Sosyal Bilimler Doktora Tezleri / PhD Dissertations
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27
Browse
Browsing by Department "Arap Dili ve Belâgati Bilim Dalı"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
Item Suriye’de çocuk edebiyatı ve bir çocuk edebiyatçısı olarak Süleyman el-İsa(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-05) Şimşek, Kemal; Güler, İsmail; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı; Arap Dili ve Belâgati Bilim Dalı; 0000-0001-9321-9383Tarih boyunca pek çok medeniyet ve devlete beşiklik etmiş olan Suriye toprakları, uzun bir dönem Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilmiştir. Coğrafî keşifler, reform ve rönesans hareketleri, sanayi devrimi ve Fransız ihtilali gibi gelişmeler, Batıda siyasî, askerî, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birbirini etkileyen pek çok değişimlere sebep olmuş; bu sayede Batı dünyası birçok büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Bu gelişmeler, Osmanlı İmparatorluğu bünyesindeki tüm halkları etkilemiştir. Özellikle sanayi devrimi sonrası artan hammadde ihtiyacı, zengin kaynaklara sahip toprakları Batı’nın hedefi haline getirmiştir. Dolayısıyla Batılı devletler, hammadde ihtiyaçlarını karşılamak için dünyanın pek çok bölgesini işgal etmişler; işgal ettikleri coğrafyalarda, planlı bir şekilde Batı kültür ve düşüncesini yaymaya çalışmışlar; kendilerine engel olarak gördükleri imparatorlukları parçalayarak dünyanın pek çok bölgesinde maddi ve manevi sömürünün yollarını açmışlardır. Batı’nın, ilim, teknik, askeri ve ekonomik alanda kat ettiği ilerlemelerden etkilenen geri kalmış ülkelerin yönetici ve aydınlarının, ilerlemek için Batıya öykünmeleri sömürgecilik faaliyetlerini kolaylaştırmıştır. Çünkü onları taklit etme, özellikle Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yer alan bölgelerdeki pek çok gencin, eğitim için Batılılar tarafından açılan okullara veya oradaki ülkelere özellikle Fransa’ya yönelmesine sebep olmuştur. Böylece İmparatorluk bünyesinde ilerlemek için çözüm olarak sunulan Batı kültür ve düşüncesini takip etmek gerektiği fikri, bu tarz eğitim alarak yetişen aydınlar aracılığıyla yayılmaya başlamıştır. Batı kültür ve düşüncesinin yayıldığı araçlarından biri çocuk edebiyatıdır. Çocuk edebiyatı, 18-19. yüzyılda toplumsal kalkınma konusunda çocuğun rolünün keşfedildiği Batı’da, özellikle psikoloji, eğitim bilimleri gibi ilimlerin ilkeleri doğrultusunda çocuklara yönelik edebî ürünler yazılmasını ve çocukların o edebî ürünlerde sunulan değerlere göre yetiştirilmesini hedefleyen bir edebiyattır. Çocuk edebiyatı, daha sonra Batı kültür ve düşüncesinden etkilenen coğrafyalarda da yayılmıştır. Modern çocuk edebiyatı ürünlerinin, Arap coğrafyasında 19. yüzyılın ortalarından sonra ilk önce Mısır’da, ardından Suriye’de yazılmaya başlandığı anlaşılmaktadır. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra 1920 yılında kurulan Suriye’de de çocuk edebiyatı alanında yazan pek çok edebiyatçı olmuştur. Edebiyatın toplum için var olduğunu savunan edebiyatçıların, dünyada yaşanan gelişmelerden etkilenmemeleri, içinde yaşadıkları toplumun sorunlara çözüm aramayıp, onlara tepkisiz kalmaları mümkün değildir. Ancak sorunlara çözüm önerilerinin hepsinin aynı olması da mümkün değildir. Çözümlerin bazısı özgün ve millî olurken, bazısı da taklide dayalı ve gayri millî tepkiler olmuştur. 1789 Fransız Devrimi’nden sonra dünyaya yayılan milliyetçilik fikri, 1920 yılında Fransız mandası altında yönetilmeye başlanan Suriye’de de bağımsızlık ve kalkınmak için halk, edebiyatçı ve aydınlar arasında en fazla savunulan düşünce olmuştur. Suriye’nin Fransız manda yönetiminden kurtulup 1946 yılında bağımsızlığını kazanmasından sonra çağdaş Arap edebiyatı alanında eserler yazan Arap milliyetçisi edebiyatçılardan biri Süleyman el-İsa’dır. O, Arap milliyetçiliği aracılığıyla bağımsızlığın ve çağdaş ülkeler seviyesine çıkmanın mümkün olduğunu savunan edebiyatçılardan birisidir. Başlangıçta yetişkinlere yönelik eserler yazan el-İsa, Arap dünyasının yaşadığı geri kalmışlık, işgal ve zulümler sonucunda yetişkinlerden umudunu kesip çocuklar için yazmaya yöneltmiştir. Arapların eski parlak dönemlerine yeniden dönebilmeleri için Arabi kökenlerinden miras alınan Arap milliyetçiliği temeline dayalı, Batılı düşünce tarzını benimseyerek yola devam etmek gerektiğini savunmuştur.