2015 Sayı 25
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13097
Browse
Browsing by Language "en"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aristoteles ve Heidegger’in sanat kuramlarında “Poiesis” ve “Phronesis”(Uludağ Üniversitesi, 2015) Kart, BerfinSanatın neliği ya da neye sanat yapıtı denilebileceği tartışması Platon ve Aristoteles’ten günümüz düşünürlerine kadar uzanan bir tartışmadır. Platon sanata gerçeklikten, hakikatten uzaklaştırıcı bir işlev yüklerken; Aristoteles, iyi ya da kötü eylemlerin taklidi olan tragedya ile ilişkilendirdiği sanatı, gerçekle yüz yüze gelmenin gerçekleştiği yer olarak ifade eder. Tragedyada taklit edilen “korku” ve “acıma” eylemleri “hakikat” ile yüz yüze gelmenin aracıdır. Sanat yapıtları “katharsis”in gerçekleştiği, özünden uzaklaşmış, boyun eğmişlik süreci içerisindeki insanın, kendi kurtuluşuna, kendi doğasına geri dönüşünün birer aracı gibidir. Aristoteles gibi Heidegger’e göre de sanat, “hakikat”e ulaşma, insanın içine düştüğü “kendi-olamama” halinden kurtulmanın olanağının sunulduğu bir yerdir. Sanat, hakikatin sesinin duyulduğu, ortaya çıktığı yerdir. Ne sanat hakikatin bir taklididir ne de sanat yapıtı hakikatin bir tasarımı olarak taklittir. Sanat yapıtında hakikatin sesini duyabilme ya da hakikat ile yüz yüze gelebilme olanağını taşıyan ise insandır. İnsanın sanat denilen etkinliği gerçekleştirebilmesi ve bu etkinliğin açımladığı dünyanın bilgisine ulaşabilmesi sahip olduğu phronesis erdemiyle olanaklıdır. Sanat yapıtını ortaya koyabilmek ya da bir sanat yapıtı üzerinde düşünebilmek ancak phronenis ile mümkündür. Aristoteles’e göre praxisle değil, poiesisle ilgili bir etkinlik olan sanat, bir “yapma (making)” süreci değil, “yaratma (creating)” sürecidir. Phronesis erdemi, bu sürecin sonunda düşünüp taşınarak ortaya konulan sanat yapıtının bilgisine ulaştıracak olandır. Bu yazıda, Aristoteles ve Heidegger’de sanatın ve sanat yapıtının neliğini nasıl dile getirdikleri ve bunun Platon’un sanat görüşünden farkı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda, sanat -techne- ve zanaat arasındaki ilişki; sanatın “poiein” fiilinden türetilen “poisesis” kavramıyla ilgisi; sanat yapıtının ortaya çıkmasında “phronesis” erdeminin rolü; “katharsis”in gerçekleştiği sanat yapıtının nasıl olup da insanın kendi doğasına geri dönüşünün bir aracı olabildiği ele alınacaktır.Item The connection of philosophy with tradition: tradition as the resource of philosophy(Uludağ Üniversitesi, 2015) Yılmaz, Muhsin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.This study aims to define the connection between the concept of tradition and the mood of philosophical thinking which is recognized as a distinctive critical form of thinking. How could one correlate the concept of tradition which could be defined as a cumulative continuum on the one hand and the concept of philosophy which is considered as a concept grounded on the critique or even the rejection of cumulative continuum, i.e., the tradition? In other words how could one ground philosophy itself as a mood of critical thought on a particular tradition which conveys a particular content? How could one speak in this sense of a tradition of philosophy or the traditionality of philosophy? If it is possible to speak significantly of the traditionality of philosophy then what sort of tradition on which philosophy itself is attributed?Item The culture of living together, democracy and human rights(Uludağ Üniversitesi, 2015) Çüçen, A. Kadir; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.The aim of paper is to show the necessity of human rights, which is the mandatory element of democracy, by putting the relation between democracy and human rights. We can consider the human rights and its compulsory imitative of being the base of democracy is mainly possible by analyzing and redefining all those concepts of ‘human’, ‘rights’, ‘human rights’, ‘the philosophical base of human rights’, ‘culture’, intellect of the city’, ‘love’, ‘respect’ and ‘the culture of living together in the city’ from the philosophical points. This is because philosophy, being producing concepts and with its concept formation structure, will dismiss the possible misunderstandings arising in daily speech. Accurate and vigorous communication is the fundamental clause of living together.Item On Flew’s compatibilism and his objections to theistic libertarianism(Uludağ Üniversitesi, 2015) Gündoğdu, HakanFlew strongly defends a compatibilist thesis in the free will debate before going on to totally object to theistic libertarianism. His objections basically rely on his compatibilism embracing the notion of agent causation, which is not very common in compatibilist theses. Since he is a strong proponent of ordinary language philosophy, he also holds that linguistic analyses can certainly solve the free will problem as well as many other problems of philosophy. In doing so, he first uses the paradigm cases based on our common sense experience and then assumes the verity of principle of alternative possibilities. This study attempts to show, on the one hand, that there are some serious difficulties in both his justification of compatibilism and his objections to theistic libertarianism, and on the other hand, that he cannot easily defend both at the same time.Item Research on the relationship between religious education and authoritarianism(Uludağ Üniversitesi, 2015) Gürses, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.The positive relationship between religiosity and authoritarianism has been underlined in several studies. However, such studies have not taken into account the source and formation of religious education and whether or not the religious education approaches of the devotees paved the way for authoritarianism. In our study, the relationship between religious education and authoritarianism is examined. Individuals’ authoritarian affinities, which tend to change according to the institutions at which they receive religious education, were identified. A Likert-type scale was employed and a correlation matrix was applied to the variables. The sample included a total of 315 subjects (204 females and 111 males) studying at various faculties in Uludağ University.