1995 Cilt 11 Sayı 1

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14997

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 29
  • Item
    Ruminantların beslenmesinde yağların kullanımı
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Karabulut, Ali; Filya, İsmail; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Karbonhidratların 2.5 katı enerji içeren yağlar yoğun enerji kaynaklarıdır. Yağlar ruminant rasyonlarınm enerji değerlerini yükseltirler. Yapılan çalışmalar sonucunda, hayvanlarda enerji aliminin artmasıyla birlikte verimliliğin yükseldiği saptanmıştır. Ruminant rasyonlarına katılan yağlar sadece yüksek düzeyde enerji sağlamakla kalmayıp, rasyona katılan diğer yemlerin besin maddelerinin emilimini artırarak bu yemlerdeki brüt enerjinin daha fazla kısmının metabolik enerjiye dönüşmesini sağlarlar.
  • Item
    Hayvansal lifler üretimi için alternatif türler
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Tuncel, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Hayvansal liflerin bir kısmı özel lifler olarak anılır ve modaya da bağlı olarak genellikle yüksek fiyatla satılırlar. Bunun bir nedeni de sözkonusu liflerin az üretilmesidir. Bu nedenle tekstilciler zaman zaman yeni lifler bulmaya ve bunlardan yeni materyal üretmeye çalışırken bir yandan da bilinen liflerden yeni ürünler yaratarak tüketicinin beğenisine sunar ve böylece talebi yüksek tutmaya çalışırlar. Diğer taraftan birçok Avrupa ülkesi başta olmak üzere Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler bir yandan uzun kıllı keçilerden elde edilen keşmir yünü üretimine ağırlık verirken, bir yandan da diğer türlerden yararlanma yolları aramaktadırlar. Bu çalışmaların bir amacı da kırsal kesimde yaşayan kimselere ek gelir sağlayarak bu bireyleri yerinde tutmaya çalışmaktır. Bu çalışmada özel lifler olarak anılan tiftik ve keşmir gibi keçi lifleri ile yine özel önemi olan başka hayvan türlerinden elde edilen liflerin üretimi ve tüketimi ile ilgili bir inceleme hedeflenmiştir.
  • Item
    Tescil edilen adi fiğ (Vicia sativa L.) çeşitleri
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Atıf 4.0 Uluslararası; Açıkgöz, Esvet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde üç adi fiğ (Vicia sativa L.) çeşidi ıslah edilmiş ve 16 Mayıs 1994 tarihinde Tescil Komitesi tarafından tescil edilmiştir. Adi fiğ ıslah projesine 1981 yılında çoğu Türkiye kökenli adi fiğ populasyonlarının toplanması ile başlanmıştır. 1981-1987 yılları arasında kışa dayanıklılık, fide gücü, çiçeklenme tarihi, büyüme şekli, ot ve tohum verimi, sert tohumluluk gibi birçok tarımsal özellik yönünden tek bitki seleksiyonları yapılmıştır. Tüm hatlar bu özellikler yönünden incelenmiş ve sonuçta en iyi üç hat seçilmiştir. Bu hatlar 17-1, 20-1, 31-4 kodları ile 1987-1991 döneminde özellikle ot ve tohum verimi yönünden Bursa, Eskişehir ve Ankara kıraç koşullarında denenmiştir. Hatlar daha sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi tarafından İstanbul, Erzurum ve Afyon'da üç yıl süre ile adi fiğ verim denemelerine alınmıştır. Ot ve tohum verimi yönünden tescilli adi fiğ çeşitlerine olan üstünlüğü nedeniyle, 17-1, 20-1 ve 31-4 hatları sırası ile NİLÜFER. EMİR ve ULUDAĞ adları ile tescil edilmiştir. Tescil edilen yeni çeşitlerin Türkiye’de diğer adi fiğ çeşitlerinin yetişme alanlarına uyum göstermesi beklenmektedir. Çeşitler kışa orta derecede dayanıklıdır. Bu nedenle kıyı bölgelerimizde sonbaharda ekilebilmektedir. Diğer bölgelerimizde ilkbahar ekimleri daha uygundur. Tescil edilen çeşitlerin morfolojik ve tarımsal özellikleri aşağıda özetlenmiştir. NİLÜFER donuk sarı renkte tohumlu, mor çiçekli ve olgunlaştığında baklaları kahverengine dönen bir çeşittir. 1000 tane ağırlığı 45-50 gr dır. Diğer çeşitlerle aynı dönemde çiçeklenir. Kıyı bölgelerimize olduğu kadar iç bölgelerimizin sulanabilir alanlarına iyi uyum gösterir. Kıyı bölgelerimizde yapılan verim denemelerinde tohum verimi 200 kg/da, kuru ot verimi ise 600 kg/da dan biraz yüksek bulunmuştur. Doğu Anadolu nun sulanabilir alanlarında benzer sonuçlar alınmıştır. EMİR zeytin yeşili tohumlu, mor çiçekli ve kahverengi baklalı bir çeşittir. İri tohumları vardır. 1000 tane ağırlığı 65 gr’dan 90 gr’a kadar değişir. Kıyı ve geçit bölgelerimize çok iyi uyum gösterir. Kuru ot ve özellikle tohum verimi standart çeşitlerden daha yüksektir. Sonbahar ekimi yapılan kıyı bölgelerimizde EMİR çeşidi, Kubilay çeşidi hariç tüm çeşitlerden 7-14 gün önce çiçeklenir. Verim denemelerinde tohum verimi 230-330 kg/da arasında değişirken, kuru ot verim ortalaması 650 kg/da bulunmuştur. ULUDAĞ çeşidinin tohumları kahverengi noktalı koyu yeşil renkte, çiçekleri mor ve kahverengi baklahdır. 1000 tane ağırlığı 45-48 gr’dır. Orta geççi bir çeşittir ve NİLÜFER ile aynı dönemde çiçeklenir. Kıyı bölgelerimizde diğer standart çeşitlere göre verim üstünlüğü belirlenmiştir. Kuru ot ve tohum verimi NİLÜFER çeşidinden biraz daha yüksektir.
  • Item
    Türkiye'de makarnalık buğday tarımının sorunları ve çözüm önerileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Ayçiçek, Mehmet; Yürür, Nevzat; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Bu çalışmada, ekolojik uygunluk, sanayinin varlığı ve dış ticaret olanakları bakımından ülkemiz için önemli olan makarnalık buğday tarımının sorunları incelenmiştir. Makarnalık buğday tarımının gelişimini sınırlayan başlıca faktörlerin veri noksanlığı, fiyat ve çeşit sorunları olduğu saptanmış ve bunlara çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır.
  • Item
    Türkiye tarımında makarnalık buğday üretimi ve önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Ayçiçek, Mehmet; Yürür, Nevzat; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Ülkemiz için makarnalık buğday tarımının öneminin belirlenmesi amacıyla yapılan araştırmalarla öncelikle ekolojik bakımdan ülkemizin makarnalık buğday tarımına uygunluğu incelenmiştir. Ayrıca bazı makarnalık buğday ürünlerinin değişik yıllara ait istatistikleri ile makarnalık buğday üretimi ve tohumluk üretiminde kullanılan sertifikalı makarnalık buğday çeşitlerinin üretim miktarlarıyla da ekim alanı tahminlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmamızda, ülkemizdeki makarnalık buğday üretiminin ve ekim alanının toplam buğday tarımı içerisindeki payı sırası ile % 9 ve % 11 olarak belirlenmiştir.
  • Item
    Kanatlı eti üretiminde kalite sağlama
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Kundakçı, Akif; Çetin, Kader; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Bilimi ve Teknolojisi Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.
    Son 30 yılda, kanatlı etinin ve et ürünlerinin üretim ve satışında büyük artış olmuştur. Son 10 yılda hazır yemek satış yerlerinde veya evde tüketim için hem servise hazır hem de yarı-pişmiş kanatlı eti ürünlerine doğru artan bir eğilim görülmektedir. Kanatlı eti, taze ette veya sonraki kötü koşulların gereği oluşan kontaminasyondan dolayı gıda zehirlenmesi olaylarına sıkça neden olmaktadır. Bu yazıda, kesim öncesi kalite sağlama faktörleri, kanatlıların kesimi ve temizlenmesi, soğutma yöntemleri ve bunların karkasın mikrobiyelyükü üzerine etkileri, önemli karkas kontaminantlarının kaynağı ve karkas kontaminasyonunun doğası ve düzeyi üzerine işlemenin etkisi ile işletmedeki verim kontrolü irdelenecektir.
  • Item
    Kışlık nohut tarımı ve antraknoz hastalığının önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Baykal, Necati; Karasu, Abdullah; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Toprak seçiciliği olmayan, sıcağa, kurağa ve oldukça da soğuğa dayanıklı olan nohut, nadas alanlarının değerlendirilmesinde kullanılmaya uygun önemli bir yemeklik tane baklagildir. Kuru tarım bölgelerinde nohutun nadas alanlarına ekiminde, kışlık ekiminin yapılarak; iklimin, özellikle yağışın verimi sınırlayıcı etkisinin azaltılması düşünülmelidir. Ancak kışlık ekimde çeşitlerin kışa dayanımı yanında, Antraknoz hastalığına da dirençli olması gerekir.
  • Item
    Possibie causes of the damage to chromosomes in aged seeds
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Sivritepe, H. Özkan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.
    Different hypotheses have been reviewed, to update the knowledge on the cause of the damage t o chromosomes as seeds age. These hypotheses (i.e., the presence of background irradiation, accumulation of automutagenic substances, lipid autoxidation and loss of DNA integrity) have been given in historical order. Although each hypoıhesis gives an idea on the damage to chromosomes in aged seeds, it is unfortunate that there is no direct evidence to show what exactly affects this phenomenon.
  • Item
    Plant growth regulators used for decreasing the severity of alternate bearing in olive
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Eriş, Atilla; Barut, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.
    Endogenous factors (fruit load, nutrition, hormonal balance) and exogenoııs factors (ecology, cultııral techniques) affect the alternation which is an important physiological problem. Too many studies have been carried out in olive which has a tendency to alternation in order to regulate the bearing. In recent years intensive researches have been continued related to the use of growth regulating Chemical substances (NAA, NAD, GA3, CCC, SADH ete.) nearby other cultııral techniqııes in important olive producing countries. As a matter of fact, similar studies have been started in Turkey. In the development of our olive production, it will be really usefııl t o carry out these researches more, and to put their results into practice.
  • Item
    Loss of seed viability and the induction of genetic damage in aged seeds
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Sivritepe, H. Özkan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.
    There is a close relationship between loss of seed viability during storage and the induction of genetic damage, which is evaluated in two categories, chromosomal aberrations and phenotypic mutations. Historical background of this relationship was given in a wide range of species and, especially, recent studies in this fıeld were also reviewed in detail to update the knowledge on some conflicting aspects.
  • Item
    The effect of storage environment on seed longevity
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Sivritepe, H. Özkan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.
    Seed moisture content, temperature, length of storage and atmospheric gases are the main factors affecting loss of seed viability and the induction of genetic damage during long-term storage of seeds. Although seeds are evaluated in three categories in terms of their storage behaviour, long-term storage is normally the preferred method of genetic conservation for orthodox seeds. Therefore, this review concerns the effect of storage environment on longevity of orthodox seeds.
  • Item
    Entansif besi uygulanan Merinos kuzularda farklı protein kaynaklarının besi performansına etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Ak, İbrahim; Bilgüven, Murat; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Araştırma, 6-8 haftalık yaşta besiye alınan Merinos kuzularda farklı protein kaynaklarının besi performansına etkilerini belirlemek amacıyla düzenlenmiştir. Araştırmada protein kaynağı olarak soya fasulyesi küspesi (SFK) ve ayçiçeği tohumu küspesi (ATK) kullanılmıştır. Araştırma, her birinde 25 baş erkek, 25 baş dişi olmak üzere 50 baş kuzu bulunan 2 gruptaki toplam 100 baş kuzuyla yürütülmüş ve besi 70 gün sürmüştür. Besi süresince kuzular sadece yoğun yem karmasıyla ve ad libitum düzeyde yenilenmiştir. Farklı gruplardaki erkek ve dişi kuzuların besi başlangıç ağırlığı, günlük ortalama canlı ağırlık artışı, günlük ortalama yem tüketimi ve yemden yararlanma oranı gruplara göre sırasıyla; 18.6 ± 0.50, 16.6 + 0.37, 17.3 ± 0.66 ve 16.2 ± 0.38 kg; 279.8 ± 10.10, 212.0 ± 9.41, 251.9 ± 8.05 ve 209.9 ± 6.30 g; 1132 ve 1110 g; 3.988, 5.329, 4.406 ve 5.288 olarak belirlenmiştir. Araştırma sonucunda Merinos kuzularda cinsiyet faktörünün besi performansına etkisi önemli (P < 0.01) bulunurken rasyondaki protein kaynağının etkisi önemsiz bulunmuştur. Ayrıca rasyona SFK katılmasının beside yem giderini artırdığı belirlenmiştir.
  • Item
    Entansif besi uygulanan hindilerde sodyum bikarbonat'ın besi performansı ve karkas özelliklerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Şahan, Ümran; Filya, İsmail; Cengiz, Fahrunisa; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Fizyoloji Bölümü.
    Araştırma entansif besi uygulanan Betina ırkı erkek hindilerin rasyonlarına yem katkı maddesi olarak % 0, 0.25, 0.50, 0.75, 1.0 düzeyinde sodyum bikarbonat katmanın besi performansı ve kesim özelliklerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Besi 200 adet hindiyle 5 grupta yürütülmüş ve 98 gün sürmüştür. Hindilerin besi başlangıç ağırlıkları 3.6-3.8 kg arasında olup, besi sonu canlı ağırlıkları ve günlük ortalama canlı ağırlık artışları ise gruplara göre sırasıyla 10.95, 10.67, 10.57, 10.64, 10.26 kg; 75.74, 86.07, 71.25, 74.51, 72.71 g olarak belirlenmiştir. Hindilerin besi süresince günlük ortalama yem tüketimleri 449.98, 402.38, 397.19, 409.79, 418.23 g, 1 kg canlı ağırlık artışı için yem tüketimleri ise 6.146, 5.705, 5.722, 5.794, 6.203 kg olarak saptanmıştır. Araştırma sonucunda hindi besi rasyonlarına yem katkı maddesi olarak sodyum bikarbonat katmanın yemden yararlanma oranını iyileştirdiği saptanmıştır. Ayrıca hindilerde kesimhane ağırlığı ve karkas ağırlığının arttığı, abdominal yağlanmanın azaldığı belirlenmiştir.
  • Item
    Yemlerine farklı miktarlarda sodyum bikarbonat eklenen hindilerde hematolojik araştırmalar
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Cengiz, Fahrünisa; Şahan, Ümran; Aydın, Cenk; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Fizyoloji Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Bu çalışmada toplam 200 adet günlük hindi yavrusu araştırma materyali olarak kullanıldı. Araştırma, her biri 40 adet hindiden meydana gelen 1 kontrol, 4 deneme olmak üzere 5 grup halinde yürütüldü. Deneme gruplarındaki hayvanların yemlerine % 0.25, % 0.50, % 0.75 ve % 1 oranında sodyum bikarbonat (NaHCO3) eklendi. Hindiler 98 günlük olduklarında kesilerek her gruptan 10’ar hayvan olmak üzere toplam 50 hayvandan kan örnekleri alındı. Alınan kan örnekleri hematokrit, hemoglobin, alyuvar sodyum ve potasyum değerleri yönünden incelendi. Hematokrit değerler kontrol grubunda % 38.9, diğer gruplarda ise sırasıyla % 37.4, 36.5, 37.2, 39.1’dir. Hemoglobin değerleri kontrol grubunda 11.0 g/100 ml, diğer gruplarda ise 10.9, 10.9, 10.4, 11.5 gr/100 ml ’dir. Alyuvar sodyum ve potasyum değerleri sırasıyla kontrol grubunda 17.7, 56.4 mmol/lt olarak bulunmuştur. Diğer gruplardaki değerler de sırasıyla 16.7-55.1, 18.2-51.0, 16.3-54.2, 15.5-48.6 mmol/lt’dir.
  • Item
    Entansif besi uygulanan Kıvırcık ve Türkgeldi kuzularının besi performanslarının karşılaştırılması
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Ak, İbrahim; Filya, İsmail; Koyuncu, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Bu araştırma, entansif besi uygulanan Kıvırcık ve Türkgeldi kuzularının besi performanslarının karşılaştırılması amacıyla düzenlenmiştir. Kıvırcık ve Türkgeldi kuzularında besi başlangıç ağırlığı sırasıyla 19.07 ± 0.426 ve 19.10 ± 0.224 kg; 56 günlük besi süresince ortalama canlı ağırlık artışları 14.54 ± 0.373 ve 18.46 ± 0.513 kg; besi süresince günlük ortalama canlı ağırlık artışları 259.60 ± 6.703 ve 329.59 ± 9.161 g; günlük ortalama yoğun yem tüketimleri 1342.52 ve 1366.79 g; 1 kg canlı ağırlık artışı için yoğun yem tüketimi 5.170 ve 4.146 kg; 1 kg canlı ağırlık artışı için yem gideri ise 14534.94 ve 11656.06 TL. olarak saptanmıştır.
  • Item
    Etçi koyun ırkları ile Merinos melezi (F1) kuzuların besi performanslarının belirlenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Akgündüz, Vedat; Filya, İsmail; Ak, İbrahim; Karabulut, Ali; Koyuncu, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Bu araştırma, Merinos ve Merinosların etçi koyun ırklarıyla melezlenmesi sonucu elde edilen melez (F1) erkek kuzuların besi performansının belirlenmesi amacıyla düzenlenmiştir. Araştırma her birinde 12 baş erkek kuzu bulunan Merinos (M), Siyah Başlı Alman x Merinos (SBA x M), Dorset Down x Merinos (DD x M) ve Hampshire Down x Merinos (HD x M) melezi (Fİ) toplam 48 baş kuzu ile yürütülmüştür. Deneme toplam 70 gün sürmüştür. Kuzuların besi başlangıç ağırlığı, besi sonu ağırlığı, besi süresince günlük ortalama canlı ağırlık artışı, günlük ortalama yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve 1 kg canlı ağırlık artışının yem tüketimi açısından maliyeti sırasıyla;. 16.63 ± 0.375, 16.64 ± 0.519, 16.58 ± 0.480 ve 16.54 ±0.434 kg.; 38.12 ± 0.798, 40.73 ± 1.354, 41.71 + 0.973 ve 40.09 ±0.880 kg.; 307.79 ± 9.152, 335.39 ± 15.506,358.93 ± 9.277 ve 333.75 ± 7.632 g: 1446.30, 1360 65, 1371.43 ve 1271.43 g.; 4 699, 4.057, 3.821 ve 3.810 kg; 4370.1, 3773.0, 3553.5 ve 3543.3 TL olarak belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, melez (F1) kuzuların canlı ağırlık artışının Merinos kuzulardan önemli derecede yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0.05 ve p<0.01).
  • Item
    Azotlu gübre çeşitleri ve aşırı miktarlarının ıspanak bitkisinin verim, nitrat ve kimi mineral madde kapsamı üzerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Çil, Nurşen; Katkat, Vahap; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bölümü.
    Bu çalışmada azotlu gübre çeşitleri ve aşırı miktarlarının ıspanak bitkisinin (Spinacia oleraceae L.) verim, nitrat ve kimi mineral madde kapsamı üzerine etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla serada bir saksı denemesi kurulmuştur. Bitkilere azot üç değişik azotlu gübre (üre, amonyum sülfat, amonyum nitrat) ve altı ayrı doz (0, 25, 50, 100, 200, 400 kg N/da) halinde uygulanmıştır. Deneme sonunda hasat edilen bitkilerde kuru madde, nitrat ve mineral madde miktarları belirlenmiştir. Azotlu gübre çeşit ve aşırı miktarlarının ıspanak bitkisinin kuru madde miktarı, nitrat, toplam-N, P, K, Na, Ca, Mg, Mn ve Cu kapsamları üzerine etkileri istatistiksel olarak %1 düzeyinde önemli bulunmasına karşın, Fe ve Zn kapsamları üzerine olan etkileri önemsiz olmuştur.
  • Item
    Demir sülfat ve Fe-EDDHA (Seguestrene 138 Fe) uygulamalarının şeftali yapraklarının makro element kapsamları üzerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Tümsavaş, Zeynal; Katkat, Vahap; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bölümü.
    Bu araştırma, toprağa uygulanan demir sülfat ve Fe-EDDHA ’nın demir klorozundan etkilenen şeftali ağaçlarının makro element (N, P, K, Ca ve Mg) kapsamları üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla Bursa yöresinde 3 şeftali bahçesi seçilmiş ve 1990 yılında topraklara demir sülfat 500 g ve 1000 g FeSO4.7H2O)/ağaç, Fe-EDDHA (sequestrene 138 Fe) ise 100, 200 ve 300 g/ağaç düzeylerinde uygulanmıştır. Demir sülfat toprağa 10 kg ahır gübresi ile birlikte uygulanmıştır. Demir bileşiklerini uygulamadan önce şeftali bahçelerinden toprak örnekleri alınarak bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir. 1990 ve 1991 yıllarının iki ayrı döneminde yaprak örnekleri alınarak toplam N, P, K, Ca ve Mg analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçları, yaprakların makro element kapsamlarının yeterli düzeyde olduğunu göstermiştir. Topraklara farklı düzeylerde uygulanan FeSO4.7H2O ve Fe-EDDHA şeftali yapraklarının N, P, K, Ca ve Mg kapsamlarını azaltmıştır. Bu yönden Fe-EDDHA ’nın daha etkili olduğu belirlenmiş olmakla birlikte, bu iki bileşiğin şeftali yapraklarının makro element kapsamlarını azaltıcı etkisi düzenli olmamıştır.
  • Item
    Şeftali ağaçlarında görülen demir klorozunun düzeltilmesinde çeşitli demirli gübrelerin etkinliklerinin karşılaştırılması üzerinde bir araştırma
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Başar, Haluk; Özgümüş, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bölümü.
    Bu çalışma, Bursa yöresinde şeftali ağaçlarında görülen klorozun giderilmesinde değişik demirli gübrelerin karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Deneme, Hale Haven şeftali çeşidinden kurulu bir bahçede tesadüf parselleri deneme desenine göre 1991 yılında yürütülmüştür. Araştırmada demirli gübre olarak; demir sülfat (FeSO4. 7H2O) 1 ve 2 kg/ağaç, Sequestrene 138 Fe (Fe-EDDHA), Source A Muster ve Crescal Muster gübreleri ise 100 ve 200 g/ağaç dozlarında, hafif ve şiddetli klorotik ağaçlara ayrı ayrı, meyveler fındık - ceviz arası büyüklüğündeyken uygulanmışlardır. Araştırma sonuçlarına göre; hafif klorotik ağaçlarda Sequestrene, Crescal ve Source A ’mn yüksek ve düşük dozlarının klorozu giderdiği, demir sülfatın ise kısmen etkili olduğu belirlenmiştir. Şiddetli klorotik ağaçlarda ise demir sülfatın belirgin bir etkisi görülmemiş, Sequestrene ve Source A ’nın uygulama öncesine göre klorozu azalttığı fakat tamamen gideremedikleri, Crescal’ın ise yüksek dozunda tam bir yeşillenme sağladığı belirlenmiştir.
  • Item
    Nohut-buğday ekim nöbetinde Saraybosna ekmeklik buğday çeşidine (Triticum aestivum var. aestivum em. Tell.) uygulanan azotlu gübre miktarının belirlenmesi üzerinde bir araştırma
    (Uludağ Üniversitesi, 1995) Doğan, Ramazan; Yürür, Nevzat; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Bu araştırma; 1991-1992 yılında Bursa ekolojisinde yapılmıştır. Araştırmada bir önceki yıl nohut yetiştirilen alanda Saraybosna ekmeklik buğday çeşidinin (Triticum aestivum var. aestivum em. Tell.) değişik azot dozlarında verim komponentleri incelenmiştir. Denemede fosfor sabit tutulmuş (5 kg/da) ve altı azot dozu (0, 4, 8, 12, 16 ve 20) kullanılmıştır. Deneme sonuçlarında buğday veriminin uygulanan değişik azot dozlarından etkilenmediği belirlenmiştir. Ele alınan verim komponentlerinden m2’de başak sayısı, başak uzunluğu ve 1000 tane ağırlığının bazı azot dozlarından etkilendiği saptanmıştır. Buğday ile ekim nöbetine girecek bitki olarak ekolojiye uygun, ekonomik önemi olan baklagil bitkilerinin kullanılması, diğer faydaların yanında azotlu gübre kullanımını da azaltacaktır.