncü Sanayi Devrimi dönüşümünün getireceği risklere karşı küresel ölçüde önlemlerin alınması, güçlü sendikalar ve güçlü sendikal faaliyetlerin gerekliliği açık bir biçimde görülmektedir. İşçilerin çıkarlarının gözetilmesi bağlamında bu değişim ve dönüşüme eşlik etmek, olumlu etkileri azami düzeye çıkararak olumsuz etkileri asgari seviyeye indirmek sendikalar için hayati önem taşımaktadır. Sendikacılık toplumsal, ekonomik yapılar, teknoloji ve üretim tekniklerindeki değişimlerle sürekli bir etkileşim halindedir. Değişimlerle beraber ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar yeni kurumları ortaya çıkarmakta ve var olanları evrimleştirmektedir. Dördüncü Sanayi Devrimi ile yaşanan köklü değişimlerin sendikacılığı da farklı bir boyuta taşıması kaçınılmazdır. Değişimi iyi analiz etmek, doğru tahminlerle doğru çözüm önerileri üretmek yarınki sorunlara bugünden önlem almak adına önemlidir. Sendikalar geleneksel yapılarından sıyrılarak, kendi durumlarını gözden geçirmeli, yeni çalışma hayatına uygun misyon ve vizyon belirlemeli, yeni bir aksiyon sistemi ve yeni duruma uygun farklı stratejiler geliştirmelidir. Bu çalışmanın amacı da Dördüncü Sanayi Devrimi döneminde yaşanan dönüşümün emeğin ve emeğin temsilcilerinin üzerindeki etkilerini inceleyerek dönüşen dünyaya nasıl ayak uyduracaklarını araştırmaktır. Buna göre çalışmada sanayi devrimleri ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde emeğin ve emeğin temsilcilerinin ortaya çıkış aşamasından günümüze kadar olan süreçte geçirdiği dönüşümün izi sürülmüş, Dördüncü Sanayi Devrimi ile değişen çalışma hayatı ele alınarak sendikaların mevcut durumu incelenmiş ve uluslararası ve ulusal sendikaların Dördüncü Sanayi Devrimi ile ilgili izledikleri stratejiler incelenerek bu kapsamda yeni teknolojilerin yarattığı krizin fırsata çevrilmesi amacını taşıyan "Sendika 4.0" önerisi değerlendirilmiştir.Item Dünyadaki çokkültürlülük tartışmaları bağlamında Türkiye'de çokkültürlülük eleştirel bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2012) Yanık, Celalettin; Berkay, A. Fügen; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim DalıÇokkültürlülük, 1970'li yılların başında gerek küreselleşmenin dünya genelindeki sosyal, politik ve ekonomik alanlarda yarattığı dönüşümlere gerek ulusaşırı göç hareketlerine gerekse de artan etnik çatışmalara bağlı olarak ortaya çıkan ve bugünün politik ve sosyolojik tartışmalarının önemli bir nesnesi haline gelebilen sosyolojik bir olgudur. Ulusaşırı göçlerin ve etnik çatışmaların sonucunda artan kimlik, dil, kültür farklılıklarının üstesinden gelebilmek amaçlı olarak da çokkültürlülük, Batılı ülkeler özelinde uygulanabilir bir politika halini alabilmiştir. Bu çalışma kapsamında amaçlanan, Türkiye'deki çokkültürlülük tartışmalarını şekillendiren, Batılı ülkelerin siyasi ve sosyal alanlarda uygulamaya koyduğu çokkültürlülük düşüncesinin ilk dönemlerdeki farklılıkların tanınmasına ve ulus-devletler içerisinde yer alan azınlıkların, etnik grupların ve göçmenlerin kimliksel, dilsel, kültürel taleplerinin kamusal alandaki görünürlülüklerinin sağlanmasına yönelik politikalarda yaşanan dönüşümü eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmektir. Bu bağlamda, Batılı devletlerin kendi özgül, tarihsel, toplumsal, dönemsel ve aynı zamanda nesnel koşullarına bağlı olan çokkültürlülük, bir olgu olarak Türkiye'deki demokratikleşme, uluslaşma, azınlık hakları gibi genel sorunlar bağlamında entelektüel ve akademik alanlarda nasıl bir tartışma ortamı yaratabildiği çerçevesinde tartışılmaktadır. Bu çalışmada, çokkültürlülük düşüncesinin ve siyasetinin teorik ve pratik alanlarda, özellikle de Batılı ülkelerin kendi özgül şartları bağlamında gelişen azınlıkların, etnilerin ve göçmen grupların taleplerinin gerçekleştirilebilmesinde ve çözümünde ne ölçüde başarılı olabildiği eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutularak, Türkiye'deki çokkültürlülük tartışmalarının söylemsel arka planları analiz edilmeye çalışılacaktır.Item Pozitif psikolojik sermaye ve iş yükü algısının istenen ve istenmeyen rol ötesi davranışlara etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-19) Yaman, Ülviye Tüfekçi; Aytaç, Serpil; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim Dalı; 0000-0003-3299-9448Bu çalışmanın amacı, pozitif psikolojik sermaye ve iş yükü algısının örgütsel vatandaşlık davranışları ve üretkenlik karşıtı iş davranışları üzerindeki etkilerinin incelenmesidir. Beş bölümden oluşan bu çalışmanın ilk bölümünde araştırmanın problemi, amacı, önemi ve sınırlılıklarına ilişkin bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde, değişkenlere yönelik kuramsal bilgilere ayrıntılı bir şekilde verilmiştir. Üçüncü bölümde ise, çalışmanın değişkenleri arasındaki kuramsal temel açıklanmaya çalışılmış ve buna bağlı olarak araştırmanın hipotezleri oluşturulmuştur. Dördüncü bölümde, pozitif psikolojik sermaye ve iş yükü algısının örgütsel vatandaşlık davranışları ve üretkenlik karşıtı iş davranışlarına etkisini incelemeye yönelik amprik bir araştırmaya yer verilmiştir. Bir devlet üniversitesinde çalışan idari personelden anket yöntemiyle toplanan veriler istatistiksel anlamda değerlendirilmiştir. Çalışmanın beşinci bölümünde yer alan sonuç ve öneriler kısmında ise, araştırmanın sonuçları özetlenmiş ve genel bir değerlendirme yapılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkileri anlamak amacıyla yapılan analizler sonucunda, hem pozitif psikolojik sermayenin hem de iş yükü algısının rol ötesi davranışlar olarak ele alınan örgütsel vatandaşlık davranışları ve üretkenlik karşıtı iş davranışları üzerinde önemli etkileri bulunduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, pozitif psikolojik sermaye düzeylerinin yüksek olması örgütsel vatandaşlık davranışlarının sergilenmesinin artmasını, üretkenlik karşıtı iş davranışlarının ise azalmasını sağlamaktadır. Diğer taraftan, iş yükü düzeylerinin olması gerekenden yüksek olarak algılanması, örgütsel vatandaşlık davranışlarının sergilenme düzeyinin azalmasına, üretkenlik karşıtı iş davranışlarının sergilenmesinin ise artmasına yol açabilmektedir.Item Sosyal bir fenomen olarak dilin belirsizliği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2007) Demir, Gökhan Yavuz; Arslan, Hüsamettin; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim DalıBu çalışmanın ele aldığı problem, metnin başlığında ifadesini bulan sosyal bir fenomen olarak dilin belirsizliğidir. Bir soru olarak formüle edildiğinde, dilin belirsizliği hangi anlamda sosyal bir fenomendir. Bir önerme olarak ifade edildiğinde, dilin belirsizliği sosyal bir fenomense, bu belirsizliğin kendisinin sosyal bir fenomen olduğu anlamına gelmez mi? Elinizdeki çalışma, nihayetinde bu sorulara bir cevap arama teşebbüsüdür ve sosyal bir fenomen olarak dilin belirsizliği tartışmasını üç aşamada ele almaktadır: (1) hurafe olarak dil; (2) oyun olarak dil; (3) figüratif bir fenomen olarak dil. Elinizdeki çalışmada yenilik sayılabilecek unsur linguistik veya dile ilişkin felsefî yaklaşımlardan farklı olarak, dilin belirsizliğinin sosyal veya sosyolojik bir fenomen olduğu tezine yaptığı vurgudur.Item Sosyal medya ve sendikalar: Almanya, Fransa, Hollanda, Polonya ve Türkiye örneği üzerine bir sosyal ağ analizi araştırması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-11-01) Sevgi, Hüseyin; Tokol, Aysen; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim DalıKısa bir geçmişe sahip olmasına rağmen büyük bir hızla üç milyardan fazla kullanıcıya ulaşan sosyal medya; günümüzde sıradan bir iletişim aracı olmanın çok ötesine geçmiştir. 2011 sonrasında önce Arap coğrafyasında daha sonra Avrupa'nın birçok ülkesi ve ABD'de de ortaya çıkan toplumsal hareketler sosyal medyanın bir örgütlenme aracı olarak da kullanılabileceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Bu durum sendika- sosyal medya ilişkisini gündeme getirmiş, sendikaların sosyal medyayı nasıl ve hangi amaçlarla kullanabilecekleri sorusu doktrinde ve sendikal çevrelerde giderek daha fazla tartışılmaya başlanmıştır. Çalışma; bu tartışmalar çerçevesinde hazırlanmıştır. Bu bağlamda; çalışmada öncelikle çalışmanın teorik zeminini oluşturmak amacıyla iletişim, kitle iletişimi, sosyal medya kavramları ile teorileri, sosyal medyanın ekonomi politiği, internet, sosyal medya- sendika ilişkisi, dünyada ve Türkiye'de internet eksenli sendikal değişim yaklaşımları ele alınmıştır. Çalışmada daha sonra sosyal medyanın sendikal faaliyetlerde kullanım alanları, sendikaların sosyal medya kullanımındaki engeller belirtilmiş, uluslararası ve ulusal düzeyde kurulan bazı konfederasyonların sosyal medyayı hangi faaliyetlerde, nasıl kullanıldıkları örneklerle ele alınmıştır. Çalışmanın araştırma bölümünde ise; önce sosyal ağ analizi hakkında bilgi verilmiş, daha sonra bu yöntem kullanılarak farklı refah sistemine sahip Almanya, Fransa, Hollanda, Polonya ve Türkiye olmak üzere beş ülkeden farklı felsefi yapıya sahip on işçi konfederasyonunun sosyal medya kullanımı incelenmiş, ayrıca aynı yöntemle işçi konfederasyonlarının resmi Twitter ve Facebook hesapları dikkate alınarak, sosyal medyada oluşturdukları ağlar, bu ağlar sayesinde işçi konfederasyonlarının sosyal medyadaki etkinlikleri, sosyal ağlarında oluşan aktörler arasındaki güç dağılımı ayrıntılı şekilde analiz edilmiştir.Item Toplumsal hareket sendikacılığı ve Türkiye'ye yansımaları(Uludağ Üniversitesi, 2016-02-26) Gezer, Gonca; Tokol, Aysen; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim DalıKüreselleşme ve neoliberalizmin yarattığı sonuçlar toplumsal hayatın her alanında olduğu gibi sendikaları da derinden etkilemiştir. Sendikaların küreselleşme karşısında giderek güç kaybetmeye başlamaları olumsuz bir tablo ortaya çıkarsa da işçi hareketleri son yıllarda küreselleşmeye karşı yeni mücadele araçları geliştirebilmiştir. Bu çalışmada küreselleşme ve neoliberal yaptırımlara karşı işçi hareketlerinin bir yanıtı olan toplumsal hareket sendikacılığı ele alınmıştır. Çalışmada toplumsal hareket sendikacılığının kavramsal çerçevesi ile etkili olduğu ülke örnekleri incelenmiş ve Türkiye sendikal hareketi üzerindeki etkilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışma, yerli ve yabancı literatür taraması ile nitel araştırma tekniğinden faydalanılarak gerçekleştirilen alan araştırmasından oluşmaktadır. Toplumsal hareket sendikacılığı, Güney Afrika ve Latin Amerika ülkelerine özgü bir sendikal anlayış olarak ortaya çıksa da, neoliberalizmin hemen her ülkede benzer sonuçlar yaratması dolayısıyla daha evrensel bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Türkiye'de toplumsal hareket sendikacılığı örneği olarak değerlendirilebilecek hareketler olmasına rağmen, hareketlerin sendikal mücadelede yarattığı etkiler birçok ülkeye göre sınırlı düzeyde kalmıştır. Bu çalışmadan elde edilen temel sonuç neoliberal yaptırımlar karşısında işçi sınıfından gelen tepkilerin yükselmeye başlaması ve toplumsal hareket sendikacılığı olarak nitelendirilebilecek çeşitli deneyimlerin yaşanmasından yola çıkarak toplumsal hareket sendikacılığının Türkiye sendikal hareketinde sınırlı bir alan bulabildiğidir.Item Türkiye'de kamusal sosyal yardımların yapabilirlik yaklaşımı çerçevesinde etkinliği analizi: Bursa örneği(Uludağ Üniversitesi, 2018-05-10) Aca, Zeynep; Alper, Yusuf; Özdemir, Mustafa Çağlar; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim DalıÇalışma, Türkiye'de yürütülen kamusal sosyal yardımların, "yapabilirlik yaklaşımı" çerçevesinde etkinliğini araştırmayı amaçlamaktadır. Kamusal sosyal yardımların, yardım alanlar üzerindeki çok boyutlu etkilerini saptamayı hedefleyen araştırma kapsamında ele alınacak araştırma problemleri "kamusal sosyal yardımlardan beklenen fayda sağlanabiliyor mu? Kamusal sosyal yardımlar, yardım alanların sosyal refahını yükseltiyor mu? Sosyal yardımlarla toplumsal refah arasında ne yönde ve ölçüde bir ilişki vardır?" olarak belirlenmiştir. Yapılan yardımların kalıcı refah artışına etkisinin temel çıktı kabul edildiği çalışmanın alan araştırması, Bursa Valiliğinin de verdiği destekle Bursa ilinde gerçekleştirilmiştir. Bursa İl genelinde-2017 yılı rakamlarına göre-274.410 kişiye (34.231.330, 31-TL) kamusal sosyal yardım yapılmıştır. Kantitatif araştırma tekniği kullanılan çalışmada, kamu temeli sosyal yardımların kısıtlılığında, mevcut sosyal yardımlardan yararlanan bireyler sınırlamasında gerçekleştirilmiştir. Örneklem belirlenmesinde, TÜİK'in de kullandığı örneklem hesap yöntemi tercih edilmiştir (tahmindeki tolerans büyüklüğü 0,05, istenilen durumun evrende görülme oranı 0,5, Alfa yanılma düzeyi 0,05 ve t=1,96). Örneklem; tabakalı örneklem hesaplaması yöntemi ile ilgili alana homojen olarak dağıtılmıştır. Çalışmada anket soruları Amartya Sen'in yapabilirlik yaklaşımından hareketle Nussbaum'un sunduğu "Evrensel bir yapabilirlikler listesinden" hareketle oluşturulmuştur. Liste; bedensel sağlık (bodily health), bedensel bütünlük (bodily İntegrity), algılama, hayal etme ve düşünme (senses, imagination and thought), duygular (emotions), pratik akıl (practical reason), üyelik (affiliation), doğal çevre ile kurulan ilişkiler (other species), oyun-eğlence (play) ve kişinin çevresi üzerindeki kontrolü (control over one's environment) başlıklarını içermektedir. Anket sorusu oluşturma süreci ise dört aşamada tamalanmıştır. İlk aşama; yapabilirlik listesinin bileşenlerinin ve Türkiye'deki sosyal yardım bileşenlerinin bir tablo şeklinde detaylı açıklanması, İkinci aşama Türkiye'de yapılan sosyal yardımların tekabül ettiği yapabilirlik yaklaşımı bileşenlerinin tespiti, Üçüncü aşama tespit edilen bileşen açıklamalarından faydalanılarak sorular oluşturma, Dördüncü aşama soruların geçerlik güvenilirlik testini yapma (uzman görüşü +pilot uygulama) şeklinde gerçekleştirilmiştir. Anket uygulama süreci hazırlanan kamusal sosyal yardım haritasına göre hesaplanan kişi sayısının bölgesel ayrımına göre gerçekleştirilmiştir. Anket sonuçları ise SPSS programı yardımı ile değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonuçlarına göre kamusal sosyal yardımlardan beklenen faydanın sağlanamadığı, sosyal yardımların yardım alanların sosyal refahını yükseltmediği saptanmıştır.Item Yüksek eğı̇tı̇mlı̇, ev hanımı annelerı̇n uluslararası göçü: Bı̇rleşı̇k Krallık örneğı̇(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-03-08) Şahin, Arzu Kırcal; Aytaç, Serpil; Özbilgin, Mustafa; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim Dalı; 0000-0002-0032-3593Bu doktora tezinin amacı yüksek eğitimli olup, eşlerinin işi nedeniyle Birleşik Krallık’a göç etmiş ve bu nedenle işinden ayrılmış, en az bir çocuklu annelerin tecrübelerini öğrenmektir. Çalışma göçmen, yüksek eğitimli, profesyonel Türk kadınlarının Birleşik Krallık’ta karşılaşabilecekleri engelleri araştırmaktadır. Göçmenler ile ilgili mevcut çalışmaların çoğu nicel yöntemler kullanılarak elde edilen istatistiksel veri setlerine dayanmaktadır. Ayrıntılı vaka çalışmalarına nadir rastlanmaktadır. Bu konuyu irdelemek için araştırma kriterlerine uyan yirmi Türk katılımcı ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirildi. Bu bulguları ilgili uluslararası göç teorileriyle bütünleştiren araştırmacı, ileri kariyer başarısı olan bu yüksek eğitimli Türk kadınlarının geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri döngüsünü kırmayı başaramadıklarını, sadece çocuk bakımı sorumluluklarını üstlenmekle kalmayıp aynı zamanda uyumlu bir aile ortamını sürdürebilmek için eşlerinin kariyerine mümkün olan her şekilde yardımcı olduklarını ortaya koymaktadır. Eşleriyle Birleşik Krallık’a taşınmanın bu kadınların kariyer başarısında, mali ve sosyal statülerinde kaçınılmaz olarak bir gerileme ile sonuçlandığını göstermektedir.