2017 Cilt 43 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18488
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Flört şiddeti(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-14) Baldan, Güliz Avşar; Akış, Nalan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Halk Sağlığı Anabilim Dalı.1980’lerden itibaren ortaya çıkmış olan flört şiddeti kavramı “flört ilişkisinde partnere karşı, acı verici veya yaralayıcı, fiziksel veya psikolojik güç ve tehdit kullanımını içeren söz, mimik ve davranışların tümü” şeklinde tanımlanmaktadır. Fiziksel, psikolojik, cinsel şiddet veya ihmal şeklinde farklı tipleri bulunmaktadır. Diğer şiddet türleri ile benzer özellikleri olmasına rağmen farklı risk faktörleri de belirlenmiştir. Kısa dönem ve uzun dönem sağlık etkileri, dünyada sık görülen bir durum olmasına karşın ülkemizde bu konuda yapılmış sınırlı çalışmalar nedeniyle flört şiddeti ayrı bir başlık olarak tanımlanmalı ve incelenmelidir. Flört şiddeti ile mücadelede ana amaç flört şiddetini oluşmadan önlemek olmalıdır. Ülkemize özgü risk faktörleri belirlenmeli ve bunlara yönelik önleme çalışmaları yürütülmelidir. Bunun için kullanılabilecek yöntemlerden biri okul temelli yaklaşımdır ve bununla ilgili yapılmış çalışmalar da okul temelli yaklaşım yönteminin, flört şiddetini azaltabileceğini göstermektedir.Item KOAH alevlenmelerinin önlenmesinde farmakolojik ajanlar(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-14) Coşkun, Funda; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) alevlenmelerle giden kronik bir hastalıktır. KOAH alevlenmesi hastada solunum yolu semptomlarını günlük normal değişkenliklerin ötesinde ve ilaç tedavisinde değişiklik gerektirecek ölçüde kötüleştiren akut olay şeklinde tanımlanmaktadır. Bu makaledeki amaç KOAH Alevlenmelerini önleyecek farmakolojik tedavilerin gözden geçirilmesidir.Item Alt ekstremitede mevcut semisirküler doku defektinin bölünmüş ALT serbest flebi ile rekonstrüksiyonu(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-12) Ersen, Burak; Tunalı, Orhan; Kahveci, Ramazan; Aksu, İsmail; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Plastik ve Rekonstruktif Cerrahi Anabilim Dalı.Anterolateral uyluk flebinin bölünüp, şimerik paternde geniş doku defektlerinin rekonstrüksiyonu son yıllarda popülerlik kazanmıştır. Olgumuzda 55 yaşında kadın hasta alt ekstremitesinde mevcut geniş açık yara ile kliniğimize başvurdu. Düzgün sınırları olmayan açık yara için, defekte uygun Anterolateral uyluk flebi dizayn edilerek bölündü. İyileşme sürecinde hastada herhangi bir problem yaşanmadı. Tatmin edici kozmetik ve fonksiyonel sonuç elde edildi.Item Kemik destruksiyonu ile karşımıza çıkan soliter diffüz nörofibrom(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-07) Aydın, Hasan Emre; Özbek, Zühtü; Arık, Deniz; Vural, Murat; Coşan, Tevfik ErhanNörofibromlar ve schwannomlar, schwann hücreleri, perinöral hücreler ve fibroblastlardan köken alan nöroektodermal bening tümörlerdir. Nörofibromlar bening olmasına rağmen sadece bir vakada malign dönüşüm tanımlanmıştır. İntranöral ve diffüz formları vardır. Saçlı deride ve deri altı dokuda yerleşen nörofibromlar oksipital bölgede sık görülmekle birlikte nadir olarak kemik destrüksiyonu yapmaktadır. Soliter nörofibromlar cerrahi olarak tümüyle çıkartılırken, diffüz formlarda çevre dokulara invazyondan dolayı cerrahi sınır ayrılmamaktadır.Item Acil serviste gerçekleştirilen konsültasyon sürecinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-07) Dönmez, Serdar Süha; Torun, Gökhan; Durak, Vahide Aslıhan; Köksal, Özlem; Aydın, Şule; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Acil Tıp Anabilim Dalı.Çalışmamızda Acil Servise başvuran ve herhangi bir bölüme konsültasyonu yapılan hastaların epidemiyolojik özelliklerinin belirlenmesi ve konsültasyon sürecinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya 2013 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ve cinsiyet özellikleri, ön tanı/tanıları, hastaneye yatış veya sevk ve mortalite oranları gibi epidemiyolojik özellikleri ile konsülte edildiği bölümler, acil serviste kalış süreleri ve konsültasyon süreçleri araştırıldı. Hastaların 521 (%25.9)’i 16:00-19:59 saatleri arasında başvurmuş olup, en sık başvuru saatlerinin de bu saatler arasında olduğu saptandı. Acil serviste en sık konsültasyon isteme nedenleri; basit travma(%33.5) ve kardiyo-vasküler hastalıklardı (%9.5). Hastaların %58.6’sı acil servisten taburcu edilirken, %27.9’u değişik kliniklere yatırıldı ve %9.1’i başka bir sağlık kuruluşuna sevk edildi. Acil serviste 8 saatten uzun süre kalan hasta sayısı 407(%20.21) idi. Konsültasyon süresini uzatan nedenler arasında; en sık herhangi bir bölüm tarafınca uygulanan ek tedavi veya tanısal girişimlerin (%2.8) olduğu görüldü. Hastaların yaşı ile konsültasyon istenme sayısı ve hastaların acil servise başvurduğu saat ile konsültasyon istenme sayısı arasında anlamlı ilişki saptandı (p<0.05). Acil servislerin işleyişinde konsültasyonlar önemli yer tutmaktadır. Hızlı ve etkin bir konsültasyon işleyiş sistemi için acil servis hekimi ve konsültan hekimin işbirliği gerekli olup, bu süreç içerisinde rol alan tüm etkenlerin hasta yararına odaklı olması sağlanmalıdır.Item Acil servise başvuran hasta özelliklerine göre uygun acil servis tasarımının belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-15) Sert, Pınar Çınar; Durak, Vahide Aslıhan; Özdemir, Fatma; Armağan, Erol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Acil Tıp Anabilim Dalı.Çalışmamız hastanemiz acil servisine başvuran hastaların klinik özelliklerine göre ideal acil servis tasarımının ve ihtiyaç duyulan uygun bakım alanlarının belirlenmesi amaçlanmıştır Çalışmaya 12550 hasta alındı. Hastaların yaş, cinsiyet, başvuru şikayeti, triaj kategorileri, yandaş hastalıklar, konsültasyonlar, tanılar ve sonuçlanma şekilleri değerlendirildi. Çalışmamız sonucunda acil servisimizin toplam 150 m²lik 6 yataklı resüsitasyon odasına, 180 m²’lik triaj ve resepsiyon alanına, 1 adet dekontaminasyon odasına, 25 adet hızı bakı birimine, 25 m²’lik 2 tane izolasyon odasına, 16 m²‘lik psikiatri odasına, her biri 16 m² olacak şekilde KBB/ Göz odası, jinekoloji odası gibi özel odalara, 10 adet tek kişilik odaya, 20 m²’lik bir adet alçı odası ve 20 m²’lik bir adet girişim odasına, 12 m²’lik konsültasyon odasına, her biri en az 12 m² olan ve az 45 tanesi monitörlü 90 adet tedavi alanına ve 10 m²’lik çalışan istasyonuna ihtiyaç duyulduğu saptandı. Bu bilgiler doğrultusunda yıllık 100.000 hasta başvurusu için acil servisimizin toplam 5000 m²’lik bir alana ihtiyacı olduğu belirlendi. Acil servislerin daha iyi hizmet verebilmesi için her hastane kendi fiziki şartları, bütçe ve ihtiyaçlarını göz önüne alarak kılavuzlar ışığında kendisine en uygun acil servisi planlamalıdır.Item Acil servise karın ağrısı şikayeti ile başvuran 45-64 yaş ile 65 yaş ve üzeri hastaların karşılaştırılması ve tanılarının fizyolojik değişikliklerle ilişkisinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-06) Mert, Dilek Kostak; Durak, Vahide Aslıhan; Özdemir, Fatma; Armağan, Erol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Acil Tıp Anabilim Dalı.Çalışmamız, acil servise travmaya bağlı olmayan karın ağrısı ile başvuran farklı yaş gruplarında; tanıları ve fizyolojik değişikliklerle ilişkisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmaya 1607 hasta alındı ve yaş grupları ile karın ağrısına eşlik eden şikayetler, vital bulgular, ek hastalıkları, konsültasyonlar, tanılar ve sonuçlar karşılaştırıldı. 65 yaş ve üzeri grupta vital bulgulardaki değişikliklerin ve konsültasyon isteminin 45-64 yaş grubuna göre daha fazla olduğu görüldü(p<0.001).65 yaş ve üzeri hasta grubunda karın ağrısıyla birlikte vücut ısısı veya nabız yüksekliğinin olması cerrahi nedenli olmayan tanılarda daha fazla bulundu (p<0.05) ve her iki yaş grubunda karın ağrısı ile birlikte gaz-gaita çıkaramama cerrahi nedenli tanılarda daha fazlaydı(p<0.05).Yaşlı grupta hastaneye yatış daha fazlayken, 45-64 yaş grubunda taburculuk daha fazla görüldü (p<0.001). Karın ağrısı ile gelen hastaları acil patolojik durumlardan ayırabilmek için hekimlerin yaşla birlikte olan fizyolojik değişiklikleri bilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.Item Dekortikasyon uygulanan hastaların özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-05) Yalçınkaya, Serhat; Erdolu, Burak; Vural, Ahmet Hakan; Özyazıcıoğlu, Ahmet FatihDrene edilmemiş plevral effüzyon sonucunda kalınlaşan fibröz plevral kabukların cerrahi olarak soyulması işlemi dekortikasyon olarak adlandırılmaktadır. Bu işlem akciğerin yaklaşık olarak yarısına yakın bir alanının tutulması, tekrarlayan torasentez ve aspirasyonlarla sıvı toplanması önlenemeyen ve 3-6 aylık tedaviye rağmen iyileşmeyen hastalarda gereklidir. Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Servisi’nde 2002-2013 yılları arasında 37 hastaya torakotomi ile dekortikasyon işlemi uygulandı. Ortalama yaş 37,8±13,7 yıldı (aralık 17-65 yıl). Hastaların 33 ü erkek (%89,2), kalan 4 ü kadındı. Hastaların 20 sinde (%54,1) sol, kalanında sağ torakotomiyle total dekortikasyon uygulandı. Ortalama hastanede kalış süresi 10,9±5,7 gün olarak (aralık 5-30 gün) bulundu. Yapılan histopatolojik inceleme sonucunda en sık etiyolojik neden olarak 21 (%56,8) hastada nonspesifik enfeksiyon tespit edildi. Uygun zamanda planlanan dekortikasyon işleminin kalın fibröz dokunun uzaklaştırılması ve akciğerlerin normal fonksiyonlarına yeniden kavuşması için tercih edilebilecek bir yöntem olduğu kanısındayız.Item Acil servis çalışanlarının delici kesici aletler ile yaralanmaları ve önleme yöntemlerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-13) Güney, Sabahat Burcu; Köksal, Özlem; Durak, Vahide Aslıhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Acil Tıp Anabilim Dalı.Acil Servis (AS) çalışanları Delici/Kesici Alet Yaralanması (DKAY) sonucunda bulaşıcı hastalık riskiyle karşılaşmaktadırlar. Bu çalışmada İlimizde yer alan hastanelerdeki AS çalışanlarının yaralanmaları ve önleme yöntemlerinin artırılması amaçlanmıştır. Araştırma anket yöntemiyle yapıldı. İl içerisindeki hastanelerde çalışan; Acil Tıp Uzmanı (ATU), Acil Tıp Araştırma (ATA) Görevlisi, Pratisyen Hekim, HemşireAcil Tıp Teknisyeni (ATT)-Paramedik, Acil Personeli, Temizlik Personeli dahil edilmiştir. Delici/Kesici aletler; enjektör iğnesi, sütür iğnesi, ampul, flakon, bistüri ve diğer şeklinde tanımlanmıştır. Hazırlanan anket formu aracılığıyla AS sağlık çalışanlarına maruz kaldıkları DKAY ile ilgili ayrıntılı sorgulama yapılmış ve son olarak önerileri alınmıştır. Çalışmaya 183 kadın ve 143 erkek olmak üzere toplam 326 kişi katıldı ve cinsiyet dağılımına göre hastaneler arasında fark saptanmadı (p>0.05). En sık yaralanan grubun Hemşire-ATT-Paramedik (%58.1) olduğu görüldü. Yaralanmalara en çok neden olan alet enjektör iğnesi iken, yaralanmaların çoğunlukla hafta içi ve sabah saatlerinde olduğu görüldü. Sonuç olarak, sağlık çalışanlarının DKAY sıklığı özellikle AS’lerde yüksek olup; çalışma koşullarının düzeltilmesi, koruyucu önlemlerin alınmasıyla bu yaralanmaların sayısının azaltılabileceği düşüncesindeyiz.