2011 Cilt 30 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13940
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Physiological mechanisms of multiple ovulations and factors affecting twin calving rates in cattle(Uludağ Üniversitesi, 2011-05-09) Çobanoğlu, Özden; Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi.Reproduction in bovine is affected by several different factors. These factors explain some of the variations observed in the reproductive efficiency of animals. Several comprehensive studies were conducted to assess the incidence of twinning at birth in various dairy and beef cattle breeds. In this manner, many environmental and genetic factors affecting reproductive system have been studied quite extensively. Even if the natural incidence of multiple births in cattle is very low, some variations on the twinning rate can be observed due to the influence of breed differences, the effects of feeding and management systems and also the effects of some environmental sources such as a parity, an age of cow, a season of the year and a geographic location of raised animals. Thus, the main purpose of this review is to emphasize and explain the physiological mechanisms regulating multiple ovulations in cattle and also some of the important factors affecting multiple births positively or negatively on the cow production system.Item Amylin ve glukoz homeostazisi üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-30) Güzel, Saime; Güneş, Nazmiye; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.The pancreatic hormone amylin is co-secreted with insulin by beta-cells in response to nutrient intake. Studies performed in experimental animals have provided evidence that amylin may have several effects associated with carbohydrate metabolism. Amylin is a potent inhibitor of gastric emptying. This effect appears to require an intact vagus nerve and it is over-ridden by hypoglycaemia. These observations, coupled with the identification of putative amylin receptors in the area postrema of the hindbrain (a region implicated in the regulation of gastric motility) suggest that the effects of amylin on gastric emptying are mediated, at least in part, by the central nervous system. There is also evidence that amylin acts to inhibit food intake, an action which is distinct from its effects on gastric emptying. In addition, amylin has been shown to inhibit amino acid-stimulated glucagon secretion, suggesting that it may reduce endogenous glucose production in the postprandial period. This paper is intended to give a overview of amylin, a new pancreatic hormone, and its effects on glucose homeostasis.Item Süt sığırlarında önemli mikotoksinler ve etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-30) Şahindokuyucu, Fatma; Mor, FirdevsMikotoksinler, Aspergillus, Penicillium ve Fusarium türü mantarlar tarafından sentezlenen zehirli metabolitlerdir. Mikotoksin oluşturan mantarlar dünyanın her tarafında mevcuttur. Yem ve yem hammaddelerinde çok sayıda mikotoksin doğal kirletici olarak bulunur. Süt sığırlarında risk oluşturan başlıca mikotoksinler; aflatoksinler, deoksinivalenol, T-2 toksin, zearalenon, fumonisin ve okratoksin A’dır. Sığırlar rumenlerinde mikotoksinleri parçalayabildikleri için, mikotoksinlere tek mideli hayvanlara göre daha dayanıklıdırlar. Mikotoksinler, süt sığırlarında sıklıkla süt veriminde azalma ve hastalık sıklığında artma gibi kronik zehirlenme belirtilerine sebep olurlar. Ayrıca aflatoksinler, T-2 toksin, deoksinivalenol, zearalenon ve okratoksin A süte geçer ve ekonomik kayıplara yol açarlar. Süt sığırlarında mikotoksikozis olgularının tanısı çok zordur, fakat mikotoksinler hastalık sıklığında artma ve süt veriminde azalma olduğunda muhtemel bir sebep olarak düşünülmelidir. Bu derlemede süt sığırlarında önemli olan mikotoksinler ve etkileri üzerinde durulmuştur.Item Kardiyovasküler düzenlemede nükleus traktus solitarius’un rolü(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-28) Köktentürk, Rüveyda; Yalçın, Murat; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Biyoloji Bölümü.Kardiyovasküler sistem, merkezi mekanizmalar tarafından sürekli olarak düzenlenmektedir. Baro- ve kemoreseptör afferentlerinin sonlandığı yer olan nükleus traktus solitarius (NTS) kardiyovasküler düzenlemede önemli katkıları olan beyin sapındaki bir nükleustur. NTS, kardiyovasküler sistem ile ilgili aldığı uyarımları, merkezi sinir sistemindeki yine kardiyovasküler düzenlemeye karışan diğer beyin bölgelerine ileterek, o beyin bölgelerinin uyarılmasını ve inhibe edilmesini sağlar ve böylece kardiyovasküler hemostasize katkıda bulunur. Bu etkilerinde, NTS’da birçok nörotransmitter ve nöromodulatör madde rol oynamaktadır. Bu derlemede baro- ve kemoreseptörlerin alınan uyarımların ilk sinaps yaptığı beyin bölgesi olan NTS’un kardiyovasküler düzenlemedeki rolü ve bu düzenlemede aracılık yapan nörotransmitter ve nöromodülatör maddeler hakkında bilgi sunulması amaçlanmıştır.Item Ecopharmacokinetics of tetracyclines and sulfonamides in soil(Uludağ Üniversitesi, 2011-07-11) Cengiz, Murat; Oruç, Hasan Hüseyin; Uzunoğlu, İlknur; Sonal, Songül; Özsoy, Gökhan; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü.The aims of this study were to evaluate the elimination of oxytetracycline, chlortetracycline, sulfadiazine and sulfamethoxazole from soil, and to investigate the influence of pH and the rainfall on elimination of the antibiotics. To detect antibiotic concentrations, leachate samples were collected from soil columns. The antibiotics were extracted by solid phase extraction and analysed by high performance liquid chromatography system. To determine elimination half-life of the antibiotics from soil and relationship between measured parameters, first-order kinetics and statistical analyses were applied to all collected data. Half-life of sulfadiazine and sulfamethoxazole in leachate waters 19 days after treatment was 0.24 hour and this was increased up to 2.25 hours sulfamethoxazole and 3.57 hours sulfadiazine 33 days after treatment. A half-life for tetracyclines was not detected, since there was not consistent trend for the transport of tetracyclines between soil and water compartments. The results of regression analyses showed that the concentrations of antibiotics in the same group changed at the same rate. The pH of leachate samples was positively influenced by increases in rainfall and days after treatment. A significant relationship was not found between the antibiotic concentrations and both pH and rainfall.Item Aspir tohumu ve sığır süt yemi katılarak silolanan mısır hasılının bazı silaj kalite özellikleri ve mikotoksin yönünden incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-30) Oğuz, Fatma Karakaş; Oğuz, Mustafa Numan; Şahindokuyucu, FatmaBu çalışmanın amacı, mısır hasılının, aspir tohumu ve süt ineği karma yemiyle beraber silolanmasının silaj kalitesine etkisi ile silajda mikotoksin varlığının belirlenmesidir. Kontrol grubu (mısır hasılı silajı) ve deneme grupları (mısır hasılıyla aspir tohumu (1.grup) ve mısır hasılıyla süt ineği karma yemi (2.grup) silajları) olmak üzere toplam 22 adet silaj numunesi bir litrelik mini silolarda (cam kavanozlarda) hazırlandı ve dört yıl bekletildi. Bu süre sonunda, silajların kuru madde, ham protein, ham yağ, ham selüloz, ham kül, pH ve Fleig puanı, fiziksel özellikler (koku, yapı ve renk) ve mikotoksin varlığı belirlendi. Gruplar arasında en yüksek ham protein değeri (% 12,37) süt ineği karma yemi grubunda, ham yağ (% 18,09) aspir tohumu grubunda, ham selüloz (% 21.72) kontrol grubunda, Fleig puanı (128.71) süt ineği karma yeminde ve en yüksek pH (4,16) süt ineği karma yemli gruplarda belirlendi. Hiçbir örnekte mikotoksin varlığına rastlanılmadı.Item Uludağ Üniversitesi veteriner fakültesinden basına yansıyanlar: Veteriner halk sağlığının değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2011-04-27) Erer, Sezer; Özkul, Türel; Osmanağaoğlu, Şule; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi /Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı.Evcilleşme ve onu izleyen evcilleştirme süreçlerinin ardından insanlar, hayatlarına faydalı varlıklar olarak katılan hayvanların sağlıkları ile de ilgilenmeye başlamışlardır. Bu ilgi sığır vebası salgınlarının da etkisiyle 18. yüzyılda veteriner hekimler yetiştiren eğitim kurumlarının açılmasıyla sonuçlanmıştır. Zoonoz ve beslenmeye bağlı hastalıklar, başlangıçta sadece hayvan sağlığı ile ilgilenen veteriner hekimleri, halk sağlığının da ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde 1949 yılında Veteriner Halk Sağlığı Birimi kurulmuş ve uluslararası pek çok yasal düzenlemede veteriner hekimlere halk sağlığı konusunda sorumluluklar verilmiştir. Ayrıca, son dönemlerde “Tek Tıp Tek Sağlık Konsepti” çerçevesinde, veteriner hekimlerin halk sağlığı konusunda, sağlık alanında faaliyet gösteren diğer meslek grupları ile daha bütünsel ve daha aktif çalışması gündeme gelmiştir. Bu çalışmada, KASIM 2000- AĞUSTOS 2008 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ne ait yerel ve ulusal basında yer alan toplam 593 haberden veteriner halk sağlığını ilgilendiren 172 haber irdelenerek bu haberler ışığında güncel olan bu konuya veri sağlanacaktır.Item Broyler rasyonlarında fındık küspesinin kullanılma olanaklarının araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2011-04-25) Gençoğlu, Hıdır; Deniz, Gülay; Orman, Abdülkadir; Türkmen, İ. İsmet; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu araştırma; broyler rasyonlarında farklı düzeylerde fındık küspesi kullanılmasının, besi performansı üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapıldı. Araştırmada, toplam 195 adet günlük yaşta Avian Farm broyler erkek civciv kullanıldı. Civcivler her biri eşit sayıda hayvan içeren 3 ana gruba ayrıldı. Ayrıca ana grupların her biri kendi içerisinde 13’er adet hayvan içeren 5 tekrar grubuna ayrıldı. Araştırma süresince; kontrol grubu mısırsoya temeline dayanan standart broyler rasyonlarıyla beslendi. Deneme gruplarının rasyonlarında fındık küspesi; % 10 (FK10) ve % 20 (FK20) düzeylerinde kullanıldı. Araştırmanın sonunda; kontrol grubu ile FK10 grubunun besi sonu canlı ağırlık, canlı ağırlık kazancı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve sıcak karkas ağırlıklarında istatistik öneme sahip bir fark belirlenmedi. Yem tüketimi dışında, FK20 grubuna ait tüm performans parametrelerinde kontrol ve FK10 gruplarına göre önemli düzeyde bir düşüş saptandı. Deneme sonu itibariyle; FK20 grubu kontrol grubuna göre önemli düzeyde daha az yem tüketirken, FK10 ve FK20 gruplarının yem tüketimlerinde istatistik açıdan önemli bir fark bulunmadı. Sonuç olarak; broyler rasyonlarında % 10 düzeyine kadar fındık küspesi kullanılmasının, ekonomik yönden önem taşıyan performans parametreleri üzerinde olumsuz bir etkiye yol açmayacağı kanısına varıldı.Item In vitro kültürde zenginleştirilen domuz folikül ve amniyon hücrelerinden RNA ekstraksiyonu(Uludağ Üniversitesi, 2011-06-30) Polat, Yasemin Özen; Özalp, Gözde R.; Evke, Elif; Batmaz, Özocak Elçin; Salcı, E. Sinem Özdemir; Kahveci, Zeynep; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi /Tıbbi Genetik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı.Amniyotik hücreler fetustan köken alan ve birçok farklı doku tipine dönüşebilen hücrelerdir. Bu durum hücrelerin birçok medikal uygulamada kullanılmasına olanak sağlar. Amniyotik ve foliküler sıvılar, prenatal tanıda çok etkili bir metod olan amniyosentez ile toplanmaya çalışılmıştır. Uygulamadan 48 saat sonra domuzlarda abortus görüldüğü ve toplanan hücre sayısının yeterli olmamasından dolayı, örneklerin steril şartlar altında operasyonla toplanmasına karar verilmiştir. Alınan hücreler yeterli sayı ve mitotik aktiviteye ulaşıncaya kadar hücre kültüründe geliştirilmiştir. Takibinde Trizol ile muamele edilerek hücrelerden RNA izolasyonu yapılmıştır. Amniyotik ve foliküler hücrelerin iyi kalitede üremelerine rağmen RNA izolasyonlarından alınan sonuçlar çok tatmin edici olmamıştır. RNA bütünlüğü agaroz jel elektroforezi ile kontrol edilmiştir. Elektroforez sonuçlarına göre foliküler hücrelerden elde edilen örneklere ait 28s, 18s ve 5s rRNA bantları gözlenirken, amniyotik hücre kültürlerine ait örneklerde hiç bant gözlenmemiştir. Bu sonuçlar domuza ait amniyotik ve foliküler hücrelerin in vitro ortamda üretilebildiğini göstermiştir. Ancak amniyon hücrelerine ait başarısız RNA izolasyonları açıklanamamaktadır. Amniyotik hücreler için hazırlanacak kültüre bazı zenginleştirmeler yapılabileceği yada izolasyon için daha farklı metotların kullanılabileceğini önerilebilir..Item Effects of different dietary energy and protein levels on rumen ph, urea levels and rumen protozoal population in sheep(Uludağ Üniversitesi, 2011-07-08) Yıldız, Gültekin; Pişkin, İlksin; Tuncer, Şakir Doğan; Sulu, Nesrin; Yeşilbağ, Derya; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.The effects of different levels of energy and protein rations on rumen fluid, pH, ammonia, urea levels, kinds and numbers of species of protozoa in sheep are examined in the present experiment. Six male, Merino sheep were utilized in a 6 X 6 Latin square design. The rations were prepared as standard protein and standard energy level /(S-Group 1); low energy (LE-Group 2); low protein (LP-Group 3); high protein (HP-Group 4); high energy (HE-Group 5) and 10 g/day bicarbonate added to the high energy (HE+HCO3-Group 6). The experimental period extended to 10 days feeding period for each ration. Rumen fluid samples were taken from animals 0 hours before feeding as well as in the 2nd and the 4th hours after feeding during the last two days of feeding period. The end of the experiment time and feed factor showed statistically significant differences in pH values (P<0.05). The lowest pH level was observed in sheep fed ration HE+HCO3 before feeding time and pH levels were not statistically significant in the 2nd and 4th hours after feeding. It was found that the ammonia level in animals fed HP ration was the lowest (P<0.05) before feeding. Differences among time factors were found to be statistically significant (P<0.05) before feeding and 4th hours after feeding. Among the protozoa species Entodinium minimum was the most common species. Differences among feed factors for Entodinium caudatum level are found to be statistically significant (P<0.05).Item Mycoplasma agalactiae ile doğal enfekte bir keçi işletmesinde tylosinin etkilerinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2011-04-05) Önat, Kaan; Temizel, E. Mutlu; Göçmen, Hüban; Mecitoğlu, Zafer; Kasap, Sevim; Ülgen, Mihriban; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü.Bu çalışmada, Bursa Yenişehir’de Bulaşıcı Agalaksiya hastalığı semptomları gösteren bir keçi sürüsü bakteriyolojik ve serolojik olarak incelendi ve Tylosin tedavisi sonrasında etken saçılımı değerlendirildi. Bütün hayvanların klinik muayenelerinin yapılmasının ardından serolojik muayeneleri yapıldı. Klinik muayene sonucunda 10 adet keçinin Bulaşıcı Agalaksiya hastalığının semptomlarını gösterdiği tespit edildi. Çalışmalarda 110 keçinin kan serumları ELISA ile incelendi ve klinik bulgu gösteren 10 hayvan dâhil 31 keçide seropozitiflik belirlendi. Bu 10 keçinin beşinde eklem şişlikleri, diğer beşinde ise eklem şişliği olmaksızın topallık gözlendi. Eklemlerinde şişlik bulunan beş keçiden alınan eklem sıvıları bakteriyolojik olarak incelendi ve dördünden Mycoplasma agalactiae izole edildi. Semptom gösteren 10 keçiye 5 gün süre ile 10 mg/kg Tylosin® (Tylan®, Lilly Elanco, Türkiye) uygulaması yapıldı. Laktasyonu takiben bütün keçilere tekrar ELISA testi yapıldı ve 34 keçide seropozitiflik saptandı. Seropozitif keçilerden alınan 34 süt örneğinin 9’undan Mycoplasma agalactiae izole edildi. Tylosin tedavisi uygulanan 10 keçiden sadece birisinde süt ile etken saçıldığı saptandı. Sonuç olarak, Tylosin uygulamalarının M. agalactiae’nın laktasyon sonrasında süt ile saçılımını azaltması ve klinik bulgularının iyileşmesi yönünde olumlu etkilerinin olduğu kanısına varıldı.Item Aydın ilinde satışa sunulan köy peynirlerinde listeria varlığının araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2011-04-27) Büyükyörük, Sadık; Göksoy, Ergün ÖmerBu çalışma, Aydın ili ve çevresinde, starter kültür kullanılmadan geleneksel usullere göre üretilmiş köy peynirlerinden Listeria cinsi bakterilerin, özellikle de Listeria monocytogenes varlığının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla, 58 adet peynir örneği Aydın ilindeki pazarlardan toplandı ve mikrobiyolojik analize tabii tutuldu. Yapılan mikrobiyolojik ekimler sonucunda Oxford agarda üreyen şüpheli koloniler, katalaz ve oksidaz testler ile Gram boyamanın ardından, katalaz pozitif, oksidaz negatif ve Gram pozitif küçük basiller olarak izlenen 7 izolat şeker fermantasyonlarının ve hemoliz özelliklerinin belirlenmesi amacıyla Microbact 12L ile biyokimyasal identifikasyon testine tabii tutuldu. Sonuç olarak 7 izolatın hiçbirinde L. monocytogenes (%0) izole edilmezken, 1 adedi L. grayi (%14.2), 1 adedi ise L. ivanovii (%14.2) olarak tespit edilmiştir.Item Bir süt işletmesinde işlenen inek sütlerinde somatik hücre sayısının dört yıllık periyottaki değişiminin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2011-03-10) Temelli, Seran; Şerbetçioğlu, Talha; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü.Çalışma, dört yıllık periyot boyunca bir süt işletmesinde işlenen inek sütlerinin somatik hücre sayısı yönünden kalitesinin mevcut yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi, somatik hücre sayısının yıllara göre ve ayrıca farklı yılların aynı mevsim ve ayları arasındaki değişiminin belirlenmesi amacı ile yapıldı. Bu amaçla, 2005-2008 yılları arasında bir süt işletmesine işlenmek üzere getirilen toplam 1278 adet inek sütü örneğinin mililitresindeki somatik hücre sayısı, direkt mikroskobik sayım metodu ile belirlendi. Elde edilen değerlerin aylık geometrik ortalamaları alınarak somatik hücre sayısındaki değişimlerin yıl, yıllar arasında aynı mevsim ve aylar ile ilişkili olup olmadığını incelemek için istatistiksel analizler yapıldı. 2005 yılında ortalama 96.130 adet/ml, 2008 yılında 104.190 adet/ml bulunan somatik hücre sayısının yıllara göre değişiminin önemli olduğu belirlendi (p<0.05). Somatik hücre sayısının mevsimsel olarak dağılımında, en yüksek ortalama sayının 2008 yılının yaz mevsiminde (111.850 adet/ml), sonrasında 2007 yılının ilkbahar (110.620 adet/ml) mevsiminde bulunduğu, değerler arasındaki farklılığın da önemli olduğu (p<0.001) saptandı. Somatik hücre sayısının, Mart ayında en düşük değerde (60.000 adet/ml), Eylül ayında ise en yüksek değerde (122.210 adet/ml) olduğu, aylık ortalama değerlerin yıllar arasındaki dağılımında, Mart, Nisan, Haziran ve Temmuz ayları arasındaki farklılığın p<0.001 düzeyinde önemli bulunduğu belirlendi. Çalışma sonucunda, dört yıllık periyotta işlenen inek sütlerinin somatik hücre sayısı yönünden Türk Gıda Kodeksi ve Avrupa Birliği Komisyonu’nun ilgili tebliğlerinde belirtilen limitlere uygun hatta oldukça altında bulunduğu, somatik hücre sayısında yıllara göre ve ayrıca farklı yılların aynı mevsim ve ayları arasındaki değişimlerin istatistiksel olarak önemli olduğu saptandı.