2003 Cilt 29 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18078
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Çocuklarda febril nötropeni(Uludağ Üniversitesi, 2003-06-03) Çelebi, Solmaz; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı UzmanıKanserli nötropenik hastalarda infeksiyonlar önemli morbidite ve mortalite nedenidir. Nötropeninin süresi ve mutlak nötrofil sayısı infeksiyon riskini etkileyen önemli faktörlerdir. Febril nötropenili çocuklarda görülen enfeksiyonların etkenleri çoğu kez bakteriler olmakla birlikte viruslar, mantar ve parazitler de etken olarak izole edilmektedir. Bu yazıda çocuklarda febril nötropenide etiyoloji, tanı ve tedavi tartışılmıştır.Item Helicobacter pylori ve gastrik karsinogenez(Uludağ Üniversitesi, 2003-07-04) Demiray, Mutlu; Manavoğlu, Osman; Tıp Fakültesi; Tıbbi Onkoloji Bilim DalıH.pylori ile gastrik karsinogenez arasındaki ilişki retrospektif ve prospektif çalışmalarla ortaya konmuş ve 1994 yılında WHO çalışma grubu olan “International Agency for research on Cancer” tarafından, H.pylori gastrik kanser için Ι. derece risk faktörü olarak tanımlanmıştır. Buna rağmen H.pylori’nin gastrik karsinogenezdeki rolü açıklanamamıştır. Muhtemel kabul edilen mekanizma ise; H.pyloriye bağlı kronik gastritis sonucu gastrik epitelde serbest oksijen radikalleri artmakta ve mukozal antioksidan defans sistemi azalmaktadır ve serbest oksijen radikalleri DNA hasarına neden olmaktadır. H.pylori aynı zamanda gastrik epiteliyal hiperproliferasyona neden olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle artmış serbest oksijen radikalleri ile gastrik hiperproliferasyonun birlikteliğinin gastrik karsinogenezde tetikleyici rol oynayabileceği düşünülmektedir.Item Tıp eğitimi ve yetişkin öğrenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2003-07-10) Özdemir, Senem Turan; Tıp Fakültesi; Anatomi Ana Bilim DalıTıp eğitiminde uygulanacak en doğru yöntemi bulmaya yönelik arayışlar değişen dünya koşullarına paralel olarak sürmektedir. Tıp fakültesinde öğrenim gören yetişkin bireylerin öğrenme özelliklerinin bilinmesi, öğrenci profillerinin belirlenmesi, tıp eğitiminde daha iyiye ulaşma adına faydalar sağlayacaktır. Bu çalışmada, yetişkin bireylerin öğrenmesine yardım etme bilim ve sanatı olarak tanımlanan andragojik öğrenme modelinden bahsedilerek, yetişkinlerin öğrenme özelliklerinin bilinmesinin tıp eğitimine sağlayacağı katkılar vurgulanmaya çalışılmıştır.Item Küçük hücreli prostat karsinomu(Uludağ Üniversitesi, 2003-07-10) Kanat, Özkan; Saraydaroğlu, Özlem; Evrensel, Türkkan; Özkan, Atilla; Tolunay, Şahsine; Manavoğlu, Osman; Tıp Fakültesi; Tıbbi Onkoloji Bilim DalıProstatın küçük hücreli karsinomu (KHK) nadir ve son derece saldırgan bir tümördür. Tüm prostat kanserlerinin %1’den daha azını oluşturur. Sıklıkla nodal veya visseral metastazlarla birlikte ileri evrede prezente olur ve kötü bir prognoza sahiptir. Mevcut verilerden yola çıkılarak prostat KHK için optimal bir tedavi şeklinin belirlenmesi zordur. Biz burada bir prostat KHK olgusunu literatür bilgileri ile birlikte sunuyoruz.Item İdiyopatik granülomatöz mastit(Uludağ Üniversitesi, 2003-06-06) Gökalp, Gökhan; Topal, Uğur; Şahin, Neslin; Tıp Fakültesi; Radyoloji Ana Bilim Dalıİdiyopatik granülomatöz mastit, memenin nedeni bilinmeyen nadir bir enflamatuar hastalığıdır. Daha çok tek taraflı, genelde genç kadınlarda izole meme kitlesi olarak görülür. Hastaların üçte birinde daha önce oral kontraseptif kullanımı hikayesi vardır. Klinik ve radyolojik özellikleri ile meme kanserini taklit eder. Histopatolojik incelemede, meme lobüllerini bozan, enflamatuar reaksiyon ile kazeifiye olmayan çok sayıda granülomların görülmesi karakteristik özelliğidir. Kesin tanısı karakteristik histololojik özellikleri yanında diğer granülomatöz mastit yapan nedenlerin dışlanması ile konur. Bu yazıda, histopatolojik olarak idiyopatik granülomatöz mastit tanısı konan bir olgu sunulmuştur.Item İnternetin Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. ve 6. sınıf öğrencilerinin hayatındaki yeri(Uludağ Üniversitesi, 2003-06-11) Aksu, Hürol; İrgil, Emel; Tıp Fakültesi; Halk Sağlığı Ana Bilim DalıBu çalışmada, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi (UÜTF) 5. ve 6. sınıf öğrencilerinin interneti kullanma düzeyleri ve internete bakış açıları değerlendirilmiştir. Araştırmaya 473 öğrenciden 368’i katılmıştır. Öğrencilerin %3.5’inin bilgisayarı, %12.2’sinin interneti hiç kullanmadığı, %19.8’inin ise e-posta hesabı olmadığı saptanmıştır. İnternet kullanımı 5.sınıf öğrencileri arasında 6.sınıf öğrencilerine göre daha yaygındır. Öğrencilerin büyük bir kısmı internete kütüphane ortamından erişmektedir. İnternetten tıp eğitiminde daha çok tıbbi literatür tarama amacıyla yararlanıldığı ortaya çıkmıştır. Eğitim ve araştırma interneti kullanma amaçları içerinde ilk sırayı almıştır. Öğrencilerin %61.7’si internet kullanmaya başladığından beri daha çok bilgiye daha kolay eriştiğini ifade etmiştir. İnternet ile ilgili sorunlar içerisinde en önemlisi hız-kapasite sorunudur. Öğrencilerin büyük çoğunluğuna göre internet gelecekte hayatın her kesimine girecektir.Item Bir anket çalışması: anatomi eğitimi ve öğrencilerin düşünceleri(Uludağ Üniversitesi, 2003-07-17) Arı, İlknur; İrgil, Emel; Kafa, İlker Mustafa; Şendemir, Erdoğan; Tıp Fakültesi; Anatomi Ana Bilim DalıUludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı tarafından bir anket oluşturulmuş ve 4. yarıyıl başlangıcındaki toplam 191 öğrenci, 1. ve 3. yarıyıllarda aldıkları anatomi eğitimi hakkındaki düşüncelerinin değerlendirilmesi amacıyla çalışmaya dahil edilmiştir. Tıp fakültesine kendi isteğiyle girdiğini ifade eden 158 öğrencinin (% 82.7), % 53’ünün kız % 47’sinin erkek olduğu görülmüştür. 131 öğrencinin (% 68.6) kuramsal derslere devam ettiği, 101 öğrencinin (% 52.9) dersleri yetersiz bulduğu ortaya çıkmıştır. Derslere devam eden öğrenciler de (n=131) ise bu oran % 58 olarak bulunmuştur. Kişisel çalışmayı 95 (% 49.7) öğrencinin tercih ettiği, 82 öğrencinin (% 42.9) ise seçmeli derslerde Anatomi Anabilim Dalı’nın açtığı seçmeli dersleri ilk beş sırada tercih ettiği gözlenmiştir. Ankete katılan öğrencilerden 128 (% 67) öğrencinin, anatomi ders konularının tümüyle klinik bilgilerle beraber verilmesini istedikleri; 174 öğrencinin (% 91.1) kadavra çalışmalarının anatomi eğitiminde mutlaka yer alması gerektiğini; 176 öğrencinin ise (% 92.1) kadavra dışı yardımcı ders araçlarının da kullanılması gerektiğini ifade ettikleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca, 91 öğrenci (% 47.6) verilen anatomi eğitiminin öğrenciyi tıp fakültesinde olduğunu hissettirme rolü için “kısmen” yanıtını verirken 87 öğrenci (% 45.5) “tamamıyla” yanıtını vermiştir.Item Anatomi eğitimi üzerine öğrenci görüşleri(Uludağ Üniversitesi, 2003-05-21) Arı, İlknur; Şendemir, Erdoğan; Tıp Fakültesi; Anatomi Ana Bilim DalıBu çalışmada 279 tıp öğrencisinin anatomi eğitimi ile ilgili görüşleri değerlendirilmiş ve anatomi eğitiminin nasıl olması gerektiği konusundaki yorumları toplanmaya çalışılmıştır. Öğrenciler, 11 tanesi açık uçlu olmak üzere toplam 37 soru içeren bir ankete yanıt verdiler. Öğrencilerin % 89.6’sının, anatomi eğitimini bir vakit kaybı olarak görmedikleri, buna karşılık % 52.3 oranında öğrencinin, verilen anatomi eğitiminin geleceğe yönelik ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu ifade ettikleri görülmüştür. % 73 oranında öğrenci, tıp eğitiminin ileri dönemlerinde hatırlatma derslerinin gerekli olduğunu belirtmişlerdir. Öğrencilerin % 92.2’si kadavrasız anatomi eğitimini düşünemediklerini bildirirken, % 70.3 oranında öğrenci kadavra disseksiyonuna fiilen katılmayı istediklerini bildirmiştir. Öğrencilerin seçmeli ve açık uçlu soruların yer aldığı bir anatomi sınavını ise % 47.3 oranında tercih ettikleri görülmüştür. Öğrenci görüşlerini içeren bu çalışma, eğitime yardımcı olabileceği inancıyla sunulmuşturItem Geç Bizans dönemi (MS. 13. yy.) calcaneus’larında nonmetrik oluşumlar (peroneal tuberkül, trochlea peronealis)(Uludağ Üniversitesi, 2003-05-21) Arı, İlknur; Kafa, M. İlker; Oygucu, İ. Hakan; Şendemir, Erdoğan; Tıp Fakültesi; Anatomi Ana Bilim DalıOsteolojik oluşumların populasyon karakteristiklerini yansıtan metrik ya da nonmetrik çalışmaları, antropolojik değerlendirme ve yaklaşımlar için yol göstericidir. Bu çalışmada, Geç Bizans Dönemi (MS. 13. yy) calcaneus’larında peroneal tuberkül ve trochlea peronealis oluşumları araştırılmıştır. Geç Bizans Dönemi’ne ait 65’i sağ, 82’si sol olmak üzere toplam 147 calcaneus değerlendirilmiş; sağ tarafta %10, sol tarafta %18.5 oranında peroneal tuberkül; sağ tarafta %26, sol tarafta %39 oranında trochlea peronealis bulunmuştur. Her iki oluşumun taraf farklılığı gösterip göstermediğine bakıldığında lateralizasyonun olmadığı görülmüştür. Peroneal tuberkül varyasyonları, ağrılı ayak sendromları şeklinde, komplike de olabilen klinik semptomların nedeni olabilmektedir. Peroneal tuberkül insidanslarının büyük serilerde araştırılması klinisyenlerin ağrılı ayak sendromları tanılarında yardımcı olabilir.Item Akut lösemili hastalarda anjiogenezisin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2003-06-30) Özçelik, Tülay; Ali, Rıdvan; Özkalemkaş, Fahir; Özkocaman, Vildan; Ozan, Ülkü; Öztürk, Hülya; Tunalı, Ahmet; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Hematoloji Bilim DalıAnjiogenezisin solid tümörlerdeki önemi iyi bilinmektedir. Fakat, hematolojik neoplazmlar için az sayıda veri bulunmaktadır. Çalışmamızda tedavi edilmemiş akut lösemili hastaların kemik iliklerinde anjiogenezisin rolünü araştırmayı amaçladık. Tedavi edilmemiş hastaların kemik iliğindeki mikrodamar sayıları, kontrol olgularının ve komplet remisyon dönemindeki olguların mikrodamar sayıları ile karşılaştırıldı. Çalışmaya on üç hasta alındı. Kemik iliği örnekleri immunohistokimyasal olarak von Willebrand faktör ile boyandı. Her kemik iliği örneğinde damar yoğunluğunun en fazla olduğu alanlardan iki tanesinde mikrodamar sayımı yapıldı. Anjiogenezis, 400’lük büyütmedeki damarların sayısı olarak ifade edildi. Kemik iliği mikrodamar sayısı akut lösemili hastalarda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında önemli oranda artmış bulundu (p<0.01). İlaveten ilk tanıdaki mikrodamar sayısı komplet remisyon döneminde değerlendirilen damar sayısına göre önemli oranda artmış bulundu (p<0,01). Sonuç olarak; akut lösemili hastalarda kemik iliğinde anjiogenezisin artmış olduğu gösterilerek, akut lösemilerin patogenezinde anjiogenezisin rolü olabileceği kanaatine varıldı