1996 Cilt 12 Sayı 1

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15009

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 23
  • Item
    Bitkilerde tuza dayanım mekanizması
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Sivritepe, Nuray; Eriş, Atilla; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.
    Tuza maruz kalan bir bitkide, büyüme ve normal metabolizmanın korunabilme derecesi "tuza dayanım” olarak tanımlanır. Tuza dayanım ise tuzdan sakınım ve tuza tolerans olmak üzere iki farklı mekanizma ile sağlanmaktadır.
  • Item
    Tuz stresi
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Sivritepe, Nuray; Eriş, Atilla; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.
    Tuz stresi, tarımda bitkisel üretimi sınırlandıran önemli bir faktördür. Tuzluluk ozmotik, toksik ve beslenme ile ilgili etkilerine bağlı olarak, bitkilerde büyüme ve gelişmenin engellenmesi, metabolik bozukluklar, nekrozlar, ürün ve kalite kayıpları gibi pek çok zararlanmaya sebep olmaktadır.
  • Item
    Sulandırılmış amonyak uygulayıcısı tasarımı
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Yüksel, Gürcan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarım Makinaları Bölümü.
    Ülkemiz'de uygulana gelen katı gübrelerin dışında, bir ön çalışma olarak sulu amonyak çözeltisinin gübre olarak toprağa verilmesi, bu çalışmanın ana konusunu teşkil etmektedir. % 82 N oranına sahip olan saf amonyak, basınçlı tanklarda sıvılaştırılarak, Cold-flo adı verilen bir yöntemle; toprağın altına bırakılmaktadır. Bu sistemin basınçlı olması ilk başta bir uygulama zorluğu getirmektedir. Ancak bu zorluklar aşıldıktan sonra, kullanımı sulu amonyağa göre daha çok yaygınlaşmıştır. Sulu amonyak çözeltisi atmosfer şartlarında depolanması sebebiyle, toprağa uygulanması üzerine çalışılmıştır. Bu amaçla sulu amonyak çözeltisi uygulayıcısının bir prototipi hazırlanarak laboratuvar şartlarında çalışma parametreleri belirlenmiştir. Debi-hız, debi-hortum çapı, debi-çark çapı arasındaki bağıntılar, grafikler oluşturularak ortaya çıkarılmıştır. Bundan sonra kullanıcı, hangi değerlerde çalışmak istiyorsa, uygun hızlardan birisini seçerek çalışabilir. Aparat, diğer aktarma organları ile uygun bağlantısı yapılarak, herhangi bir toprak işleme aletine uygulanabilir.
  • Item
    Evaluation of various treatments as soil application i̇n correcting i̇ron chlorosis in peach trees
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Başar, Haluk; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bölümü.
    This research was carried out in order to determine effectiveness of various additives in correcting of iron chlorosis indicating peach trees in Bursa region. Peach trees with moderate and severe chlorosis were supplied in early spring with Coated iron mixture (190 g/tree), Prototype II (150 g/tree), Sequestrene 138 Fe (250 g/tree), FeSO4 + S (2.0 kg + 2.0 kg/tree), FeSO4 + K2SO4 (2.0 kg + 2.0 kg/tree) and S (2 kg/tree) through soil as a band applicalion around drop-fall of the crown. Control trees were untreated. The Fe-EDDHA was the only treatment that resulted in complete overcoming of iron deficiency, as shown by complete re-greening, plant scoring, active and total iron concentrations in leaves. Limited re-greening was obtained with applicalion of Coated iron mixture, Prototype II and mixture of FeSO4 and S. Levels of P and Mn in leaves were markedly affected as depending on effectiveness of treatments on chlorosis.
  • Item
    Serada yetiştirilen domatesin verim özellikleri üzerine değişik sulama yöntem ve perlit tane iriliğinin etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Başar, Haluk; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bölümü.
    Bu araştırma, değişik sulama yöntemleri ve farklı perlit iriliklerinin domatesin verim özellikleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla Hollanda'da Sera Bitkileri Araştırma Enstitüsü'nün kapalı sistemli bir serasında yürütülmüştür. Deneme tesadüf blokları deneme desenine göre 6 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Araştırmada sulama yöntemleri olarak Damla sulama ve Kanal rezervuar yöntemi ve 3 farklı düzeyde perlit iriliği (ince, 0-1 mm; iri 1.7 -7.5 mm: iri/ ince perlit) olmak üzere kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; domatesin verim özellikleri üzerine değişik sulama yöntemleri ve farklı perlit iriliklerinin etkilerinin benzer olduğu belirlenmiştir. Kanal rezervuar yönteminin uygulamada sağladığı bazı avantajlara rağmen, damla sulamanın tuzluluk ve kök hastalıklarının kontrolünde üreticiye sağladığı olanaklardan ötürü pratikte daha avantajlı bir yöntem olduğu düşünülmektedir.
  • Item
    Domates suyu kalitesine palperleme işleminin etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Çopur, Ömer Utku; Başoğlu, Fikri; İşgöz, Banu Bilge; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.
    Bu çalışmada, Rio-Grande sanayi tipi domates çeşidi materyal olarak kullanılmıştır. Ön işlemler sonrası elde edilen mayşe; 1.0 mm, 0.7 mm ve 0.4 mm elek gözenek çapındaki palperden geçirilerek pulpa işlenmiştir. Elde edilen pulplar tek tek veya bunların kombinasyonları şeklinde 9 farklı reçetede hazırlanıp, şişelenmiştir. Depolama sonrası uygulanan fiziksel ve kimyasal analizler ile duyusal değerlendirme sonucunda örneklere ait kalite kriterlerinden renk, briks, indirgen şeker, askorbik asit, pektin, selüloz, likopen, karoten ve pulp oranı istatistiki olarak % 1 düzeyinde önemli bulunmuştur. Ayrıca panalistler tarafından pulpta incelmenin yanısıra dolgunluk hissinin de önemli olduğu belirtilerek 6 nolu örnek en fazla beğeni kazanmıştır .
  • Item
    Bursa'da piyasaya sunulan kavurmaların kimyasal ve mikrobiyolojik kalite niteliklerinin araştırılması
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Tiryakioğlu, Özlem; Yücel, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Bilimi ve Teknolojisi Bölümü.
    Bu araştırma. Bursa ili merkezinde tüketime sunulan kavurmaların fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik kalitesini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla kavurma örnekleri fiziksel ve kimyasal olarak; rutubet, protein, yağ, kül, tuz, peroksit, yağda asillik, kokuşma, yabancı madde ve pH bakımından; mikrobiyolojik olarak ise; toplam hakleri, koliform bakteri, maya-küf sayısı yönünden incelenmiş ve sonuçlar değerlendirilmiştir. Yapılan fiziksel ve kimyasal analizler sonucunda ortalama; rutubet % 38.84, protein % 23.66, yağ % 25.83, kül % 3.93, tuz % 3.67, peroksit 61.44 meq.g./kg., yağda asitlik % 2.15, yabancı madde % 4.73, pH 6.39; mikrobiyolojik analizler sonucunda ortalama; toplam bakteri sayısı 1.64xl04/g., koliform bakteri sayısı 4.79x102/g., maya ve küf sayısı ise 4.79x103/g. olarak belirlenmiştir. Örneklerin hepsinde yapılan analiz sonucu, kokuşmanın başladığı saptanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, kavurma üretiminden sonra ürünün kötü şartlarda muhafaza edildiği, hijyenik kurallara uyulmadığı ve standartlara uygun olmayan ürünün piyasaya sürüldüğünü ortaya koymaktadır.
  • Item
    Sıvı yaprak gübresinin yem bezelyesi çeşitlerinin değişik özellikleri üzerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Uzun, Ayşen; Şan, Bahri; Açıkgöz, Esvet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Bu çalışma; 1993-94 ekim döneminde, normal yapraklı Maro ve yarı yapraklı Niva yem bezelyesi çeşitlerinde Wuxal Suspension Tip 6 sıvı yaprak gübresinin etkisini belirlemek amacı ile Bursa'da yapılmıştır. Uygulanan 0, 200, 400 ve 600 cc/da yaprak gübresi dozları (çiçeklenme ve bakla bağlama dönemlerinde) tesadüf blokları deneme deseninde 3 tekerrürlü yapılmıştır. Çalışmada tane verimi yanında biyolojik verim, saman verimi, 1000 tane ağırlığı ve çimlenme yüzdesi gibi unsurlar ele alınmıştır. Yapılan varyans analizi sonucunda ele alınan tüm karakterler üzerinde Wuxal Tip 6 yaprak gübresinin etkisi önemsiz olmuştur.
  • Item
    Farklı ekim sıklığı ve azot dozlarının Otholom ekmeklik buğday çeşidinde verim ve verim komponentlerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Turgut, İlhan; Bulur, Vesile; Çelik, Necmettin; Doğan, Ramazan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Bu araştırma, bir ekmeklik buğday çeşidi olan Otholom'dan Bursa ekolojik koşullarında fazla verim almak için en uygun ekim sıklığı ve azotlu gübre miktarını belirlemek üzere yapılmıştır. Bunun için dört ekim sıklığı (450, 550, 650, 750 tane/m2) ile beş azot dozu (0, 8, 12, 16, 20 kg N/da) denenmiştir. İki yıl (1992, 1993) sürdürülen araştırmalarda ilk yılın tane verimleri ikinci yılınkilerden düşük olmuştur. Yıllar arası iklim ve toprak faktörlerindeki farklılıklar verim farklılıklarının nedeni kabul edilmiştir. Ekim sıklıkları bitkinin başak boyu, başakçık sayısı/başak, tane sayısı/başak ve tane ağırlığı/başak ve tane gibi dört verim komponenti üzerinde kısmen etkili olmuştur. Oysa araştırmanın en önemli parametresi olan tane verimi üzerinde ekim sıklıklarının hiçbir etkisi saptanmamıştır. Ancak 650 tane/m2 ekim sıklığından elde edilen verim diğer sıklıkların verimlerinden önemsenmeyecek düzeyde fazla olmuştur. Uygulanan azotlu gübre seviyeleri bitki boyu, başak boyu, başakçık sayısı/başak, tane sayısı/başak, başak sayısı/m2 ve 1000-tane ağırlığı gibi verim komponentleri ile tane verimini belirgin bir şekilde etkilemiştir. Tane verimi olarak en iyi sonuç 12 kg N/da dozundan elde edilmiştir. Sonuçlara göre adı geçen buğday çeşidinin Bursa şartlarında 550 tane/m2 ekim sıklığı ile ekilmesi ve 12 kg N/da ile gübrelenmesi önerilebilir.
  • Item
    Saraybosna ekmeklik buğday çeşidinde uygun ekim sıklığı ve azot miktarının belirlenmesi ile ilgili bir araştırma
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Doğan, Ramazan; Çelik, Necmettin; Turgut, İlhan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Bursa ekolojisine adapte olmuş ekmeklik Saraybosna buğday çeşidinden bu ekolojide daha yüksek verim sağlamak için optimal ekim sıklığı ve azot dozu seviyesini belirlemek üzere bir araştırma yapılmıştır. 1992 ve 1993 yıllarında yapılan çalışmalarda ilk yılın verimleri ikinci yıl verimlerinden daha yüksek olmuştur. Bu farklılık iklim ve toprak faktörlerindeki farklılıklarla açıklanmıştır. Uygulanan ekim sıklıklarının (450, 550, 650, 750 tane/m2) iki yıllık ortalama verimleri arasında önemli farklar saptanmış ve en yüksek verim (543.6 kg/da) 650 tane/m2 ekim sıklığında üretilmiştir. Denemenin ikinci faktörü farklı azot miktarları da (0, 8, 12, 16, 20 kg/da) verim farklılaşmasına neden olmuştur. Artan azot miktarlarında 16 kg/da azot seviyesine kadar verim artışında doğrusal yükselme gözlenmiş, bu seviyeden sonra artışta duraklama görülmüştür. Ekim sıklığı ve azot dozları incelenen verim komponentlerinin bazıları üzerinde de önemli etkiler yapmışlardır. Denemeden sağlanan bulguların ışığında Bursa ve benzen ekolojik koşullarda Saraybosna ekmeklik buğday çeşidinin 650 tane/m2 ekim sıklığı ile ekilmesi ve dekara 16 kg N uygulanması önerilebilir.
  • Item
    Buğday depo proteinlerinin genetiği ve ekmek kalitesine olan etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Taş, Birol; Ekingen, Halis Ruhi; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.
    Buğday depo proteinleri, bir kez sentezlendikten sonra değişime uğramadan endospermde depolanırlar ve bitkinin kalıtsal özelliklerini direkt olarak yansıtırlar. Bu özellikten dolayı, depo proteinlerinin incelenmesi sertifıkasyon çalışmalarında, tohumluk üretiminde, akrabalıkların saptanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada buğday depo proteinlerinin özellikleri, kromozomal yerleri, gen haritaları ve bu protein grubunun ekmek yapım kalitesine olan etkileri araştırılmıştır.
  • Item
    Tahirova Tarım İşletmesinde yetiştirilen Siyah-Alaca sığırlarda bazı süt ve döl verimi özelliklerinde genetik yönelim
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Koyuncu, Mehmet; İpek, Aydın; Tuncel, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Tahirova Tarım İşletmesinde yetiştirilen Siyah-Alaca boğaların iklime damızlıkta kullanma yaşı, buzağılama aralığı ve süt verimine ait damızlık değerlerim belirlemek amacıyla 1977-1991 yılları arasında tutulan sırasıyla 1697, 1225 ve 1767 kayıt değerlendirilmiştir. Kontrole alınan boğaların her üç özellik için sürüde kullanılma yoğunluklarına bakıldığında, ilkine damızlıkta kullanma yaşı bakımından sürü ortalamasından düşük damızlık değere sahip olanlar yoğun olarak kullanılırken, buzağılama aralığı ve süt verimi bakımından ise damızlık değeri populasyon ortalamasından yüksek olanların daha yoğun olarak kullanıldığı saptanmıştır. Bu da çiftleştirme programının, buzağılama aralığı ve süt verimi bakımından ilkine damızlıkta kullanma yaşına göre daha iyi olduğunu göstermektedir.
  • Item
    Anadolu Merinosu, Kıvırcık, Türkgeldi koyunlarının yapağı verim ve özellikleri üzerine bir araştırma
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Koyuncu, Mehmet; Tuncel, Erdoğan; Ferik, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Bu araştırma Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi uygulama ağılında bulunan Anadolu Merinosu, Kıvırcık ve Türkgeldi koyunlarının yapağı verim ve özelliklerini belirlemek ve karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Kirli yapağı verimi, lif inceliği, lüle uzunluğu, randıman ve ondülasyon özellikleri bakımından Merinos yapağıları Kıvırcık ve Türkgeldi yapağılarından daha üstün bulunmuştur. Elastikiyet ve mukavemet bakımından ise ince yapağı veren Merinos'lar doğal olarak Kıvırcık ve Türkgeldi'lerden daha düşük bir değer göstermişlerdir. Yapağı verim ve özellikleri bakımından üç ırk için bulunan değerler arasındaki farklılıkların önemli olduğu belirlenmiştir (P<0.05 ve P<0.01).
  • Item
    Ankara keçisi x kıl keçisi melez oğlaklarında besi ve karkas özellikleri
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Koyuncu, Mehmet; Tuncel, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Bu araştırmada, Ankara keçisi x Kıl keçisi F; melez erkek oğlaklarının entansif koşullardaki besi gücü ve karkas özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Deneme, oğlaklar sütten kesildikten sonra (120 günlük yaşta) başlamış ve 70 gün sürmüştür. Beside bulunan hayvanlara yoğun yem serbest olarak (ad libitum) yedirilmiş, ayrıca kaba yem verilmemiştir. Besi süresince, toplam canlı ağırlık artışı 13.96 ± 0.656 kg, günlük ortalama canlı ağırlık artışı 199.5 ± 9.40 g, ortalama günlük yem tüketimi 1268.2 g ve yemden yararlanma 6.356 kg olarak saptanmıştır. Oğlaklarda 70 gün süren besi sonunda canlı ağırlıkları sürü ortalamasına yakın 5 baş oğlak kesilerek kesim ve karkas özellikleri belirlenmiştir. Randıman, sıcak ve soğuk karkas için ayrı ayrı hesaplanmış ve sırasıyla % 48.81 ve % 47.60 bulunmuştur. Colomer-Rocher ve ark. (1987) tarafından keçiler için geliştirilen standart karkas parçalama yöntemi ile parçalanan karkaslardan elde edilen bilgiler çizelgeler halinde verilmiştir.
  • Item
    Alabalık karma yemlerinde tam yağlı soyanın balık unu yerine kullanılma olanakları
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Bilgüven, Murat; Karabulut, Ali; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Balık unu salmonid yemlerinin en önemli hayvansal protein kaynağıdır. Ancak, fiyatının yüksek oluşu, her zaman istenilen miktarlarda bulunmayışı, çeşitli balıklardan değişik yöntemlerle elde edilmesi sonucu kalitesinin sabit olmaması ve saklama güçlükleri nedeniyle ülkemizde alabalık karma yemlerine istenilen düzeyde balık unu katılamamaktadır. Bu nedenle bu araştırmada, alabalık rasyonlarında balık ununun bir kısmı yerine ülkemizde fiyatı balık unundan daha ucuz olan tam yağlı soya kullanılmasının, balıkların canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve ayrıca balık maliyetine etkisi incelenmiştir. Denemede ortalama canlı ağırlıkları 50.13 - 50.83 g arasında olan 600 adet gökkuşağı alabalığı (Oncorynchus mykiss) gençleri kullanılmış ve deneme 10 hafta, biri kontrol grubu olmak üzere 5 grup halinde yürütülmüştür. Deneme rasyonlarında tam yağlı soya sırasıyla % 15, 25, 35 ve 45 oranlarında yer almış, kontrol rasyonunda soya proteinine yer verilmemiştir. Denemede en yüksek canlı ağırlık artışını 1. grup göstermiş, bu grup ve kontrol grubu ile diğer gruplar arasındaki farklılık önemli (P < 0.01) bulunmuştur. Yemden yararlanma düzeyi en düşük olan 4. grup ile diğer gruplar arasındaki farklılığın da önemli (P < 0.01) olduğu saptanmıştır. Maliyet hesabı yapıldığında 1 kg canlı ağırlık artışı maliyetinin 1. ve 2. gruplarda en düşük olduğu görülmüştür. Bununla beraber rasyonlarda tam yağlı soya arttırıldıkça yem maliyeti azalmış, ancak balıkların gelişmesinde azalma olduğu belirlenmiştir.
  • Item
    Uludağ Üniversitesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi arazisinde iklim verilerinden yararlanılarak ekim zamanının belirlenmesi üzerine bir araştırma
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Ekeryılmaz, Arzu; Demir, Ali Osman; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü.
    Bu araştırmada, Uludağ Üniversitesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi arazisinde kuru koşulda tarımı yapılan ve münavebeli olarak yetiştirilen ayçiçeği ve kışlık buğday bitkileri için uygun ekim zamanlarının belirlenmesine çalışılmıştır. Çalışmada ekim zamanı belirleme kriterleri olarak; toprak nemi, toprak sıcaklığı ve don olasılığı seçilmiştir. Toprak nemi; bitki kök derinlikleri ve toprak işleme derinliği dikkate alınarak, nem denge modelini temel alan bir bilgisayar programı ile tahminlenmiştir. Model parametrelerinden birisi olan evapotranspirasyonun belirlenmesinde ise, Modifiye Penman Monteith Yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmaya göre; ayçiçeği bitkisi için 11-20 Mart, buğday bitkisi için Ekim ayının son 10 günü en uygun ekim zamanı olarak belirlenmiştir.
  • Item
    Şeftali ağaçlarında görülen demir klorozunun giderilmesinde değişik dozlarda uygulanan demir humat'ın etkinliğinin belirlenmesi üzerinde bir araştırma
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Başar, Haluk; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bölümü.
    Bu araştırma. Bursa yöresi şeftali ağaçlarında görülen demir klorozunun giderilmesinde, değişik dozlarda toprağa uygulanan Demir Humat gübresi ve DUP (Demir sülfat + Üre + Potasyum sülfat) gübre kombinasyonunun, etkinliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Deneme, Tesadüf Parsellerinde 4 tekrarlamak olarak faktöriyel deneme desenine göre kurulmuştur. Araştırmada. Demir Humat gübresi 250, 500 ve 1000 g / ağaç, DÜP gübre kombinasyonu ise 2 kg FeSO4.7H20 + 1 kg (NHJ^CO + 1 kg Kf>04, dozlarında uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; hafif ve şiddetli klorotik ağaçlarda her iki dönemde de uygulamaların, kloroz üzerinde belirgin bir etkisi görülmemiştir.
  • Item
    Toprak tekstürü ve tuzluluğu'nun karanfil'in gelişimi ve çiçek niteliği üzerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Korkmaz, G. Cihangir; Özgümüş, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bölümü.
    Bu çalışma, toprağa farklı oranlarda katılan kum ve turba ile besin çözeltisinin tuzluluk (EC) düzeyinin, torba kültürü ile yetiştirilen karanfilin (Dianthus caryophyllus) çiçek verimi ve niteliği ile bitki besin elementleri içerikleri üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yürütülmüştür. Toprağa iki farklı düzeyde (% 10 ve 40) turba ve üç farklı düzeyde kum (% O, 25 ve 50) katılmış ve 30 litre yetiştirme ortamı içeren polietilen torbalara ASTOR çeşidi standart tip karanfilin köklendirilmiş çeliklerinden 10'ar adet dikilmiştir. Belirli kompozisyondaki bir besin çözeltisi üç farklı konsantrasyonda olmak üzere damla sulama sistemi yardımıyla uygulanmış ve böylece farklı tuzluluk (EC) düzeylerinin yaratılması amaçlanmıştır. Çiçek sayısı üzerine etkileri yönünden uygulamalar arasında istatistiksel olarak önemli bir fark bulunamamıştır. Bununla birlikte, çiçek sapı uzunluğu ve kalınlığı ile kaliks çapı üzerine etkileri yönünden iki turba oranı arasında istatistiksel olarak % 1 düzeyinde önemli farklılıklar saptanmıştır.
  • Item
    İpekböcekçiliğinde gibberellik asit uygulamasının koza verimi ve kalitesine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Şahan, Ümran; Cihan, Birgül; Gülseren, Cemalettin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Bu çalışma ipekböceği beslemesinde kullanılan dut yapraklarına Gibberellic asit uygulanarak yaprak kalitesini arttırmak, yaprak kayıbını azaltmak ve elde edilen yaş kozanın verim ve kalite açısından iyileştirilmesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. Mx N ırklarının melezlemesinden elde edilen Bombxy mori larvaları, üçüncü, dördüncü ve beşinci yaştan askıya alınma zamanına kadar 150 ppm'likGA3 solüsyonu ile spreylenen. dut yapraklarıyla beslenmişlerdir. 5. yaş süresi ile koza verim ve kalitesine ilişkin kriterler kaydedilmiştir. Muamelelerin tek koza ağırlıkları, koza kabuk ağırlıkları ve koza kabuk oram değerleri sırasıyla; 1.948, 1.980, 1.981, 1.986 g; 0.442, 0.443, 0.445, 0.410 gr; 22.39, 22.42, 22.37, 20.81 % olarak belirlenmiştir. İpekle ilgili önemli ekonomik karakterlerden filament ağırlığı, filament kalınlığı, Jilament uzunluğu ise sırasıyla; 0.411, 0.402, 0.400, 0.388 g; 2.821, 2.755, 2.754, 2.746; 1313.32, 1324.30, 1311.36, 1251.90 m olarak saptanmıştır. Son olarak larvaların 5. yaş süreleri ise; 9.32, 9.19, 8.85, 8.31 gün olarak belirlenmiştir. İki yıllık çalışmanın sonucunda elde edilen sonuçlara göre dut yapraklarına Gibberellik asit uygulaması larvalarda 5. yaş süresini uzatmış, koza açısından ise koza kabuk ağırlığı, koza kabuk oranı ve filament uzunluğu olumlu yönde etkilemiştir.
  • Item
    Damla sulama sistemi ile içinde blahton ve kum bulunan saksılarda yetiştirilen çileklerde kalsiyum içeren ve içermeyen besin çözeltilerinin vegetatif ve generatif gelişme üzerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 1996) Barut, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.
    Bu çalışma damla sulama sistemi ile beraber verilen kalsiyum içeren ve içermeyen besin çözeltilerinin, içinde blahton ve kum bulunan saksılardaki "Elsanta” çilek çeşidine ait bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimi üzerine olan etkilerini tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla bitki başına çiçek ve meyve sayıları, verim, yaprak alanı ile yaprak toplam karbonhidrat oranı, meyve toplam asit ve invert şeker oranları, kalsiyum eksikliği belirtisi gösteren yaprak oranları parametreler olarak ele alınmıştır. Araştırma sonucunda genel olarak hem kum hem de blahton ortamlarında kalsiyum içermeyen çözeltilerin çiçek sayısı, meyve sayısı, verim, yaprak alanı ve toplam karbonhidrat oranları açılarından azalmalara neden olduğu; meyve asit ve invert şeker miktarları yönünden ise önemli farklılıklar oluşturmadığı gözlenmiştir.