2016 Cilt 25 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/16103
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Prophets of the past: Interpreters of Jewish history Michael Brenner princeton: princeton University press 2010, xiii+301 sayfa(Uludağ Üniversitesi, 2016) Brenner, Michael; Kalkan, Mehmetİlk baskısı 2006 yılında Propheten des Vergangenen başlığıyla Almanca yayınlanan eser, 2010 yılında İngilizceye tercüme edilerek Princeton Üniversitesi yayınları arasında yerini almıştır. Modern Yahudi tarihyazımı alanındaki kapsamlı ve derinlikli çalışmanın temel argümanı, eserin son kısmı olan metodolojik tartışma bölümünde “Bana kim olduğunu söyle nasıl bir tarih yazacağını söyleyeyim” 1 ifadesiyle özetlenmektedir. Giriş kısmında ise yazar dünya dinleri ve toplumları arasında belki de hakkında en fazla çalışma yapılan alanın Yahudiler ve Yahudi tarihi olduğu ön kabulünden hareketle “bir kimse Yahudiler ve onların tarihi hakkında ne söylüyor ise o zaten daha önce en az bir defa söylenmiştir. Ve daha kötüsü defalarca reddedilmiştir.”2 şeklindeki spekülasyona açık yorumuyla Yahudiler ve Yahudi tarihi hakkında özgün fikir üretiminin zorluğuna veya imkansızlığına vurgu yapmaktadır. Eserin beş farklı bölümünde Yahudi geçmişinin nasıl anlaşılması gerektiğine dair son yüzyıllarda (modern dönem) yaşamış farklı tarihçilerin (Graetz, Dubnow, Baron, Baer, Dinur) perspektiflerini analiz etmekte, tutarlı ve karşılaştırmalı analizler yoluyla Yahudi tarih yazımına ayna tutmaktadır. Son bölümü ise daha çok bir metodolojik kurgu denemesidirItem Tefsîr hâtimelerinde tefsîr ve müfessir(Uludağ Üniversitesi, 2016) Bayer, İsmailTefsir mukaddimeleri üzerine haklı olarak pek çok çalışma yapılmış ancak hâtimeler genellikle ihmal edilmiştir. Belki de tefsirlerin yarısından fazlasında hâtime bölümünün bulunmaması, bazı tefsîr hâtimelerinin ise yalnızca dua cümlelerinden oluşması araştırmacıları özel bir çalışma yapmaktan alıkoymuş olabilir. Oysa bitiriş bölümleri dar hacimde ve sınırlı sayıda olmalarına rağmen Kur’ân ilimleri açısından önemli verileri ve tecrübeleri yansıtırlar. Diğer bir ifadeyle hâtimeler, derin bir Kur’ân eğitiminin şekillendirdiği büyük akılların ve kalplerin bu süreçte süzdükleri özleri son bir nasihat olarak gelecek nesillere aktaran bölümlerdir.Item İktâ üzerine düşünceler(Uludağ Üniversitesi, 2016) Lambton, Ann K. S.; Hançabay, Halil İbrahimOrtaçağ İranı’ndaki toplum ve toprak kullanım hakları ile Batı Avrupa feodalizminin belli türleri arasındaki bir takım yüzeysel benzerlikler, feodalizm teriminin biraz gevşek bir şekilde İran’daki toplum ve hükümete atfını cesaretlendirmiştir. Dahası, feodalizm nasıl ki Fransız Devrimi esnasında eski rejimin birçok suistimalini kapsayacak şekilde genelleyici bir tanımlama olarak benimsendiyse, 1 yakın zamanlarda da İran’la ilgili yanlış kullanılmaya başlanan bir terim olmuştur. Bu terimin yanlış kullanımını bir kenara bırakarak, kelimenin dar anlamıyla İran toplumunun, hukukî anlamıyla da İran kurumlarının feodal olarak tanımlanıp tanımlanmayacağını incelemek biraz ilgi çekici olabilir. Ortaçağ İranı’nda çoğunlukla feodal olarak kabul edilen kurum çeşitli yönleriyle iktâdır. İktâ, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun ([428-551]/1037-1157) baskın bir kurumuydu. İktâlar Selçuklular’dan önce yöneticiler tarafından bağışlanıyordu, fakat Büyük Selçuklular döneminde adeta düzenli bir kurum haline geldi. Bu sistem, farklı adlarla da olsa esas itibariyle İran’da XX. yüzyıla kadar devam etti. Bu sistemin ve kökenlerinin incelenmesi İran’da feodalizmin varlığına veya aksine ışık tutacaktır. Makalenin devamında ben yeni bir çığır açmayacağım, daha ziyade bir başka yerde ulaşılmış sonuçları yeniden ifade edeceğim; [bu bakımdan] Profesör Claude Cahen tarafından iktânın gelişimi ile ilgili yapılmış olan çalışmaya borçlu olduğumun bilincindeyim.Item Yetiştirme yurdunda kalan ergenlerin yaşadıkları sorunlar ve dini başa çıkma: Bursa ve Şanlıurfa yetiştirme yurtları örneği(Uludağ Üniversitesi, 2016) Coşkunsever, Asude; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler EnstitüsüBu araştırmanın temel amacı, kız yetiştirme yurtlarında kalan ergenlerin sorunlarını ve dini başa çıkmalarını dini psikolojik açıdan incelemek ve elde edilen bilgileri alan araştırması ile bilimsel bir temelde tartışmaktır. Araştırmamızın örneklemini Şanlıurfa ve Bursa Yetiştirme Yurdu’nda kalan toplam 26 kız ergen oluşturmaktadır. Araştırmamızda nitel araştırma desenleri içinden katılımcı gözlem ve yarı yapılandırılmış mülakat teknikleri kullanılmıştır. Elde edilen bulgular içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırmada, yetiştirme yurdunda kalan ergenlerin %42,3’ünün ailevi sorunlar yaşadığı, %19,2’sinin sosyal ilişkilerde sorunları olduğu, %15,4’ünün özgüven eksikliği problemleri olduğu ve %7,7’sinin eğitim konusunda sorunlar yaşadıkları tespit edilmiştir. Ergenlerin ibadet ettiklerinde rahatladıkları, ibadetlerin problemleri ile başa çıkma sürecine yardım ettiği ve olumlu davranış kazanmalarına etkisi olduğu tespit edilmiştir.Item Öğretmen ve okul yöneticilerinin görüşlerine göre uluslararası bakalorya okullarında değerler eğitimi açısından okul ortamı(Uludağ Üniversitesi, 2016) Şanver, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Uluslararası Bakalorya (UB) programı önce farklı ülkelere taşınmak durumunda kalan kişilerin çocukları için tasarlanmıştır. Daha sonra yerel müfredatı UB sistemiyle işleyen okullar da açılmaya başlanmıştır. UB okullarında dersler sorgulanarak işlenir, öğrencinin belli tutum ve davranışları kazanması arzu edilir. Bu çalışmanın temel amacı, Uluslararası Bakalorya modelinin uygulandığı okullardaki değerler, ahlâk ve din eğitimi konularında resmi ve örtük program uygulamalarını, ortamsal özellikleri ve şartları inceleyip tartışmaktır. Çalışmanın içeriği, Uluslararası Bakalorya Okullarının özellikleri, söz konusu okullardaki değerler, ahlak ve din eğitimi, okul ortamı vb. konularla sınırlıdır. Okullarda resmi program kadar örtük programa da önem verildiği, okul içi ve dışı etkinliklerle değerlerin desteklendiği, öğretmenlerin rol model olduğu, eğitimin hayatın içerisinde ve somutlaştırarak verildiği belirlenmiştir.Item Hadislerin ma‘nen rivayeti bağlamında çocuk ve ilk gençlik edebiyatında siyerin kurgusal anlatımı(Uludağ Üniversitesi, 2016) Gül, Mutlu; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Hz. Peygamber’in hayatı, İslam tarihinin ilk dönemlerinden itibaren, gerek manzûm gerek mensûr olarak tüm yönleriyle işlenmeye çalışılmıştır. Konuyla ilgili onlarca edebî tür oluşturulmuş, sayılamayacak kadar da çok eser kaleme alınmıştır. Son zamanlarda ülkemizde Hz. Peygamber’in hayatını anlatan çalışmalarda ciddi bir artışın yaşandığı görülmektedir. Ancak bu eserler içerisinde çocuklara ve genç yaştaki okuyucuya hitap eden, onların ilgiyle ve beğenerek okuyacakları eserler de son derece sınırlı sayıdadır. Çocuk ve ilk gençlik edebiyatı alanındaki yayınlardaki hem nicelik hem de nitelik yönünden artışın yaşandığı günümüzde, Hz. Peygamber’i anlatan eserlerdeki tek düze anlatım üslubu, bu alandaki göze çarpan eksikliklerden biridir. Makalede hadis ve fıkıh usulünün bir konusu olan hadislerin mana olarak rivayeti çerçevesinde, ilk dönem İslam tarihini kurgu üslubunu kullanarak anlatmanın imkân ve sınırlılıkları üzerinde durulmaktadır.Item Modern Arap edebiyatı’nda cezaevi romanı(Uludağ Üniversitesi, 2016) Arslan, Adnan; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.I. Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’da kurulan Arap ülkelerinin rejimleri, farklı isimlendirmelere rağmen totaliter bir özellik göstermektedir. Yönetimi elinde bulunduran ya da yönetimde söz sahibi olan kesim içerisinde, ulusal ve uluslararası politikalarında halka hesap verme gibi bir mekanizma gelişmediği için bu ülkelerde, modern demokratik ülkelerde bulunan özgürlükler büyük oranda kısıtlanmıştır. Yönetici konumunda bulunan tabakanın sivil topluma uygulamış olduğu baskılar karşısında, halkın haber alma ve düşünce özgürlüğünün, gözle görülür derecede geri planda kaldığı anlaşılmaktadır. Bu ülkelerde, Arap entelektüelinin, yapılan hukuk dışı uygulamaları gözler önüne serme adına genel olarak, edebiyatı özellikle de romanı, bir araç olarak gördüğü dikkat çekmektedir. Bu eğilim, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Arap dünyasında azımsanmayacak sayıda cezaevi konulu romanların yazılmasına neden olmuştur.Item Dua ve hayat memnuniyeti üzerine karşılaştırmalı bir araştırma (Kırklareli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencileri örneği)(Uludağ Üniversitesi, 2016) Gashi, FeimGünümüzde insanoğlu her ne kadar teknolojik alanda ilerlemiş olsa da dini inancından vazgeçmemiştir. Çünkü insanoğlu sıkıntılı dönemlerinde en önemli desteğini dini değerlerden bulmaktadır. Özellikle dua ile sıkıntılarını dile getiren ve talepte bulunan birey kendisini güven içinde hissedebilmektedir. Bu araştırma ile dua ve hayat memnuniyeti, fakülte farklılığı, cinsiyet, sosyal çevre, ekonomik durum ve öznel dindarlık algısı arasındaki ilişki belirlenmeye çalışılmıştır. Örneklemimiz, Kırklareli Üniversitesi İlahiyat (N=113) ve Fen-Edebiyat Fakültesi’nde (N=112) okuyan 225 öğrenciden oluşmaktadır. Örnekleme, “Duanın Ölçek Yapısı” ve “Hayat Memnuniyet Ölçeği” uygulanmıştır. Bulgulara göre, dua ve hayat memnuniyeti ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki bulunmamakta, buna karşın medeni durum ve alınan eğitim türüne göre dua ve gelir durumu arasında farklılık bulunmaktadır.