1979 Cilt 1 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/20483
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Tahvil sahibinin tahvili ihraç edene veya devredene karşı borçları ve tahvili devralana karşı sorumlulukları(Bursa Üniversitesi, 1979) Karaahmetoğlu, Mehmet NuriTahvil sahibinin en önemli borcu aldığı tahvilin bedelini tahvil ihraç edene veya devren iktisap ediyorsa devraldığı kişiye veya yetkili kıldığı kişiye ödeme borcudur. Tahvil bedeli ya alımda peşin olarak ödenir veya taahütname yapılmışsa taahütname esnasında peşin veya taahütnamede gösterilen vadelerde ödenmek üzere taksite bağlanabilir . Biz konuyu' tahvil sahibinin tahvili tahvil ihraç edenden alması halini esas alarak inceleyeceğiz tahvili devren iktisap halinde de tahvil sahibinin borçları genel olarak aynı niteliktedir Bunları ayrı ayrı incelemek konuyu oldukça genişleteceğinden bu sınırlamaya gitmeyi zorunlu gördük. TTK tahvillerin itibarı kıymetleri hakkında pay senetlerinin aksine bir alt sınırlama getirmemiştir. Bu nedenle nazarı olarak bir liralık itibarı değeri olan tahvilde ihraç etmek mümkündür. Kanun tahvillerin itibarı kıymetleri hakkında bir tavan sınırda koymamıştır.Item Die grundlage und grundsatze des Türkischen kollektiven arbeitsrechts(Bursa Üniversitesi, 1979) Akçaylı, Nurhan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Im Rahmen dieses Themas werden die Grundlage und Grundsatze des Türkisehen kollektiven Arbeitsreehts im Verleieh zum Deutschen Reeht behandelt und versucht Gleiehes, Ahnliehes und Versehiedenes ader Entgegengesetztes in Türkiseher und deutscher Reehtsordnung herauszusstellen Die Grundlage und Grundsatze des Türkisehen kollektiven Rechts sind nur verstandlieh, wenn man die besanderen eharakterischen Eigensehaften des Türkisehen Rechts kennt und berüeksiehtigt. Die beiden kennzeiehnenden Eigenschaften des Türkischen Rechts sind sein pragmatischer Charakter und seine Ableitung aus fremden Rechtsordnungen.Item Şimdi 35 saatlik haftanın tam sırasıdır(Bursa Üniversitesi, 1979) Hughes, John; Kutal, GültenOtuz beş saatlik haftaya geçiş için daha münasip bir an olamaz. Bu sadece İngiltere için değil, aksine bütün diğer önemli sanayi ülkeleri için de geçerlidir. üretim alanındaki bugünkü teknik gelişme, sermaye stoklarının kuvvetle büyümesi ve kuvvetli üretim artışı, fiili iş saatleri azalmadığı takdirde, istihdam artışı için sadece dar bir hareket alanı anlamına gelmektedir. Bu büyük ölçüde ve özellikle sanayi işçileri için söz konusudur. 1965 ve 1975 yıllan arasında İngiltere de üretim sermayesi %40 a yakın bir oranda büyümüştür. Bu dönemde (üretimde çalışan) sanayi işçilerinin gerçek (fiili) çalışma süreleri toplam olarak %25 oranında gerilemiştir. Kısa bir süre önce Federal Almanya hakkında yayımlanan bir makaleden (Department of Employment Gazette vom April 1977) şunları aynen alıyoruz : «Ekonomik durgunluğun yavaş yavaş gerilemesine rağmen, sanayide kuvvetlenen rasyonalizasyon sebebi ile Federal Almanya'da hala yüksek bir işsizlik hesaplanmıştır.Item İsviçre'de sendikaların kuruluş ve işleyiş temel ilkeleri(Bursa Üniversitesi, 1979) Demircioğlu, A. Murat; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Başka sanayi ülkelerinde olduğu gibi, başlangıçta İsviçre'de işçilerin hukuksal örgütlenmesi, devlet için tehlikeli, düzene ve ticari özgürlüğe, sözleşme serbestisine ters olarak kabul edildiğinden yasaklanmıştır. Buna karşın illegal karakterli işçi örgütlerine rastlanır. Ancak işçiler yılmamışlar ve uzun mücadelelerden sonra başarıya ulaşmışlardır. Bunun sonucu olarak da önceleri kesinlikle yasak olarak belirlenen işçilerin hukuksal örgütlenmesinin artık yavaş yavaş kabul edildiği, işçiler açısından Koalition özgürlüğünün gerçekleştiği görülür. 1848 yılında kabul edilen Federal Anayasada düzenlenen Koalition özgürlüğü ile İsviçre'de işçiler için sendikal özgürlük artık legal bir duruma gelmiş ve bu durum 1874 Anayasa değişikliğinde de aynen benimsenmiştir. 1947 yılının Federal An yasasındaki Revision ticaret özgürlüğüne parelel olarak 1848 yılında tanınan Koalition özgürlüğünü değiştirmeden aynen korunmuştuItem F. Almanya'da hastalık sigortası ve sigortalının masraflara katılması(Bursa Üniversitesi, 1979) Akçaylı, NurhanBilindiği gibi, F. Almanya, sosyal sigorta sistemini ilk defa kurup uygulayan ve bu hususta diğer ülkelere önderlik eden bir ülkedir. Bugün F. Almanya'da sosyal sigortanın kapsamı ve boyutları son derece genişlemiş ve kurum dev bir örgüt halini almışken, buna paralel olarak memnuniyet değil, tam tersine ciddi bir takım şikayet ve eleştiriler yükselmeğe başlamıştır. Bu eleştiri ve şikayetlerin büyük bir çoğunluğu özellikle hastalık sigortasına ilişkin bulunmakta ve sigortanın bu dalında köklü bir reform ihtiyacından söz edilmektedir. Tüm reform dileklerinin birleştiği nokta ise, yapısal düzeltmeler yanında sigortaların sigorta masraflarına bizzat katılması hususu, teşkil etmektedir. Hastalık sigortasında eleştirilere sebep olan sorunlar başlıca u noktalarda toplanmaktadır.Item Türkiye'de kentleşme ve gecekondu oyları (1965-1975)(Bursa Üniversitesi, 1979) Vaner, SemihUzmanlar kenti, tarımsal olmayan üretimin yapıldığı ve tüm üretimin denetlendiği, dağıtımının koordine edildiği, belirli teknolojinin beraberinde getirdiği büyüklük, yoğunluk, heterojenlik ve bütünleşme düzeylerine varmış yerleşme türü; kentleşmeyi de, bir yerleşme ya da bir ülkenin yerleşmelerinde, tarımsal olmayan üretim oranının artması ve tüm üretiminin denetim ve koordinasyonunun yoğunlaşması sonucu, büyüklük, yoğunluk, heterojenlik, bütünleşme derecelerinin artması olayı biçiminde tanımlıyorlar. İlk gerçek kentler, M.Ö. 3000'lerde, Doğu Mezopotamya'da görülüyor. Tarım için çok elverişli olan bu topraklarda, su toplama ve dağıtımının düzenlenmesi, yazının bulunuşu, hayvanlarla çekilen tekerlekli taşıt aralarının kullanılması ile ilkel ticaretin başladığı Sümer ve Akad uygarlıklarında bazı kentlerin kurulduğuna rastlanmaktadır. Bu devirdeki kentlerin ortak yönleri, hemen hemen tümünün bir su kaynağı civarında kurulması, dinsel ve siyasal yönetimin tek kişi etrafında toplanması, asil ve hizmet sınıflarının oluşu, kentin kendi düzeni içinde birtakım bölgelere ayrılmasıdır.Item Laspeyres mi, Paasche mi(Bursa Üniversitesi, 1979) İpek, MerihTartılı fiyat ya da miktar indeksleri hesaplanırken karşılaşılan türlü sorunlar arasında bir tanesi de tartıya (ağırlığa ilişkindir. Sözgelimi fiyat indeksinde, «Tartı temel yılın miktarları (ya da değerleri) mı, içinde bulunulan dönemin miktarları (ya da değerleri) mi olmalı? » konusu tartışılır. Miktar indeksinde de benzer tartışma fiyatlar (ya da değerler) için yapılır. Bir başka deyişle, kağıt üzerindeki bu tartışma, «Laspeyres mi, Paasche indeksi mi?>> sorununa indirgenebilir. Kağıt üzerinde kalanı> diyoruz; çünkü, çoğu ülkeler, uygulamadaki kolaylığı. maliyetinin düşüklüğü nedenleriyle Laspeyres formüllerini kullanırlar. Buna karşın, konuyu ele alan kitap ya da makalelerde, bazı koşulları yerine getirmediği için Laspeyres indeksi eleştirilirken, özellikle fiyat artışlarını abarttığı (sistematik hataya yol açtığı) ileri sürülür. Konuyu açıklığa kavuşturmak, eleştirilerin geçerliğini saptamak üzere, önce bu iki indeksi tanımlayalım. Sonra da, iki indeksi karşılaştırarak, asıl önemli sorunun nereden kaynaklandığım inceleyelim. Bu arada. saptama yada değerlendirmeyi, ilgi alanı daha geniş olan fiyat indeksleri üzerinde durarak yapacağımızı belirtelim. Ayrıca, tartı sorunu özellikle geçinme indekslerinde önem kazandığından, «Laspeyres indeksinin fiyat artışların abarttığı)) savının ne denli geçerli olduğunu, sözü edilen konuya ağırlık vererek inceleyeceğimize işaret edelim.Item Informationserfolgsrechnung bei der produktplanung(Bursa Üniversitesi, 1979) Yılmaz, ZekaiDie Infonnationsfunktion eines Produktes ist «die dem Erzeugnis zugedachte Fahigkit und Aufgabe, Informationen über sich selbst in die Marktsphare auszustrahlen >. Die von dem Produkt ausgehenden Informationen körmen unter drei Grundfonnen zusammengefasst werden den Existenz-, den Herkuruts und den Qualiti: itsinformationen . Die Mindestinformation, die ein Produkt ausstrahlt, ist die Nachricht über seine Existenz. Darüber hinaus körmen Herkunftsinformationen bezüglich der verschiedenen Bearbeitungsstufen, Ld.R. jedoch nur bezüglich der letzten, durch entsprechende Markierung am Produkt mitgeteilt werden. Die Markierung karm durch ein Signum (Markenzeichen, Produktsymbole, Hersteller-bezeichnungen) oder durch für da.S Produkt charakteristische Eigenschaften (Produktgestaltung, Farbkombinationen) erfolgen. Schlie,Blich körmen Qualitatsinformationen über die Funktion oder die sonstigen Eigenschaften des Produktes Auskunft geben.Item Mal planlamasında mal bilgisinin başarı etkinliğinin ölçülmesi(Bursa Üniversitesi, 1979) Yılmaz, ZekaiBir malın bilgi (enformasyon) fonksiyonu, o mala, kendisi tarafından piyasaya bilgi yaymak için verilmesi düşünülmüş beceri ve görevi gösterir (1). Maldan yayılan bilgiler, varlık bilgileri, çıkış (mahreç) bilgileri ve kalite bilgileri olmak üzere üç ana kısımda toplanabilir (2). Bir malın yayacağı asgari bilgi o malın varlığı hakkındaki bilgidir. Eğer bir mal piyasada yok ise mal bilgisi de yoktur. Aslında malın varlığına dair bilgi başlıca bilgilerle beraberdir, bazen malı gelecekte satın alacak olan kimseye karşı tek haber verme köprüsünü oluşturur. Bu daha çok fiziksel maddelerin karışımında ve kimyasal maddelerin birleşiminde görülür. Mal bilgisinin ikinci şeklini çıkış (mahreç) bilgileri oluşturmaktadır. Çıkış bilgileri malın üretiminde kullanılan maddelerin cinsi, orijini, malın geçirdiği işleme aşamaları ve üretim yapan firma hakkındaki bilgileri içerir. Bu bilgiler özel bir işaretle malın üzerinde gösterilir. Bu işaret, malın markasını, malın sembolünü, imalatçı firmanın işaretlerini veya malın karakterini ortaya koyan çeşitli özelliklerinin (malın şeklinin düzenlenmesi, renk kombinasyonu v.s. gibi) mal üzerinde belirtilmesini içermektedir (3) . örneğin Coca-Cola şişesinin eklinin düzenlenmesi dünyanın her tarafında aynıdır ve öbür şişelerden kolaylıkla ayırt edilir. Bu şişeyi eline alan bunun Coca-Cola şişesi olduğunu kolaylıkla fark eder.Item İşletmelerde teknoloji kararları(Bursa Üniversitesi, 1979) Barutçugil, İsmet SabitTeknoloji, mal ve hizmet üretiminde kullanılan veya kullanılabilecek üretim bilgisi ve bu bilginin türetilme ve kullanılma becerisidir. Daha öz bir ifade ile teknoloji, üretime ilişkin bilgi birikimidir. Teknoloji bir bakıma da emek, doğa ve sermaye gibi bir üretim faktörüdür. Daha önemlisi, üretim faktörlerinin bir araya gelip üretim sürecine katılımlarını ve daha verimli olmalarını sağlayan bir faktördü. Teknoloji, toplumların refah düzeylerinin yükselmesi ve sosyo-ekonomik gelişmesi açısından büyük önem taşıyan bir konudur. Birçok araştırma, genel anlamda ekonomik . büyümenin önemli ölçüde teknolojik değişmeden kaynaklandığını göstermektedir. Bu nedenle, teknoloji kararları toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendirir.Item Pazarlama araştırmalarında kullanılan çok değişkenli analiz teknikleri(Bursa Üniversitesi, 1979) Mucuk, İsmetBu makale, pazarlama araştırmalarında kullanılması giderek yaygınlaşan bir grup modern analiz tekniğini yani «Çok değişkenli analiz tekniklerini» tanıtma ve amacını taşımaktadır. İşletmelerin pazarlama problemlerine ilişkin araştırmalara olan ihtiyacı, tüketiciye yönelik yeni pazarlama anlayışı çerçevesinde, bugün her zamankinden daha fazladır. Bu yüzden bir yandan bilinen bilimsel araştırma metot ve teknikleri ve bunların kullanım olanaklarının geliştirildiği ; bir yandan da bunlara yenilerinin eklenmesine çalışıldığı görülmektedir. Burada, önce, işletme yönetiminde pazarlama araştırmasının yeri belirtilerek, çok değişkenli analiz kavramına değinilecek; sonra bu tür analizin başlıca tekniklerinin tanıtılması yoluna gidilecek ve bunu değerlendirme ve sonuç bölümü izleyecektir. Günümüzde işletme yöneticileri, tüketicilerle direkt olarak temasta bulunmak suretiyle onların arzu ve isteklerini saptama ve zaman içinde bu arzu ve isteklerdeki değişmeleri izleme olanağından yoksundurlar.Item Temel ihraç ürünlerimizin talep elastikiyetleri(Bursa Üniversitesi, 1979) Ertaş, Sacit; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.İktisat teorisinde talep elastikiyetlerinin pratik ve teorik yön den önemli olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Son yıllarda ithalat ve ihracat talep elastikiyetlerini ölçmek için büyük bir çaba sarfedilmiş olmasına rağmen çok iyi bilinen genel sonuç uluslararası ticarette talebin elastikiyetsiz oluşudur. a Kritikler bu fenomeni farklı şekillerde açıklamaktadır. Orcutt, tahmini elastikiyet hesaplamalarının sıfıra doğru eğilimli olmasına neden olan çok .sayıda istatistiki tuzağın varlığını vurgulamaktadır. 4 öte yandan Yeager ve diğer bazı iktisatçılar ulusal hükümetlerce alınan çeşitli koruma önlemlerinin (kotalar ve gümrük vergileri gibi) uluslar arası ticaretin fiyat değişmelerine karşı tepkisini azalttığı görüşü nü savunmaktadır. Kuşkusuz bu ikinci görüş daha liberal uluslararası ticaret politikalarının uygulanması halinde fiyat mekanizmasının çalışmayacağı anlamına gelmemektedir.Item Türk banka sistemi içinde ticaret bankalarının orta vadeli kredi uygulaması(Bursa Üniversitesi, 1979) Öğrendil, SelçukKrediyi niteleyen esas unsurlardan biri de zaman unsurudur. Zaman unsurunu belirleyen etken ise kredinin ekonomik fonksiyonu, diğer bir söyleyişle krediye konu olan üretim sürecinin tamamlanması için gerekli zamandır. Konusu olan üretim sürecinin uzunluğuna göre kredileri kısa, orta ve uzun vadeli krediler olmak üzere üç gruba ayırmak dünya bankacılık sisteminde kural haline gelmiştir. Orta vadeli kredilerde zaman sınırı kesin belli değildir. Hangi uzunluktaki sürenin orta vade sayılması gerektiğine dair literatürde birlik olmadığı gibi ülkeler arası uygulama da da farklılıklar vardır. Öyle ki; Federal Almanya'da 4 yıl'a, Fransa'da yıl'a kadar vadeli krediler orta vadeli sayılmaktadır. Ayrıca orta vadeli krediler; yıldan daha uzun süreli ve genellikle 5 yıl a kadar olan, bazen de vadeleri 10 yıl'a kadar uzayabilen kredilerItem İktisadi denge tarım(Bursa Üniversitesi, 1979) Özgüven, AliDenge, eşitlik, istikrar, ahenk, birbirine bağlılık anlamına gelir ve hemen hemen bütün bilimlerde göze çarpar. İki kuvvet, iki ağırlık, iki miktar arasında eşitlik varsa veya bunlar aynı düzeye geliyorsa denge vardır denilir. Fizikte denge, bir nokta üzerine gelen kuvvetlerin bileşkesi nötr (sıfır) olduğu zaman kurulur. Mekanik bir sistemde ilk durumundan ayrılan her eleman, sistemin kendi kuvvetiyle tekrar eski denge noktasına döner. Biyolojide denge, bir canlının ahenkli bir biçimde büyümesi (gelişmesi) veya fonksiyonlarını düzenli olarak yapabilmesidir. Biyolojik denge, ihtiyaçların maksimum tatmini halidir, şeklinde de tanımlanabilir. İktisadi denge ise daha çok piyasada arz ve talebin birbirine eşit olmasıdır. Yani belli bir fiyatta arz edilen mal miktarı. bu fiyattan talep edilen mal miktarına eşittir. Ancak bu eşitlik sürekli değildir, geçici olarak da sağlanabilir. Böylece, sürekli iken «istikrarlı» geçici iken de «istikrarsız» bir denge karşımıza çıkacaktır. Klasik teoride daha çok statik denge üzerinde durulur. Statik denge genellikle bütün egzojen (dış) etkenlerden uzak, bizzat sistemin ilk durumunu koruyabilmesidir. Bunun içindir ki statik dengede endojen (iç) etkenler veya kuvvetler denge halinde bulunmakta birbirine uymakta ve hiç bir değişikliğe sebebiyet vermemektedir.