2021 Cilt 22 Sayı 41
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27665
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 22
- Results Per Page
- Sort Options
Item 20. yüzyıl öncesi Amerikan portreciliği hakkında bir değerlendirme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-01) Çetin, UfukBu makalenin konusunu 20. yüzyıl öncesi Amerikan portreleri oluşturmaktadır. Öne çıkan portre ressamları ve bazı çalışmaları ile dönemler tanıtılmaya çalışılmıştır. Portre sanatı tanıtılırken tarihsel bağlamda Amerika kıtasında yaşanılan siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel oluşum ve dönüşümler de incelenmiştir. Kolonileşme Dönemi ile Erken Cumhuriyet Dönemleri arasında, Amerikan portresi tarz ve konu bakımından değişmişti. 19. yüzyılın ilk dönemlerinde, kendine özgü millî bir Amerikan tarzı oluşmuştur. Portrelerde Amerika’ya Kolonileşme Dönemi’nde çeşitli ülkelerden ve çeşitli kültürlerden, çoğu yetersiz eğitimi olan pek çok ressam da gelmiş ve Amerikan sanatının gelişimine katkı sağlamışlardır. Kıtada yaşayan siyahi ve diğer yerli grupları da Amerika kıtasının potasında kendi kültürleriyle var olmuş ve özgün bir Amerikan sanatı oluşumuna destek vermişlerdir. Amerikan portre sanatı geniş bir üretim evresini kapsaması nedeniyle bütün Amerikalı ressamlara bu makalede yer vermek mümkün olmamıştır.Item Açıksöz Gazetesi ve gazetenin Bursa’da Yunan işgali üzerine yazılar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-03-02) Tanık, İbrahim Halil; Kılavuz, NuranGazeteler günlük olayları halka aktaran en önemli yayın organlarındandır. Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası Anadolu’nun işgal edilmesi, özellikle 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali halk nazarında büyük bir hezeyan uyandırmıştır. Bu işgallere karşı Müdafaa-yı Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetleri vasıtasıyla Kuva-yı Milliye kurulmuştur. Bu süreçte Anadolu işgallerinin haksız yere yapıldığını ve işgale karşı direnişi desteklemek için Anadolu’da birçok yayın organı faaliyette bulunmuştur. Milli Mücadele dönemine katkı sağlayan en önemli gazetelerden birisi de Kastamonu’da yayın hayatına başlayan Açıksöz gazetesidir. Bu çalışmada, Bursa ve civarında Yunan işgali döneminde yaşanan gelişmelere değinilmiştir. Bu gelişmeler Açıksöz’den edinilen bilgiler çerçevesinde değerlendirilmiş olup aynı zamanda arşiv belgeleri ve telif eserlerden de yararlanılmıştır. Böylece gazetenin zor bir dönemde önemli bir görevi yerine getirme çabası ve Yunan işgali döneminde resmî kayıtların haricinde yaşanılanlar incelenmeye çalışılmıştır. İşgal döneminde sivillerin maruz kaldığı durumlar, işgalcilerin mezalimle birlikte tahrip ve tahkir politikası, bu çalışmanın içeriğini oluşturmaktadır.Item Büyük Buhran ve Amerika’da sosyal politika(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-05-24) Terzioğlu, Onur; Çağla, CengizTarih boyunca ekonomiler krizlerle karşılaşmışlardır. Bu krizlerin kimileri yerel olup coğrafi açıdan sınırlı etki göstermiş olsalar da kimi krizlerin etkileri küresel ölçektedir. Ekim 1929’da Wall Street Borsası’nın çöküşüyle başlayan Büyük Buhran; sadece Amerika Birleşik Devletleri’ni etkilemekle kalmamış, dünya ölçeğinde bir ekonomik krizin tetikleyicisi olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri’nde çok sayıda şirket iflas etmiş, işsizlik ve evsizlik artmış ve toplumsal huzursuzluklar baş göstermiştir. Kriz başladıktan sonra iktidara gelen Franklin D. Roosevelt, yeni ekonomik tedbirler alınacağını söylemiştir. Bu ekonomik tedbirlere sosyal politika uygulamaları da dâhildir. Ekonomik krizden çıkış programına “Yeni Uzlaşma” adı verilmiştir. Bu program ile geniş ölçekli sosyal politika uygulamaları hayata geçirilmiş, genişleyici ekonomi politikaları ile de üretimdeki düşüş giderilmeye ve istihdam yaratmaya çalışılmıştır. Roosevelt öncesi dönemde kapsamı bakımından Batılı ülkelerden farklılaşan Amerikan sosyal politikasının, Roosevelt döneminde belirli ölçülerde Batılı ülkelerdeki uygulamalara yaklaştığı söylenebilmektedir. Bu çalışmada, bu değişim ve Büyük Buhran’ın Amerikan sosyal politikası üzerindeki etkisi ele alınacaktır.Item Cumhuriyeti yükseltecek ve yaşatacak neslin yetiştirilmesinde süreli yayınların katkısı: Cumhuriyet Çocuğu Dergisi örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-24) Uğurlu, Alev Sınar; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.; 0000-0002-0453-585XTürkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosu cumhuriyetin kökleşmesi, inkılapların benimsenmesi, devletin cumhuriyet idaresi altında, gelişerek geleceğe uzanabilmesi için çocuğun yetiştirilmesine özel bir önem vermiştir. 1930 ve 1940’lı yıllarda cumhuriyetin temel prensiplerini benimsemiş, evrensele kapılarını kapamamış kültür milliyetçileri yetiştirmek amacıyla nitelikli süreli yayınlarla çocuğa ulaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. 29 Ekim 1938 tarihinde yayın hayatına giren ve 52 sayı yayımlanan Cumhuriyet Çocuğu edebî, eğitici ve öğretici içeriğiyle dikkat çeken bir süreli yayındır. Dergide hikâyeler, roman-çizgi roman tefrikaları, şiirler, resimler, karikatürler, bilmeceler, tabiat-tarih-coğrafya-fen bilgisi-Türk kültürü ve farklı kültürlerle ilgili yazılar vardır. Cumhuriyet idaresinde bir hukuk devleti içinde vatandaş olma bilincini telkin eden Cumhuriyet Çocuğu geçmişe ve değerlere bağlılığa son derece önem vermiş, Türklük çocuğu vurgusu yaparak milli kimlik ve aidiyeti ön plana çıkarmıştır. Türkiye’nin dört bir yanına Cumhuriyet Çocuğu dergisinin Ziya Gökalp’ın milli kültür ve medeniyet sentezi doğrultusunda “cumhuriyet çocuğu / vatandaşı” kimliği sunma çabası incelenecektir.Item Dijital oyunlarda kadın ve erkek temsilinin toplumsal cinsiyet işaretleri bağlamında değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-23) Onay, Ceren Zeliha; Kıylıoğlu, LeventToplumsal cinsiyet rollerinin öğrenilmesinde güçlü etkileri olan etmenlerden biri de medyadır. Medyada yer alan içerikler Albert Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına göre değerlendirildiğinde medyanın gözlemleme yoluyla bireylerin düşünce, tutum ve davranışlarını etkileyebildiği görülmektedir. Dünya genelinde milyonlarca kullanıcıya sahip olan ve Türkiye’de de özellikle çocuklar ve gençler olmak üzere geniş bir kullanıcı kitlesi bulunan dijital oyunlar oyuncularını farklı şekillerde etkileyebilmektedir. Bu çalışmada öğrenmede etkili olan etmenlerden dijital oyunlar toplumsal cinsiyet işaretleri bağlamında incelenmiştir. Çalışma kapsamında dünya genelinde 2019 yılının en çok satan oyunlarından Grand Theft Auto V, FIFA 20, Minecraft: PlayStation 4 Edition, Call of Duty: Modern Warfare, Tom Clancy’s Rainbow Six: Siege ve NBA 2K19 örneklem olarak seçilerek içerik ve betimsel analiz yöntemleriyle değerlendirilmiştir. Sonuç olarak oyunların genel itibariyle toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yinelediği ve desteklediği tespit edilmiştir.Item Dönüştürücü bir gösterge: Çıkrıklar Durunca’da Hz. Ali imgesi üzerine psikanalitik bir inceleme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-05-13) Çetin, SedaSadri Etem’in Çıkrıklar Durunca’sı, rüyaların merkeze alındığı bir romandır. Bir Alevi köyünde görülen bu rüyaların tamamında Hz. Ali vardır. Hz. Ali rüyalarda yalnız imgesiyle yer almaz, öncelikle rüyayı gören Dudu’ya sonra da tüm köylülere vahiy şeklinde talimatlar da verir. Bu sayede devlet güçleri tarafından uzun süredir ezilen köylüler güçlenir ve Hz. Ali göstereni etrafında birleşirler. Ancak köylüler kişisel çıkarlarını öncelemeye başladıkları anda bu etki ortadan kalkar ve köylüler için çok geçmeden büyük bir felaket yaşanır. Bu çalışma Adaköy halkının yaşadığı psikolojik değişim ve dönüşümün hangi boyutlarda gerçekleştiğine odaklanmış, bu dönüşümün kavranabilmesi için psikanalitik kuramın gösterge, gösteren ve arketip kavramlarından destek alınmıştır.Item Gagauz ve Türk Tiyatrosu’nun bir karşılaştırmalı edebiyat örneği olarak Nikolay Baboglu’nun “Mumnar Saalık İçin” ile Haldun Taner’in “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” adlı eserleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-23) Ertuş, AyşeNikolay Baboglu, Gagauz Edebiyatı’nın önemli isimlerinden biridir. Gagauz kültür ögelerini her fırsatta eserlerine yansıtmayı ihmal etmeyen Baboglu’nun tek tiyatro eseri “Mumnar Saalık İçin”dir (Mumlar Sağlık İçin). “Mumnar Saalık İçin” adlı eser ile Türk Edebiyatı’nın önemli tiyatro ve öykü yazarı Haldun Taner’in “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” adlı eseri, benzer şekilde işledikleri toplumsal eleştiriyle dikkat çekmektedirler. Toplumcu bakış açısıyla ele alınan her iki oyun izlekler, kişiler, zaman ve dekor / mekân ögeleri açısından ele alınarak incelemeye tabi tutulmuştur. Bu iki oyunda yanlış işleyen bürokrasi, savaş ve ahlaki değerlere bakış izlekleri öne çıkmaktadır. Oyunlarda zaman ve dekor / mekân tamamlayıcı unsur olmaktan öteye geçerek işlevsel olarak kullanılmıştır. Bu çalışmada Nikolay Baboglu’nun “Mumnar Saalık İçin” ve Haldun Taner’in “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” adlı eserleri karşılaştırmalı edebiyat bağlamında incelenmiştir.Item Göçmen kimliklerinin inşası: Bir çokkültürlülük ve tanınma teorisi eleştirisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-03-14) Göksel, Gülay UğurBu makalede ilk olarak çokkültürlü politikalar hakkındaki tartışmaların ve Honneth’in tanınmaya dayalı eleştirel teorisinin kısa bir özeti verilecektir. İkinci olarak Honneth’in teorisine iki açıdan eleştiri getirilecektir. İlk eleştiri, Honneth’in Meadçi sosyopsikolojik öz-oluşum analizinin, ev sahibi ülkelerdeki yeni gelen göçmenlerin saygısızlık ve yanlış tanınma deneyimlerini anlamamız için gerekli teorik yapı açısından eksik olduğudur. İkinci temel eleştiri, Honneth’in tanınma teorisini pratik sosyolojik bir bakış açısıyla uygulanabilir kılmak için siyasi kurumların bireysel kendini gerçekleştirme ve tanınma üzerindeki etkilerini göz ardı ettiğidir. Hegel’in etik düzen fikrini kullanmasına rağmen Honneth’in teorisi bireysel veya grup mücadelelerinin özgürleşme potansiyeli üzerinde siyasi kurumların rolüne vurgu yapmak konusunda yetersiz kalmaktadır. Farklı göçmen deneyimlerine referanslar verilerek bu eleştirilerin temel aldığı esas noktalar gösterilecektir. Son olarak göçmenlerin özgürleştirici potansiyelini veya topluma dâhil edilme süreçlerini daha iyi anlamak için tanınma teorisinin birkaç temel değişiklikle birlikte liberal veya komünitaryan teorilerden daha iyi bir teorik açıklama sağladığı savunulacaktır.Item İbn Kalender’in manzum sözlüğü: Türkî vü Tâzî(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-05-22) Jaradat, Saleh; Öztürk, Zehra; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.; 0000-0002-4686-3958Manzum lügatlerin Klasik Türk edebiyatındaki ilk örnekleri XV. yüzyılda görülür. Aruz vezniyle yazılan bu sözlüklerin amacı, dil öğretimini kolaylaştırmak ve kalıcı hâle getirmektir. Klasik Türk edebiyatında, bu amaçla yazılan sözlüklerin çoğu Arapça-Türkçe ve Farsça-Türkçe iki dilli sözlüklerdir. Bunların yanında az sayıda; Ermenice-Türkçe, Fransızca-Türkçe, Boşnakça-Türkçe sözlükler de vardır. Arapça-Farsça-Türkçe için üç dilli sözlükler de kaleme alınmıştır. Bu sözlükler; çocuklara dil bilgisi kurallarını, kaynak dildeki kelimelerin anlamlarını, sayıları ve vezinleri öğretmeyi hedefler. İbn Kalender tarafından kaleme alınan Türkî vü Tâzî Arapça-Türkçe bir manzum lügattir. Türkî vü Tâzî’nin yazılış tarihi hakkında bilgi yoktur. Müellifiyle ilgili bilgiler sınırlıdır. Eserin tespit edilen iki nüshasından birinde tarih yoktur. Diğer nüsha 1063/1652-53 tarihini taşır. İki nüshadan hareketle oluşturulan tenkitli metne göre Türkî vü Tâzî mensur bir mukaddime, 19 kıta ve 235 beyitten oluşur. Bu çalışmada; eserin müellifi, biçimi ve içeriği hakkında bilgi verildikten sonra eserin tenkitli metni verilmiştir.Item Identifying dimensions of revolutionary change and transformation: A reference framework for studies on revolutionary movements(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-16) Yeniçırak, HasanThere are revolution theories that formulate why and how the revolution occurred, which has a deep-rooted tradition of thought. Each attempt to theorize the revolution has some fundamental problems. No revolution theory covers all variables, but it is possible to reach some objective revolutionary criteria that try to understand and explain revolutionary change and transformation. In this work, we will examine the revolution theories and arrive at objective revolutionary criteria that will guide our understanding of revolutionary change and transformation. In this direction, we will begin our work by examining the theories of revolution and revealing the basic premises at the center of each revolution theory. Next, we will consider the main problems of the revolution theories we have examined. Finally, we will reveal the dimensions of revolutionary change and transformation that we can see in many revolutions, based on the revolution theories we have examined.Item İlhan’ın meşruiyeti: Abaka Han’ın tahta çıkışı ve Kubilay Kağan tarafından tasdiki meselesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-22) Karaarslan, Yusuf Ziya; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.; 0000-0002-6346-4713Moğol İmparatorluğu’nun batı topraklarını yönetmek ve Cengizli hâkimiyetini daha ileri mevkilere taşımak üzere Yakındoğu’ya gönderilen Hülegü tarafından kurulan İlhanlı Devleti, takriben yarım asır müddetle Moğol kağanlık merkezine tâbi şekilde hüküm sürmüştür. Doğrudan kağana bağlı olan ilk İlhanlı hükümdarları, Moğol idare geleneğinin gerektirdiği şekilde, ilhanlıklarının kağan tarafından tasdik ve tevcih edilmesine büyük önem vermişler, hatta bu kaideyi meşruiyet alâmeti telakki etmişlerdir. Hülegü’nün ölümünün ardından tahta çıkan Abaka’nın ilhanlığı, dönemin Moğol İmparatoru Kubilay Kağan tarafından, cülusundan yaklaşık beş yıl sonra tasdik edilmiştir. Yakındoğu coğrafyasında Moğollar açısından mühim siyasi gelişmelerin meydana geldiği bir sırada yaşanan bu gecikmenin tesadüfi olmadığı aşikâr olmakla birlikte, bu meselenin sebepleri hususunda tatmin edici izahlar yapılmış değildir. Bu çalışmada İran merkezli Moğol şube devletinin kuruluşu ve ilhanlık müessesesi kısaca ele alınmış, Abaka Han’ın tahta çıkışı ile Kubilay Kağan tarafından tasdiki arasında gelişen süreç incelenmiş, bu kapsamda söz konusu tevcihin gecikmesinde etkili olan faktörler tahlil edilmiştir.Item İş yeri dışında bir esnek çalışma modeli olarak ev eksenli tele çalışma: Beklentiler ve sorunlu alanlar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-21) Erdayı, A. UtkuBilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişim, modern çalışmanın bilindik mekân ve zaman sınırlarının dışına çıkmasını sağlayarak onun doğasını derinden etkilemiştir. Tele çalışma, bahsedilen gelişimin bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve temelde bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânların kullanılmasına dayalı esnek bir çalışma türüdür. Bu makalenin temel amacı; ev eksenli tele çalışmanın işçiler açısından ortaya çıkardığı sorunları, uygulama örneklerini dikkate alarak ortaya koymaya çalışmaktır. Buradan hareketle makalede tele çalışmanın gelişimi ve doğası anlatılmış, neoliberalizmin esneklik anlayışı ile tele çalışma arasındaki ilişki açıklanmış, ev eksenli tele çalışmanın işçiler açısından ortaya çıkardığı dezavantajlar, tele çalışmaya ilişkin farklı uygulamalar üzerinden tartışılarak sorunlu alanlar belirlenmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak ev eksenli tele çalışmanın çalışanlar için çalışma sürelerinin ve iş yoğunluğunun artması, evin iş yerine dönüşmesi sebebiyle aile hayatının olumsuz etkilenmesi, ücretlerin düşük ve sosyal yardımların az olması, yoğun denetim nedeniyle baskının ve stresin artması, sosyal izolasyon ve sınırlı bir kariyer gelişimi olarak sayılabilecek önemli sorunları beraberinde getirdiği görülmüştür.Item İşaret dili eğitimi almış ve almamış üniversite öğrencilerinin engelli bireylere yönelik tutumlarının ve uyum düzeylerinin değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-05-07) Akgün, Bahanur MalakÇalışmada işaret dili eğitimi almış ve almamış üniversite lisans öğrencilerinin engelli bireylere yönelik tutumlarını ve uyum düzeylerini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışma kesitsel tanımlayıcı araştırmadır. Çalışmaya katılmaya gönüllü olan, aydınlatılmış onam formunu dolduran 115 öğrenci örneklemi oluşturmuştur. Öğrencilerden 57’si işaret dili eğitimi almış ve 58’i işaret dili eğitimi almamıştır. Katılımcılara 25 Aralık 2016- 01 Mart 2017 tarihleri arasında Tanıtıcı Bilgi Formu, Özürlülere Yönelik Tutum Ölçeği (ÖYTÖ) ve Hacettepe Kişilik Envanteri (HKE) uygulanmıştır. Eğitim almış ve almamış öğrencilerin HKE toplam puanları arasında bir fark yoktur. Eğitim almış öğrencilerin ÖYTÖ toplam puanları ve ÖYTÖ alt faktör eğitim ortamı, kişilerarası ilişkiler, kişisel özellikler, çalışma yaşamı, yetkinlik-bağımsız yaşam puanları ve HKE alt ölçek sosyal uyum, kendini gerçekleştirme, sosyal ilişkiler, sosyal normlar puanları eğitim almamış öğrencilerden yüksektir (p<.05). Öğrencilerin ÖYTÖ ve HKE toplam puanları arasında bir ilişki yoktur. İşaret dili eğitimi almak engelli bireyleri tanımayı ve onlara karşı olumlu tutumlar geliştirmeyi sağlamıştır. Bu ruh sağlığında toplumsal farkındalık yaratmada önemli bir strateji oluşturabilir.Item Küçük İskender’in “Berlin” adlı şiirinde iğrençlik ekseninde postmodern gotik ve grotesk estetiği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-22) Doğan, Mine NihanTürk Yeraltı şiirinin travmatik, Beatnik-Marjinal şairi küçük İskender’in (1964-2019) alt kültürün egemenliğini anlatan “Berlin” adlı şiiri, Bu Defa Çok Fena (2011) adlı şiir kitabında yer alır. “Küçük” sıfatının küçük /k/ ile başlamasını isteyen şair, herkesin kendisini büyük gördüğü yazın dünyasında kendini küçük harflerle ifade etmeyi seçer. Küçük İskender’in psikolojik travmalarından doğan imgeleri ve iğrençlik eksenindeki gotik ve grotesk estetiği “Berlin” adlı postmodern şiirinde yinelenen ikonografik birer motiftir. Şair, Amerika’daki Beat kuşağından etkilenerek menşei Beyoğlu olan Beatnik-Marjinal “Berlin” şiirinde bir tabu olarak görülen duvarının yıkıldığı Berlin şehriyle Freud’un “özdeşleşme” kavramı çerçevesinde imgeler kurgular. Bu çalışmada “Berlin” şiiri Romantik edebiyatın “yüce”, Freud’un “tekinsiz”, Kristeva’nın “iğrenç” ve Bataille’ın “biçimsiz” kavramları başta olmak üzere çeşitli görüşler etrafında gelişen iğrençlik, gotik ve grotesk estetik bağlamında incelenecektir.Item Mondros Mütarekesi’nin Bursa’da uygulanması ve işgalin Bursa yereline sosyoekonomik etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-03-28) Ersevinç, Mine; Bursa Uludağ Üniversitesi/Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü.; 0000-0002-8067-9572I. Dünya Savaşı’ndan Mondros Mütarekesi’yle çekilen Osmanlı Devleti’nin toprakları İtilaf Devletleri’nin kontrolü altına girmiş ve Anadolu’da işgaller başlamıştır. İtilaf Devletleri; Mütareke sonrası Mudanya ve Gemlik’i, 8 Temmuz’da ise Bursa merkezini işgal etmiş ve işgal 11 Eylül 1922’ye kadar devam etmiştir. Mütareke sonrası Bursa, bir yandan İtilaf Devletleri’nin desteğindeki Yunan güçleriyle bir yandan da uzun yıllar birlikte yaşadıkları Müslüman halka ihanet eden Ermeni ve Rumlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Çalışmamızda amacımız; Bursa’da işgal öncesi, işgal dönemi ve işgalin sonlandırılması süreçlerinde nüfus hareketlerini, ekonomik ve kültürel değişimi incelemektir. Bursa merkez ve köylerinde yaşayan ve işgalci güçlerle hareket eden Ermeni ve Rumların Müslüman halka uyguladığı kıyımı belgelerle vererek bölgede Müslüman halk aleyhine yaşanan demografik hareketliliği açıklamak ve bu hareketliliğin Müslüman halk aleyhine dönüştürdüğü ekonomik ve kültürel değişimi de ortaya koymaktır.Item Ortaçağ Yakındoğusu’nda derviş toplulukları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-05-22) Şen, Muhammed Seyyit; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.; 0000-0003-2954-7360Özellikle Türk akademi camiasında Kalenderî, Haydarî Vefaî-Babaî gibi derviş gruplarının varlığı Şamanizm’in Anadolu’daki Müslüman kültürü üzerindeki etkisinin devamı olarak görüldüğünden, bu tür gruplar genellikle “heterodoks İslam” olarak tanımlanmakta ve Türk-İslam anlayışı çerçevesinde değerlendirilmektedir. Fakat bu yaklaşım tarzı derviş kültürüyle Ortadoğu’daki Sûfî geleneği arasındaki derin bir ilişki yapısını göz ardı etmektedir. Dolayısıyla bu makalede Ortadoğu’daki Sûfî tecrübesinin derviş kültürünün oluşmasındaki önemli rolüne temas ettik. Yanı sıra derviş gruplarının Ortadoğu bölgesinde hangi siyasi ve tarihsel bağlamda ortaya çıktıklarını ve bu bölgede nasıl yayıldıklarını inceledik. Ayrıca Ortaçağ’da yazılan dinî kaynaklarda derviş topluluklarının Sünni ulema tarafından nasıl tanımlandıklarını değerlendirdik. Sonuç olarak Ortadoğu bölgesindeki derviş gruplarını çalışmanın önemini ortaya koymaya çalıştık.Item Ragıp Kemal Cantürk’ün gezi yazılarında Bursa(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-17) Kayış, YasinRagıp Kemal Cantürk 1930’ların ilk yarısında Anadolu ve Trakya’yı dolaşarak gezi yazıları kaleme almış bir muhabirdir. Gezilerini Milliyet, Akşam ve Vakit (Kurun) gazeteleri adına yapmış, özellikle Marmara Denizi çevresindeki kentleri daha sık ziyaret etmiştir. Cantürk’ün sıkça uğradığı yerlerden biri de Bursa vilâyetidir. Söz konusu gezilerinde Cantürk vilâyet merkezinin yanı sıra Mudanya, Gemlik, İnegöl, Orhaneli, Karacabey, Mustafakemalpaşa ve Orhangazi kazalarını da ziyaret etmiştir. Ancak bu çalışma muhabirin sadece vilâyet merkezine dair gezi yazılarına odaklanmıştır. Cantürk, Bursa vilâyet merkezine dair yazılarında kentin belediye, eğitim, ulaşım gibi kamu hizmetlerini değerlendirmiş, ekonomik etkinliklerine dair bilgiler vermiştir. Bursa’nın tarım ürünlerinin bolluğunu, kalitesini ve ucuzluğunu sürekli vurgulayan Cantürk, ayrıca turizm, merinos koyun yetiştiriciliği, ipekli dokuma gibi farklı sektörlere dair de detaylı bilgiler paylaşmıştırItem Sağlık psikolojisi eğitimi: Türkiye değerlendirmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-12) Taşkale, Nermin; Acar, Didem; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Psikoloji Bölümü.; 0000-0002-3823-6081Sağlık ve sağlık uygulamalarına verilen değerin artmasına ek olarak son yıllarda hastalıklarda görülen artış, psikolojinin uzmanlık alanlarından biri olan sağlık psikolojisinin tüm dünyada ve ülkemizde önemini artırmaya başlamıştır. Bu çalışmanın amacı sağlık psikolojisinin tanımı ve sunuluş biçimi hakkında bilgi sunmak ve sağlık psikolojisi eğitiminin Türkiye’deki durumunu tespit etmektir. Bu amaçla, 2017-2018 öğretim yılında aktif olan Psikoloji bölümlerinin (21 devlet, 50 vakıf üniversitesi) lisans ve lisansüstü müfredat programları incelenmiştir. Lisans programlarının 56’sında (% 80) sağlık psikolojisi eğitimi sunulmaktadır. Lisans programlarındaki sağlık psikolojisi eğitiminin çoğunlukla seçmeli derslerle yürütüldüğü görülmüştür. Lisansüstü programların 14’ünde (% 18) sağlık psikolojisi ile ilgili bir ders bulunmaktadır. Bu oranlar uluslararası müfredat programlarında olduğu gibi Türkiye’de de sağlık psikolojisi eğitiminin, yaygınlaştırılması gerektiğine işaret etmektedir. Bunu destekler şekilde, Türkiye’de akredite edilmiş bir sağlık psikolojisi programı henüz bulunmamaktadır. Akreditasyon süreçlerinin başlaması ve sürdürülmesi Türkiye’deki müfredat programlarının standart ve sürekli hâle gelmesi ile mümkün olacaktır.Item Sanayi toplumları bağlamında Dahrendorf’un sınıf anlayışı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-03-18) Erdoğan, UmutSınıf ve sınıf çatışması sosyolojide üzerinde en çok tartışılan alanlardan biridir. Çatışma kuramının önemli isimlerinden Ralf Dahrendorf ise bu tartışmaya sanayi toplumlarında sınıf ve sınıf çatışmasının nasıl bir değişim yaşadığını “Class and Class Conflict in Industrial Society” adlı çalışmasında ele almıştır. Dahrendorf’a göre klasik Marksist anlayışın aksine sanayileşme sonrasında sınıf çatışmasının işçi sınıfı ve kapitalistler arasında artık gerçekleşmesi mümkün değildir. Sanayi toplumlarında yaşanan değişimler işçi sınıfının ve kapitalistlerin yapısını değiştirmiştir. Her iki sınıf da kendi içinde farklı çıkarlar ve konumlara göre bölünmüş hâldedir. Öte yandan Dahrendorf, bir çatışma kuramcısı olarak çatışmanın sanayi toplumlarında ortadan kalkmadığını söyler. İşlevselci teoriden de etkilenen Dahrendorf, çatışmanın işlevselleşmesinden bahseder. Bu çalışma bağlamında Dahrendorf’un “Class and Class Conflict in Industrial Society” (1959) tarihli eseri temel alınarak önde gelen çatışma kuramcılarından biri olan Dahrendorf’un sanayi toplumlarında değişen sınıf ve sınıf çatışması üzerine düşünceleri aktarılacaktır.Item Sessizlik arayışı: Bir Wittgenstein okuması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-05) Yılmaz, AdemBu çalışmanın amacı Ludwig Wittgenstein’ın bakış açısından güncel entelektüel ortamın manzarasını çizmektir. Günümüz entelektüel iklimi sözcüklerin büyüsüne kapılmışlığın ve düşünme ediminin yerini alan düşünme taklidinin hükmü altındadır. Bu durumun en önemli göstergelerinden biri entelektüel düzlemde karşılığını bulan “anlaşılmazlık duvarları”dır ki bunun karşılığı entelektüel çabanın Spinozist anlamda bir kibre kapılmasıdır. Çalışma, entelektüel çabanın içine düştüğü bu “gürültü” ikliminin karşısına Wittgenstein ile kurduğu diyaloğun çerçevesinde sessizliği ön plana çıkarmaktadır. Sessizlik, entelektüel çabanın içine düştüğü gürültü ikliminin edilginliğinin sona erdiği ânın eşiğidir ve etkin bir biçimde içinde bulunulan zamanı anlama çabasının başlangıcıdır. Düşünce, bu koşulla, ezberlenmiş cümlelerin büyüleyici tekrarından kurtulacak ve öğretisel olmanın kolaycılığından, bedel gerektiren bir etkinliğe dönüşecektir.