2017 Cilt 18 Sayı 33
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14149
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 19 of 19
- Results Per Page
- Sort Options
Item 18. yüzyıl Osmanlı taşra yönetim düzeni açısından Hudâvendigâr Sancağı’nda yaşayan vakıf reayası Yörükler(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Günay, Nilüfer Alkan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Bu makalede 18. yüzyılda Hudâvendigâr Sancağı’nda yaşayan vakıf reayası Yörüklerin taşra yönetim düzeni içindeki konumları analiz edilmeye çalışılmıştır. Yapılan araştırmada sancaktaki Yörük nüfusun büyük bir kısmının vakıf reayası olduğu ve malikâne-mukataa sistemi içinde yer aldıkları tespit edilmiştir. Bu yapılanma ve onları yerleşik reayadan ayıran konargöçer kimlikleri hukukî, idarî ve dolayısıyla malî olarak içinde bulundukları yönetim düzeninin de belirleyicisi olmuştur. Makalede hem bu düzenin teorik yapısı hem de pratikte Yörük cemaatleri açısından nasıl işlediği ele alınmıştır. Öncelikle sancaktaki Yörük grupları ve yaşam alanlarının tespiti ile onlar üzerinde idarî yetkileri tasarruf edenlerin tanımlanması gerekmiştir. Bu alt başlıklardan sonra Yörükler ve taşradaki görevliler arasında temelde “serbestiyyet statüsü” etrafında şekillenen ilişkiler incelenmiştir. Çalışmanın başlıca kaynağını ise 18. yüzyıl Bursa Kadı Sicilleri içinde, sancak genelinde yaşayan Selâtin ve Haremeyn-i Şerifeyn Evkafı Reayasıyla ilgili kayıtların toplandığı defterler oluşturmaktadır.Item Abdullah Nâzik’in Bursa şehrengizleri(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Gülhan, AbdülkerimŞehrengizler, bir şehrin tabii güzelliklerini ve güzellerini; çoğunlukla da şehre hayat veren, o şehirde sevilip sayılan güzel insanları konu edinen eserlerdir. Şehrengizler, klasik edebiyatımızın toplumsal bağını göstermesi yönünden de ayrıca önem arz etmektedir. Bu türün Türk edebiyatında bilinen altmıştan fazla örneğine her gün yenileri eklenmektedir. 17. yüzyılda yaşamış, Bursa başta olmak üzere birçok yerde müderrislik, kadılık gibi görevler yapmış ve bir Bursa sevdalısı olan Nazik’in şehrengizi de bunlardan birisidir. Bursa, hakkında birden çok şehrengiz yazılan önemli şehirlerimiz arasındadır. Nazik’in Divanı içinde yer alan beş bendlik terkib-i bend şeklindeki şiiri, Bursa’nın tabii güzelliklerini ve isim vermeden güzellerini konu edinen bir Bursa Şehrengizidir. Ayrıca iki gazel de Bursa’yı konu edinen küçük birer şehrengiz sayılabilir. Bu makalede söz konusu şiirler şairi, şekil ve içerikleriyle tanıtılmaya çalışılacaktır.Item Asylum seekers and refugees in Bulgaria: Between opened and closed doors(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Erolova, YelisSince 2011, the increasing immigrant inflow from the Middle East to the European Union has led to the implementation of the Bulgarian policy towards asylum and refugees in a specific way. Bulgaria is a border state of the European Union where the people from the conflict regions can find security and their rights to be protected. The article draws attention to the capacity of the state institutions and readiness of society to host asylum seekers/refugees and develops questions on possibilities of their reception and integration examined by different interdisciplinary techniques of ethnographic research. The results of the survey show that asylum seekers/refugees find themselves in a contradictory situation between the Bulgaria’s asylum policy under a number of international instruments and national legislation, and the government decisions, the anti-refugee propaganda and the negative public attitudes. This controversial situation strengthens the country’s transit position in the migration corridor to other European countries.Item Beethoven’ın son dönem üslubu, son piyano sonatları ve “Op. 106, Hammerklavier”(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Uzar, Aylin Çakıcı; Uludağ Üniversitesi/Devlet Konservatuvarı.Beethoven’ın üç evre altında incelenen ve bestecinin sanatsal yaratıcılığı ile müziğindeki üslup değişikliklerinin anlaşılmasını sağlayan süreçlere bakıldığında, literatüre “Son Dönem” olarak geçmiş olan 1812-1827 yılları, bestecinin yoğun olarak Bach’tan ilham aldığı, ancak kendine özgü müzik dilini ortaya koyduğu bir “yenilikçi üslup” a işaret etmektedir. Son piyano sonatları olarak bilinen op. 101, 106, 109, 110 ve 111, bu üslubun piyanistik eserler sınıflandırmasındaki en önemli örnekleridir. Bu çalışmada, Op. 106 Hammerklavier Sonatı, gerek bahsi geçen yenilikçi üslup, gerekse son dönem piyano sonatları arasındaki yeri bağlamında incelenecek ve Beethoven’ın –çoğunlukla- bestecilik yönüne değinen kaynaklarda hissedilen eksikliğe binaen, eserin piyanistik anlamdaki değerine işaret edilecektir.Item Çocuk hakları ve eğitimine psikolojik bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Öztürk, Ahu; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Psikoloji Bölümü.Bu çalışmada, çocuk hakları eğitiminin psikolojik çıktılarını incelemek ve hak eğitiminin yöneleceği hedef grupları psikolojinin bakış açısından yeniden çerçevelemek amaçlanmaktadır. Bu amaç gözetilerek, öncelikle çocukluğun değişen tanımı, çocuk haklarının korunması fikri üzerine çalışanların örnek projeleri ele alınmakta ve çocuk hakları eğitiminin psikolojik yararlarını inceleyen çalışmalar aktarılmaktadır. Bulgular, hak eğitiminin pek çok açıdan etkisinin yanı sıra çocukta benlik ve iyi oluş üzerinde koruyucu olabileceğine işaret etmektedir. Bu çalışmanın ikinci amacı, çocuk hakları eğitiminin profesyonel ve toplumsal düzeylerde uygulanmasının olası toplumsal yansımalarını belirlemektir. Çalışma, psikolojik bakış açısının çocuk hakları çalışmalarına katkılarına odaklanarak, çocuklardan farklı grupların hak eğitimi ihtiyacının belirlenmesine yönelik önerilerle sonlandırılacaktır.Item Conflictual approaches to nationalism in the Islamic thought in the late Ottoman society: A case study of the journal Sebilür-reşad (1908-1924)(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Aşık, M. Ozan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.In this study, I examine the journal Sebilür-reşad to understand how nationalism was coupled with Turkish Islamic thought in the journalistic discourse between the years 1908 and 1924. For this study, I analyzed thirty articles published in Ottoman Turkish in the journal between those years. The mainstream idea of the journal during this period was to stress a perceived conflict between the Muslim world and western powers and to advocate the idea of the unity of Muslims against the colonialist activities of western powers in the region. The idea of this unity, however, seems to be articulated in different and even contesting nationalist terms. Therefore, my intention here is to demonstrate how Islamic discourse was mediated by journalistic activity with reference to varying nationalist approaches (Turkish, Ottomanism and territorial nationalism) and their ‘others’ under changing political circumstances.Item Edebî ve popüler roman okuyan öğrencilerin okudukları romanlar hakkındaki görüşleri üzerine bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Hardal, Muammer; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.Bu çalışmanın temel amacı, iki farklı roman türü (popüler, edebî)’ne ait romanları okuyan ortaöğretim öğrencilerinin bu romanlar hakkındaki görüşlerini belirlemektir. Çalışmanın problem durumu “İki farklı roman türüne ait romanları okuyan öğrencilerin okudukları romanlar hakkındaki düşünceleri nasıldır?” şeklinde belirlenmiştir. Araştırma tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini, 2015-2016 öğretim yılında Bursa Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesi ve Nuri Erbak Anadolu Lisesinde 9, 10, 11 ve 12’nci sınıfta öğrenim gören öğrenciler; örneklemini ise 120 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmaya yönelik veri toplamak amacıyla 27 sorudan oluşan bir anket geliştirilmiş ve 120 öğrenciye uygulanmıştır. Toplanan veriler SPSS programında analiz edilerek frekans dağılımları ve yüzdelikleri belirlenmiştir. Çalışma sonunda ulaşılan bulgulara göre, popüler romanın öğrenciler arasında daha fazla tercih edilen ve sevilen bir roman türü olduğu belirlenmiştir.Item Eva Perón’un (Evita) oyunculuktan First Lady’liğe yükselişindeki unsurların otobiyografisi çerçevesinde değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Tekin, BurcuArjantin’de Buenos Aires’e bağlı Los Toldos’da Juan Duarte’nin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gözlerini açan María Eva Duarte küçük yaşlarda babası tarafından terk edilmiş, annesi ve kardeşleriyle hayat mücadelesine tek başına atılmıştır. 15 yaşındayken oyunculuk yapmak için Buenos Aires’e gider, radyo ve tiyatro aracılığıyla Arjantin’de ünlenmeye başlar. Eva María Duarte’nin sıradan ve geleceği yokmuş gibi görünen hayatı Juan Perón’la tanışınca değişir. Juan Perón’un Evita’yla olan birlikteliği siyasi çevreler tarafından hoş karşılanmaz. Juan Perón devlet başkanlığı döneminde işçi, alt ve orta sınıfın desteğini kazanırken, Evita da kurduğu vakıfla yoksullara barınak ve ücretsiz sağlık hizmeti başlatır. Milyonların kalbini kazanan Evita henüz otuz üç yaşındayken rahim kanseri sonucu hayata veda eder. Araştırmanın amacı Eva Perón’un hayatı, gelişim ve yükseliş sürecinde yaşadıkları, bahsedilen dönemde Eva Perón’un politik, sosyo-kültürel anlamda Arjantin’e yansımasının otobiyografisi ve çeşitli bilimsel kaynaklar aracılığıyla okuyucuya aktarılmasıdır.Item I. Constantinus’un Hristiyanlığı meselesi ve ölümü hakkındaki tartışmalar(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Doğancı, Kamil; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Roma’nın en çok iz bırakan imparatorlarından biri olan I. Constantinus MS 270’lerde Naissus’da doğdu. Babası I. Constantius Chlorus (MS 305-306) Roma ordusunda görev yapan İllirya kökenli bir generaldi. İmparator Diocletianus’un MS 305’de tahtan çekilmesiyle babasının augustus ilan edilmesinin ardından onun Boulogne’daki kampına katıldı. Britanya’ya düzenledikleri sefer sırasında babası ölünce askerleri tarafından augustus ilan edilse de Doğu augustusu olan Galerius onu caesar olarak tanıdı. MS 312’deki Milvius Köprüsü Savaşında Maxentius’u yenerek imparatorluğun batısına hakim oldu. MS 313’de Doğu augustusu Licinius ile Mediolanum’da bir araya gelerek imparatorluğu paylaştılar ve Hristiyanlığa yasal bir nitelik kazandıran Milano Fermanı’nı imzaladılar. Ancak tüm imparatorluğa hakim olmak isteyen I. Constantinus bir dizi mücadele sonunda MS 324’de Licinius’u yenerek tek başına Roma imparatoru oldu. Bundan sonraki süreçte Constantinus açıkça Hristiyanları kayıran bir politika izledi. Bununla birlikte resmi olarak Hristiyanlığı ölüm döşeğine kadar kabul etmedi. Bu nedenle birçok araştırmacı onun siyasi nedenlerle Hristiyanlığı kabul ettiğine inanır. İmparator doğudaki Sasaniler üzerine çıktığı sefer sırasında hastalanır ve MS 337’de Nikomedia’da hayatını kaybeder. I. Constantinus günümüz dünyasını etkileyen iki önemli karar almıştır. Bu kararlardan ilki Hristiyanlığı serbest bırakması ve desteklemesi, ikincisi ise Constantinopolis’i yeni başkent seçmesidir.Item İktisadi gelişmenin gündelik hayata etkileri: Demokrat Parti dönemi İstanbul örneği(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Küçükkülahlı, SibelDemokrat Parti’nin 1950 yılında iktidara gelmesi Türkiye açısından önemli dönüm noktalarından biri olur. Ekonomik ve siyasal anlamda liberalizmi savunan DP’nin devletçilik yerine özel sektörü desteklemesi, ithalat serbestisi, tarımda makineleşme, hızlı kentleşme gibi olgularla birlikte, toplum bünyesinde de büyük bir dönüşüme sebep olur. Ekonomik yaşamdaki dönüşümler gündelik hayatı da dönüştürür. Gündelik yaşamın dönüşümü ise toplumun dönüşümünü de içermektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki bolluk döneminde dünyada yaşanan tüketim çılgınlığı Türkiye’ye de yansır. Yeni tüketim biçimleri, tüketimin niceliksel ve niteliksel değişimini de beraberinde getirir. Savaş sonrası dönemde Amerikan yaşam tarzına duyulan hayranlık artar. Bu çalışmanın amacı Demokrat Parti’nin iktidar yıllarında yaşanan ekonomik dönüşümlerin, gündelik yaşam pratiklerindeki sonuçlarını, “modern hayatın” izlerini okumaktır.Item Kıbrıs Türk Milli Mücadelesinde Erenköy direnişi: Bir sözlü tarih çalışması(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Taşkın, Çağatan; Tuncel, Cem Okan; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/İşletme Bölümü.1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Rum tarafının anayasayı sürekli ihlal etmesi neticesiyle uzun ömürlü ve sağlıklı bir devlet biçimi olamamıştır. Kıbrıs Türkünü yok etmek için uygulamaya konulan “AKRİTAS Planına” karşı Kıbrıs Türkünün direnişine destek vermek için İstanbul ve Ankara da yükseköğrenimini sürdüren Kıbrıslı öğrenciler örgütlenerek Kıbrıs’a dönmüşlerdir. Kıbrıs milli mücadelesi tarihinde Erenköy direnişi olarak geçen bu tarihsel süreçte Kıbrıs Türkünün en eğitimli üyeleri yurt savunmasında büyük bir başarı örneği vermişlerdir. Bu çalışmada sözlü tarih yöntemi kullanılarak Erenköy direnişine katılmış Kıbrıslı öğrencilerin yaşadıkları yardımıyla Erenköy direnişinin Kıbrıs milli mücadelesindeki yeri ve önemi araştırılmıştır. Sözlü tarih yönteminde geçmişe tanık olmuş veya katılmış olanlardan, bu geçmiş hakkında bilgi, yani olaylar, insanlar, kararlar ve süreçler hakkında yazılı belgelerde ve kayıtlarda bulunmayan veriler toplanmaktadır. Çalışma kapsamında Erenköy Direnişine katılmış kişilerle; direnişe katılmaları direniş süreci ve sonrasında eğitimleri tamamlamak için Türkiye’ye dönüş aşamasında yaşananları ortaya koymaya yönelik derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen sözel kayıtlar analizi edilerek direniş sürecine katılanların belleklerindeki iz düşümleri toplumsal belleğin bir uğrağı olarak incelenmiştir.Item Koca Sinan Paşa hakkında övgü ve yergi ikilemi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Eğri, Sadettin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Vakfiyeleri ve hayır işleriyle Osmanlı döneminde iz bırakan ünlü devlet adamı Koca Sinan Paşa, sağlığında da öldükten sonra da eleştirilmiş ve hakarete uğramıştır. Sinan Paşa defalarca sadâret makamında bulunmuş; kişiliği, zenginliği, devlet yönetiminde yaptığı değişiklikler ve vakıfları ile ünlenmiştir. Edebî ve tarihî metinler ile çeşitli belgelerde örneklerini gördüğümüz eleştiri ve saldırıların amacı ile kaynakları farklılık göstermektedir. Üstü örtülü bir şekilde yahut açıkça, yazılı ya da sözlü biçimde kendisine yöneltilen tenkitler sanatçıların şahsi ihtirasına, beklentilerine dayanma ihtimali ile birlikte toplumun veya bir kesimin görüşlerine de bağlanabilir. Paşa; kindar, kendini beğenmiş, liyâkat gözetmeyen, lütuf ve keremden nasipsiz, hâmîlik geleneğine uymayan, rüşvetçi, âlimlere ve sanatçılara düşman olması yönüyle eleştirilmiştir. Türk devlet adamlarından hâmîlik anlayışı çerçevesinde âlimleri, sanatçıları ve özellikle şairleri himaye etmesi beklenmektedir. Şairlerin ihsan beklentilerinin Sinan Paşa tarafından karşılanmamış olmasının eleştirilmesinde etkisi vardır. Bununla birlikte Paşa’nın siyaseti, yaşantısı, uygulamaları bakımından da hicv edildiği ve hakarete uğradığı görülmektedir.Item The New Criticism: Remembering the theory that shaped the study of literature for generations(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Akman, Beyazıt H.; Akman, Filiz BarınStarting in the 20’s, elaborated in the 30’s and 40’s and living its heydays in the middle decades of the twentieth century, New Criticism radically changed the study of literature both in the United States and abroad. While we are about to enter the centennial of the start of the New Critics, in the midst of ever-growing theoretical critical reading practices, it is important to remember the discussions the New Critics brought to the arena of literary theory and to assess their true contributions now that we are at a safe distance. What caused the New Criticism to be out of favor for the literary scholars and critics? What was wrong with seemingly liberal, objective and humane arguments of the theory? What was wrong with blind reading of a text without taking into account any “outside” factors such as history of the work in which it was produced? Is it really out of practice in 21st century’s universities, or does today’s academia just elaborate on the New Criticism? How far away are postmodern and post-structuralist theories from the New Criticism? This paper will attempt to answer to these questions taking the famous debate over criticism vs. history between Cleanth Brooks and Douglas Bush as its starting point, to be able to provide a concrete analysis rather than overgeneralizations. Then, we will move on to two other essays by Daniel Green and Douglas Mayo shortly, published in contemporary academic journals, half a century later than Brook’s and Bush’s debate, to see the point where the discussion has come.Item Örgütsel davranış yazının ele aldığı konular açısından incelenmesi: 1981-2015 yıllarına ilişkin içerik analizi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Altıntaş, Füsun Çınar; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/İşletme Bölümü.Örgüt çalışmaları örgüt psikolojisi, sistem teorisi, örgüt teorisi, örgütsel sosyoloji gibi alanlarda yürütülen çalışmaları içermektedir. Tüm bu çalışmalar örgütleri farklı açılardan ele almaktadır. Örgütleri mikro perspektif ile ele alan örgütsel davranış birey, grup ve örgüt düzeyinde örgüt ile ilgili konulara ve problemlere odaklanmaktadır. Bu çalışmada örgütsel davranış alanındaki temel yönelimlerin belirlenmesi ve alan yazınla ilgili kuramların hangi konular açısından nasıl bir değişim gösterdiğini tespit etmek amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda 1981-2015 yılları arasında Journal of Organizational Behavior dergisinde yayınlanmış bilimsel makaleler içerik analizi yöntemi esas alınarak incelenmiş, bu süreç içerisinde örgütsel davranış alanına ilişkin alt başlıkların nasıl gruplandığı ve çalışmaların ağırlıklı olarak hangi konular üzerinde yoğunlaştığı tespit edilmeye çalışılmıştır.Item Patients and healers in “Zaabalawi” by Naguib Mahfouz and a Strangeness In My Mind by Orhan Pamuk(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Tekin, KuğuThe article dwells on the theme of journey towards spiritual healing by comparing the works of Naguib Mahfouz and Orhan Pamuk. Mahfouz’s allegorical short story is based on the protagonist’s search for a remedy for his incurable disease. In fact, the unknown disease, which modern medicine fails to cure, is a metaphor representing the erosion of spiritual values and corruption in the Egyptian social strata in the twentieth century. Likewise, in Pamuk’s novel, the protagonist’s father takes his young son to a Sheikh to cure him of his fear of Istanbul’s stray dogs. The Sheikh’s prayer helps him to forget his fear not to be revived until adulthood. It is seen that both protagonists’ spiritual ailment stems from a metaphorical “communal disease,” and both try to heal their wounds through non-scientific ways. The article handles the parallels and differences between the two cultures’ approach to the issue of spiritual healing.Item Postmodern edebiyat bağlamında Murat Gülsoy’un Tanrı Beni Görüyor Mu? kitabının incelemesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Polat, Merve EsraBu çalışmada Murat Gülsoy’un ‘Tanrı Beni Görüyor mu?’ kitabındaki on iki öykü, postmodern edebiyatın özellikleri göz önüne alınarak eser merkezli incelenmektedir. On dokuz öykü arasından seçilen ve kitaptaki sıralamaya göre incelenen on iki öykünün seçimindeki öncelikli kriter, anlatılarda postmodern unsurların özellikle ağır basmasıdır. Gülsoy, söz konusu öykülerde postmodern teknikleri kullanarak gerçekçi sanatla izleyicisinin nasıl bir yanılsama içinde olduğunu gözler önüne serer. Öykü olduğunu fark ettiren, bunu özellikle vurgulayan metinler, postmodern anlayışın insani öze ulaşmak için gerçekliğe açtığı savaşın araçlarıdır. Öykülerde kullanılan sıra dışı teknikler, dil oyunları, öykülerin mantıklarının kendi içinde belirlenmesi, varsayımlara bağlı kalınmaması, herhangi bir kural çerçevesinde yazma eyleminin gerçekleştirilmemesi, meşrulaştırma gayesinin güdülmemesi, diğer sanatlarla iç içe geçmişlik, kahramanların ruhsal halleri postmodern edebiyatın özellikleridir.Item Programlı müzik: İzlenimci müzikte doğa betimlemeleri ve C. Debussy’nin ‘su’ temalı piyano parçaları(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Çalgan, Beril; Uludağ Üniversitesi/Devlet Konservatuvarı.Programlı müziğin en temel içeriklerinden biri doğa betimlemeleridir. İzlenimci müzik sanatında da, izlenimci (empresyonist) resim sanatında olduğu gibi, doğa ve doğayla ilgili öğeler önem kazanmış ve eserlere konu olmuştur. Bu araştırmada, doğa betimlemesi içeren programlı müziğin izlenimcilikteki ve C. Debussy’nin ‘su’ teması içeren programlı solo piyano parçalarındaki etkisi incelenmiştir. Bu çalışmada araştırma yöntemi olarak taramaya dayalı betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır; söz konusu piyano parçaları derlenerek kronolojik olarak listelenmiş ve C. Debussy’nin bu parçalardaki ‘su’ programının betimsel çözümlemeleri sunulmuştur. Bunun yanı sıra, programlı müzik kavramı, programlı müziğin izlenimcilik akımındaki yeri ve müzik sanatındaki işlevi araştırılmıştır.Item Seği̇r-nāme -a copy in Riccardiana Library, Florence-(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Eroğlu, Süleyman; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Türkçe Eğitimi Bölümü.Within the course of time, a broad ring of literary genre of fortune-telling type has been formed around the futurology having developed within the scope of human beings’ beliefs, considerations and curiosities. One of these types is that of seğirname including interpretations developed based on slightly wiggling, moving and shaking of muscles in some organs of human body. It is observed that seğirnâmes, whose past dates back to the first written texts of Turks, provide important psychological, sociological and folkloric data about Turkish people’s beliefs, value judgments and behavior patterns. With this characteristic of theirs, seğirnâmes are a significant resource for both old Turkish literature and Turkish folklore studies. Starting from this thought, it has been long known by those concerned that considerable scientific studies were made in relation to the determination of seğirnâme copies. However, at the point which we have reached today, it is certain that there are seğirnâme manuscripts still waiting to be brought to light both in Turkey and abroad. One of the seğirnâme copies, whose names have not been mentioned in the related literature until today, is recorded in 201 in Riccardiana Library, Florence, Italy. In this article, the mentioned copy which we reached during our investigations for manuscripts in the libraries in Italy will be introduced and its text will be included with the aim of making a contribution to comparative studies on seğirnâme type of works.Item Toplumsal bellek bağlamında mezunların anlatımıyla Köy Enstitüleri deneyimi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Karakuş, MelisBu çalışma Türkiye’de 1940-1954 yılları arasında eğitim faaliyetlerini sürdürmüş Köy Enstitüleri’nin bu okullardan mezun olmuş kişilerin belleklerinde bıraktığı izleri ve kültürel kimliklerine etkilerini ele alan nitel bir araştırmadır. Yarı yapılandırılmış formda derinlemesine görüşmeler ve belge inceleme yöntemiyle, mezunların yaşam öykülerinin yönünü belirlemiş Köy Enstitülü olma deneyimini nasıl hatırladıkları araştırılmıştır. Bellek üzerine toplumsal kuramlardan yola çıkan bu çalışmada, bulgular analiz edilirken çalışmanın alt problemleri olan mekânla kurulan ilişki ve alışkanlıklar belleği konularına odaklanılmıştır. Analiz sonucunda özellikle işe dayalı eğitim ile mekânı birlikte üretme tecrübesinin ve Köy Enstitüleri’nde edindikleri gündelik yaşam pratiklerinin anılarda öne çıktığı görülmüştür.